eşimle gelecekle ilgili planlarımızda tartışıyoruz
Ben ve eşim ev almak istiyoruz ama elimizde 600 milyar var bunun 300 milyarı borca geriye 300 milyar kalıyor bankada 1 trilyon kredi çekeceğiz geriye kalanla 1.000.000.000.300 ev almayı düşünüyoruz eşim sonra dan caydı istemiyorum dedi ama ben çok istiyorum bunu üstünü çok kavga ediyoruz ben istiyorum eşim istemiyor eşimin gelecekle ilgili geçinmekle ilgili çok korkuları var ama ben de ev sahibi olmak istiyorum kirada oturmak istemiyorum amacım bir yerlere gelmek 250 milyar açığım var ailesinden destek istedim hiçbiri destek çıkmadı bunun üstüne ben eşimle tartıştım ailen destek çıkmıyor diye eşim de benimle tartıştı ailen benim borcumu ödesin diye ailemin eşime borçu var 60 gram ailemin de maddi durumu yok sene sonuna kadar ödeyeceklerini dile getirdiler benimle inatlaşıyor eşim evi almamak için aileme bana saldırıyor sözlü olarak paramı altınımı yapsınlar diye ben ev almak istiyorum bana bu konuda yardımcı olur musunuz eşimle yoksa yollarımızı ayıracağız eşimle çok kötü tartışıyoruz 
Bu soru 14 Mayıs 2025 13:03 tarihinde Psikolog M. Çağla Karataş tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba sevgili danışan,
Yazdıklarınızı anlamaya çalıştığımda, aslında bir ev alma isteğinden çok daha fazlasının yaşandığını düşündürdü. Ev, sadece dört duvardan ibaret bir mesele değil; hem kendi hayallerinizi hem birlikte kurduğunuz hayatın geleceğini koruma isteğiniz çok açık. Böyle anlarda akıl karışabiliyor, duygular birbiriyle çatışabiliyor. Hele ki ev, ülkemizde sadece bir yatırım değil; kök salmak, güvende hissetmek, “biz de başardık” diyebilmek gibi birçok sembolik anlam taşıyor. Bu nedenle arzunuzun şiddetini ve neden sizin için bu kadar önemli olduğunu anlamaya çalışmak pek zor değil.
Eşinizin bu konuda çekinceleri olması; henüz girmemiş olduğunuz bir borcun, onun için belki de uzaktan bakıldığında korkutucu veya kaygı verici olması da anlaşılabilir. İki tarafın da geleceğe dair kaygıları farklı yollarla şekillenebilir. Yolun sonuna baktığınızda, bu kaygılar ileride maddi sıkıntıların çekilmemesi, aidiyet hissinin sağlam temellerle var olması için olabilir. Kaygıyı farklı dillerle birbirinize anlatmaya çalışmanız, birbirinizi anlamanızın önünde bir engel oluşturmuş olabilir. Çünkü herkesin “geleceği güven altına alma” biçimi de birbirinden farklıdır. Belki düzenli kira ödemekten yoruldunuz, eşiniz ise borcun getireceği sorumluluğun ağırlığını taşıyamamaktan korkuyor. Bu noktada iki taraf da aslında iyi niyetli; sadece yolları ve korkuları farklı. Burada önemli olan, bu farklılıkların çatışmaya değil, karşılıklı anlayışa dönüştürülmesidir.
Birbirinin duygularını hangi dille yansıttığını anlamaya çalışan iki insan, bir gelecek kurma hayaliyle yola çıktığında bazen anlaşmazlıklar doğabiliyor. Böylesi durumlarda yeni yollar ararken ailelerin işin içine dahil olması ve beklentileri tam anlamıyla karşılayamaması bir hayal kırıklığı yaratabiliyor. Çözüm yolları ararken beklediğimizi bulamamak, duygusal bir yorgunluğa, kızgınlığa dönüşebiliyor. Böyle anlarda duygularını, düşüncelerini dile getirmek kolay olmuyor. Bu durum oldukça anlaşılır. Bazen bu yorgunluk kendini tartışmalarla, kırgınlıklarla ya da duygusal uzaklaşmalarla gösterebilir. Oysa ki bu tür durumlarda en etkili çözüm, tarafların kendilerini açıkça ve yargılanmadan ifade edebileceği bir ortam yaratmaktır.
Kısa bir ‘duraklama’ vermek, belki de tam olarak ihtiyaç duyduğunuz şeydir. Birkaç derin nefes alıp, “Ben şu anda ne hissediyorum? Gerçekten neye ihtiyacım var?” sorularını kendinize sormanız… Aynı şekilde eşinizin de benzer bir sorgulama yapması, hem kendisine hem size karşı daha şeffaf olabilmesini sağlar. Dilerseniz günün birinde, sakin bir anda, birbirinizi yargılamadan sadece hislerinizi ve korkularınızı anlatacağınız bir konuşma yapmak size iyi gelebilir. Bu konuşma boyunca cevap vermek ya da çözüm sunmak yerine sadece dinlemek, hem ilişkinizdeki bağları güçlendirir hem de gerçek ihtiyaçları görmenizi kolaylaştırır. Bazen iki taraftan biri konuşarak anlaşma yoluyla kendini iyi ifade edemeyebiliyor. Ama ifade edebilmek ilişkiniz için önem taşıyor. Konuşarak anlaşamadığınızı düşündüğünüz anlarda belki mektuplaşmak, belki bir yazı yazmak, kendinizi ifade etmenin bir yolu olabilir.
Yaşadığınız olayların ardından gelen kırgınlıklar, ilişkinizi yormuş olabilir. İkinizin arasındaki "istiyorum–istemiyorum" anlaşmazlığında kazanan aramaktan daha çok, “Biz birlikte nasıl daha huzurlu hissederiz?” noktasında konuşmalar yapmak, sorununuzu asıl çözüme kavuşturacak soru olabilir. Bu soru üzerinden yapacağınız konuşma, iki tarafın da fikirlerini aynı amaçta birleştirmeye yardımcı olabilir.
İki tarafın da gönlü olduğunda ortak bir hayal yaratmak mümkün olur. Tek başınıza bu yükü taşımak zorunda değilsiniz. Gerekirse çift terapistinden de destek almayı planlamak, iletişiminizi güçlendirmek açısından iyi bir seçenek olabilir sevgili danışan.
Sevgilerle...