Hayata sıfırdan başlamak
Merhaba ben uzun süredir depresyondayım yaklaşık üniversite mezuniyetimin üzerinden 5 sene geçmesiyle. KPSS çalışırken aldatılmıştım ve o sene ağlayarak ders çalıştım ve pandemi dönemiydi. Kendi şehrimde yeni arkadaşlar edinmiştim. Ama hiçbiri şu an kalmadı çünkü birisi evlendi birisiyle tartışmalı bir son yaşadık. Bir de sınıf arkadaşım vardı o da evlenip farkı şehire yerleşti. Aslında hepsiyle kafalarımız çok farklıydı. Onlar çeyiz vs konuşurken ben gezmek eğlenmek sürekli keşfetmek iyi bir iş hayali kuruyordum. Çünkü annemin bana öğüdü hep buydu. Önce meslek. Lisede kaldığım dönemde kaygı bozukluğum başladı. Kusarak öğürerek okula gidiyordum bu üniversite ve güncelde aynı devam ediyor. Kaygı depresyona tükenmişliğe sürükledi beni. Sonra biriyle tanıştım o tam benim kafadandı ama bana göre çok sosyal kalıyordu benim isteklerim böyleydi ama ne onun kadar arkadaş çevrem ne güzel bir mesleğim ne de hobim vardı. Onu zamanla sevdim ama farklılıklarda da fedakarlık yaptım kıyafetlerimden ödün verdim çünkü benim için mutlu olacağım bir hayat bundan daha fazlasıydı ama zamanla onun asla kendini değiştirmediği üstüne üstelik yaptığı tüm hatalarda onu bir şekilde anlamaya çalışıp affediyordum. Çünkü yaşadıklarını anlayabiliyordum. Biliyorum ki benim hayatım çok sıkıcı onunla güzel bir ritim yakalamıştık. Sonra ayrıldık ben yine aynı depresyona döndüm. Bu süreçte bir arkadaşlığımı da bitirdim iyice içime kapandım. Bulunduğum çevre veya gireceğim işler bana güzel bir çevre vermiyor. Bende evde oturarak bunu sağlayamıyorum. O ilk adımı atamıyorum. Bunun için ne yapmam lazım bilmiyorum. Onunla olsam hep düşünüyorum bu kişiyle olan diyaloğum standartlarım asla başka ilişkide olmayacak ama onunla olmak için de bedel gibi kıyafetlerimden ödün vermişim meğerse bilmeden. Fedakarlık şemasına girmişim. Şu an her şeyi daha net anlıyorum. Gittikçe idealize ettiğim hayallerim benden uzaklaşıyor. Kendimi geliştiremiyorum kendime ben kimim diye sorduğumda sessizliği sakinliği seven ama bir o kadar da hareketli konuşmayı çok sevmeyen ama yerime göre susmayan ya çok gezen ya depresyona girip kapanan hep böyle biriyim. Kendimi bulamadım kendime o doğru soruları nasıl soracağım
Bu soru 18 Ağustos 2025 19:27 tarihinde Uzman Klinik Psikolog Aslı Soylu tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Öncelikle Merhabalar,
Yazdıklarınızı detaylı okuduğumda, kelimelerinizdeki yorgunluğu, karmaşayı ve aynı zamanda o derindeki “daha fazlasını hak ediyorum” isteğini hissettim. Uzun bir zamana yayılan, iç içe geçen kayıplar, kırgınlıklar ve kendi ruhunuzla olan didişmeler. Tüm bu parçaların sizi bugün olduğunuz noktaya taşıdığı çok belli.
Sanki bir süre boyunca hayatta sürekli başkalarının cevaplarını yaşıyormuşsunuz gibi bir görüntü var. Hem ailenizden, hem çevrenizden, hem de ilişkilerden. Bir noktada kendi istek ve sınırlarınızı korumak ile sevdiklerinizin onayını ve sevgisini kaybetmemek arasında kalmışsınız. Özellikle de ilişkide kıyafetlerinizden, hayallerinizden ödün verdiğiniz bölümü okurken içinizdeki hüznü hissettim. Bunu fark etmiş olmanız bile başlı başına çok kıymetli. Çünkü çoğu insan, böyle bir şemanın içinde olduğunu fark edemiyor.
