Hangi belirtileri gösteriyorum
Merhaba ben küçüklükten beri sessiz oyuncaklarıyla kenarda bekleyen biriymişim. Ama çok şımarık olduğum dönemler varmış ama bir sustun hepten sustun derler bana. Çok şımarık olduğum dönemden sonra suskunlaşmışım sanırım. Ya da çocukların belli dönemleri vardır onları yaşamışımdır bilmşyorum. Hep oyuna dahil edilmeyi bekleyen bazen de oyunu kuran kişi olurdum. Bunun bir ucu yok gibi. Bazı ortamlarda kendini ifade eden ortamdaki kişilere göre değişiyor. Bazen akıl veren bazı ortamlarda da hiç konuşmayan sessiz içe kapanık hakkını savunamayan hep uyum gösteren biriydim. Son yıllarda psikoloji okuması yapa yapa farkındalığım arttı. Beni terapi alıp sorgulayan arkadaşlığmızı anlamlandırmaya çalışan insanlara aynı şekilde aynalamaya başladım. Onlar arıyorsa arıyor soruyorsa soruyordum. Hiçbir zaman fazlasını yapmamaya başladım aynı onlar gibi. Bende özsaygım için. Çünkü bir dönemim yaklaşık 3 senem bir ilişkiye uyum sağlayarak bir ortamın içinde bulmamla başladı kendimi. O kişiyi gerçekten sevdim. Başta fark etmeden kurtarıcı rolüne girmişim ve defalarca yapılan saygısızlıklara affedici anlayışlı yaklaştım. Bunlar farkındalığım olmadan öncesiydi. O kişi terapi almıştı. Kendi sınırlarını güzel çiziyor ama sıra bana gelince ya yalan ya gizleme ya da eski ilişkisine dair bir şeyler saklıyordu. Bu süreçte onunlayken onun hayatını yaşama şeklini de içten içe beğeniyordum. Ben uzun süre kimseyle görüşmezsem okeydi. Ya da susup bir odada otursam okeydi veya her gün arkadaşlarla buluşsam da okeydi. Adhd olabilir miyim bilmşyorum. Derslerde hocam hep dersi sadece tahtaya bakıyorsun hiç katılmıyorsun annen ölmüş gibisin aynı diye. İlkokulda da kalemi yazarken hoca elimden tutmuştu hocamın yüzüğüne takılmıştı gözüm yanlış yazmıştım o da kalemi fırlatmıştı. İş ve sosyaliği aynı anda yürütemiyordum. Aşırı kaygı bozukluğum oluyordu. Çok fazla arkadaşımı bir arada yürütmek zor geliyordu herkese farklıydım ama aslında herkese kendimimdim. Uzun süre depresyonda gibiyim hiç evden çıkmıyorum mezun olalı 6 sene oldu kpss de başarılı olamadım o dönemde 9 senelik ilişkim bitti. Onun boşluğunu yasını tuttum veya tutmadım bilmşyorum bazen gezdim eğlendim de. Arkadaşlıklarım bitti üzüldüm yalnızım şu an ama bir yandan da mutluyum yalnız olmaktan bir yandan işe girmek kaygılarımı atlatmak istiyorum midem bulanıyor hep stresli durumlarda aslında her şeyde. Son yaşadığım ilişkiden ve bir süre sonra arkadaşlıklarımın sonlanmasından sonra iyice eve kapandım. Bir arkadaşım var o da sürekli birbirleri hakkında konuşur gider yüzüne Güler bunları gördükçe tiksiniyorum bu tarz ilişkilerden uzaklaştım ondan da. Ben ne belirtisi gösteriyorum veya kendimdeki bu özellikleri nasıl yorumlamalıyım bilmiyorum. İnsanlara bakıyorum her şeyi bir arada yürütüyorlar evleniyorlar ayrılıyorlar ehliyet alıyorlar arkadaşlıkları bitiyor istedikleri gibi hayır diyorlar rezil oluyorlar ama olayları kendi kılıfına uydurup kısa süre sonra işlerine hayatılarına arkasından konuştuklarına dönüyorlar. Ben duygusal olarak fazla duyarlı ya da zayıfım sanırım. Bu çağa ait değilim hep insanlar fedakarlık bekler ama kimse taşın altına elini koymaz ben hep toparlayıcı fedakar oluyorum İşte bunlar kurtarıcı olmamdan kaynaklanan şeylermiş. Şimdi geri çekiliyorum. Ama böyle de mutluyum veya değilim bilmiyorum. Hayat devam ediyor lafı bazen benim için yazılmış bazen hiç benlik değil gibi. Yaşadıklarıma bakınca iyi ayakta duruyorum bu kadar zamandır yalnız başıma kendim üzerinde emeğim o kadar fazla ki kendimi o kadar eğittim ki manipüle edenlere karşı ama yine de hayatın içinde olmadığım için sadece teorik olarak okuyup farkındalığım artıyor. Çok sessiz biriyim bazen de çok hareketli ama doğru ortamı bulamadığım için mi böyleyim bilmşyorum. Ya da kişiliğim sosyal asosyal tarzı gibi. Yönlendirmelerinizi tavsiyelerinizi bekliyorum çok teşekkür ederim şimdiden
