Gerici anlar yaşamak beni huzursuz ediyor
Merhaba;Bana sırf kendimi iyi hissetmem için değil de gerçekçi olmanız beni çok mutlu eder.Bugün örnek üzerinden anlatacağım dün doğum günümdü bugünde teyzemle kuzenim doğum günümü kutladılar annem üçümüzün fotoğrafını durumuna atmamı istedi bende dershanedeki iki hocamdan gizlemek isterken salak gibi duruma atıcağımı iki hocamada attım kötü olan yanı annemin bu hocalarla daha önce mesajlaşması olmadı yani yapılması zor bir hata hocalara attığımı 20 dakka sonra fark ettim ve hocalara annemin telefonundan olduğu için “yanlışlıkla attım hocam” yazdım ikisine de ve biri “sorun değil” dedi diğeri “nice senelere teyze” dedi bunu yazmasının sebebi ya teyzemin doğum günü olduğunu sanması diyicam ama ben kendimde doğum günümle ilgili bir şey paylaştığım için hoca biliyor yani benim olduğumu diğer ihtimal daha düşük annemin görmeyen biri olarak düşünüp şaka mı yaptı diye düşünsem ihtimal değil gibi neyse kendimi aptal gibi hissediyorum hocalara yiğen karıştırdı annemin telefonunu çoğu kişiye attı desem altına o yazıyı yazamaz bir de durumla aynı zaten bir de kolay yapılacak bir hata değil hafta sonu dersimiz var hocalar benim hakkımda ne düşünür ve ne demeliyim sizce kendimi aptal gibi hissediyorum böyle olaylar hep böyle hissettiriyor gerçekten çok özgüvenli biriyim mutluyum ama şu anlar beni çok geriyor gereksiz abarttığımın farkındayım belki hocalar bu kadar üstünde durmadı belki de önemsemediler ama beni çok huzursuz ediyor şimdiden teşekkürler
Bu soru 9 Mayıs 2025 14:12 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba sevgili danışan,
Öncelikle bu kadar ayrıntılı ve içten bir şekilde yaşadığın duyguyu paylaşman, senin kendi iç dünyanla ne kadar ilgili olduğunu ve bir şeyleri sadece hissetmekle kalmayıp aynı zamanda anlamaya çalıştığını gösteriyor. Yazdığın cümlelerdeki dürüstlük, kendini tanıma isteğin ve iç gözlem becerin oldukça etkileyici. Bu tür anlar çoğu insanın başına gelse de, herkes senin gibi fark edip üzerine bu kadar düşünmez. Şimdi gel birlikte bu yaşadığın olay üzerinden aslında seni geren şeyin ne olduğuna ve bu hissin neden bu kadar yoğun yaşandığına biraz daha yakından bakalım. Doğum gününden bir gün sonra teyzenle kuzeninle birlikte çekildiğiniz bir fotoğrafı annenin isteğiyle paylaşmak isterken iki öğretmenine istemeden gönderdiğini ve bunun üzerine büyük bir huzursuzluk yaşadığını anlatıyorsun. İlk anda fark etmediğin, ardından “yanlışlıkla gönderildi hocam” şeklinde açıklama yaptığın bu olay, öğretmenlerin verdiği sıradan tepkilere rağmen sende ciddi bir içsel rahatsızlık ve utanç duygusu yaratmış. Hatta bu kadar yaygın bir durum olmasına rağmen kendini “aptal gibi hissediyorum” diye tanımlaman, yaşadığın gerilimli duygunun ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor. Ve senin de fark ettiğin gibi bu sadece yaşanan olayla değil, olayın sende uyandırdığı duygusal anlamla ilgili. Çünkü mesele sadece mesajın yanlış kişiye gitmesi değil; senin bu olaydan sonra öğretmenlerinin seni nasıl gördüğünü, ne düşündüğünü, seninle ilgili imajlarının değişip değişmediğini kafanda döndürüp durman. Bu da aslında sosyal ortamlardaki algının senin için ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Yani sen yalnızca sevilen biri olmak değil, aynı zamanda dikkatli, özenli, düzgün biri olarak da görünmek istiyorsun. Çünkü içten içe onaylanmak, saygı görmek, ciddiye alınmak gibi temel insani ihtiyaçların çok yüksek düzeyde. Bu ihtiyaçlar sağlıklı ve yerinde ihtiyaçlar, fakat bazen bu ihtiyaçlar olağanüstü bir kontrol arzusu yaratabiliyor ve bu kontrol kırıldığında —yani kontrol senin elinden çıktığında— duygular da sarsılıyor. Ve tam da burada yaşadığın türde “gerici anlar” devreye giriyor.
