Güvendiğim kişi beni kırdı, nişanı attım. Şimdi hem rahatladım hem pişmanım, ne yapmalıyım?
Güvendiğim kişi beni kırdı, nişanı attım. Şimdi hem rahatladım hem pişmanım, ne yapmalıyım? Onu affedemiyorum ama sürekli aklıma geliyor, kalbim hâlâ çok dolu. Bu yaşadığım güven kırıklığını ve içimdeki öfkeyi nasıl atlatabilirim, nasıl yeniden huzur bulabilirim Güvendiğim kişi beni kırdı, nişanı attım. Şimdi hem rahatladım hem pişmanım, ne yapmalıyım? Onu affedemiyorum ama sürekli aklıma geliyor, kalbim hâlâ çok dolu. Bu yaşadığım güven kırıklığını ve içimdeki öfkeyi nasıl atlatabilirim, nasıl yeniden huzur bulabilirim Nişanlıydım 2 güne kadar nişanlımın umut diye arkadaşı var onun sevgilisini ben pek sevmiyorum nişanlıma çok yakın davranıyo 3 ay önce nişanımız oldu nişandan 1 hafta önce onlara gittik sevgilisiyle aynı evde yaşıyo kız nişanlıma ben ordayken senin için koltuk değiştirdik gelip kalırsın ne yemek seversen yaparım dedi zaten ben bunları duyunca çok sinirlendim nişanlıma dedim konuşmıcak görüşmiceksin diye oda görüşmedi fakat 3 hafta önce onların nişanı oldu Bir başka merve diye arkadaşo beni aradı geliyomusun diye yok dedim neden diyincede olayı anlattım Sonra nişanlım bana demez mi o nişanlanan için umut olmasada ben meryemle kalırım diye ateş çıktı başıma tamamen bitirmiştim sonra özür diledi kalmıcam dedi ben tamam dedim onun hatrına nişana gittim Öncedende başka en yakın arkadaşının sevgilisiyle yanlız bungolova gitmiş fotoğrafları sonra gördüm kızla havuz başında ve başka yerlerde fotolar çekilmiş sebebini soruncada üzgündü ateş başında oturduk dedi ben üzülüyorum dediğimde sadece üzülme diyodun dedim bir şey diyemedi Birde pazar sabahı onlar benim arkadaşım ben kararımda kesinim dedi onu bırakıcağımı bildiği halde
Bu soru 7 Ekim 2025 11:25 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba sevgili danışan,
Yaşadığın şey hem bir ihanet travması hem de bir bağlanma kırığı. İhanete uğramak, özellikle de güvenip “hayatımı onunla kuracağım” dediğin birinden geldiğinde, insanın hem benlik algısını hem de ilişkilere dair güven duygusunu derinden sarsar. Şu anda aynı anda hem rahatlama (çünkü seni artık incitmeye devam etmiyor) hem de pişmanlık (çünkü bağın hâlâ sürüyor) hissetmen çok normal. Bu iki duygunun aynı anda var olması, bir çelişki değil; aslında iyileşme sürecinin doğal bir parçası.
Bir insanı hayatına alırken ona verdiğin en büyük hediye “güven”dir. Sen bu güveni verdiğinde, nişanlın onu taşıyamadı. Başkalarıyla sınırlarını koruyamadı, senin duygularını küçümsedi ve sonunda, kendi davranışlarının sorumluluğunu da almadı.
Bu tarz davranışlar, partnerinin “duygusal olgunluk” eksikliğini gösterir. Senin hissettiğin öfke sadece “beni aldattı” öfkesi değil; “beni anlamadı, bana değer vermedi, benim sınırlarımı hiçe saydı” öfkesidir. Bu öfkenin altında büyük bir hayal kırıklığı ve kendine yönelen suçluluk da vardır.
“Ben neden görmedim?”, “Belki fazla mı sert tepki verdim?” gibi sorular, zihninde döner durur. Ama gerçek şu: Sen değil, o yanlış yaptı. Sen sadece kendi özsaygını korudun.
Bir ilişkinin bitiminde hem “oh be kurtuldum” hem de “ya yanlış mı yaptım” demek, beynin bağlanma sisteminin çelişkili çalışmasından kaynaklanır. Beyin, alıştığı kişiyi “güvenli liman” gibi algılar; o kişi yanlış bile yapsa, alışkanlık sinir sistemi düzeyinde bir “özlem” duygusu üretir. Yani şu an onu özlüyor olman, hala onu istiyorsun anlamına gelmez - sadece, beynin “boşluğu doldurma” refleksidir.
Bu yüzden duygularını bastırmaya değil, gözlemlemeye çalış:
“Şu an onu özledim ama neden? Gerçek kişiyi mi, yoksa hayalimdeki versiyonunu mu?”
Çoğu zaman özlenen, karşındaki kişi değil, “seninle ilgilenen, sana umut veren hâli”dir.
