Gitmeli mi kalmalı mıyım ?
merhaba eşim yıllardır bana ve kızlarıma ekonomik baskı uygulardı ve ben maddi durumu pek iyi bi ailede büyümediğim için her şey normal geldi bana bu bizim normal hayatımıza dönüştü.ona göre pahalı bir şey almak enayilik gibi her şeyi evden hallediyorduk.evden yemek yemek dışardan çok nadir yerdik bazen de gizli gizli kızlarımla sipariş verirdik sonra paketleri yok ederdik. mesela dışarda bi kahve içmemiz imkansız gibi bir şey işte.ve en kötüsü işi hep kötüymüş gibi anlatırdı.meğer çok zenginmişiz ben bunu eşim tüm parasını kaybedince öğrendim. Neye uğradığımı şaşırdım. Kendimi aldatılmış hissediyorum ve eşime çok öfkeliyim 24 yıldır bize yaptıkları film şeridi gibi gözümün önünden geçip duruyor.ben bu durumu nasıl atlatacağımı nasıl devam edeceğim bilmiyorum aklıma geldikçe delirecek gibi oluyorum. Kendime çok acıyorum tüm o yıllara çektirdiği vicdan azapları.. bizi çok rahat yaşatacakken hep biz zor zamandaymışız gibi davrandı.içim yanıyor ben ne kadar aptalmışım her dediğine inanmışım .kendi kendime diyorum kulağın sağır olurda gözünde mi kör olur? Ama sözlerini baskısını tahmin edemezsiniz.mesela marketten aldığımız bir şey diğer markette daha ucuzsa kıyamet kopardı. Anlatacak o kadar çok şey varki..bi yanım gitmek istiyor bi yanım çakılı kalmış gibi hareket edemiyor çok üzgünüm çok
Bu soru 5 Ağustos 2025 07:48 tarihinde Psikolog İrem Gülsün Zengin tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba Sevgili Danışanım,
Eşinizin yıllar boyunca süren ekonomik baskısı ve sonunda büyük bir finansal gerçeğin ortaya çıkması, ciddi bir travma etkisi yaratabilir. Bu yalnızca “aldatıldım” duygusunu tetiklemez; aynı zamanda kendinize, geçmişte verdiğiniz kararlara ve hayata bakışınıza dair bir güven krizine neden olur. “Ben bu kadar yıl nasıl anlamadım?” gibi düşünceler, aslında bu manipülasyonun ne kadar ustaca yapıldığını gösterir. Bu, sizin saflığınızdan değil; karşı tarafın bilinçli bir şekilde gerçekleri çarpıtmasından kaynaklanır. Kısaca, sizin "aptal" olmanızla ilgili değil; karşı tarafın yıllarca kurduğu denetim mekanizmalarıyla ilgilidir.
Anlattığınız gibi, dışarıda kahve içmenin bile lüks sayıldığı, market poşetlerinin fiyatlarının bile sorun edildiği bir ev ortamı, sevgi dolu değil, korkuya dayalı bir düzendir. Ekonomik şiddet; bireyin para üzerinde kontrol sahibi olamaması, sürekli kısıtlara maruz kalması ve maddi ihtiyaçlarının karşılanmaması ile şekillenir. Daha da önemlisi, kişi zamanla bu düzene alışır ve bunu “bizim normalimiz” olarak kabullenir. Çünkü şiddetin içindeyken onun doğasını kavramak çoğu zaman mümkün olmaz. Sizin de yıllarca böyle hissetmeniz son derece insani bir tepkidir.
Bu kadar yıl süren emek, sabır ve sınırlamalardan sonra “aslında zenginmişiz” gerçeğini öğrenmek, ağır bir aldatılmışlık duygusu yaratır. Bu öfke sadece eşinize değil; aynı zamanda kendi sessizliğinize, kabullenişinize, hatta hayatın size oynadığı bu oyuna da yönelmiş olabilir. Bu karmaşık duygular yıkıcı gibi gelse de aslında iyileşmenin ilk işaretleridir. Çünkü öfke, farkındalıkla birlikte gelir. Olanı tüm çıplaklığıyla görebildiğiniz anda, iyileşmenin kapısı aralanmış demektir.
“Ben nasıl bu kadar inanmışım?” diye sormanız çok doğal. İnsan, kendine acıdığı zaman aslında geçmişteki ‘masum’ haline bakar. Bu kendine yabancılaşma duygusu, travma sonrası sık görülen bir tepkidir. Fakat şunu unutmayın: O yıllarda elinizden gelenin en iyisini yaptınız. Bilinçli bir şekilde değil, sevgiye ve güvene dayalı bir ilişki içinde yaşamaya çalıştınız. Bugünden geçmişe bakınca eksikleri görmeniz, geçmişte hatalı olduğunuz anlamına gelmez. Bu sadece artık uyanmış olmanızın, fark etmiş olmanızın bir sonucudur.
“Bir yanım gitmek istiyor, bir yanım çakılı kalmış gibi...” Bu, travma sonrası sıkça görülen donakalma tepkisidir. Özellikle ekonomik ve duygusal bağımlılıkla örülü ilişkilerde kişi bir yandan kurtulmak isterken, diğer yandan hâlâ tehdit algısıyla hareket edemez hâle gelir. Bu ruhsal paraliz, zamanla ve destekle çözülür. Bu noktada kendi ihtiyaçlarınıza odaklanmanız, küçük kararlar alarak ilerlemeniz önemlidir. Her karar bir özgürlük alanı açar.
Şu anki acınız geçmişin değil, gerçeği yeni yeni görmenin acısı. O yıllarda gözlerinizin “kör” değil, sadece sevgiyle perde kaplı olduğunu bilmeniz önemli. Şimdi ise o perde aralandı ve bu sizin suçunuz değil; aksine bu, artık kendi hayatınıza yön verme hakkınızı fark ettiğiniz anlamına geliyor. Sizi anlıyorum ve bu duygularınızda yalnız olmadığınızı bilmenizi isterim. İyileşme mümkündür. Zamanla, destekle ve kararlılıkla...
Sevgilerimle💜
Psikolog İrem Gülsün Zengin