Psikoloji

Hayat anlayarak nasıl yaşanır

Gizli Kullanıcı20 Mayıs 2025 07:48

Merhaba 1 sene önce hayatımda çok şeyler değişti. Birini sevdim ve gerçekten sevdiğimi Kendimden tavizler vererek yeri geldi kendimi hayatımı ikinci plana atıp gösterdim. O ise kendini o kadar çok düşünen biriydi ki asla kendinden ödün vermedi. Çevresi hayatı hobileri benden hep öncelikliydi. Keşke sevgiyi seçebildiklerimize verebilseydik. Çünkü bu hikayenin sonunda tabi ki canım çok yandı. Kendime saygımı yitirdim o ilişkide kalarak. Doğrunun ne olduğunu biliyorsunuz çekip gitmek istiyorsunuz ama kalıp sevmeye devam ediyorsunuz. Öylesine tuhaf ki aslında baksan sadece beni hayatına uyum gösterebildiğimde ona uyumlu olduğunda seviyor.

Ama karşıt bir düşüncem olsa kendimi düşünerek ben de onun gibi davransam bizim seninle çok işimiz var diyordu. O kadar iyi biliyor ki sevdiğimi hep ona adım atacağımdan o kadar emin ki kendini asla zorlamıyor bu konuda. Şu an ayrıyız. Benim severken ne kadar anlayışlı olduğumu bilip bunu taviz olarak algılıyor ve her olayda suçlu gibi kenara geçip düşünüyorum. Ben miydim hatalı diye hemen düzeltmeye çalışıyordum. Fedakarlık yaparak girdim bu ilişkiye tabi insanlar bunu böyle naif bir şey olarak algılamıyor. O nasıl olsa her durumda bana uyum sağlar gözüyle bakıyor. Artık kendimi değiştirmem lazım. Ama geriye dönüp baktığımda orada çok büyük yaşanmışlıklar emekler var ne yapmam lazım

Bu soru 20 Mayıs 2025 19:02 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.

  • Cevaplandı

  • Paylaş:

Merhaba sevgili danışan,


Yazdıklarını dikkatle okudum. Kaleminden akan her cümlede hem geçmişte verdiğin mücadelenin izlerini hem de şu an içinde bulunduğun içsel dönüşüm arzusunu net bir şekilde görebiliyorum. Bazen birini sevmek, onun bizi sevmesinden çok daha fazla iz bırakır. Özellikle bu sevgiye fedakârlıklar, beklentiler, "beni de gör" çağrıları eşlik ediyorsa, geriye dönüp baktığında bir hikâyeden çok bir yorgunluk listesiyle karşılaşırsın. İşte tam bu noktada söylediğin şu cümle oldukça dikkat çekici: “Doğrunun ne olduğunu biliyorsun, çekip gitmek istiyorsun ama kalıp sevmeye devam ediyorsun.” Bu cümle, birçok insanın iç dünyasında yankılanan bir çatışmanın kelimelere dökülmüş hâli. Ve bunu fark etmek bile oldukça güçlü bir içgörü.


İlişkide gösterdiğin sevgi, anladığım kadarıyla sadece karşı tarafı mutlu etmekle kalmamış; aynı zamanda senin kendi sınırlarını silikleştirmene, kendini geri plana atmana neden olmuş. Birini sevmenin "kendinden vazgeçmek" anlamına gelmediğini biliyor olsan da, duyguların seni bu döngüye yeniden sokmuş. Sevginin gücü çoğu zaman mantığımızı aşar. Fakat sağlıklı bir ilişkide "senin için kendimden vazgeçiyorum" değil, "seninle birlikte kendimi de yaşatıyorum" cümlesi esas olmalı.


Sözünü ettiğin partnerin, senin bu duygusal açıklığını, empati gücünü ve ilişkiye yatırım yapma tarzını, karşılık vermek yerine, konfor alanını korumak için bir fırsat gibi değerlendirmiş. "Sen ne olursa olsun dönüp gelir, uyum sağlarsın" algısı, ne yazık ki ilişkideki emek dengesini bozan en büyük etkenlerden biri olmuş. Bu dengesizlik seni zamanla yormuş, kendine olan saygını, sınırlarını sorgulatmış.


Şimdi ise yaşanmışlıklara, verilmiş emeklere rağmen geri dönmek istemiyor ama “Bunca yaşanmışlık ne olacak?” diye de zihninde dönen sorulardan kurtulamıyorsun. Bu çok doğal. Çünkü insan zihni, yatırım yaptığın şeyin boşa gitmemesi için çırpınır. Ekonomide bile “gömülü maliyet yanılgısı” dediğimiz bir kavram vardır. Biri için ne kadar zaman, emek, enerji harcadıysan; artık seni mutsuz ettiğini bilsen bile onu bırakmakta zorlanırsın. Çünkü zihnin şöyle der: “Bu kadar şey boşa mı gitti?” Ama şu soruyu da sorman gerek: “Bundan sonra daha ne kadarını kaybetmeye razıyım?”


