İlişkilerim,kaygılarım ve kendi potansiyelimi anlamlandırmada yaşadığım içsel çelişkiler normal mi?
Benim güzel giden bir hayatım var her şeyim yolunda şükür fakat bazı şeyler var çok düşündüğüm (1-2 yıldır) -Belirsiz bir kişi vardı hayatımda sevdiğime inandığım ve her şeyimizin uyumlu olduğu fakat 2-3 yıldır ve sürekli gelip kayboluyor ve net konuşup davranmıyor ama hep inandım bu neyden kaynaklı ve travma oluşturmuş mudur tam her şeyin üst üste geldiği bir döneme denk geldiği için(mezuniyet,gelecek kaygısı, arkadaşlık ilişkilerimde sorunlar vs) hep onun yüzünden diye düşündüm (strese bağlı kaygı, eski göre sık düşünme, hayatımın belli alanlarında odak sorunu vs) gibi şeyler yaşadım ama hiçbir kişi için hayatımı etkiledi demek de istemiyorum ve normalde ayrılınca üzülürdüm sonra devam ederdim hayatıma daha iyi biri girerdi fakat bu kadar uzun sürmesi normal mi ve daha iyi biri gelmediği için mi gelen kişiye kendimizi nasıl hazırlamalıyız nasıl biri istiyorsak bizde öyle mi olmalıyız? -Ailem özellikle annemle bazen tartışıyorum (onları çok seviyorum ve hiçbir sorunları yok) ama eskiye nazaran ifadelerimi dile getirirken ses yükseltiyorum konu uzuyor ve geçmiş dahil oluyor derken yıpranıyoruz karşılıklı sözler ve davranışlarla bu senede bir kez oluyor onu kırmak istemiyorum ama kötü hissettiğimde (ilgi alamadığımda yetersiz vs hissedince stres seviyem yükseliyor eskiden titreme olurdu) bu durumda ne yapmalıyım bazen hiçten sebep için bile kafama takıyorum duygusal ve hassas biri değildim sinir sistemim yıpranmış olabilir veya hormonal dengesizlik bilmiyorum bu psikolojik nir rahatsızlık mıdır? Çünkü her şeyi kabullenen empati kurabilen biriyim ve adaletsizliğe gelemem haksızlık kime yapılırsa yapılsın açıklama yapmaktan çekinmem ama kendime gelince abartıyor olabilir miyim tepkilerimle haklıyken haksız duruma düşüp kendimden soğutmak istemiyorum ve anlarımızı değerlendirip ortada bir şey yokken sorun çıksın istemiyorum ne yapmalıyım? -İçimdeki potansiyeli ortaya çıkartmakta odaklanmada sorun yaşayabiliyorum (iş,eğitim,kariyer vs her alanda) hedeflerim için hırslı ve motivasyonlu olmak istiyorum ve kendim olmadığımı düşünüyorum bu yaşadığım olaylardan sonra ki hatalardan ders çıkartmayı seven biriyim duygusal olarak nötr kalmak dengede olmak istiyorum fakat bazen döngü gibi kötü hissediyorum durduk yere ve etkiliyor beni acaba bastırılmış duygularım mı vardı ve birkaç olayla tetiklendim gün yüzüne çıktı çözmem için çok fazla okudum dinledim araştırdım danışmak istiyorum bunu da -Gerçekten yanımda olan dostlar ve doğru kişiyi seçme konusunda da sorunlar yaşadığımı düşünüyorum mesela dengim olmayan insanları hayatıma bile bile alıp seviyesinin yukarısında davranıyorum ve üzülüyorum bazen şimdi çoğu kişiyle mesafe koydum kendimle vakit geçirip bu tarz şeyleri ortadan kaldırıp yeni insanlara yer açmak istiyorum doğru bir düşünce mi? -Çocuklukta travmam yok ama dış etkenlerden dolayi oluşup oluşmadığını nasıl anlarım yani hep umursamaz biriydim insanlar ve olaylara karşı geçmişte bu şuan mı ortaya çıkıyor bu yaşlarda özellikle sorumlulukların başladığı? -Ergenlikte zorlu bir çocukluk geçirdim akran zorbalığına tanık oldum,yanlış insan ve ortamlarda bulundum hepsini temizledim fakat bu normal herkesin yaşadığı durumlar mı? -Toksik ilişkiden çıktıktan sonraki boşluk hissimi dolduran kişiye karşı yaptığım takıntı aslında boşluğa olan takıntı mıdır ve biriyle ilişki içinde karşı taraf adım atınca ben kaçıyorum sıkılıyorum ciddiye gelince vs ama ben attığımda karşılık alamazsam takıntı oluyor bu nedir? -Eskiye göre eski yaptığım şeyleri yapmaya