Bu soru 19 Ağustos 2025 12:53 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba Sevgili Danışan,
Yazdıklarınızı okurken aslında hayatınız boyunca birçok farklı dönemden geçtiğinizi, bu dönemlerin size farklı kimlikler ve davranış biçimleri getirdiğini fark ediyorum. Bazen çok hareketli, bazen çok sessiz; bazen uyumlu, bazen ise sorgulayan ve mesafe koyan bir tarafınız olmuş. Bu çeşitlilik bir yandan kendinizi anlamlandırmanızı zorlaştırmış, diğer yandan da size önemli bir farkındalık kazandırmış. Ben size burada bir tanı koymayacağım; çünkü bu hem etik değil hem de tek yönlü yazılı aktarım üzerinden mümkün olmaz hem de tanıyı psikiyatristler koyar. Ancak anlattıklarınıza bakarak hangi belirtileri yaşıyor olabileceğinizi ve bunların altında yatan dinamikleri açıklamaya çalışabilirim.
Anlattığınız “küçükken sessizce oyuncaklarıyla kenarda oynayan çocuk” betimlemesi, duygularınızı çok erken yaşlarda bile içine atabilen bir yanınızı gösteriyor. Ardından gelen “şımarık dönem” ise aslında çocukluğun doğasında olan bir şey; çocuklar bazen yoğun istekli, bazen çok sessiz olabilir. Burada önemli olan sizin bu süreçten sonra kendinizi uzun süre “susturulmuş” hissetmeniz. Bu his, muhtemelen çevrenizin tepkileriyle pekişmiş olabilir. Öğretmeninizin sizi eleştirmesi, kalemi fırlatması gibi yaşantılar da dış dünyada kendinizi güvensiz hissetmenize yol açmış. Bu tür deneyimler zamanla kişide hem içe kapanıklık hem de değersizlik duygusu yaratabilir.
Kimi zaman çok konuşkan, akıl veren, kimi zaman tamamen içine kapanan bir tutumdan bahsediyorsunuz. Bu aslında “ortama göre uyum sağlama” eğilimini gösteriyor. İnsanların yanında “nasıl biri olmam gerektiğini” düşünmek, sürekli ortamın beklentilerine göre davranmak, özsaygı ile uyum arasında gidip gelmenize neden olmuş. Bir dönem kurtarıcı rolüne girdiğinizi, sürekli karşı tarafı anlamaya çalıştığınızı söylüyorsunuz. Bu, başkalarının ihtiyaçlarını kendinizinkinden öne koyma eğilimine işaret ediyor.
Yaklaşık üç yıl süren ilişkinizde kendinizi fark etmeden “kurtarıcı” rolüne sokmuşsunuz. Bu da aslında sınırlarınızı korumakta zorlandığınızı gösteriyor. Karşınızdaki kişinin terapi alıp sınırlarını net çizebilmesi, buna karşılık sizin sürekli affedici olmanız, ilişkinizde bir dengesizlik yaratmış. Bu deneyim size şu farkındalığı getirmiş: Başkasını kurtarmaya çalıştığınızda aslında kendinizi tüketiyorsunuz. Şimdi ise geriye çekilerek kendi özsaygınızı korumaya çalışıyorsunuz.
“Uzun süre depresyonda gibiyim, evden çıkmıyorum, kpss’de başarısız oldum, midem hep stresli durumlarda bulanıyor” şeklinde aktardığınız durumlar, kaygı bozukluğu ve depresif belirtileri düşündürüyor. Kaygınızın bedensel yansımalarını (mide bulantısı, stres anında fiziksel rahatsızlıklar) çok net ifade etmişsiniz. Bunun yanında sosyal ilişkilerden çekilme, yalnızlaşma, motivasyon kaybı gibi durumlar depresif tabloya işaret ediyor olabilir.
