Geri çevrildim, nasıl unuturum onu?
Merhaba. Öncelikle soruma cevabınız için şimdiden teşekkür etmek istiyorum. 20 yaşında bir genç kızın duygularını size anlatmak ve yardım bulmak için buradayım. Ben bir buçuk yıldır karşılıksız olarak birini seviyorum. İlk gördüğüm andan beri etkilendiğim, ikinci üçüncü görüşümde artık hoşlandığımı anladığım ve aşık olduğum biri.
Aynı universitedeyiz. Her gün derslere onu görmek heyecanı ile gidiyordum. O bana bir saniye bile baktığında bunu arkadaşlarıma yarım saat anlatıyordum. Bana baktığı günler umutlar yeşeriyordu içimde. Çok mutlu oluyordum hayaller kuruyordum. Bakmadığı, umursamadığı günler ise acaba çirkinmiyim kötü birimiyim diye karalar bağlıyordum.
Bir insanı uzaktan bu kadar büyük bir aşkla sevmenin ne demek olduğunu çoğu insan anlamıyor. Fakat ben bu insanı, bu dünyada bir insan en fazla ne kadar sevile bilirse, o kadar sevdim. Çok sessiz, sakin bir insandı. Bir defa bile bir kızla konuştuğunu hiç görmedim. Hep mesafeli idi karşı cinse karşı. Bu yüzden asla iletişim kuramıyordum. Yaklaşamıyordum. Nihayet birgün, 1 yılın sonunda ona duygularımı itiraf etme kararı aldım. Biliyormusunuz, çok umursamaz, duygusuz bir insan olduğunu o anda hiss etdim. Bana bu tür ilişkileri artık istemediğini anlatdı. Fakat bir şans verip vermemek konusunda düşüneceğini söyledi. O gün artık herşeyin bitdiğini düşünmüşdüm. Kesin beni kafasından atmak için öyle söylüyor diye düşündüm. Fakat eve vardığımda mesaj atdığını gördüm. İşte o an... Efendim.. Hayatımın en mutlu günüydü! Deli gibi sevdiğim, Öl dese gözümü kırpmadan uğruna canımı vereceğim, gel dese, herşeyi bırakıp onunla cehennemin dibine bile seve seve gideceğim insan bana bir şans vermişdi. Çok mutluydum, umutluydum. Böylece konuşuyorduk. Sonra birgün Filme davet etdim. Gitdik izledik.
Çıkışta deniz kenarında yürürken, Ben bana çok uzak mesafeli davrandığını hiss etdim. Sanki zorla gelmiş gibiydi... Beni üzmemek için... Çok soru sordum. Neden burdasın, istemiyormuş gibi görünüyorsun dedim... En sonunda ağzından o sözcükler döküldü efendim... Seni üzmek istemedim dedi.... Zamanla söylerim diye düşündüm dedi... Düşüne biliyormusunuz? Dünyam başıma yıkılmışdı!
Ben hayaller kurarken... Onun için deli olurken, beni başından savmanın yollarını arıyormuş. Hiç birşey söylemedim efendim. Fakat gözlerim doluyordu. O gidene kadar göz yaşlarımı tutdum.. O gidince artık dayanmadım. Arkadaşımı aradım, yanına gitdim..o gün.. Gözyaşları içinde, nefessiz kalıncaya kadar ağladım. Nasıl unutucam abi dedim.. Bu kadar sevdiğim birini nasıl unutucam dedim...
Psikolojisi oldum olası iyi olan biri deyildim. Antidepresan kullanıyordum(doktor tavsiyesi ile)
O günden sora ilacın dozunu ikikatına çıkardım. Tıp okuyorum diye biliyordum tahmini Max dozları. Aylarca kendime gelemedim efendim. 5 ay böyle ölü gibi gidip geldim derslere. Hatta gidemiyordum bazen. Yataktan kalkacak gücü bulamıyordum kendimde. Tüm derslerden devamsızlığım bitmişdi. Dayanamıyordum onu görmeye. Neyse hocam...işte birgün dayanamadım. Sahilde gece dolaşırken, yine acı çekerken...onu aradım, buluşa bilirmiyiz dedim.. Buluştuk, anlattım..unutamıyorum seni dedim, dayanamıyorum dedim.. Bari arkadaş olalım dedim.. Kabul etmedi efendim. Sevdiğim insanın hayatının en köşesinde bile kendime bir yer bulamadım!