üşenmek olgunluk ve büyümenin belirtileri midir? -Bir kişinin egolu veya narsist olup olmadığını nasıl anlarım ben eskiden onay alma ihtiyacı olan herkesi memnun etmeye çalışan hayır diyip sınır koyamayan kontrol etme ihtiyacı hisseden biriydim şimdi yapmamaya çalışıyorum ve değerlerime sahip çıkmaya çalışıyorum fakat bu davranışlar yanında mükemmeliyetçi ve yukarıdan bakan tavrım vs ego algılandı ikisi bir arada mümkün mü? -Bazen çok düşünüp sorguladığım ve körü hissettiğim bazı günler eskiye göre çok olunca bend değiştim veya eskisi gbii değilim olamayacak mıyım hissi nedeni nedir suan her şey yolunda bile olsa bu düşünce aklıma girince moralim bozuluyor teşekkürler
Bu soru 9 Eylül 2025 17:29 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba Sevgili Danışan,
Paylaştıkların aslında birçok kişinin kendi yaşamında belli dönemlerde karşılaştığı sorgulamalarla çok benzer görünüyor. Sen hayatını genel olarak yolunda hissettiğini söylüyorsun ama aynı zamanda ilişkiler, aile ile iletişim, kendine odaklanma, potansiyelini ortaya koyma, dostluklar ve geçmiş yaşantıların etkileri üzerine yoğun düşünen bir yapıya sahipsin. Bu da seni zaman zaman “Acaba bende bir sorun mu var, bu kadar çok düşünmek normal mi?” noktasına götürüyor. Aslında bu, zihinsel farkındalığın yüksek olduğunu ve hayatına yön verme isteğini gösteriyor. Ancak fazla düşünmek ve sürekli analiz etmek bir noktadan sonra yük haline gelebiliyor.
İlişkilerinde bahsettiğin belirsizlik ve sürekli gelip giden bir kişiye bağlanma deneyimin, aslında bir çeşit duygusal döngü yaratmış olabilir. Bir insanın varlığı ve yokluğu arasında gidip gelmek, beynin güvenlik ihtiyacını zedeliyor. Bu yüzden senin kaygı, odaklanma güçlüğü ya da düşüncelerde tekrar tekrar aynı noktaya dönme yaşaman normal bir tepkidir. Bu kişiye bağlı hislerinin uzaması ise bir yetersizlikten değil, belirsizlikten kaynaklanıyor. İnsan zihni kesinlik arar; net bir bitiş olmadığı zaman ilişki zihinde sürmeye devam eder. Burada yapabileceğin şey, onunla olan hikâyeyi “tamamlanmamış” gibi değil, “benim için gerekli dersleri öğreten bir deneyim” gibi konumlandırmak olabilir. Böylece yeni bir insana kapı açmak için kendi içsel alanını daha temiz hale getirirsin.
Ailenle özellikle annene karşı zaman zaman öfke, ses yükseltme ve yıpratıcı tartışmalar yaşaman da yine stresle bağlantılı. Burada aslında onu kırmak istemediğini söylüyorsun. Senin hassasiyetin, geçmişte bastırılmış duygularla birleşince tetikleyici anlarda dışa vuruluyor. Bu bir “hastalık” olmak zorunda değil; çoğu zaman duygusal yorgunluğun ve hassas sinir sisteminin göstergesidir. Öfke geldiğinde onu bastırmak yerine fark edip ara vermek, tartışmayı uzatmamak sana iyi gelecektir. Çünkü haklıyken haksız duruma düşmek, aslında duygunun yönetilmemesinden kaynaklanıyor. Duyguyu yönetebilmek için nefes egzersizi, kısa yürüyüş ya da ortamdan geçici olarak uzaklaşmak gibi yöntemler kullanabilirsin.
Kendi potansiyelini ortaya çıkaramamak ve odak sorunları yaşamak da birçok gencin özellikle 20’li yaşlarda deneyimlediği bir durumdur. Çünkü sorumlulukların artmaya başladığı, gelecek kaygısının yükseldiği bu dönem, aynı zamanda kimliğin tam olarak oturmadığı bir süreçtir. Senin okuma, araştırma, dinleme gibi yollarla kendini geliştirme çaban zaten doğru yönde attığın adımların kanıtı. Burada dikkat etmen gereken, kendine karşı çok sert olmaman. Her şeyi hemen yapmak, hemen motive olmak gibi bir zorunluluk yok. Bazen de motivasyonsuz hissetmek, yorgun olmak çok normaldir. Önemli olan bu durumları kalıcı kimlik gibi görmemek, geçici ruh hallerinin farkında olmaktır.
