İlişkimde geçmiş olayları unutamıyorum
Merhaba, ben yaklaşık 1 senedir ilişki içerisindeyim 4 yıldır da arkadaşız. Kendisi çok çekingen duyguları paylaşmak konusunda ben ise hemen konuşalım gerekirse kavga edelim ama tartışalım durumundayım. Bir kavga yaşadığımız zaman konuşmaya çalıştığımda, duygularımı ifade ettiğim zaman "abartıyorsun, ben öyle demek istemedim, onu mu anladın" tarzında şeyler söylüyor ve bu benim duygularımı hafife aldığını hissettiriyor. Yaptığı hataları sürekli affetmek için kendimden taviz veriyorum çünkü onu affetmek istiyorum o an ve gidip özür diliyorum. Kendisi ise neredeyse hiçbir zaman ilk adımı atmıyor. Değersiz hissi yaratıyor bu bende, eski sevgilisini eski arkadaşım diye tanıtıp arkadaşıyla eski sevgilisini övmüşlerdi ben bunu öğrendiğim zaman neye uğradığımı şaşırdım ve hemen gidip ona sordum neden böyle bir şey yaptın diye o ise seni kaybetmekten korktum dedi. Kendisi önceden ben onu severken en yakın arkadaşım da bunu bilmesine rağmen ikisi sevgili oldular ve ben aralarından çekilip ikisiyle de konuşmadım sonra tekrar benimle konuşmaya başladı ve o zaman sevgili olduk. Şimdi bu duruma seni kaybetmekten korkuyorum demesi bana çok iki yüzlülük gibi geliyor. Bu olayı da unutamıyorum, eski yaşanan diğer haksızlıkları da unutamıyorum. Ne yapacağımı biliyorum cidden..
Bu soru 13 Ekim 2025 09:21 tarihinde Uzman Psikolog Gönül Tanır Durmaz tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhabalar,
Yazdıklarınızı okurken, sanki iç dünyanızda bir düğüm var ve bu düğümü çözmek için çabaladığınızı düşündüm. Sanırım olaylara sürekli açıklık getirmek, duygularınızı açıkça konuşmak istemeniz, size güvenli bir alan olarak görünüyor olabilir. Fakat işler istediğiniz gibi gitmediğinde, yani karşı taraf bu açıklık ya da samimiyet karşısında savunmaya geçtiğinde oluşan hayal kırıklığı oldukça yorucu görünüyor.
“Abartıyorsun” veya “yanlış anladın” gibi ifadeler, aslında sizin deneyimlediğiniz duyguyu geçersiz kılıyor. Bu hissi yaşamış biri olarak, içinizde bir yerde haklı olarak, “Ben niye hissettiğim şeyi tekrar anlatmak zorunda kalıyorum?” diye sorduğunuzu görüyorum. Bir ilişkide birinin yanlış yaptığını hissettiğinizde özür beklemek en temel ihtiyaçlardan biri; hele ki bu sizi değersiz veya yalnız hissettiren bir olaysa. Karşı tarafın hataları fark etmemesi ya da sorumluluk almaması tekrar tekrar aynı yarayı kaşıyor gibi olabilir. Burada ilişkinizdeki iletişim dilinin yapıcı değilde yakıcı olduğunu fark etmeniz daha gerekiyor. Karşı tarafın genellikle sandal ile gitmesi yani sen abartiyorsun sen yanlış anladın gibi yıkıcı bir iletişim doğurur. Fakat burada olması gereken şey yapıcı bir iletişim dilidir. Yani ben dilidir. Anlattiginiz olayla ilgili kendisi sizin abarttığınızı düşünebilir ve bu yüzden bu olayın bu kadar büyümesi bana abartı geliyor diyebilir. En azından kendi düşüncesini ifade etmiş ve sözün düşüncelerinizi yok saymış olmaz. Bu yüzden partneriniz de gerekiyorsa ilişkinizdeki iletişim dilini gözden geçirebilirsiniz.
