Romantik İlişkiler

İlişkimde hep aynı sorunları yaşıyorum

Gizli Kullanıcı16 Haziran 2025 22:05

Kendımı çok üzüyorum hıce sayıyorum Hersey çok üstüme ustume Gelıyo ılıskıde hep ben suçluymuşum gıbı hısedıyorum karşı tarafın çok degıstıgını goruyorum bu benı çok üzüyor Kendımı anlatmaya çalıştıkça suçlu ben oluyorum ve Altan almaktan çok yoruldum hep Altan ben alıyorum Altan almadığımda ılıskı yürümüyor ama onuda çok sevıyorum napcam bılmıyorum kafam çok karışık bana zarf verıyo ama bısey yapmıyor ve çok üzülüyorum

Bu soru 17 Haziran 2025 10:10 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.

  • Cevaplandı

  • Paylaş:

Merhaba Sevgili Danışan,


Yazdıklarında hissettiğin duygular çok tanıdık: yorulmuşluk, suçluluk, görünmezlik, ama bir yandan da sevgi… Bu karışıklığın ortasında kalmak gerçekten çok zor. Bir yandan seviyorsun, bir yandan da bu ilişki seni sürekli üzen, değersiz hissettiren bir yapıya dönüşmüş gibi. İşte bu yüzden içinden çıkılamayan bir döngüde hissediyor olabilirsin kendini. "Hep ben suçluymuşum gibi hissediyorum", "Altan almaktan yoruldum", "Kendimi anlatamıyorum" gibi ifadelerin, ilişkide yalnız kalmanın ve duygusal emeği tek başına üstlenmenin ağır yüklerini gösteriyor.


Bir ilişkide, özellikle de uzun süreli ya da duygusal olarak yatırım yaptığın bir ilişkide sürekli senin çabalayan, açıklayan, toparlayan taraf olman zamanla seni tükenmişlik noktasına getirebilir. Bu sadece "ilişkiyi sürdürmek" uğruna katlanılan bir şey olmamalı. Çünkü bu tür bir dengesizlik, zamanla sana şunu düşündürtmeye başlar: “Ben yeterli değilim”, “Ben bir şeyleri hep yanlış yapıyorum.” Oysa aslında yanlış olan senin davranışların değil, ilişkinin yükünün sürekli tek tarafa binmesi. Sevgi, özveriyi içinde barındırır ama özverinin sürekli tek kişiden gelmesi sağlıklı bir ilişki göstergesi değildir.


"Hep altan ben alıyorum, almadığımda ilişki yürümüyor" dediğinde bu bir kırmızı bayrak gibidir. Bu cümle, karşılıklı anlayış ve esneklik yerine, bir tarafın sınırlarını zorlayan bir düzeni işaret eder. İlişkinin devamı için sürekli senin sessiz kalman, alttan alman, kendinden ödün vermen gerekiyorsa, bu ilişkinin yükünü tek başına sırtlıyorsun demektir. Ve bu yük zamanla, senin içsel dengenin bozulmasına, kendini değersiz hissetmene, ne kadar çabalarsan çabala karşılık bulamamana neden olur.


Karşındaki kişinin değiştiğini görüyorsun, bunu fark etmen çok kıymetli. Çünkü bu farkındalık, ilişkide sadece sevgiye değil, değişime ve dengesizliğe de odaklandığını gösteriyor. Sevdiğin kişi artık eskisi gibi değilse, senin ihtiyaçlarına karşı duyarsızsa ve sen bu değişim karşısında hep kendini suçlu hissediyorsan, burada durup kendine şu soruyu sorman gerekiyor: "Ben bu ilişkide kendim olmaya devam edebiliyor muyum?" Sevgi güçlü bir bağ olabilir, ama tek başına bir ilişkinin sürdürülebilir olmasını sağlamaz. Bir ilişki ancak iki kişi birlikte büyüdüğünde, birlikte değişebildiğinde ve birbirine alan açabildiğinde sağlıklı kalır.


