Hayatımdaki herkesi çıkardım
Hayatımda kaybolmuş olduğum bir süreçteyim herkesi çıkardım bazıları kendisi çıktı. Çoğu insanla hayata aynı bakmıyorum ikili oynayan en yakın arkadaşım kaldı bir tek. Şunu farkettim ki herkes yaşanan şeyleri kendi algı süzgecinden geçirerek hareket ediyor. Arkasından konuşuyor ama o kişilere bakıp kendine göre en doğru yolu seçiyor. Ama haklıya hakkını teslim edemiyorlar. Hemen bir yanlış yaptım istemeden bir şey söyledim sonrasında yanlış olduğunu fark edip özür dilemiştim ama beni öyle bir pozisyona soktu ki mağduru oynadı hemen. Şok oldum ya ben insanların arasını düzeltmek isterken para işteyen insan konumuna düştüm hiç böyle bir niyetim yokken hem de diğer kişiyi de cimri pozisyonuna soktu hemen. O kişi teşekkür etmemişti diğeri de neden teşekkür etmedi dedi doğum günü benimdi ben de sorun çıkmasın derken bir teklif mi etsek dedim diğer insanlara hemen bana böyle bir şey söyledi diye kendini haklı mağdur pozisyona soktu. Oysa benim derdim bu konu kapmasındaydı. Gitti o kişiye iban istedi para attı. Ben mecburen bu durumu açıklamak zorunda kaldım. Teşekkür etmediğine takılmış benimde aklıma o an bu geldi diye. Hemen günah keçisi olarak ortaya atıldım. Özür diledim ağladım kendimi neyin içinde bulduğuma şaşırdım. Bu insanın ben bütün sırlarını her şeyini biliyorum ama İşte sadece ben biliyorum bazı durumların içinden kurtardım onu ve kimseye de bunları anlatmadım o bana o kadar yanlış yaptı arkadan konuştu yine de anlatmamıştım. Ama şu an beni kötü gösterip o yaptığı hataları ben aslında senden gördüm diyor. Buna o kadar gülüyorum ki içten içe. Ben aldatılıyordum ve şüphelenip bir fake hesap açmıştım. Öyle öğrendim ve kapattım o hesabı. O kişi fake hesap açıp olmayacak insanlarla olmayacak sohbetlere girdi. Sonra evlendi aklanmış oldu kendince. Oysa neler konuştuğunu ben biliyorum. Konuştuğu insanla da yüz yüze bakıyor konuşuyor. Ama İşte o bunu ben unuttum sanıyor. Ben senden gördüm bunları sen kötüsün demeye getiriyor. Etrafındaki arkadaşları düzgün hayatlar yaşıyordu o dönem ama ben bunları bildiğim için o dönem kimseye anlatmamıştım. Olayı benim üzerimden bu para meselesi de olunca o zaten kötüydü bakın demek için fırsat kolluyor. Her yaptığım olay üzerinden sen sürekli birini de arıyorsun benim de çevremde öyle biri yok ki demeye getiriyor. Ben bir ilişki yaşadım birini sevdim fedakarlıklar yaptım. O kişi de çok saçma sapan şeyler yaşattı ki şimdi ben o kişiyi özlüyorum diye. Sen kendi kendine gelin güvey oluyorsun demeye getiriyor. O kadar yoruldum ki bu ortak arkadaş grubumuzdan biriydi. Onların arkadaşından konuştu şimdi onları savunup yüzüne gülüyor. Beni kötü gösterecek bir şey arıyor onlara karşı konuşup kullanıyor. Bunlar benim kulağıma çok geldi. Ama İşte ben konuşmuyorum kendimi bu konulara yakıştırmadığım için o da benim karakterimi bildiği için sürekli bana oynuyor. Çevremde herkesi çıkardım. Acaba ben mi yanlışım diyorum sürekli olarak. Belki yanlış yapıyorum diyerek ona hayatına daha fazla yardımcı oluyorum. Hediye vs aldım ama her seferinde bu tavırları bana o kadar iğrenç geliyor ki. Bıktım bu insandan kendisi çok doğru hayat yaşamış gibi beni eleştiriyor şimdi de. Herkesten bir şey alıyor kopyalıyor sonra diğer insanların yanında bunu satıyor hepsine şahidim. Çevresi doğru kendisi yanlış. Çünkü diğer insanların iyi insanlar temiz insanlar olduğuna şahidim. Ama İşte onunla küsen kötü insan konumuna düşüyor hemen. Ben uzaklaştım artık. Bu insandan çok yoruldum. Bıktım. Lütfen bana yardım edin. Öyle bir durumdayım ki kendimi hiç kimseye açamıyorum. Beni kötü gösteriyor sürekli kötü gösterdiği kişiler sevdiğim çocuğun yakın arkadaşları. O yüzden bıktım bu ikililiklerden.
