Evlilik aşamasındayim evlilikten korkmaya başladım nasıl üstesinden gelirim?
Merhaba ;
Benim nişanlımla 4 yıllık bir ilişkim var ve bu ilişkinin sonucu olarak evlilik kararı aldık . Düğün hazırlıkları yapıyoruz hatta bitti bile son bir haftam var ve ben korkuyorum yanlış mı karar veriyorum diye çünkü ilk ilişki zamanlarımızda eşimle sorun yaşıyorduk gerçi bazen hala eşimin narsistik özelliği var yani ben hep ben dediği yerler şuan da da ailemle eşimin ailesi de sorun olmaya başladı yaklaştıkça alanım daraliyor gibi geliyor ve ben degismisim gibi geliyor bana . Ben eşim beni tanıdığın da daha neseliydim yani bı de zayiftim merak duygum vardi ama şimdi sadece isim evim ve düğünüm var hayatımda monoton yani herşey ve çok kaygı doluyum ne yaşayacağımı bilmiyorum . Yani aslında anlıyorum da anlamak istemiyorum gibi hani böyle Deniz dalgalı ama yüzmek keyifli gibi saçma bi duygu içimde ki ne yapmalıyım bu duygudan çıkmak için çünkü şu sıra o kadar tükenmiş hissediyorum ki kendimi ise yaramiyorum çünkü benim isteklerimi kimse görmüyor benim ailem bile beni bazen anlamıyor kendime bile yaramiyorum beni bu bunalımdan ve kaygıdan kurtaracak bir söz söyleseniz
Bu soru 23 Temmuz 2025 14:36 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba Sevgili Danışan,
Sizinle evlilik sürecinin son haftasında, yaşadığınız yoğun kaygı ve belirsizlik duyguları üzerine konuşmak istiyorum. Bu süreçte kendinizi yalnız, baskı altında, tükenmiş ve kararsız hissetmeniz çok insani ve anlaşılabilir bir durum. Özellikle de ilişkinin ilk yıllarında bazı zorluklar yaşamış, zaman zaman eşinizin baskın özellikleriyle karşılaşmış, ailesel dinamiklerin sizi zorladığı bir ilişkiden geçiyorsanız bu duygular daha da yoğun hale gelebilir. Sizin yerinizde kim olsa bu kadar hazırlığın, beklentinin ve sorumluluğun altında benzer şekilde hissedebilir.
Düğün öncesi yoğunluk, hem fiziksel hem de duygusal açıdan insanı yoran bir süreçtir. Hazırlıklar bittiğinde ve hayat biraz yavaşladığında, çoğu kişi tıpkı sizin gibi kendini “Ben ne yaşıyorum, nereye gidiyorum?” diye sorgularken bulur. Hele ki ilişkinin geçmişinde bazı çözülmemiş sorunlar varsa bu sorgulamalar daha da derinleşir. Eşinizin “narsistik” eğilimlerinden söz ediyorsunuz; yani sürekli kendini merkeze koyması, sizin ihtiyaç ve sınırlarınızı göz ardı etmesi gibi durumlar yaşamışsınız. Bu tür tekrar eden davranışlar, bir kadının zaman içinde yavaş yavaş kendisini unutmasına, kendi isteklerinden uzaklaşmasına ve sadece “ilişkiyi sürdürme” amacıyla yaşamasına neden olabilir. Tam da bu noktada, içinizdeki o eski neşeli, meraklı, heyecanlı kadını özlemeniz çok doğal. Siz hâlâ o kişisiniz, sadece şu an üzerinizde taşımak zorunda bırakıldığınız yükler, içinizdeki ışığı biraz gölgeledi.
Bir kadının "Ben o eski halimden uzaklaştım" demesi genellikle bir alarm sinyalidir. Çünkü bu cümle, sadece fiziksel ya da sosyal bir değişimi değil, duygusal bir uzaklaşmayı, kendi benliğine yabancılaşmayı gösterir. İnsan böyle anlarda, daha önce severek karar verdiği şeyleri bile sorgulamaya başlar. “Evlilik doğru mu?”, “Ben bu kişiyle hayatımı geçirmek istiyor muyum?”, “Bu kişi yanında kendim gibi olabiliyor muyum?” gibi sorular zihni meşgul etmeye başlar. Ve bu soruların cevabını bulamamak da derin bir kaygı doğurur. Fakat bu sorular aslında birer çıkış yolu, birer pusula olabilir. Çünkü insan ancak kendine sorduğu sorularla yönünü belirleyebilir. Bu süreçte kendinize sorduğunuz her soru kıymetlidir, çünkü artık kendi ihtiyaçlarınızı, duygularınızı ve sınırlarınızı tanımaya başlıyorsunuz.
