Uzm. Psk. Gönül Tanır Durmaz
Kahramanmaraş
Bilişsel Davranışçı Terapi- EMDR
Uzman Hakkında
2019 yılında İstanbul Esenyurt Üniversitesi Psikoloji bölümünden yüksek onur öğrencisi olarak dereceyle mezun oldum. İstanbul Üniversitesinde Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümünde pedagojik formasyonumu onur öğrencisi olarak tamamladım. Haliç Üniversitesi Uygulamalı Psikoloji alanında yüksek lisansımı yüksek onur öğrencisi olarak tamamladım.
Eğitim
- Haliç Üniversitesi - Yüksek Lisans
- İstanbul Esenyurt Üniversitesi - Lisans
- İstanbul Üniversitesi - Lisans
Seminerler / Konferanslar (Sertifikalar)
- BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLER-İ ÖĞR. GÖR. TUTKU TUNCALI
- BABALAR OTİZMİ ANLATIYOR -SONER GÜL
- SPSS EĞİTİMİ -ÖĞR. GÖR. TUTKU TUNCALI
- GENÇLİĞE BİLİM ÖĞÜTLERİ- PROF. DR. EMİN ÖZBAŞ
- KAYGI VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ -UZM. KLİNİK PSİKOLOG YASEMİN KAZDAL
- GELECEĞE POZİTİF BAKIŞ -UZM. PSİKOLOG AYLİN GÜNDOĞDU
- ADLİ PSİKOLOJİ -YRD. DOÇ NECMETTİN AKSOY
- BAĞIMLILIK VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ -UZM. PSİKOLOG AHMET YILMAZ
- MASTERSON KURAMINA GÖRE ŞİZOİD KENDİLİK BOZUKLUĞU - NECDET DÖNMEZ
- GÜVENLİ BAĞLANMA ODAKLI UYKU EĞİTİMİ- UZ. PSK. SEVAL AKYOL
- GÜZEL AHLAKIN VE VERME AHLAKININ PSİKOPATOLOJİDEKİ YERİ-
- DUYGU ODAKLI TERAPİYE BAKIŞ - UZM. KLİNİK. PSK. AŞKIN SUNA
- FİLİAL TERAPİ EĞİTİMİ- UZM. PSİKOLOG ELİF MACİT
- KISA SÜRELİ ÇÖZÜM ODAKLI TERAPİ- UZMAN PSK. SİBEL DÜZAKIN
- OBJEKTİF VE PROJEKTİF TESTLER UYGULAYICI EĞİTİMİ- TÜRK PSİKOTERAPİSTLER AKADEMİSİ
- BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ UYGULAYICI- TÜRK PSİKOTERAPİSTLER AKADEMESİ
- GESSELL GELİŞİM ENVANTERİ UYGULAYICI
- AKTARIM ODAKLI TERAPİ UYGULAYICI- UZM. KLİNİK PSK. OSMAN OLCAY ŞAHAN
- MMPI UYGULAYICI- DR. AYKUT YIKIN
- GENÇLİĞE BİLİM ÖĞÜTLERİ- PROF. DR. EMİN ÖZBAŞ
- OYUN TERAPİSİ UYGULAYICI SERTİFİKA PROGRAMI- PROF. DR.ÖZDEMİR KOÇAK
- KAYGI VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ -UZM. KLİNİK PSİKOLOG YASEMİN KAZDAL
- DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU UZM. KLNK. PSK. SELÇUK TOKAÇ
- 1.DÜZEY EMDR EĞİTİMİ-EMRE KONUK
Uzmanlık Alanları
Çalışma Ekolleri
- BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ
- AKTARIM ODAKLI TERAPİ
- DUYGU ODAKLI TERAPİ
- EMDR
Cevaplar (315)
Merhabalar,Yazdıklarınızı okudukça, içinizde bulunan durumdaki duygu ve düşümcelerinizi anlamaya çalışıyorum. Karşı tarafın size karşı olan duygusunu anlayamamak belki de bu süreci zorlaştıran bir etken. Sizi şu an hayatının neresine koyan biri var ? Sanki bir taraftan ona ulaşmak, onayını almak, değer görmek için çabalıyorsunuz; diğer taraftan ise, sürekli bir tekrar döngüsünde sıkışıp kalmış gibisiniz… Bu döngü kişinin enerjisini tüketebiliyor, insan kendini sorgulamadan duramıyor. Bir ilişkinin insanın içini ısıtması, sevilme ve kabul görme ihtiyacını karşılaması gerekirken, sizde tam tersi bir tablo var gibi. Biriyle birlikte olmak, yalnızca fiziksel temasla sınırlı kaldığında ya da ilgi sevgiden çok arzuya dönüştüğünde, insan kendini ister istemez eksik hissedebiliyor. Bu da bazen duygusal bir ilişkiden çok çıkara dayalı bir ilişki mi yaşıyoruz ? Kullanılıyor muyum tarafını belki zihninize daha çok getiriyor ve süreç sizin için daha da karmaşıklaşıyor. Çok doğal olarak sizin de, “ben neden yeterli ilgiyi göremiyorum, neden layık olduğum şeyleri hissetmiyorum?” diye sormanız kaçınılmaz oluyor. Onun sözde ‘sensiz yapamıyorum’ çıkışlarından sonra bir şeylerin değişmesini beklemiş olmanız çok anlaşılır… Fakat ne yazık ki, döndüğünüz