İçsel huzurumu nasıl bulurum?
Merhaba hocam benim hiç ciddi ilişkim olmadı hep flört tarzında oldu. Ve ,28, yaşına geldim. Bende evde mi kalicam hiç sevilmicek miyim hiç yuvam olmayacak mı tarzı düşünceler beliriyor son üç yıldır. Artık sevmek sevilmek istiyorum ve kız kardeşim seneye evlenecek mesela. Ona bakıp bende ne eksik ki benim niye olmuyor diyorum. Karşıma birisi çıksa dahi bı şekilde olmuyor bitiveriyor . Gerçi hep sanaldan konuşuyorum ya reelde çok tanıdığım yok. Çevrem yok belki bundandır. İsimde yok. En azından ikisinden biri olsaydı hayata daha güzel bı yönden bakabilirsin diyorum. Bu düşünceler bende kaygı yaratıp huzurumu kaçırıyor. Tam düzeliyorum diyorum yeniden bu düşünceler geliyor aklıma. Ne yapmam gerek?
Bu soru 6 Haziran 2025 10:26 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba Sevgili Danışan,
Yazdıklarını dikkatle okudum. İçinde taşıdığın o görünmez yükü, zaman zaman "neden ben değilim?", "niye olmuyor?" gibi sorularla kendine çevirdiğini ve bunun seni içten içe yıprattığını hissedebiliyorum. Bu yaşına kadar ciddi bir ilişkinin olmamış olması seni yetersiz biri yapmaz. Aksine, hâlâ ilişkilere dair sevgi ve bağ kurma ihtiyacını koruyabilmen, yüreğinin hâlâ sıcak kalması, senin değerli bir yönünü gösteriyor: Vazgeçmeyen bir umut taşıyorsun içinde. ,
İçsel huzur, dış koşullardan tamamen bağımsız değildir ama en temelde kişinin kendisiyle kurduğu ilişkiyle ilgilidir. Senin durumunda içsel huzurunu bozan başlıca etken; kendini başkalarıyla, özellikle de kardeşinle kıyaslamak, “olmamış olanı” bir eksiklik gibi görmek ve zaman geçtikçe bunun seni daha da yıpratacağına dair bir korkuyla baş etmeye çalışmak. Bu oldukça insani bir deneyim. Hepimiz zaman zaman “Neden benim başıma gelmiyor?”, “Benim neyim eksik?” gibi sorularla iç dünyamızı hırpalayabiliriz. Ama buradaki önemli fark, bu soruları kendini suçlamak için mi sorduğun, yoksa gerçekten kendini anlamak ve iyileştirmek için mi yönelttiğindir.
İlişkilerin oluşmaması, uzun süreli bir bağ kurulamaması sadece sende değil; günümüz dünyasında birçok kişide görülen bir durum. Sanal ortamlarda tanışmaların yüzeysel ilerlemesi, bağ kurmanın zorlaşması, beklentilerin yüksek olması ve en önemlisi de insanın kendi benliğiyle henüz derin bir bağ kuramamış olması, ilişkilerin önündeki en temel engellerden. Belki sen de bu yolda, yalnızca bir ilişkiye sahip olmak değil; “gerçekten görülmek, sevilmek ve değer verilmek” gibi daha derin bir ihtiyacın peşindesin. Bu ihtiyaç, sadece biriyle sevgili olmakla değil, önce kendini tanımakla, sonra sağlıklı bir ilişki kurmakla doyum bulur.
İç huzurunu bozduğunu söylediğin “evde mi kalacağım, beni kimse sevmeyecek mi” gibi düşünceler, sana değil, toplumsal normlara aittir. Kadınların belli bir yaşa geldiğinde mutlaka evlenmesi gerektiğine, aksi hâlde “eksik” ya da “yarım” kalacağına dair eski ve işlevsiz kalıpların yansımasıdır bunlar. Bu düşüncelerin sana ait olmadığını fark ettiğinde, içinden gelen gerçek sesi duyman daha kolaylaşacaktır. Bu ses belki sana şöyle diyor: “Ben sevilmeye değerim. Benim hızım, benim zamanlamam başkalarına benzeyebilir ama aynı olmak zorunda değil. Bir ilişki yaşamış olmak değil, sağlıklı bir ilişki kurmak benim için daha kıymetli.”