Aileniz tarafından anlaşılmadığınızı ifade ediyorsunuz. Bu his, bir kadının evliliğe adım atarken en fazla kırılabileceği duygulardan biridir. Çünkü bir kadın, özellikle bu tür büyük geçiş dönemlerinde desteklenmeye, görülmeye, değer verilmeye ihtiyaç duyar. Sizin de dediğiniz gibi, bu süreçte herkes sadece düğünü, gelinliği, davetliyi düşünebilirken, sizin iç dünyanız görünmez hale gelmiş olabilir. Bu yalnızlık duygusu zamanla “ben zaten görünmeyen biriyim” inancına dönüşebilir ve bu da kişinin kendine olan güvenini, karar alma gücünü zedeler. Fakat bu noktada kendinize hatırlatmanız gereken önemli bir şey var: Bu sizin hayatınız ve duygularınız, sizin hakikatiniz. Herkes sizi anlamak zorunda değil, ama siz kendinizi anlamaya, duymaya devam edebilirsiniz.
Evlilikten korkmanız da tamamen anlaşılır. Evlilik, sadece bir tören değil; bir yaşam ortaklığına, sorumluluklara ve belirsiz bir geleceğe adım atmaktır. Hele ki geçmişte bazı kırılganlıklar yaşanmışsa, kişinin “Acaba yine aynılarını yaşar mıyım?”, “Kendimi koruyabilir miyim?”, “Mutlu olabilir miyim?” gibi sorularla baş etmesi gerekir. Bu korkular aslında birer savunma mekanizmasıdır; sizi hazırlıksız yakalanmaktan, incinmekten, hata yapmaktan korumaya çalışır. Ancak bu korkularla baş edebilmenin yolu, onları bastırmak değil; onlara kulak vermek ve ne anlatmak istediklerini anlamaya çalışmaktır.
Belki de içinizdeki o “dalgalı denizde yüzme isteği” tam da bu yüzden var. Çünkü siz aslında yaşamın içinde kalmak, o dalgalara rağmen ayakta durmak istiyorsunuz. Korkularınıza rağmen ilerlemek istiyorsunuz. Bu çok değerli ve güçlü bir şey. Siz tükenmiş hissetseniz de, içinizde hâlâ bir yerlerde bu hayatla başa çıkmak isteyen bir parça var. Bu parça, tam da şimdi size “dur ve kendine bak” diyor. Belki de hayat, şu anda sizi biraz yavaşlamaya, düşünmeye, kararlarınıza kendi ihtiyaçlarınızı daha çok katmaya davet ediyor. Belki de bu süreçte, size iyi gelecek olan şey sadece evliliği değil; kendinizi, sınırlarınızı, beklentilerinizi yeniden gözden geçirmek.
Bu duygusal yoğunlukla baş ederken bir psikologtan destek almayı düşünebilirsiniz. Çünkü bu sadece evlilik kararıyla ilgili bir mesele değil, aynı zamanda sizin bireysel gelişim yolculuğunuzun da bir parçası. Süreçte kendinizi daha iyi tanıyabilir, içinizde bastırdığınız duyguları güvenli bir alanda konuşabilir ve gelecek kararlarınızı daha net şekillendirebilirsiniz. Unutmayın, evlenmek zorunda olduğunuz için değil, gerçekten istediğiniz için evlenmelisiniz. Bu evliliğin size iyi gelip gelmeyeceğine karar verirken kendinize dürüst olmalısınız.
Son olarak, size şunu söylemek isterim: Siz eksik, yetersiz ya da değersiz biri değilsiniz. Sadece şu anda hayatınızın önemli bir eşindesiniz ve bu eşiği geçerken biraz daha desteğe, anlayışa ve kendinizle temas kurmaya ihtiyacınız var. Sizin bu duyarlılığınız, aslında ne kadar güçlü ve farkında bir birey olduğunuzu gösteriyor. Sadece yüzeyde değil, derinlikte de düşünebilen biri olmanız, sizi daha sağlam kararlar alacak biri haline getiriyor. O yüzden kendinize güvenin. Bu sürecin sonunda, ister evlilikle ister başka bir kararla, ama mutlaka daha farkında, daha güçlü bir siz doğacak.
Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğiniz farklı bir soru veya aklınıza takılanları yeni bir soru oluşturarak bizlere iletebilirsiniz.
Sevgiler,
Psikolog Betül Canbel