(Bilişsel Davranışçı Terapi) BDT’ye göre, yaşadığın acı büyük oranda otomatik düşünceler ve bilişsel çarpıtmalar üzerinden kendini tekrar eder. Bu düşünceler şöyle olabilir:
“Ben değerli olsaydım bana bunu yapmazdı.”- (kişiselleştirme)
“Bir daha kimseye güvenemem.”- (genelleme)
“Belki ben abarttım.”- (kendini suçlama)
Bu düşünceler, duygularını ağırlaştırır. Yapman gereken şey, her duygusal dalgalanma anında şu 3 soruyu sormak:
Kanıtım ne? (Gerçekten öyle mi?)
Aksi yönde kanıt var mı? (Onun hatasını görmezden mi geliyorum?)
Bu düşünceye inanmak bana nasıl hissettiriyor?
Bu sorular, zihnini “otomatik acı üretme döngüsünden” çıkarır.
Öfke, bir çeşit “koruma zırhı”dır. Aslında öfkenin altında aşağılanma, incinme ve hayal kırıklığı vardır. Sen şu anda hem haklı olarak kızgınsın hem de kalbin hâlâ o insana takılı. Bu karışım seni yoruyor. BDT’de kullanılan bir teknik vardır: “Duygusal dışavurum yazısı”.
Bir deftere şu başlıkla yaz:
“Sana söyleyemediklerim…”
Sonra, tüm duygularını sansürsüzce dök: öfkeni, hayal kırıklığını, özlemini, hatta bazen “neden yapmadın, neden korumadın beni” isyanını. Sonra o yazıyı göndermeden yırt. Bu, beynine “artık bu yükü taşımama gerek yok” mesajını verir.
Bir ilişki bittiğinde insanlar genelde “onu özlüyorum” der ama aslında “kendimin o ilişkideki hâlini” özler. Senin özlediğin şey belki de, sevildiğini hissettiğin o hâlin. Bu yüzden yeniden güven inşa etmek, başkasına değil kendine güvenmeyi öğrenmekle başlar.
“Ben değerli bir kadınım.”
“Kırıldım ama bundan ders alıyorum.”
“Beni koruyan kararlar alabiliyorum.”
Bu cümleleri her gün tekrar etmek, beynin nöroplastik yapısını etkiler - yani güven hissini yeniden programlar.
Affetmek, “olay yokmuş gibi davranmak” değildir. Affetmek, o olayın seni artık kontrol etmemesidir. Sen şu anda affetmeye hazır değilsin - bu da normal. Affetmek bir süreçtir, bir hedef değil. Bir gün onun ismini duyduğunda kalbin sıkışmazsa, o zaman gerçekten affetmiş olursun. Ama o güne kadar kendine zaman tanı.
Şu anda en çok ihtiyacın olan şey, duygusal detoks. Bir süre iletişimi tamamen kes, sosyal medyada bile. Çünkü her etkileşim, sinir sisteminde “yeniden tetikleme” yaratır.
Uykunu düzenle, beslenmeni ihmal etme. Travmatik ayrılıklar en çok bedeni yorar.
Her sabah kısa bir yürüyüş, nefes egzersizi, dua veya meditasyon.
“Onu düşünmemeliyim” deme, bunun yerine “şu anda zihnim onu getirdi, geçecek” de.
Kurs, seyahat, arkadaşlık… yeni deneyimler sinir sistemine “yaşam devam ediyor” mesajı verir.
Otomatik Düşünce Alternatif, Gerçekçi Düşünce
“Beni bu kadar kolay unuttuysa demek ki hiç sevmemiş.” “Onun davranışları sevgisini değil, olgunluk düzeyini gösteriyor.”
“Ben kimseye güvenemem.” “Şu anda güvenmek zor ama güven yeniden öğrenilebilen bir şey.”
“Keşke affedebilsem.” “Affetmeye henüz hazır değilim, ama kendimi iyileştirmeye başladım.”
Senin yaşadığın, bir tür ilişki travması. Terapi sürecinde:
Güvenin sarsıldığı olay yeniden işlenir (ama yeniden travmatize olmadan),
Duygusal regülasyon becerileri öğretilir,
“Kendine suç atma” ve “aşırı genelleme” döngüleri çözülür,
Yeni ilişki şemaları inşa edilir.
Bu süreçte bir uzmandan destek almak, iyileşmeyi hızlandırır çünkü bazen kendi düşüncelerimiz içinde boğulmak çok kolaydır.
Sevgili danışan, bazen hayat, sevdiğimiz insanı değil, kendimizi seçmemizi ister. Sen şu anda tam olarak bunu yaptın. Bir karar verdin - zor, sancılı ama saygıdeğer bir karar. Ve bu karar seni, bir kadından “kendine sahip çıkan bir kadın”a dönüştürüyor. Kırıldığın yer artık zayıf bir nokta değil,
kendini yeniden inşa ettiğin alan olacak.
“Kalbim kırıldı ama hâlâ hissedebiliyorum; demek ki hâlâ yaşıyorum.”
“Hâlâ sevgiye inancım var; çünkü bu acıyı hissedebiliyorum.”
Zamanla bu öfke, yerini içsel bir huzura bırakacak. O zaman geriye dönüp baktığında belki de“iyi ki bırakmışım” diyeceksin - çünkü sonunda, kendine geri dönmüş olacaksın.
Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğin farklı bir soru veya aklına takılanları sorabilirsin.
Sevgiler,
Psikolog Betül Canbel