Sen, kendini anlatmaya çalıştıkça suçlu konumuna düşürüldüğünü hissediyorsun. Bu da ilişkide duygusal manipülasyon ya da iletişimde güç dengesizliği olabileceğine işaret eder. Biri sana zarf atıyor, ama somut bir adım atmıyorsa, bu durum seni sürekli beklemeye ve duygusal olarak belirsizlik içinde kalmaya zorluyordur. Belki “belki değişir, belki bu sefer beni anlar” diye umut ediyorsun ama karşı taraf ne seni dinliyor ne de ilişki için yapıcı bir çaba gösteriyor. Bu, zamanla güvenin sarsılmasına, kendine olan inancının azalmasına ve ilişkide yalnız hissetmene neden olur.


Sevdiğin bir insandan uzaklaşmak, ya da o kişiyle ilişkiyi gözden geçirmek çok zor bir süreçtir. Ancak bu süreçte kendine şunu hatırlatman gerekir: Bir ilişkinin içinde mutlu hissetmek, anlaşılmak ve değerli hissetmek senin temel hakların. Eğer bu ilişki seni sürekli değersiz, yetersiz, suçlu ve yalnız hissettiriyorsa, bu ilişkide artık sevginin de zarar verici bir hâle geldiğini fark etmek gerekir. Sevgi, seni tüketiyorsa; seni desteklemiyor, büyütmüyor ve mutlu etmiyorsa; senin değil, ilişkinin şekli sorgulanmalıdır.


Senin bu süreçte yapabileceğin ilk şey, kendi sınırlarını tanımak ve onları korumak. İlişkide sürekli sen özür diliyorsan, sürekli sen alttan alıyorsan ve karşı taraf bu çabanı fark etmiyor ya da önemsizleştiriyorsa, orada bir dengesizlik var demektir. Bu dengesizliği fark etmek, senin suçlu olduğunu değil; ilişkinin yapısal olarak seni yoran bir düzene girdiğini gösterir. Bu noktada "Ben ne istiyorum?", "Bu ilişkide gerçekten ne arıyorum?" ve "Karşımdaki kişi bana bu ihtiyaçlarımı karşılamada nasıl eşlik ediyor?" gibi soruları kendine dürüstçe sorman çok kıymetli olacaktır.


Unutma, güçlü olmak her şeyi sineye çekmek değil, bazen “Ben böyle bir ilişkiyi hak etmiyorum” diyebilmekle başlar. Kendine iyi bakmak, kendi ihtiyaçlarını gözetmek ve kendi duygularını önemsemek senin sorumluluğundur. Senin yerin, bir ilişkide sürekli açıklama yapan, her tartışmada haksız çıkan, susarak ya da alttan alarak ilişkiyi kurtarmaya çalışan taraf olmak değil. Senin yerin, anlaşılmak, değer görmek ve iç huzurunla var olabildiğin bir ilişkidir.


Hazır hissettiğinde, bir uzmandan destek almak sana bu döngüyü anlamada ve çıkış yolu bulmada çok yardımcı olabilir. Çünkü ilişkilerde yaşanan tekrar eden örüntüler, bazen geçmiş yaşantılarımızdan da izler taşır. Özellikle sürekli suçluluk hissi, duygusal yükü tek başına taşıma hali ya da kendini geri plana atma eğilimi, çocuklukta ya da önceki ilişkilerde yaşanan bazı deneyimlerin bugünkü ilişkine yansıması olabilir. Profesyonel destek almak, bu örüntüleri fark etmeni ve yeniden yapılandırmanı sağlar.


Sen kıymetlisin, senin hislerin önemli. Karşındaki kişi bu duygulara körse, bu seni değersiz yapmaz. Sadece, seni görebilecek ve değer verebilecek bir ilişkiyi hak ettiğini hatırlatır. Sevgi emek ister, evet; ama sevgi aynı zamanda adil bir alan yaratır. Sen sadece bir tarafın emeğiyle sürdürülen değil, karşılıklı emek ve anlayışla büyüyen bir ilişkiyi hak ediyorsun.


Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğin farklı bir soru veya aklına takılanları yeni bir soru oluşturarak bizlere iletebilirsin.


Sevgiler,

Psikolog Betül Canbel

Cevaplanmış benzer sorular