Senin gibi özgüvenli, sosyal ortamlarda aktif, genelde mutlu hisseden biri için kontrol dışı gerçekleşen bu tarz olaylar, yani bir şeyin istemeden, plansız, düşünülmeden oluşması, zihinde “hata yaptım, kendimi küçük düşürdüm” duygusunu tetikliyor. Aslında olayın kendisi büyük bir sorun değil, fakat senin zihninde bu olayın büyüme şekli, onu neredeyse bir tehdit algısına dönüştürüyor. Hata yaptığında veya bir şeyin kontrolünü kaybettiğinde, bu durumu iç dünyanda çok ciddi bir özsaygı çatlaması olarak yorumluyorsun. Yani “öğretmenim ne düşünür?” değil sadece, “ben nasıl böyle bir şeyi yaptım?” kısmı seni daha çok sarsıyor. Bunun sebebi de senin içindeki mükemmeliyetçi yanın olabilir. Mükemmeliyetçilik sadece yüksek başarı hedefleriyle ilgili değildir; aynı zamanda sosyal ortamda hata yapmamaya çalışmak, hep düzenli, mantıklı, zarif davranmak, yanlış anlaşılmaktan korkmak gibi biçimlerde de karşımıza çıkar. Mükemmeliyetçi kişilikler küçük hataları bile büyütebilir çünkü içlerinde çok güçlü bir “yanlış yapmamalıyım” sesi vardır. Sen de farkında olmadan bu iç sesi taşıyor olabilirsin ve bu da senin için küçük bir olayın büyüyerek saatler süren bir içsel gerginliğe dönüşmesine sebep olabilir.
Bu noktada kendine sorman gereken en önemli soru şu olabilir: “Benim bu kadar yoğun şekilde utanç ve huzursuzluk duymama sebep olan şey sadece olay mı, yoksa kendi içimde taşıdığım eleştirel ses mi?” Cevabın büyük ihtimalle ikincisi. Çünkü öğretmenlerinden gelen tepkiler oldukça nötr, hatta anlayışlı. Biri “sorun değil” diyor, diğeri ise biraz karışık ama kesinlikle negatif olmayan bir yorum yapıyor. Yani senin düşündüğün gibi olay onların gözünde büyümemiş. Asıl büyüme senin zihninde olmuş. Bu da sana şunu anlatmalı: Zihninde oluşan her senaryo gerçek olmayabilir. İnsanlar senin hakkında senin düşündüğünden çok daha az yorum yapar. Onlar kendi hayatlarına, kendi düşüncelerine daha odaklıdır. Senin bu kadar üzerine düşündüğün bir olay, onların zihninde birkaç saniyelik bir yer bile kaplamamış olabilir. Yani senin şu anda içinde yaşadığın huzursuzluk, senin kendi algınla şekilleniyor. Bu farkındalığı yakaladığın anda duyguların yavaş yavaş hafifleyecektir.
