ilişkimde çok kafada kuruyorum
1 yıllık bı ilişkim var ve uzak mesafeyiz. benim sadece okulum var ama sevgilimin hem işi hem okulu hemde sporu var ve bazen işi cok yogun oluyo. çalışma hayatını bilmiyorum ama insanlar çok manipulasyon bu yzuden kotudur. ve çalıştığı yer bir restaurant oldugu icin binlerce insan görüyor. ve tabiki doğal olrak geliriyo ve sinirleniyo. ama benim bazı dönemlerinde benle daha fazla ilgilensin istiyorum. ilgiden daha cok kafamda kuruyorum ve onada bunu cok belli ediyorum. belki doğal biseydir belki değildir bilmiyorum ama ben sürekli bı onay bekliyorum. her konuşmamızda beni sevdiğini beni birakmayacagini ve benden baskasini goremedigini asla beni aldatmayacagini soylemesini istiyorum. ve oda yapiyo aslında ama bazen ben bu şekilde yaptığımda sinirleniyo ve bunaldigini söylüyor. ben o sinirlendiginde daha cok telaslaniyorum ve daha cok bunaltiyorum böyle bı döngüye giriyoruz. bazen bu durumdan kavga ediyoruz ve benim hicbi zaman icim tam anlamıyla rahatlamiyor. mesela okulda telefon elinde oluyo ve bana yazsin istiyorum ama yazmiyo cok sık nadir yaziyo. bazı günler okuldan çıkana kadar hiç yazmiyo tabi belki bakamiyodur telefona ama olsun. iş yerinde bakabildigi kadar bakiyo bunu biliyorum, spordaykende bakmiyo çıkana kadar. ama ben bana sürekli yazsın istiyorum. kendi içimde bı çatışma var ve çözemiyorum. eskiden bu durum daha kötüydü günde 100-120 kez arıyordum suan 10 kez falan. yapacağımı bilmiyorum. bana sevgisini çok gosteriyo asla sakinmiyo benim için çok fedakarlık yapiyo ama bilmiyorum ya bende mi sorun var onda mi
Bu soru 24 Mayıs 2025 15:22 tarihinde Psikolog İrem Gülsün Zengin tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Sevgili danışanım,
Yazdıklarını büyük bir dikkatle okudum. Uzak mesafe ilişkileri, yoğun programlar ve iletişim beklentileri bir araya geldiğinde ortaya çıkan duygusal yük gerçekten yorucu olabilir. Bu duyguların içinde boğulmuş gibi hissetmen, karşı tarafla bağını kaybetme korkusuyla karıştığında, zamanla hem seni hem de ilişkinizi zorlayabilir. Ama senin buraya yazma cesaretin, aslında bu duygularla baş etmeye niyetli olduğunu gösteriyor ve bu, çok kıymetli bir başlangıç.
İlişkinin başında güçlü bir bağ kurulduysa ve karşındaki kişi sevgisini çeşitli şekillerde gösteriyorsa, bu güven verici olabilir. Ama buna rağmen hala için rahat etmiyorsa, belki de mesele onun ne yaptığı değil, senin içindeki bazı duyguların hâlâ yatışmamış olmasıdır. Bu noktada kendine şu soruyu sorman çok kıymetli olabilir: “Benim bu kadar sık onay alma ihtiyacımın kaynağı ne?”
Bu soruya yanıt ararken, kendini yargılamadan, geçmişten gelen duygusal deneyimlerine bakman faydalı olur. Belki de çocuklukta, daha küçük yaşlarda yeterince güvenli bir duygusal bağ kurmakta zorlanmış olabilirsin. Belki de daha önce terk edilme ya da görülmeme hissini yaşamış olabilirsin. Ve şimdi o duygular, partnerin mesaj atmadığında yeniden tetikleniyor olabilir. Bu oldukça insani bir durum.
Bu duyguları tanımak ve yönetmek için bazı küçük adımlar, senin için çok şey değiştirebilir. Örneğin, ne zaman içinde “hemen şimdi cevap versin” duygusu kabarsa, kendine 5 dakika mola verme izni ver. Bu kısa süre içinde derin bir nefes alabilir, sevdiğin bir şarkıyı açabilir ya da odada birkaç adım yürüyebilirsin. Bu küçük mola, o anda vereceğin tepkiyle 5 dakika sonrasında vereceğin tepki arasındaki farkı sana gösterebilir. Zamanla, bu tepki aralığını genişletmek seni daha özgür ve rahat hissettirebilir.
Yazışmalardan önce şu küçük soruyu da kendine sorman faydalı olur: “Şu an içimdeki korku ne?”
Bu sorunun cevabı çoğu zaman yalnızca “yazmıyor” meselesinden daha derin bir yere dokunur. “Görülmemekten korkuyorum”, “unutulmaktan”, “yerimin değişmesinden”, “yeterince sevilmemekten”... Bunları fark ettiğinde, hislerinin nereden geldiğini anlaman da kolaylaşır. Bu duyguları bir deftere not almak, hatta tek bir kelimeyle dahi olsa tanımlamak, zamanla senin içsel gücünü artıracaktır.
İlişkinin dinamiğine baktığımızda, partnerin yoğun bir hayat yaşıyor: iş, okul, spor... Bu programda seni tamamen göz ardı etmeden, yine de kısıtlı iletişim kurması onun seni önemsemediği anlamına gelmez. Bu noktada beklentilerini biraz yumuşatmak ve küçük, sıcak temaslar kurmak ilişkinizi daha dengeli bir hâle getirebilir. Yoğun olduğu zamanlarda ona “Kolay gelsin hayatım sonra görüşürüz. Seni seviyorum” gibi baskısız ve sonuç beklemeden yazılmış minik bir mesaj atmak hem seni hem onu rahatlatabilir. Bazen az ama içten olan bir şey, uzun uzun konuşmaktan daha çok bağ kurar.
Yine de bu çabanın tümü sende olmamalı. Partnerinle bu hislerini sakin bir zamanda, onu suçlamadan paylaşman çok kıymetli olabilir. “Beni sevdiğini biliyorum, ama bazı zamanlarda içimdeki kaygılar kontrolü ele alıyor, senin desteğini hissetmek bana iyi geliyor” gibi cümleler, hem onu savunmaya geçmeden dinlemeye teşvik eder hem de seni daha iyi anlatmana yardımcı olur. Unutma, kaygı tek başına değil, ilişkide konuşularak hafifler.
Tüm bunlara rağmen hâlâ içsel çatışma çok ağır geliyorsa ve “Ben mi fazlayım, o mu eksik?” sorusu zihninden çıkmıyorsa, bu durum bir profesyonelle birlikte çalışılması gereken bir döngü haline gelmiş olabilir. Bu döngüyü kırmak, daha güvenli ve dingin bir iç dünya yaratmak mümkün.
Paylaşmak ya da danışmak istediğin başka bir şey olursa her zaman bize yazabilirsin.
Sevgilerimle,
Psikolog İrem Gülsün Zengin