yerde hep aynı ilgisizlik sizi karşılıyor gibi. Burada biraz durup kendinize sormak iyi olabilir: Siz bu ilişkide neyi umut ediyorsunuz ya da beklentiyle bakmaya devam ettiğiniz şey ne?ve karşı taraf sizin bu beklentilerinizi gerçekten karşılayabilir mi ? Kendinizi hayal ettiğiniz ilişki böyle bir ilişki mi ? Belki de, eskiden gösterdiği ilgi ve tutkuya, geçmişte yaşatılan o güzel anlara özlem duyuyorsunuz. Bazen geçmişte aldığımız sevgi kırıntıları bile, ilişkiyi sürdürmek için defalarca aynı kapıya gitmemize neden olabiliyor…Sürekli yalanla karşılaşmak, hele de yakaladığınız halde her şeyin üzerinin örtülmeye çalışılması, insanın özdeğerini zedeler. ‘Ben az mı değerliyim, neden bu kadar kolayca kandırılıyorum?’gibi düşüncelerle kendinizi yiyip bitiriyor olabilirsiniz. Fakat değerinizi belirleyen tek şey bu ilişki olabilir mi ?Dışarıdan bakınca “neden kopamıyorum” diye kızmak kolay, ama içeride o bağların güçlü olması, duygusal bağımlılık gibi hissettirebilir. Bunun için kendinize kızmak yerine, şu anda ihtiyacınız olan duyarlılıkla yaklaşmak işe yarayabilir. Belki de küçük bir egzersiz, kısa da olsa size bir nefes aldırabilir: Bir kağıda, ilişkinin en başında size kendinizi nasıl hissettirdiğini, şu anda ise size neler yaşattığını yan yana yazın. Artılar ve eksiler… Gerçekten sizin için hangi taraf ağır basıyor? Daha da önemlisi, siz bu ilişkiden ne alıyorsunuz, ne veriyorsunuz?Sizce ilişkinize tutunmak mı, yoksa orada bir parçanızı kaybetmek mi daha ağır geliyor? Bu soruyu kendinize dürüstçe sormak ve hislerinizi küçük notlar halinde yazmak, önünüzü biraz daha net görmenizi sağlayabilir. Bu süreç kolay olmayabilir; bazen dışarıdan bir bakış, güvenilen bir yakının fikri veya destek almak da iyi gelebilir. Siz nasıl düşünürdünüz, eğer bu hikaye yakın bir arkadaşınızın başına gelse?İsterseniz, buradan devam edelim. İçinizi biraz daha açmak veya adım adım nasıl hareket edeceğinizi konuşmak isterseniz, buradayım. Sevgiyle kalın. Uzman Psikolog Gönül Tanır Durmaz
Merhabalar, Yazdıklarınızı okurken, hissettiğiniz o yoğun kaygıyı fark edebiliyorum. Özellikle sınıfta otururken yaşadığınız nefessiz kalma, kalp çarpıntısı, karın ağrısı, sürekli tuvalete gitme isteği; bunların hepsi vücudunuzun stres ve kaygı karşısında gösterdiği çok canlı tepkiler. Anlaşılan bu, sadece düşüncelerinizde kalan bir endişe değil; hem bedeninizde, hem de hayatınızda epey zorlayıcı etkiler bırakmaya başlamış. Bu da düşünce ve duygularınızın bedensel tepki olarak yansımasını bize daha net bir şekilde gösteriyor. Bununla birlikte davranışlarınızda şekillenerek oradan kaçmak istemeniz, tuvalete gitme isteğiniz geliyor. Geçen seneki sınav dönemiyle başlamış demeniz de önemli bir ayrıntı. Yaşadığımız olaylarda ilk ne saman bunu yaşadığınızı farketmeniz o dönemin sizin zihninizdeki yansımasını bize daha net gösterecektir. Daha öncede sınav dönemleriniz oldu, peki sizce bu sınav senesinin diğer senelerden farkı neydi ? Neden bunu geçen sene bu kadar daha şiddetli yaşamış olabilirsiniz ? Birçok insan için yakın zamandaki stresli olaylar, bedenin bu tür tepkiler vermesine zemin hazırlayabiliyor. Sınav gibi yoğun baskı yaratan dönemlerde, bazen vücut anti-alarm moduna geçmek yerine, tam tersine, en küçük bir tehdidi bile büyük bir tehlike gibi algılamaya başlıyor. Sanki vücudunuz, ‘burada iyi hissetmiyorum, bir şey yanlış!’ diye güçlü sinyaller gönderiyor. Bu da bizlerin en ilkel tepkilerinden geliyor kaç ya da savaş tepkisi. Var olan bir tehlikede kaçmamız ya da savaşmamız gibi burada tek fark ise şu an yaşadığınız durumda kaçacağınız ya da savaşacağınız bir durum olmadı için beyin buradaki tehlikeyi anlamlandıramıyor ve alarm durumunda kalmaya devam ediyor. Sizde bu noktada çözümü kaçmakta buluyorsunuz. Fakat burada gerçekten kaçmak bir çözüm mü burayı kendinize sorabilirsiniz. Belki de yaşadığınız durumu anlamak duygunuzu düşüncenizi davranışınızı fark ederek, düşünceleriniz sizi alarm halinde tuttuğunu düşünürsek buradaki düşüncelerinizi destekleyen ve desteklemeyen kanıtları bulmak ve hissettiklerinizin düşündüklerinizin ne kadar objektif ve gerçekçi olduğunu değerlendirip yeni bir alternatif düşünce üretmeniz süreci yeniden anlamlandırma noktasında size yardımcı olabilir. Bahsettiğiniz sürekli ‘herkes bana bakıyor’ düşüncesi de, çok tanıdık bir kaygı türü. Özellikle ergenlik ve genç yetişkinlikte, sosyal ortamda başkalarının gözü üzerinizdeymiş gibi hissetmek çok yorucu olabiliyor. O yoğun dikkat duygusu neredeyse tüm gününüzü işgal eder hale gelmiş… Belki de bir anlığına bile olsa, sadece nefes alıp iç sesinizi dinlemek istiyorsunuz ama zihin susmuyor gibi. Bir taraftan tüm bunların zihninizde olduğunu biliyor olmanız, bir taraftan ise kendinizi bu girdaptan çıkaramamak; herhalde insanı en çok yoran kısım bu ikilem. Bunu kendinize şu şekilde sorabilirsiniz; bu düşüncelerimizi başka bir arkadaşım bana söyleseydi ve yaşadıklarımı o yaşasaydı düşüncelerinin ne kadar doğru olduğuyla ilgili ona ne söylerdim ? Gerçekten insanların sadece birini izleyebilmesi ne kadar mümkün ? Kendinizden yola çıkın. Okulda hep baktığınız biri olabilir mi ? Eğer hep ona bakıyorsak o zaman diğerlerine bakamayız demektir. Bu da otomatikmen şu düşünceye neden olabilir. Sadece ben yokum, benim dışımda insanların bir hayatı var. İlgileri, hobileri, sorunları, dikkatlerini yönlerdirdikleri başka şeyler gibi. O zaman gerçekten herkesin bana bakabilmesi ne kadar gerçekçi ve objektif bir düşünce ? Belki şöyle bakmak faydalı olabilir: Duygularınızı bastırmak ters tepebiliyor; bazen tam tersini yapmak, yani hissettiklerinize dikkatlice kulak vermek ve kabul etmek, bir nebze de olsa rahatlatabilir. Dilerseniz minik bir egzersiz deneyebilirsiniz: Okula gideceğiniz bir sabah, daha evden çıkmadan sessiz bir köşede gözlerinizi kapatıp, burnunuzdan derin bir nefes alın ve içinizden ona kadar sayarak nefesi tutun. Sonra yavaşça verin. Bunu birkaç kez tekrarlamak, bedeninizdeki alarm sisteminin bir nebze sakinleşmesine yardımcı olabilir. Nefes teknikleri vücudunuzu ve zihninizi sakinleştirmekte yardımcı olacaktır. Kulağa basit geliyor, evet, ancak her gün düzenli olarak denenince bazı kişiler için küçük değişikliklerin önünü açabiliyor. 🌱Tüm bu yaşadıklarınızı yazıya dökmeniz, çözüm arayışında olduğunuzun bir göstergesi. Okula tekrar rahatça dönebilmek, sınavlarda eski huzurunuzu yakalayabilmek — bu istekleriniz bütünüyle anlaşılır. Belki size iyi gelebilecek başka bir yol da, bu duygularınızla ilgili yakın hissettiğiniz bir yetişkinle, bir uzmandan destekle bu konuyu açıkça konuşmak olabilir. Tek seferlik bir konuşma bile, bazen dengeyi tazelemeye yardımcı olabiliyor. Bunu okuduktan sonra ister tekrar yazabilir, ister aklınızda oluşacak başka soruları paylaşabilirsiniz. İçinizde birikenleri sık sık yazmak, düşüncelerle aranıza biraz mesafe koymanıza da yardımcı olabilir. Sorunuz sizin için bir cevap olabildiyse, puanlayabilir ve görüşünüzü bizimle paylaşabilirsiniz. Bizlere sorularını yöneltmek isteyen başka arkadaşlarınız varsa onların da yararlanmasını sağlayabilirsiniz. Sağlıklı günler dilerim. Sevgiyle kalın. Uzman Psikolog Gönül Tanır Durmaz