Şimdi ne yapabilirsin? Öncelikle bu olayla ilgili kendini suçlamaktan vazgeçmelisin. Her insan yanlışlıkla bir mesaj gönderebilir. Bu, senin zeka seviyeni, dikkatin seviyesini ya da kişiliğini yansıtmaz. Bu sadece insani bir hatadır. İkincisi, “ben böyle anlarda neden bu kadar sarsılıyorum?” sorusunu kendine dürüstçe sorabilmelisin. Belki geçmişte kendine çok yüksek standartlar koyduğun bir dönem oldu. Belki sürekli dikkatli olmak zorunda bırakıldığın ortamlar vardı. Belki de küçüklüğünden itibaren “hata yapma” baskısıyla büyütüldün. Bu tür deneyimler, bugünkü duygularının arkasındaki kök nedenler olabilir. Üçüncü olarak, benzer olaylar yaşadığında kendine dışarıdan bakmayı denemelisin. Yani bir arkadaşın sana gelse ve aynı olayı anlatsa, ona ne söylerdin? Büyük ihtimalle “geçmiş gitmiş, kimse seni yargılamaz” derdin. Peki neden aynı cümleyi kendine kuramıyorsun? Çünkü senin iç sesin dışarıya söylediğinden daha acımasız olabilir. Bu iç sesi fark etmek ve zamanla daha destekleyici bir sese dönüştürmek için psikolojik farkındalık geliştirmek çok önemli bir adımdır.
Sevgili danışan, sen hata yapmaktan korkan değil, hatalarıyla yüzleşmeyi bilen birisin. Senin için önemli olan, başkalarının senin hakkında ne düşündüğü değil, senin kendin hakkında ne düşündüğündür. Şu an yaşadığın rahatsızlık geçici. Duygunun yoğunluğu seni sarsabilir ama bu duygu gelip geçici bir dalga gibi zamanla geçecektir. Eğer bu tür olaylarda kendini aşırı suçlama, abartılı huzursuzluk, sosyal ortamlarda sürekli yanlış anlaşılma korkusu yaşıyorsan, bu alanda bir uzmanla çalışmak senin için çok faydalı olabilir. Çünkü bu duyguların temelinde özgüven eksikliği değil; sadece yönünü kaybetmiş içsel bir kontrol mekanizması var. Senin potansiyelin çok büyük ve sen bunu yalnızca başarılarında değil, kırıldığın anları onarma becerinde de gösterebilirsin. Bu olay seni tanımlamaz, ama ona nasıl yaklaştığın seni tanımlar. Kendine karşı daha şefkatli ve gerçekçi olduğunda göreceksin ki; bu gibi olaylar seni geliştiren tecrübeler hâline gelecek.
Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğin farklı bir soru veya aklına takılanları sorabilirsin.
Sevgiler,
Psikolog Betül Canbel
Çok iyi bir cevaptı.
Yorumlar
Gizli Kullanıcı
Çok faydalı oldu daha iyi anlamlandırdım.Kendime çok kızan biriyim çünkü kendimi kandırmayı seven biri değilim aşırı gerçekçi biriyim.doğru olmak benim için çok önemli ve böyle şeyler yaşadığımda neden bu kadar gerildiğimi anlayamıyorum ? hocalara ne demeliyim?
