Hayatı yaşamaya korkmak
Uzun süredir kendimi kaybetmiş durumdayım yaşadığım ağır olaylar ruhuma o kadar ağır geldi ki içimden yaşama hevesimi almış gibiler. Önce aldatıldım sonra sınavda başarılı olamadım işe girdim mide bulantılarım yüzünden çıktım kaygılarım hat safhada çünkü. Sonra ilişki yaptım eski ilişkisini unutamamıştı o ilişkide kıyafetlerimden ödün verdim çok sosyal biriydi o kendinde hiçbir şeyi değişmedi ama benden hep bir alttan alma bekledi yalanlar söyledi gizledi sakladı bunlara tepki verdim diye ayrıldı benden. Stresli durumlarda hayat bitmiş gibi davranıyorum içime kapanıyorum. Biliyorum ki sonra bunlar bana kaygı mide bulantısı öğürme anksiyete depresyon olarak dönüyor. Şu an tam hepsinin ortasındayım.
O ilişkiye dönersem kendime saygımı yitiririm biliyorum her şeyi kabul ederek dönmüş olacağım fedakarlık yaparsam o kendini asla değiştirmeyecek hep bir mantıklı açıklaması olacak ama günün sonunda mutsuz olan yine ben olacağım. Gün boyu kafamda böyle yapsam nasıl olur belki ben mi fedakarlık yapsam o sosyal ortamından ayrılsa nasıl olur hep bunları düşünüyorum. Bir yandan da yapılan hataları affedemiyorum güvenim yerle bir oldu.
Zaten geri dönen de yok sadece pişmanmış onu biliyorum. O mutlaka benden sonra karşısına ona uygun biri çıksa kesin gider şu ana kadar çıkmadığı için hep bana bakıyor izliyor uzaktan. Bunu şu yüzden düşünüyorum çünkü ayrılırken beklentilerim karşılanmıyor kalbimle mantığım arasında kaldım demişti. Şu an kalbini dinlese de bir araya gelsek de mantığı konuşacak o da fedakarlık yapmak istemeyecek. Ben de karşılığını alamadığım fedakarlık ve sonsuz hataların olduğu bir ilişkiye girmek istemiyorum. Çok yorgunum seçim yapmak çok zor ama kendimi seçmek de ne kadar doğru bilmiyorum
Bu soru 22 Haziran 2025 10:51 tarihinde Psikolog Aysel Kacak tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Sevgili danışanım,
Merhabalar, satırlarınızı okurken hissettiğiniz derin yorgunluğu ve kırılmışlığı ben de hissettim diyebilirim; yaşadıklarınızın ağırlığı kelimelerinizin arasından geçip insanın içine işliyor. Sanki bir süredir hayat, peş peşe darbeler indirirken siz de içinizde bir direnç noktası arıyor, ama bulmakta zorlanıyor gibisiniz. Aldatılmak, hayal kırıklıkları, kaygılar, karşılıksız fedakârlıklar... Bütün bunlar bir araya gelince, insanın ruhu ister istemez yoruluyor ve artık hiçbir şeye tam anlamıyla tutunmak istemiyor. Bu, zayıflık değil; yaşananların doğal bir sonucu aslında.
Siz de çok iyi görüyorsunuz ki, bir ilişkide karşılıklı güven ve saygı temeli sarsıldığında, o ilişkiye geri dönmek, insanın kendi iç dünyasında büyük bir çatışmayı da beraberinde getiriyor. Sizin dile getirdiğiniz gibi, eğer o ilişkiye dönersem, “her şeyi kabul ederek” dönmüş olacağım diyorsunuz. Bu cümlenizdeki iç görü gerçekten çok kıymetli; çünkü aslında kalbiniz ve aklınız, bir yandan “yeniden başlasak olur mu” diye tartışırken, bir yandan da size şunu fısıldıyor: “Bu kez de kendimi unutur muyum, bu kez de mutsuz olan ben mi olurum?”
İçinizdeki bu çatışma çok doğal sevgili danışanım. İnsan sevilmek, anlaşılmak, değer görmek isterken, bir yandan da sınırlarını korumaya çalışıyor. Sizi en çok yoran şeylerden biri belki de bu: Karşılığını göremediğiniz fedakârlıklar ve karşılıksız çabalar... Sürekli sizden uyum bekleyen, değişimi hep sizden talep eden, ama kendisi aynı kalan bir ilişkide insan zamanla kendi sesini kaybedebiliyor. Siz de zaten bunu fark etmişsiniz. “Fedakârlık yaparsam o kendini asla değiştirmeyecek” demeniz de bunun bir işareti.
Bedeninizin verdiği tepkiler — mide bulantıları, öğürmeler, kaygı atakları — aslında ruhunuzun ve zihninizin sesini duymanız için birer işaret. Bazen kalbimizle aklımız arasında kalınca, karar vermek çok zorlaşıyor. Çünkü hangi yolu seçseniz bir yeriniz acıyacak gibi hissediyorsunuz. Fakat şunu unutmamak lazım; kendinizi seçmek, bencillik değil. Aksine, incinmiş yanınızı korumak, ona sahip çıkmaktır. Ve bu; güçlü olmak, cesur olmak anlamına gelir.
Sevgili danışanım, şu an için büyük kararlar almak yerine, dediğiniz gibi biraz durup o yorgun ruhunuza bakmak, onun sesini duymaya çalışmak iyi bir başlangıç olabilir. Küçük bir nefes molası, elinizi kalbinizin üzerine koyup derin birkaç nefes almak ve sadece “şu an ne hissediyorum?” diye sormak… Belki de şu anda ihtiyacınız olan budur: Kendinize kulak vermek, kendinizi anlamaya çalışmak, kararlar için acele etmemek.
bu süreçte yakınlarınızdan veya bir uzmandan destek almaktan lütfen çekinmeyin.
Cevabımın faydalı olmasını umuyor, sağlıklı günler diliyorum.
Değerlendirilmesini istediklerinizi yeni bir soru ile sorabilirsiniz.
Sevgilerimle,Psikolog Aysel Kacak