İlişkide anlaşılamamak ve iletişim sıkıntıları

Merhaba Sevgili Danışan,

Öncelikle yaşadığınız duyguların yoğunluğunu ve içtenliğinizi anlayabiliyorum. Kalbinizi bu kadar açık bir şekilde ortaya koymanız, hem ilişkiye hem de kendinize ne kadar değer verdiğinizi gösteriyor. Anlattığınız durum, birçok insanın zaman zaman karşılaştığı ama kimsenin kolayca başa çıkamadığı duygusal bir yük içeriyor: anlaşılmamak, kendini anlatamamak, sevilse de güvenilmemek… Bunlar ilişkilerde en çok yıpratan deneyimlerdir. Gelin, yaşadığınız bu durumu birlikte anlamaya ve çözüm yollarını birlikte düşünmeye çalışalım.

İlişkilerde en derin yaraları çoğu zaman yalnızca bir kişi açmaz; anlaşılmadığımızda, duygularımız küçümsendiğinde ya da görmezden gelindiğinde yara derinleşir. Siz bu ilişkide açık ve dürüst olmak istemişsiniz. Sosyal medya hesaplarınızı paylaşmış, geçmişinize dair saklayacak bir şeyiniz olmadığını göstermeye çalışmışsınız. Ama partnerinizin size yönelttiği şüpheler ve yorumlar, sizin iyi niyetli açıklamalarınızla örtüşmemiş.

Bu noktada kendinize şu soruyu sormanız faydalı olabilir: “Ben şu an onun beklentilerini karşılamaya mı çalışıyorum, yoksa kendim olarak kabul edilmek mi istiyorum?” Çünkü bir ilişkiyi sağlıklı kılan şey, tarafların birbirlerini değiştirmeye çalışmadan, oldukları haliyle kabul edebilmesidir. Partneriniz sizi “rahat, geçmişi karmaşık” gibi genellemelerle tanımladığında aslında sizin kim olduğunuzu değil, kendi zihin dünyasındaki bir korkuyu yansıtıyor olabilir.

Partnerinizin sosyal medya hesaplarınızı mercek altına alması, geçmişinize dair detaylara takılması, bir yönüyle sizi tanımak istemesinden kaynaklanıyor olabilir. Ama bu durum tekrarlayıp sınır aşmaya başladığında güven ilişkisinden çok kontrol ilişkisine dönüşebilir. Bir insanın geçmişine, arkadaş çevresine, yıllar önceki sosyal medya hesaplarına takılmak, bugünü ve geleceği görmeyi zorlaştırır.

Siz dürüst davranmanıza rağmen hâlâ “rol yapıyorsun”, “numara yapıyorsun” gibi suçlayıcı yorumlarla karşılaşıyorsunuz. Oysa ki ağladığınızda bu bir acıtasyon değil, duygusal bir tepki. Sizin gözünüzde bu sevgi ve samimiyetin bir göstergesi; onun gözünde ise manipülasyon gibi algılanıyor. İşte burada “ilişkisel gerçeklikler” devreye giriyor: Aynı olayı farklı şekillerde algılıyor olmanız, iletişim kopukluğunu derinleştirebiliyor.

İletişim kurarken ağlamanız, duygu yoğunluğunuzun bir dışa vurumu. Ama partneriniz bu anlarda sizinle bağ kurmak yerine geri çekilmeyi, duygularınızı küçümsemeyi ya da yok saymayı tercih ediyor. Bu davranış, zamanla sizde “duygularımı göstermemeliyim”, “ağlamamalıyım”, “yanlış bir şey yapıyorum” düşüncelerine neden olabilir. Oysa sağlıklı bir ilişki, iki tarafın da duygularını ifade edebildiği, anlaşıldığını hissettiği bir alan olmalıdır.

Size bu noktada birkaç öneride bulunmak isterim:

Partnerinizle, suçlayıcı olmayan bir dille konuşmayı deneyin. Örneğin, “Sen bana güvenmiyorsun” demek yerine, “Bu tarz sorgulamalar bana anlaşılmadığımı ve değersiz hissediyor” gibi cümlelerle duygularınızı ifade edebilirsiniz.

Sosyal medyada kimleri takip ettiğiniz geçmişinizin bir parçasıdır ve bu sizi tanımlamaz. Bu konuda açık olduktan sonra, sürekli hesap verme ihtiyacınız varsa sınır çizmeniz gerekir. Partnerinize, “Ben şeffaf olmaya çalışıyorum, ama sürekli geçmişimi sorgulamak aramızdaki güveni zedeliyor” diyebilirsiniz.

Geçmişle değil, bugünle ilgilenin: Bir insanın geçmişi, bugününü belirleyici değildir. Partnerinizin sürekli olarak geçmiş arkadaşlıklarınıza odaklanması, bugünkü sizi görmesini engelliyor olabilir. Bu noktada onun da geçmişe takılma nedenlerini anlamaya çalışabilirsiniz. Kendi yaşadığı güvensizlikler ya da geçmiş deneyimleri bu şüpheci tavrı tetikliyor olabilir.

Birlikte destek almaktan çekinmeyin: Eğer iletişiminiz sürekli aynı döngüde kalıyorsa ve karşılıklı anlaşılmadığınızı hissediyorsanız, bir çift terapistinden destek almak ilişki dinamiğinizi gözlemlemenize ve iyileştirmenize yardımcı olabilir.

Çok sevdiğinizi dile getiriyorsunuz ve bu sevgiyle ilişkiyi onarmaya çalışıyorsunuz. Ancak sadece sevmek, sağlıklı bir ilişki için yeterli olmayabilir. Sevgi, güven ve saygı ile desteklendiğinde bir anlam kazanır. Siz elini tutmak, sarılmak istiyorsunuz; ama partneriniz bunu sizin niyetinize değil kendi zihnindeki şüpheye göre yorumluyor. Bu durumda kendinizi daha çok vermeniz, daha çok açıklama yapmanız da yetmeyebilir. Çünkü sorun sizin niyetiniz değil, onun algısıdır.

Son olarak, bu ilişkide kendinizden ne kadar uzaklaştığınızı da düşünmenizi öneririm. Sınır çizmeden sürekli kendinizi açıklamaya çalışmak, sevilmek için uyum sağlamaya çalışmak sizi tükenmiş hissettirebilir. Oysa ilişkilerde kendin olabilmek en temel ihtiyaçlardan biridir. “Ben bu ilişkide kendim gibi hissediyor muyum?” sorusu, size önemli bir pusula olabilir.

Sevgili Danışan, yaşadığınız bu ilişki karmaşasında yalnız değilsiniz. Duygularınız, çabanız ve sevginiz çok kıymetli. Ama unutmayın: İlişkiler karşılıklıdır. Tek taraflı çaba, sevgi ya da anlayış bir noktada yetmeyebilir. Partnerinizin de bu ilişki için adım atmaya, sizi anlamaya ve dinlemeye gönüllü olması gerekir. Siz değişmeye değil, dönüşmeye çalışın; ama bu dönüşüm sizi yok eden bir sürece dönüşmesin.

Kendinize nazik olun, duygularınıza güvenin ve gerektiğinde destek almaktan çekinmeyin. Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğiniz farklı bir soru veya aklınıza takılanları sorabilirsiniz.

Sevgiler,

Psikolog Betül Canbel