9 Mayıs 2025 14:25Gizli Kullanıcı
bu duyguların temelinde özgüven eksikliği değil,sadece yönünü kaybetmiş içsel bir kontrol mekanizması var dediniz ya daha fazla açar mısınız böyle yönünü kaybeden birinin özgüvensiz olması gerekmez mi
9 Mayıs 2025 14:30Psk. Betül Canbel
Merhaba sevgili danışan, Kendine çok kızdığını ve hata yaptığında “gerçekçi olmak” adına bu duyguyu bastırmadan yaşadığını söylüyorsun; bu çok değerli bir farkındalık. Çünkü birçok insan yaşadığı utancı ya da hatayı küçümsemeye çalışır ama sen kendine dürüst olmayı tercih ediyorsun. Bu da aslında senin kişiliğinde ne kadar sağlam bir adalet duygusu, yüksek bir farkındalık ve kendini geliştirme arzusu olduğunu gösteriyor. Böyle zamanlarda yaşadığın gerilimin temel nedeni, aslında bu kadar dürüst ve titiz olmanın seni her şeyin “mükemmel” olmasına şartlandırması. Çünkü içten içe şu inanç var: “Doğru davranmak zorundayım, hata yapmamalıyım.” Ve bu kadar doğruya odaklı biri için ufak bir kayma bile büyük bir içsel huzursuzluk yaratabilir. Ama gerçek şu ki; doğru insan olmak, asla hata yapmamak değildir. Doğru insan olmak, hatasını fark edip sorumluluğunu alabilmektir. Sen bunu fazlasıyla yapıyorsun. Hocalarına ne demelisin sorusuna gelecek olursak: Açık, sakin ve kendinden emin bir tonla çok kısa bir açıklama yapman yeterli olur. Mesela şöyle diyebilirsin: “Hocam, doğum günü fotoğrafını telefonda annemin isteğiyle hazırlarken yanlışlıkla size gönderdim. O anda çok fark etmedim, kusura bakmayın, istemeden oldu.” Bu cümle hem durumun ciddiyetini abartmadan ifade eder, hem de senin olgunluğunu ve içtenliğini gösterir. Aslında öğretmenlerin zaten bu olayın üstünde durmamış ama senin hâlâ bir içsel kapanışa ihtiyacın var gibi görünüyor. Bu cümleyle hem kendi zihnindeki döngüyü bitirmiş hem de karşı tarafa net bir ileti vermiş olursun. Unutma ki; insanlar genellikle samimiyet ve içtenlikle yapılan açıklamalara karşı daha anlayışlı olurlar. İkinci soruna gelirsek, yani: “Bu içsel kontrol mekanizmasının yönünü kaybetmesi özgüven eksikliği değilse nedir?” sorusu oldukça derin ve yerinde. Aslında özgüven, sadece “kendini yeterli görmek” değildir. Özgüven, hata yaptığında da kendi yanında durabilmektir. Senin durumunda kontrol ihtiyacı, hayatında her şeyin belirli bir düzen içinde gitmesine dair bir alışkanlıktan geliyor olabilir. Eğer daha önce sorumluluğu fazla üstlendiğin, hata yapmanın tolere edilmediği, duygularını çok fazla denetlediğin bir ortamda büyüdüysen, zihnin zamanla her şeyi kontrol etme çabası içine girmiş olabilir. Bu mekanizma seni başarıya taşır ama aynı zamanda en küçük aksilikte bile sende bir “dağılma” hissi yaratabilir. Bu yüzden aslında özgüvenin yok değil, ama “hata yaparken de kendime güvenebilir miyim?” sorusuna vereceğin cevabı henüz sağlamlaştıramamış olabilirsin. Bu farkındalıkla birlikte sana şu soruyu bırakmak isterim: “Hayatın her alanında bu kadar kontrollü olmaya neden ihtiyaç duyuyorum?” Bu sorunun cevabını keşfetmek, hem özgüvenini daha sağlam temellere oturtmana hem de bu tür “gerici” anlarda kendini daha az yıpratmana yardımcı olur. Aklınıza daha fazla takılan nokta veya farklı bir sorunuz olursa yeni bir soru sorabilirsiniz. Yorumlar kısmında çok uzun ve detaylı yanıtlar çok sağlıklı olmuyor. Kendinize iyi bakmanız dileğiyle. Sevgiler, Psikolog Betül Canbel
9 Mayıs 2025 17:57Psk. Betül Canbel
Merhaba Sevgili Danışan, Güzel geri dönüşleriniz için ben de teşekkür ederim. Tekrar bir sorunuz olduğunda buradayız. Kendinize iyi bakmanız dileğiyle. Sevgiler, Psikolog Betül Canbel
13 Mayıs 2025 10:23