Bu soru 7 Ağustos 2025 22:01 tarihinde Uzman Klinik Psikolog Aslı Soylu tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Öncelikle Merhabalar,
Anlattıklarınızı okurken hissettiğiniz yük, yaşadığınız hayal kırıklıkları ve ruhsal yorgunluk çok açık bir şekilde kendini gösteriyor aslında. Sanki bir süredir yalnızca ilişkilerin ağırlığını değil, aynı zamanda anlaşılmamanın, haksızlığa uğramanın ve kendinizi sürekli açıklamak zorunda kalmanın verdiği bir bıkkınlığı da taşıyorsunuz. İyi niyetle yaklaşmaya, yapıcı olmaya çalıştıkça olayların tersine dönmesi, sizi hem şaşırtmış hem de içsel bir sorgulamanın ortasında bırakmış gibi duruyor.
İnsanın en yakınında bildiği bir kişi tarafından, en kırılgan anlarında yargılanması ya da suistimal edilmesi çok derin bir iz bırakır. Hele ki bu kişi sizin geçmişinize, sırlarınıza ve en çok da güveninize temas etmişse… İlişkilerde bazen en zor olan şey, bir kişinin yüzüne gülümseyip arkanızdan sizi farklı anlatması değil, o anlatıya sessiz kalanların da farkında olup hiçbir şey yapmaması olabilir. Anlattıklarınıza bakıldığında da, yalnızca bir arkadaşla yaşanan bir sorun değil, aynı zamanda çevresel bir adaletsizlik hissi de taşıdığınızı hissettim. Bu, insanın iç dengesini sarsan bir durumdur.
Ayrıca, birilerinin sizi sürekli “kötü” göstermek için fırsat kolladığı bir ortamda, kendinizi ifade etmeye çalışmak başlı başına yorucu bir savaş haline gelir. Siz bu savaşta, defalarca kendinizi anlatmayı, özür dilemeyi, hatta sessiz kalmayı tercih etmişsiniz. Bunların hepsi aslında yapıcı kişiliğinizin ve içsel olgunluğunuzun göstergesi. Fakat bazen susmak, olayları büyütmemek için gösterilen çaba, karşınızdaki kişiye kendi anlatısını kurma alanı da yaratabiliyor. Ve bu anlatılar sizin gerçekliğinizi gölgeleyebiliyor.
Zamanla, yaşadıklarınızla birlikte çevrenizde bir sadeleşmeye gitmiş olmanız, hayata ve insanlara yeniden güven duymak için atılmış bir içsel adımdır aslında. Ama bu adım yalnızlık duygusunu da beraberinde getirebilir. Zira hayatınızda, güvenerek yaklaştığınız birinin sizi istismar ettiğine tanık olmak, diğer ilişkilerde de temkinli olmanıza neden olur. Bu noktada yaşadığınız “acaba hata bende mi?” sorgulaması ise tamamen insanidir. Böylesi karmaşık, çelişkili ve manipülatif ilişkiler içinde, kişi zamanla kendi değer yargılarını bile gözden geçirmeye başlar. Fakat sizin yazdıklarınızdaki farkındalık düzeyi, öz eleştiri kapasiteniz ve yaşananları değerlendirme biçiminiz gösteriyor ki, siz bu soruları yalnızca suçluluk duygusuyla değil, içsel bir denge arayışıyla soruyorsunuz.
Belki de artık kendinize şu soruları sormanın zamanı gelmiştir: Bu kişi hayatımda kaldığında ben ne yaşıyorum? Ne alıyorum, ne kaybediyorum? İlişkimde bana katkı mı var, yoksa her seferinde biraz daha eksiliyor muyum? Bunlar, insanın kendi sınırlarını yeniden çizebilmesi açısından önemlidir. Sessiz kalmak asalet olabilir evet, ama haklarınız söz konusu olduğunda kendinizi korumanız da aynı ölçüde değerlidir. Özellikle karşınızdaki kişi, geçmişteki hatalarını inkâr edip sizi sorumlu tutmaya çalışıyorsa, sınır koymak sağlıklı bir tercihtir.
Hayatınızın bu döneminde, yaşadıklarınızı şöyle biraz geriden, dışarıdan bir gözle izlemek; kimlerle ne tür bir ilişki kurduğunuzu anlamlandırmak için küçük bir günlük ya da not defteri tutmak oldukça faydalı olabilir. Her ilişkiye duygusal anlamlar yüklemeden önce, size nasıl hissettirdiğini düşünmek; kırıldığınız, güçlendiğiniz, yorulduğunuz anları yazmak, zaman içinde size çok kıymetli ipuçları verecektir.
Unutmayın, her mesafe kayıp değildir. Bazı uzaklıklar, ruhunuzu korumak ve yeniden toparlanmak için gereklidir. Siz, hayatınızda huzuru, dengeyi ve saygıyı hak eden birisiniz. Ve bunu bulmanız, başkalarının size ne söylediğiyle değil, sizin kendinize ne kadar değer verdiğinizle başlar.
Dilerseniz, bu süreci birlikte konuşarak anlamlandırmak da mümkün. İnsanın kendi içine döndüğü, kimseye anlatamadığı dönemler olur… Ve bazen sadece birinin tüm kalbiyle dinlemesi bile iyileştirici olabilir. Siz de bu hakka sahipsiniz. Kendinize iyi bakın, iç sesinizi susturmayın. O ses zaten size doğru yolu fısıldıyor. Dilediğiniz zaman yazarak kendiniz için güzel adımlar atabilirsiniz.
Sevgiyle Kalın,
Uzman Klinik Psikolog Aslı Soylu