Sanal ortamlarda kurulan ilişkilerin çoğu zaman yüzeysel, beklentisiz ya da geçici olması, seni daha çok yormuş olabilir. Bu seni değersiz kılmaz. Senin değerini, kimsenin sana "sevgilim" demesi belirlemez. Senin öz-değerin, kendi içinde kendini nasıl gördüğünle ilgilidir. Belki bir süredir dış kaynaklı onaylara, ilgilere, ilişkisel bağlara o kadar çok ihtiyaç duyuyorsun ki, iç sesin sana “Ben yeterli miyim?” diye soruyor. Oysa öz-değer, dışarıdan değil, içeriden beslenmeye başlandığında gerçek bir huzur getirir.
Peki ne yapabilirsin?
Şu an kendinle kurduğun iç ses eleştirel, yargılayıcı ya da karşılaştırmacı olabilir. Bu sesi fark etmek ve dönüştürmek en önemli adımlardan biri. “Ben neden evlenemedim?” sorusu yerine “Ben şu ana kadar neden benim için uygun biriyle karşılaşamadım?” diye sorabilirsin. İkincisi daha anlayışlı, daha objektif bir yerden gelen bir soru olur.
“Reelde çok tanıdığım yok” demen aslında önemli bir ipucu. Belki çevrene yeni insanlar katmak, yeni deneyimlere açık olmak için bir adım atman iyi gelebilir. Bu bir kurs olabilir, gönüllülük faaliyeti olabilir ya da ilgi duyduğun bir alanda sosyalleşme olabilir. Bu hem kendine yatırım olur hem de sosyalleşme üzerinden içsel yalnızlığını beslememeni sağlar.
Şu anki ihtiyaçlarını tamamen bir ilişki kurmaya endekslemek, seni daha fazla kaygı ve huzursuzluk içinde bırakabilir. Oysa küçük adımlarla kendine yatırım yapmak, ilişkisel doyumu zamanla daha sağlıklı bir şekilde getirir. Örneğin bir terapi sürecine başlamak, bir danışmanlık almak, ilişkisel dinamiklerini tanımak sana bu anlamda çok iyi gelebilir.
Bu düşünceler “olmamalı” değil, sadece “anlaşılmalı.” Kendini sürekli pozitif hissetmeye, hemen iyi hissetmeye çalışmak yerine; zaman zaman üzülmenin, eksik hissetmenin doğal olduğunu kabul edersen, bu duygularla daha barışık hâle gelirsin.
Zihninin sürekli geleceğe gitmesi, “ya olmazsa?” gibi düşüncelerle boğulması seni kaygıya sürüklüyor olabilir. Günlük birkaç dakika bile olsa nefes farkındalığı, beden taraması, anda kalma çalışmaları seni şimdiye ve kendi gücüne bağlar. Mindfulness gibi uygulamaların iç huzura çok katkısı olduğunu söyleyebilirim.
Birçok insan ilişkide yalnızca sevilmeyi arar ama birlikte gelişmek, bir bağın içinde büyümek daha sağlıklı bir motivasyondur. Kendini yalnızca bir ilişkiyle tamamlanacak bir yapboz parçası gibi değil; zaten tamam olan bir birey olarak hissetmeye başladığında, ilişkilerde daha dengeli ve doyurucu seçimler yaparsın.
Son olarak şunu bilmeni isterim: Bu düşünceler gelip geçer. Şu an zihnin seni “yetersiz, yalnız, eksik” gibi hissettiriyor olabilir. Ama bu hislerin gelip geçici olduğunu unutmamalısın. Seninle birlikte nice insan benzer duyguları yaşıyor, hatta “evlenmiş” olup da hâlâ kendini yalnız hisseden insanlar da var. Dış form değil, iç denge esas olan. Senin kendine vereceğin değer, dışarıdan ne kadar ilgi gördüğünden çok daha belirleyici. Unutma, hayatta geç kalmak diye bir şey yok. Her şey, sen kendini hazır hissettiğinde olur. Sen bu yazıyla aslında zaten hazır olduğunu göstermişsin. Bu farkındalık, en büyük gücün.
Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğin farklı bir soru veya aklına takılanları yeni bir soru oluşturarak bizlere sorabilirsin. 🌿
Sevgiler,
Psikolog Betül Canbel