Dostluklar ve doğru insan seçimi konusunda yaşadıkların da senin değerlerini ortaya koyuyor. Denginde olmayan insanlara fazla değer vermek, sınırlarının esnemesiyle ilgilidir. Sen zaten sonradan mesafe koyduğunu söylemişsin ki bu sağlıklı bir adımdır. Gerçek dostluk, karşılıklılık ve güven üzerine kurulur. Bir kişinin seni gerçekten dost edinip edinmediğini anlamanın yolu, onun zor zamanında yanında olup olmaması, senin sınırlarına saygı gösterip göstermemesidir.
Çocuklukta travma yaşamadığını söylüyorsun ama dış etkenlerden dolayı tetiklenmiş olabileceğini düşünüyorsun. Ergenlikte akran zorbalığına maruz kalmak ya da yanlış ortamlarda bulunmak aslında psikolojik olarak iz bırakabilir. Bu, illaki ağır bir travma olmak zorunda değildir ama güven duygunu, sınırlarını ve kendine bakışını etkilemiş olabilir. Bugün yaşadığın hassasiyetlerin bir kısmı bu deneyimlerle bağlantılı olabilir. Yani bu yaşlarda sorumlulukların artmasıyla birlikte geçmişte bastırdığın duygular gün yüzüne çıkıyor olabilir.
Toksik ilişkiden sonra boşluk hissini dolduran kişiye karşı geliştirdiğin takıntının aslında “kişiye” değil, “boşluğa” olabileceğini söylemen çok kıymetli bir farkındalık. Çoğu insan, toksik ilişkiden çıktıktan sonra yalnızlıkla yüzleşmekte zorlanır ve karşısına çıkan ilk kişiye yoğun anlam yükler. Bunun adı aslında boşluk kaygısıdır. İlişki içinde adım attığında karşılık bulamazsan takıntı yapman ama karşı taraf adım atınca sıkılman, duygusal ihtiyaçların ile özgürlük ihtiyacının çatışmasını gösteriyor. Bu da tamamen insani bir durumdur. Kendini suçlamak yerine, bunun senin ilişki dinamiklerini anlaman için bir fırsat olduğunu düşünmelisin.
Eskiye göre üşengeçlik, bazı şeyleri yapmak istememek çoğu zaman olgunlaşmanın ve hayatın gerçek sorumluluklarıyla yüzleşmenin sonucudur. Gençlikte daha umursamaz, daha hızlı hareket eden bir yapımız olur. Zamanla daha seçici, daha temkinli davranmak olgunluğun işaretidir. Bu yüzden “ben değiştim” demek bir sorun değil, gelişimin doğal parçasıdır.
Bir kişinin narsist olup olmadığını anlamak değil de onun seni nasıl hissettirdiğine bakmak daha kıymetli ve sağlıklı olabilir. Eğer sürekli senin sınırlarını ihlal ediyor, senin değerini küçümsüyor, empati göstermiyorsa narsistik eğilimleri olabilir. Ama bunun tanısını koymaya gerek yok; önemli olan senin kendini nasıl hissettiğin. Senin geçmişte herkesi memnun etmeye çalışman ve hayır diyememen, şimdi ise sınır koymaya başlaman çok sağlıklı bir gelişme. Fakat sınır koyarken zaman zaman “mükemmeliyetçi, yukarıdan bakan” algısı yaratabilmen de normaldir. Çünkü yeni öğrendiğin bir davranışı uygularken bazen abartılı olabilir. Bu süreçte “benim niyetim sınır koymak, karşı tarafın algısı her zaman bana bağlı değil” demek faydalıdır.
Son olarak, her şey yolunda olsa bile “acaba eskisi gibi olamayacak mıyım” hissi aslında kaygının bir yansımasıdır. Bu düşünce geldiğinde moralinin bozulması çok anlaşılır. Ama şunu bilmelisin: İnsan sürekli aynı kalmaz, değişir, dönüşür. Senin yaşadıkların seni daha olgun, daha farkında ve daha bilinçli yapıyor. Bu yüzden “eskisi gibi olamamak” bir kayıp değil, bir gelişim sürecidir.
Sevgili danışan, senin sorularının hepsi aslında sağlıklı bir öz farkındalığın ürünü. Kendini sorgulaman, anlamaya çalışman çok kıymetli. Ama bu sorgulamaların seni yormaya başladığını fark ediyorsun. Burada yapman gereken, düşüncelerini tek tek çözmek yerine bazen de onları bırakmayı öğrenmek. Düşünceler zihninde akıp giden bir nehir gibi; sen her taşı incelemek zorunda değilsin. Zihninin sana getirdiği her soruyu cevaplamaya çalışmak yerine, bazen “şu an düşündüğüm şey sadece bir düşünce” deyip onu bırakabilirsin.
Şimdi sana sorum şu: Bu kadar çok düşündüğünde seni en çok rahatlatan şey ne oluyor?
Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğin farklı bir soru veya aklına takılanları sorabilirsin.
Sevgiler,
Psikolog Betül Canbel