Hayatıma nasıl ve ne zaman birisini almayı başarabileceğim
zor bir karakterim var ve birisini alırsam sonuna kadar o olması lazım o nedenle çok seçici davranıyorum tek hatada siliyorum sadece bir ilişki geçmişim oldu beni yıprattı sabrımı bitirdi sevgisini göstermeyi bilmiyordu kız olmama rağmen erkek bendim ilişkide halbuki ilk aşkım ilk sevgilimdi o ise tecrübem yok diyip pasif kalmayı tercih etti ben de bitirdim ilişkiyi o nedenle kimseye sabrım kalmadı dört dörtlük biri girsin hayatıma direkt istiyorum çabasız zorlanmadan ama çevrem yalnız kalacağımı söylüyor bu gidişle kriterlerim genelde karakter üzerine sadık olsun temiz olsun aileye önem versin falan tarzı yani aslında olması gerekenler. birazda korkum var yine bağlanıp aynı sorunları yaşar mıyım acaba diye nasıl aşıcam bilmiyorum kimseye içim sevgim akmıyor mantıktan gitmeye çalışıyorum daha 21 yaşındayım içim yaşlı sanki kimseye şans veremiyorum eski sevgilime de karşı bir şey hissetmiyorum ama içimde beni mahçup ettiği için sitem var acaba ondan dolayı mı önüme bakamıyorum fikrim yok ne düşünüyorsunuz?
Bu soru 6 Nisan 2025 14:10 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba Sevgili Danışan,
Öncelikle duygularınızı bu kadar açık ve içten paylaştığınız için size teşekkür ederim. Anlattıklarınızdan yola çıkarak, kalbinizde hem geçmişin bıraktığı sızıları hem de geleceğe dair beklenti ve kaygıları aynı anda taşıdığınızı hissedebiliyorum. İlişkilerde yaşanan hayal kırıklıkları, hele ki bu deneyim ilk aşkınızsa, ruhunuzda derin izler bırakabilir. Böyle durumlarda, bir daha aynı şeyleri yaşamamak için “daha dikkatli, daha seçici, daha kontrollü” davranmak çok doğal bir tepkidir. Ancak gelin, birlikte bu duyguların altında yatan anlamlara biraz daha yakından bakalım.
İlk olarak, geçmiş ilişkinizdeki deneyiminiz aslında sizi sevmenin nasıl hissettirdiğini değil, “nasıl sevilmemek gerektiğini” öğretmiş gibi görünüyor. Sevilmeyi hak ettiğiniz şekli görememek, ilişkinin yükünü tek başınıza taşımak ve bunun karşılığında yorgun düşmek… Bu, sadece sizi değil, çoğu insanı yıpratırdı. Bu nedenle şu an hissettiğiniz “seçicilik” bir kapris değil, kendinizi koruma içgüdüsüdür. Bu içgüdü çoğu zaman iyidir, çünkü yeniden incinmenizi engellemeye çalışır. Ancak bazen o kadar koruyucu olur ki, kalbinizin yeniden sevme potansiyeline erişmesini de engelleyebilir.
“Zor bir karakterim var” diyorsunuz; ama aslında zor değil, sadece daha dikkatli ve duyarlı bir kalbiniz var gibi. Beklentileriniz “sadakat, temizlik, aileye önem verme” gibi çok temel ve sağlıklı kriterler. Bunlar bir ilişkinin temel taşlarıdır. Sizin dört dörtlük biriyle olmak istemeniz, sadece bir hayal değil, aynı zamanda kendinize verdiğiniz değerin de göstergesidir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir nokta var: “Kusursuz biri aramak”, zamanla “insan olmanın doğasındaki kusurları” reddetmeye dönüşebilir. Oysa hiçbirimiz dört dörtlük değiliz. İlişkiler biraz da, iki insanın kendi eksiklerini birlikte taşımayı öğrenmesidir.