Geçmişte yaşananları unutamamanız, aslında sizin için kapanmamış yaraların varlığına işaret ediyor olabilir. Özellikle eski sevgili-arkadaş üçgenindeki o karmaşa, sonrasında tekrar aynı kişiyle ilişkiye başlamak… O dönemde hissettiğiniz ihanet ya da hayal kırıklığı tam olarak üzerine konuşulmadan, hazmedilmeden bir kenara fırlatıldıysa, şimdi bu olaylar yeniden uyandıkça içiniz sıkışıyor gibi olabilir. Belki de “bunca şey yaşandı, hâlâ neden ben uğraşıyorum?” hissi, sizi zaman zaman hem öfkeye hem de yorgunluğa sürüklüyordur. Affetmek dediğimiz şey aslında tolere edebilme gücünü de yanında getirir fakat bazen biz tolere edemeyeceğimiz şeyleri de affedebileceğimizi düşünebiliriz. Belki de yaşadığınız şey bu olabilir. Gerçekten affettiniz mi yaşananları ?
Bazen kişi ilişkideki sevgiyi ve bağı kaybetmemek için gerçekten de kendinden ödünler veriyor, kolay affediyor ya da “bir an önce normale dönsün” diye hızlıca her şeyi çözmeye çalışıyor. Fakat burada, sürekli tek taraflı bir çaba göstermeninzamanla kişiye yük olduğu, hatta özsaygıya zarar verebildiği bir gerçek… İnsan, karşısındaki sevgiliyi anlamak isterken, aynı zamanda kendinden taviz vermenin de sınırlarını kaybedebiliyor. O sınır kayboldukça “değersizlik düşüncesi” de derinleşiyor.
Belki şöyle bakılabilir: Bu kadar affedici olmanıza rağmen yine de içinizde kırgınlık devam ediyorsa, aslında ihtiyaç duyduğunuz şey affetmekten çok, olayların gerçekten konuşulup anlaşılması, hakkınızın teslim edilmesi olabilir. Sizi etkileyen olayların “orada öyle bir şey yoktu” diyerek üstünün kapatılması, sizi çözülmemiş hissettiriyor olabilir. Bu yüzden neleri affedip neleri affedemeyeceğizi, karşı tarafı kaybedip kaybetmem size ne hissettireceğini anlamaya çalışabilirsiniz. Belki burada geçmişten gelen bağlanma stilleriniz devreye giriyor olabilir ve kendi bireysel terapi süreciniz bu noktada size yol gösterebilir.
Şunu da paylaşmak isterim: Bazen, ilişkinin iki tarafı da benzer şekilde konfor alanlarından çıkmaya, duygusal emeğe ve açıklığa hazır olmayabiliyor. Bu durumda “daha ne kadar ben çaba göstereceğim?” diye sormak, kendinize duyduğunuz saygının bir göstergesi. Dilerseniz bu duyguları bir kağıda döküp, “beni asıl yaralayan nedir, neye özlem duyuyorum?” diye, biraz daha derine inebilirsiniz. Küçük bir yazı egzersizi belki zihninizdeki karmaşayı biraz netleştirebilir.
İlişkiler bazen bizi tahmin ettiğimizden daha fazla yoğurur ve büyütür. Belki de bu noktada, kendi sınırlarınızı, ihtiyaçlarınızı ve değerinizi tekrar hatırlatacak küçük adımlara ihtiyacınız var. Bu sürecin içinde kaybolmak yerine, zaman zaman dışarıdan bakıp kendinize “Ben ne istiyorum, neyi hak ediyorum?” sorusunu sormanız güzel bir rehber olabilir.
Sorunuz sizin için bir cevap olabildiyse, puanlayabilir ve görüşünüzü bizimle paylaşabilirsiniz. Bizlere sorularını yöneltmek isteyen başka arkadaşlarınız varsa onların da yararlanmasını sağlayabilirsiniz.
Sağlıklı günler dilerim.
Sevgiyle kalın.
Uzman Psikolog Gönül Tanır Durmaz
💪 Psikoloğun Önerdiği Egzersizler
4-7-8 Nefes Tekniği
Çok teşekkür ederim, aydınlatıcı bir cevap oldu duygularımı daha iyi yansıtmak için mutlaka ben dili kullanacağım.