Ne kadar kötü olduğumu anlamıştı sanırım. 2 gün sonra ben derse yine gitmediğimde arayıp neden gelmiyorsun dedi. Bende aa beni umursuyor diye düşündüm. Sonradan fark etdim ki bu sadece vicdan azabı işte. Bir daha bunu sorma, umutlandırma beni dedim.
Artık herşey bitmişdi. Dayanamıyordum. Özdemir Asafın bir şiiri var ya hani
"Sonra aramıza dağlar, denizler, belki dünyalar girecek.
Hiç karşılaşmayacağız.
Tesadüfler bile bizi bir araya getirmeyecek.
Sonra belki birimiz öleceğiz
Ve diğerimiz bunu hiç bilmeyecek.."
O gün gözlerimde yaşlarda, arkadaşımın omzunda ağlarken dilimde bu sözler vardı. Sevdiğim insana bir nasılsın sorusunu bile soramayacak kadar uzakdım! Düşünsenize, herşeyden çok sevdiğiniz insana bu kadar uzaksınız... Yabancısınız...
O gün işte unutmaya karar verdim. Artık yapmak zorundaydım. Çünki dayanamıyordum. Ne ders çalışa biliyor, ne insanlarla doğru dürüst iletişim kura biliyordum. Herşey gün geçtikçe kötüleşiyordu.
Ve bilin bakalım ne oldu. 2 gün sonra bana yazıp bir şans vermek istediğini söyledi. Ne kadar mutluydum, tahmin ede biliyormusunuz? İşte dedim. Oldu dedim... Artık kavuşucam dedim... Allah dualarım duydu dedim...
Bunu neden yaptı diye de düşünüyordum. Sonradan öğrendim ki arkadaşım onla konuşmuş. Aşkımı anlatmış, ne kadar üzüldüğümü dile getirmiş. Ve o da şaşırmış biliyormusunuz? Halbuki bende söylemişdim ne kadar sevdiğimi. Anlatamamışım demek ki. İşte arkadaşım ya şans ver, ya da asla yazma umutlandırma demiş.
2 3 hafta böyle konuştuk işte. Başlarda her an mesaj atan, konuşan, ilgilenen insan sonra hiç yazmamaya, umursamamaya başladı. Ben sordum ona, neden böylesin dedim.. İçimden geldiği gibi davranıyorum, olmayan birşeyi varmış gibi göstermiyorum dedi. Böyle ilişkiler için halim yok dedi. Arkadaş gibiyiz dedi...
İşte o an sanki kafamda şimşekler çakdı. Dünyam başıma yıkıldı. Her şey o gün bitdi efendim. O günden sonra ne görüştük, ne konuştuk. Ve Ben onu unutmaya çalışıyorum. Fakat efendim.. Yapamıyorum.. Neden sevmedi.. Neden olmadı diye sorguluyorum. Güzel bir kız olduğumu söylüyor herkes. Neden sevmedi.. Neden tanımak istemedi...neden...kendimi sorgulamama sebep oluyor tüm bunlar. Dayanamıyorum efendim. Onu bu kadar severken, bu kadar aşıkken... Dayanamıyorum.
Siyahla beyaz kadar farklıyız bir birimizden. Ben onun için değişmeye bile razıydım. Herşeyi yapardım, herşeyi!
Ama istemedi...ve ben bu istenmeme duygusuyla, sevdiğime kavuşamamanın acısını beraber yaşıyorum. Kabul etmeye, hayatıma bakmaya çalışıyorum. Fakat aynı okulda, hergün gördüyüm birini nasıl unuta bilirim?... Her gördüğümde bakmamak için ne kadar çabalasamda olmuyor.. Gözlerim kendiliğinden onu arıyor her yerde.. Ayaklarım onun olduğu yerlere sürüklüyor beni..