Geçmişte verdiğin bu mücadele, bugün kendine daha net sınırlar koymak istemeni sağladıysa; tüm acılarına rağmen bu ilişkiden çok şey öğrendiğini söyleyebiliriz. Evet, söylediğin gibi artık kendini değiştirme zamanın. Ama bu değişim, seni baştan yaratmak değil. Tam aksine, zaten içinde var olan değeri, sevgiyi, sınırı, kararlılığı tekrar hatırlamak anlamına geliyor.


İnsanlar seni ne kadar anlayışlı, uyumlu, fedakâr diye tanımlasa da; bu özelliklerin yalnızca başka biri tarafından yönetilmeye izin veren bir zayıflık olarak görülmesine asla müsaade etmemelisin. Anlayış, saygı görmediğinde kendini tükenmişliğe bırakır. Fedakârlık, eşitlikten uzak bir zeminde yapıldığında bir gün kırgınlığa dönüşür. Sen sadece sevdiğin için değil; o sevgiyi emekle, dikkatle, anlayışla taşımaya çalıştığın için yoruldun. Artık dinlenme, yeniden inşa etme zamanın geldi.


Peki şimdi ne yapmalısın?


Öncelikle yaşadığın süreci bastırmaya çalışmak yerine, yaşanmışlıkları kabul etmek çok önemli. Evet, çok sevdin. Evet, çok emek verdin. Ve evet, karşılık bulamadığın yerde bile umudunu kaybetmedin. Bunların hepsi senin vicdanlı, sevgi dolu bir insan olduğunu gösteriyor. Ama artık bu sevgiyi, en çok ihtiyacı olan yere, yani kendine yönlendirme zamanı.


Bundan sonra kendime nasıl davranmalıyım? diye düşündüğünde şu sorular sana yol gösterebilir:


Benim sınırlarım neler ve bu sınırları ne zaman ihlal ediyorum?

Beni sevdiği hâlde, kendiyle ilgilenmeyi bırakmayan birini hak etmiyor muyum?

Sevdiğim kişiyi kendi değerimle mi, yoksa benim için verdiklerimle mi seviyorum?

Hayatımda ne zaman ben merkezdeydim? Ve şimdi bunu nasıl yeniden sağlayabilirim?


Bu sorulara içtenlikle yanıtlar ararken, kendine karşı daha şefkatli olmalısın. Kendini hatalı görmek yerine, sadece uzun bir rüyadan uyanmış gibi düşünebilirsin. O rüyada güzel anılar da vardı, gözyaşları da. Ama şimdi gerçek bir uyanış yaşıyorsun.


Sana küçük ama etkili bir egzersiz öneriyorum: Her gün kendin için bir şey yap. Bu bir kahve içmek olabilir, bir yürüyüş, bir kitap okumak, kendinle vakit geçirmek… Her gün günlüğüne sadece şu sorunun cevabını yaz: “Bugün kendim için ne yaptım?” Bu, sana seni yeniden tanıma ve sevilmeye layık olduğunu fark ettirme sürecinde bir rehber olacaktır.


Unutma sevgili danışan, senin sevme biçimin, senin zarifliğini, duygusal zenginliğini ve değerini gösteriyor. Bu dünyada herkesin seni anlaması gerekmez ama senin kendini anlaman çok şey değiştirir. Bazen en büyük dönüşümler, en büyük hayal kırıklıklarının ardından gelir. Sen, bu dönüşümün eşiğindesin.


Eğer bu süreçte kafanda hâlâ karışıklıklar varsa, dilersen “Yaşanmışlıklara rağmen kopamamak” ya da “Sınır koymakta zorlanmak” gibi daha detaylı bir konuyu birlikte derinleştirmek üzere yeni bir soru oluşturabilirsin. Böylelikle daha kişiselleştirilmiş adımlar üzerinden ilerleyebilirsin.


Sen değerlisin. Sevilmeye, anlaşılmaya ve hayatın merkezinde olmayı hak ediyorsun. Bu sürecin bir parçası olarak artık bu sevgiyi önce kendine sunma zamanın geldi.


Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğin farklı bir soru veya aklına takılanları sorabilirsin.


Sevgiler,

Psikolog Betül Canbel

alinti

Şifa gibiydi cevabınız💐

Yorumlar

Psk. Betül Canbel

Merhaba Sevgili Danışan, Güzel geri dönüşleriniz için ben de teşekkür ederim. Tekrar bir sorunuz olduğunda buradayız. Kendinize iyi bakmanız dileğiyle. Sevgiler, Psikolog Betül Canbel

21 Mayıs 2025 09:34