Belki de şuan şunu sormak önemli olabilir: “Kendime dair hangi parçalarımı daha önce başkalarının iyiliğine feda etmiş olabilirim?” Bu soruya dürüst cevaplar bulduğunuzda, aslında içsel özgürlüğünüz için en önemli adımı atmış olacaksınız. Fedakârlıkla sevgi arasındaki sınır bazen bulanıklaşabiliyor. Oysa bir ilişkide sadece karşı taraf için kendinizden vazgeçmek, zamanla bambaşka biriymişsiniz gibi hissettirebilir. Burada kendinizle yeniden buluşmak çok değerli.
KPSS ile başlayan uzun bir stres, ardından pandemi, dostlukların doğal akışta dağılması, sosyal çevrenizde bir boşluk… Bütün bunlar, insanı fazlasıyla içe döndürebilir. Geçici yalnızlık zamanları bazen güvenli bir liman gibi gelebilir; çünkü dış dünyanın belirsizliği yorucu oluyor. Ama şunu da görmek lazım: Kendinizi geri çekmek, aynı zamanda yeni olasılıkları da dışarıda bırakmak anlamına gelebilir.
Şu anda “Ben kimim?” diye sormanız bile çok anlamlı. Cevabını hemen bulmak zorunda değilsiniz zaten. Bazı soruların içinde biraz kalmak gerekir, önce bir sessizlik, sonra bir iç konuşma, bir gün bir bakmışsınız, yanıtınız değişmiş. Belki şöyle minik bir egzersiz önerebilirim: Bugün kendinize on dakika ayırıp, geçmişte gerçekten zevk aldığınız, size iyi gelen en küçük etkinlikleri bir kenara yazın. O derinlerde kalan neşe kırıntılarını toplar gibi… Şaşırabilirsiniz, bazen hiç ummadık bir çocukluk anısı, bir müzik, bir yürüyüş, bir şehrin sokağı bile insanı tekrar kendisine yaklaştırır.
Kendinize “Şu hayatta en çok özlediğim, keşfetmek istediğim şey ne?” diye sorabilirsiniz mesela.. Sonra, bir anlığına hayal edin: Sizi hiç tanımayan birine kendinizi anlatıyorsunuz... Nelerden bahsetmek isterdiniz, hangi yanlarınızı vurgulamak isterdiniz? Bu küçük iç diyaloglar, zamanla kendi ayak izlerinizi belirlemenize yardımcı olabilir.
İşe ya da çevreye dair engelleri gözünüzde çok büyütüyor olabilirsiniz; bazen bir kahveye çıkmak, bir sergiye uğramak, küçük bir derse katılmak bile sizi şaşırtabilir. Kısa vadeli çözümlerden çok, iç motivasyonunuzu tetikleyecek ufak adımlar önemli. Bazen o ilk adım “hazır hissetmeyi beklemeden” atılır, sonradan içeride bir güven duygusu filizlenir.
Hayatınızın bu döneminde kendinizi bu kadar kaybolmuş hissetmeniz kesinlikle çok normal bir durum. Belki de şu anki ruh haliniz, size “Bir şeyler değişmeli” diye fısıldıyor. Şimdiye kadar gösterdiğiniz tüm direnci ve hayatta kalma çabanızı da arka plana atmamanızı isterim. İçinizdeki soruları birlikte açmak, içinizde yeni bir pencere aralamak ister misiniz? İsterseniz, sizi en çok yoran duygunuzu biraz daha açabilir veya en son ne zaman kendiniz gibi hissettiğiniz bir anı paylaşabilirsiniz. Belki konuşa konuşa, görebileceğimiz yeni bir pencere açılır...
Sevgiyle Kalın,
Uzman Klinik Psikolog Aslı Soylu