Aşk, bu kadar acı vermeli mi insana? Etrafımda ki insanları görüyorum. Tüm kızlar beni suçluyor. Bir kız bir adama adım atarmı bu kadar çabalarmı diye...
Ama efendim, birini bu kadar sevdikden sonra insan duygularına nasıl engel olurki?
Ben tıp okuyorum. 3cü dönemim. Derslerime odaklanmam lazım. Okumam lazım.. Fakat okuyamıyorum.. Sayfaları döndürüyorum, ama olmuyor, okuduklarım kafama girmiyor... Yapamıyorum. Bir daha kimseyi sevemeyeceğim... Yapamayacağım..
Ben ne yapayım hocam? Nasıl unutayım....
Bu soru 13 Mayıs 2024 12:18 tarihinde Uzman Psikolog İlknur Aksu tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Selam değerli danışan, kendinizi; duygularınızı ne kadar güzel ifade etmişsiniz. Sevmek ve bunun için çaba göstermek cinsiyete indirgenmemeli. Bu yüzden özgüvenli ve cesur yanınızı tebrik ederim.
İhtiyacınız olan şey sizce unutmak mı peki?
İnsanlar sevdiklerinden ayrılınca veya kavuşamayınca çare olarak onu unutmayı isteyip dururlar. Fakat bu ezber reçetelerden biridir. Aslında, aşk acısı günlük hayat işlevlerini etkileyecek düzeye geldiğinde dikkat edilmesi gereken ihtiyaçlar daha başka olur. Temel ihtiyaç, kendi dengemizi bozmadan ve hayatımıza odaklanarak sevebilme seviyesine gelmektir.
Bu seviyenin içinde birkaç özelliğimizi güçlendirmek yer alır:
- Başka insanları gözümüzde aşırı büyütmeyecek hale gelmek; bu nasıl mümkün olur? Hayatın güzelliklerini çok geniş bir portre içinde görmek ve o kişiyi de bu kocaman güzelliğin içinde bir nokta gibi imgelemek.
- Kendimizi küçük görmemek; başka birine ayırdığımız geniş alanda kaybolmamak. Merkeze kendimizi yerleştirmek.
- Kendimizi, zihnimizi dersten farklı ama bize değerli hissettirecek konularla, etkinliklerle, hobilerle meşgul etmek. Öz sevgi rezervlerimizi doldurmak.
Anlattıklarınız bende şöyle bir profil uyandırdı: Sanki elinde bir yığın meyve birikmiş bir genç kız var; hem ziyan olmasınlar istiyor hem de o kadar meyveyi tek başına taşımaktan yorulmuş. Gözüne kestirdiği, bu taşıyabilir dediği yere ısrarla ve büyük telaşla vermek istiyor.
Acaba siz karakter olarak yoğun ve tutkuyla sevmeye meyillisiniz de, yıllarca içinizde birikmiş bağlılık ve sevgiyi aktarmak için artık bekleyecek gücünüz kalmamış; Gözlemlerinize göre o sevgiye layık ya da muhtaç gördüğünüz kişiye aktarmaya çok şartlanmış olabilir misiniz?
Kendinizi de hak ettiğiniz biçimde sevmiyorsanız, geçmişten bu yana yakın ilişkilerde kıymetinizin bilinmesine alışkanlık kazanmadıysanız, birine size iyi gelmediği halde bu kadar bağlanmanız çok doğal.
Çözüm bazen direkt olumsuz sebepleri ortadan kaldırmakla elde edilir.
Elinizdeki tutkuyla sevme, sahiplenme, istikrar gösterme beceri ve hediyelerini lütfen kendinize daha iştahlı yöneltmeye odaklanın.
Hayvanlar, doğa ve çocuklar gibi masum ve geri bildirimi hızlı-güzel olan muhataplarla koşulsuz sevgi alışverişini öncelik kılabilirsiniz.
Siz, doğru yere doğru şekilde bağlanmayı yaşam biçimi haline getirdikçe, yöneldiğiniz kişiler sizin sevgi dilinize uygun bireyler olacaktır.
Sağlık dileği ve sevgilerimle...