Bazen çok sessiz, bazen çok hareketli olduğunuzu söylüyorsunuz. “ADHD olabilir miyim?” diye sormuşsunuz. Dikkat dağınıklığı, sosyal ilişkilerde aynı anda çok şeyi yürütmekte zorlanmak, okulda derse katılımda sıkıntı yaşamak gibi örnekler vermişsiniz. Bunlar dikkat sorunlarıyla ilişkili olabilir, ancak kesinlikle tek başına tanı koymaya yeterli değildir. Çünkü benzer belirtiler kaygı ve depresyon dönemlerinde de görülebilir. Bu nedenle bunu netleştirmek için bir uzmanın ayrıntılı değerlendirmesi gerekir.
İnsanların ikiyüzlülüğünden, birbirlerinin arkasından konuşmalarından rahatsızlık duyduğunuzu söylüyorsunuz. Bu aslında sizin yüksek bir dürüstlük, sadakat ve samimiyet beklentiniz olduğunu gösteriyor. Ancak bu beklenti karşılanmadığında hayal kırıklığı yaşıyorsunuz. Bu da sizi insanlardan uzaklaştırıyor. Yalnızlığı seçmek bir noktada sizi korusa da uzun vadede daha fazla içe kapanmanıza neden olabilir.
“Bu çağa ait değilim, insanlar fedakârlık bekler ama kimse elini taşın altına koymaz” ifadeniz aslında sizin duygusal olarak çok hassas olduğunuzu ve dünyayı derin bir gözlemle değerlendirdiğinizi gösteriyor. Bu hassasiyet bir yandan sizi incitebilir, bir yandan da başkalarının fark etmediği ayrıntıları görmenizi sağlar. Bu özellik aslında bir zayıflık değil, doğru şekilde yönlendirildiğinde güçlü bir kişilik özelliğine dönüşebilir.
İlişkilerinizin bitmesi, arkadaşlıkların sonlanması sizi yalnızlaştırmış. Ancak buna rağmen “iyi ki bu kadar zamandır ayakta durabiliyorum, kendimi eğittim” diyorsunuz. Bu çok önemli bir içsel güç göstergesidir. Kendinizi sürekli sorgulamanız, farkındalığınızı artırmanız, aslında hayat karşısında güçlü bir duruş sergilediğinizi gösteriyor.
Anlattıklarınıza dayanarak sizde görülen başlıca belirtileri şöyle özetleyebilirim:
Mide bulantısı, stres anında rahatsızlık, aşırı kaygı bozukluğu ifadeniz.
Uzun süre evden çıkmamak, yalnızlaşmak, motivasyon kaybı, mutsuzluk.
Derslerde derse katılmamak, iş ve sosyal yaşamı aynı anda yürütmekte zorlanmak.
Kurtarıcı rolüne girmek, sınır koymakta zorlanmak, fedakâr davranmak.
İnsanlara karşı fazla duyarlı olmak, hayal kırıklıklarından yoğun etkilenmek.
Ortama göre bazen çok sessiz, bazen çok hareketli olmak; sosyal-asosyal arasında gidip gelmek.
Bütün bu özellikler bir araya geldiğinde, sizin aslında derin bir iç dünyaya sahip, hassas, ilişkilerde fedakârlık eğilimi yüksek, ama zaman zaman kaygı ve depresif duygulara kapılan biri olduğunuzu gösteriyor. Bu durum sizi zayıf biri yapmıyor; aksine farkındalığınız sayesinde kendinizi daha iyi tanıma yolculuğundasınız. Ancak tek başınıza bu süreci sürdürmek zor olabilir.
İlişkilerde kendi ihtiyaçlarınızı göz ardı etmeden, daha dengeli iletişim kurmayı öğrenebilirsiniz.
Nefes egzersizi, mindfulness ve yazma teknikleriyle duygularınızı daha iyi yönetebilirsiniz.
Sizi yoran ilişkilerden uzak durmanız anlaşılır, ama güvenilir bağlar kurmak için küçük adımlar atabilirsiniz.
“Ben bu kadar yıl yalnız da ayakta kalabildim” cümleniz sizin en önemli gücünüz. Bunu unutmayın.
Sevgili danışan, siz aslında hayatın yükünü çok fazla tek başınıza taşımışsınız. Zaman zaman kaybolmuş gibi hissetseniz de, bu farkındalık ve sorgulama hâli gelecekte size daha sağlıklı bir yol açacaktır. Kendinizi tanıma çabanız, sorular sormanız ve duygularınızı açıkça ifade etmeniz çok değerli.
Ben size şunu sormak isterim: Hayatınızda şu an en çok hangi alanı değiştirmek ya da güçlendirmek istiyorsunuz - sosyal ilişkileriniz mi, iş yaşamınız mı, yoksa içsel huzurunuz mu?
Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğiniz farklı bir soru veya aklınıza takılanları sorabilirsiniz.
Sevgiler,
Psikolog Betül Canbel