Ayrıca “tek bir hatada siliyorum” demeniz de incinmiş yanınızın bir yansıması gibi. Belki de geçmişte bir hata affedilmediği için, siz de artık hata affedememeye başlamış olabilirsiniz. Oysa ki ilişkilerde hata yapmak da, gelişmek de çok doğaldır. Elbette güven kırıcı, temel değerlere zarar veren hatalar ayrı tutulmalı. Ama bazen insanlar, bir şeyleri deneyerek, yanılarak ve birbirini tanıyarak büyür. Belki bu noktada “karşımdaki insan mükemmel mi?” yerine, “hatalarını fark edip gelişmeye istekli mi?” diye sormak, sizi daha sağlıklı ilişkilerle buluşturabilir.
Çevrenizin “yalnız kalırsın bu gidişle” demesi sizi düşündürmüş olabilir. Ancak unutmayın ki, sırf birileri yalnız kalmamak adına yanlış kişilere katlanıyorsa, bu onların seçimidir. Sizin yalnızlığınız, değersizlikten değil; aksine, değerinizi korumaktan geliyor. Yani aslında yalnızlık değil, bir tür özsaygı hali bu. Ve bu çok kıymetli. Yalnızlıktan korkmadan kendiyle kalabilen bir insan, bir gün doğru kişiyi karşısında bulduğunda “eksiklikten değil, bütünlükten” bir ilişki kurar. Bu da daha sağlıklı bir bağın temelini atar.
21 yaşındasınız ve “içim yaşlı gibi” diyorsunuz. Bu ifade, ruhsal yorgunluğunuzu ve hızlı olgunlaşma sürecinizi çok iyi özetliyor. Bazen ilk ilişkide yaşanan travmalar, yaşımızdan büyük yükler taşıtabilir bize. Ama bu sizi geriye değil, aslında daha bilinçli bir geleceğe hazırlıyor. “Kime güvenebilirim? Kim sevgi göstermeyi bilir? Ben kendimi nasıl korurum?” gibi sorular, aslında duygusal zekânızın geliştiğini gösteriyor. Ancak dikkat etmeniz gereken şey şu: Kalbinizin kapılarını “mantıkla kilitlemek” sizi koruyabilir ama aynı zamanda “sevgiyi yeniden yaşama” ihtimalinizi de engelleyebilir. Yani sadece mantıkla hareket etmek yerine, duygularınıza da yeniden güvenmeyi öğrenmeniz gerekebilir.
“Kimseye sevgim akmıyor” demeniz, belki de henüz kalbinizin yeniden açılmasına zaman tanımadığınız anlamına gelebilir. Sevgi bazen yeniden doğmak için güvenli ve sabırlı bir ortam ister. Belki de hayatınıza birini alabilmeniz için önce o “sitemle dolu eski kırgınlığı” bırakmanız gerekiyor. Sizi mahcup eden o ilişkinin izleri hâlâ kalbinizdeyse, yeni birini sevmek için önce o izleri fark etmek, onlarla vedalaşmak gerekebilir.
Şunu unutmayın: Kalp, iyileşmek için sabırla yürümeye ihtiyaç duyar. Zihniniz “artık biri girsin hayatıma” dese de, kalbiniz hâlâ “yeniden bağlanmak güvenli mi?” diye soruyor olabilir. Bu nedenle size önerim, acele etmeden, kendinizi yeniden tanıyarak ilerlemeniz. Kendinize şunu sorabilirsiniz:
Ben bir ilişkide ne hissederek mutlu olurum?
Sadece yalnız kalmamak için mi ilişki istiyorum, yoksa gerçekten paylaşmak için mi?
Geçmişteki kırgınlığı affedebildim mi?
Tüm bu duyguların içinde olmak yetersizlik değil, aksine farkındalık göstergesidir. Sabrınızı yitirdiğiniz yerde, kendinize yeniden nazik davranmak; güveni kaybettiğiniz yerde, duygularınızı yeniden keşfetmek mümkündür. Unutmayın ki kalbiniz yalnızca bir ilişkiye değil, size de aittir. O yüzden, önce kendinizle güvenli bir bağ kurun. Gerisi zaten zamanla gelecektir.
Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğiniz farklı bir soru veya aklınıza takılanları sorabilirsiniz.
Sevgiler,
Psikolog Betül Canbel