ilk adımı nasıl atmalıyım ona ilk mesajda ne diyebilirim

Merhaba Sevgili Danışan,

Öncelikle duygularını bu kadar açık ve içten paylaştığın için teşekkür ederim. Yazdıklarını dikkatlice okuduğumda, içinde çok güçlü bir duygusal karmaşa ve kırılganlık olduğunu görebiliyorum. Hem kalbinin sesine kulak vermeye çalışıyor, hem de çevrendeki engellere çarptıkça inciniyor ve kendi içinde büyük bir çatışma yaşıyorsun. Aşık olduğun kişiye karşı duyguların çok yoğun; onunla birlikte olma arzun içinden taşarken, annenin bu ilişkiye karşı oluşu seni hem zihinsel hem de duygusal olarak ikiye bölmüş durumda. Bu ikilik, hem özgüvenini hem de cesaretini zedeliyor gibi görünüyor.

Aşık olduğun kişi, yani Metin, senin için sadece bir duygu nesnesi değil; aynı zamanda kendini değerli hissettiğin, bakışlarıyla bile seni özel kılan biri olmuş. Bu hiç küçümsenecek bir şey değil. Özellikle senin gibi sevgiye duyarlılığı yüksek, duygularını derin yaşayan biri için birinin bakışı, ilgisi ve varlığı hayata başka bir tat katabilir. Ancak burada fark etmen gereken önemli bir şey var: Metin’in seni nasıl hissettirdiği kadar, senin bu ilişkiden ne beklediğin, sınırlarını nasıl koruyacağın ve geleceğini nasıl inşa etmek istediğin de çok önemli. Çünkü aşk sadece duyguyla değil, emekle, saygıyla ve sorumlulukla da büyür. Bu duygunun kendiliğinden geldiği gibi, sürdürülebilmesi için sağlıklı bir zemin de gerekir.

Yazdıklarında annenin bu ilişkiye kesin bir şekilde karşı olduğunu belirtiyorsun. Bu da seni oldukça zor bir ikilemde bırakmış gibi görünüyor. Çünkü bir yandan annenin sevgisini kaybetmekten, onun gözünde "yanlış" bir adım atmış olmak istemiyorsun. Diğer yandan ise içindeki aşkı görmezden gelmek, duygularını bastırmak sana çok ağır geliyor. Bu çelişki seni duygusal olarak tüketiyor olabilir. Ve haklısın; birini çok sevdiğin halde onunla ilgili duygularını bastırmak, bir anlamda kendini inkar etmek gibi hissettirebilir. Burada çok insani bir ihtiyaç var: Hem sevilmek hem onaylanmak. Ama ne yazık ki bazen bu ikisi aynı anda mümkün olmayabilir. Senin de şu anda yaşadığın şey biraz böyle görünüyor.

Bu noktada sana birkaç önemli noktayı fark ettirmek istiyorum. Öncelikle annenin bu ilişkiye karşı çıkmasının, doğrudan senin duygularını küçümsemesi anlamına gelmediğini bilmelisin. Ebeveynler zaman zaman geçmiş yaşantılardan gelen kırgınlıklar, yanlış anlaşılmalar ya da ön yargılarla bazı kişilere karşı net sınırlar koyabilir. Bu tamamen onların yaşanmışlıklarıyla ilgilidir. Annenin Metin’in annesiyle yaşadığı iletişim sorunu, belki de yıllar süren bir kırgınlığın ya da çatışmanın sonucu olabilir. Bu durum, seni değil, annenin geçmişte yaşadığı bazı hayal kırıklıklarını temsil ediyor olabilir. Ancak bu geçmişin senin duygularını, seçimlerini ve hayatını doğrudan yönetmesine izin vermek, kendine haksızlık etmek anlamına gelir. Çünkü sen artık kendi kararlarını alabilecek bir yaşa, deneyime ve duygu olgunluğuna ulaşmışsın.

Bu süreçte ilk adımı atmak istiyorsun ve bunu nasıl yapacağını bilemiyorsun. Bu çok doğal. Özellikle ilk defa sosyal medya üzerinden iletişim kuracaksan, bu adımın hem doğal hem de incelikli olmasını istemen çok kıymetli. Ona yazmak, duygularını açık açık söylemek zorunda değilsin. Küçük ve samimi bir merhaba ile başlamak, onun tepkisini görmek ve aranızdaki güveni yavaş yavaş kurmak en sağlıklı adım olacaktır. Mesela şöyle bir şey yazabilirsin: "Merhaba, nasılsın? Bir süredir aklımda bazı şeyler var ama paylaşmak için doğru zamanı arıyordum. Umarım bir gün konuşma fırsatımız olur." Bu cümle, hem onu baskı altına almaz hem de senin niyetini zarifçe ifade eder.

Eğer onun da sana karşı bir ilgisi varsa -ki yazdıklarına göre sen böyle hissediyorsun- bu mesaj onun da harekete geçmesini kolaylaştırabilir. Şunu unutma: Cesaret etmek, her zaman büyük sözlerle değil; küçük ama içten bir adımla başlar. Bu adımı attığında ne olacağını bilmiyorsan, o bilinmezliğin içinde kalmak yerine dürüst ve yumuşak bir açıklama yapmak hem seni hafifletir hem de karşındakine güven verir. Belirsizlik insanı çok yoran bir durumdur ve bu belirsizliği senin netliğe dönüştürme hakkın var.

Annene gelince şimdilik bu ilişkiyi ona açıklamadan önce biraz zaman tanıyabilirsin. Kendi içinde bu duygudan emin olduktan, Metin’le daha net bir bağ kurduktan ve bu bağın karşılıklı olduğunu gördükten sonra annenle konuşmak daha sağlıklı olabilir. Annenle konuşacağın zaman duygularını suçlayıcı olmadan, kendi hislerine odaklanarak anlatman önemli. Mesela şöyle diyebilirsin: “Ben uzun zamandır duygularımı bastırıyorum, çünkü senin ne düşüneceğini çok önemsiyorum. Ama kendime dürüst olmak istiyorum. Bu kişiyle ilgili duygularım gerçek ve bunları yaşarken de seni kaybetmek istemem.” Bu tür bir ifade, annenin sana olan sevgisini hatırlamasını sağlayabilir.

Unutma, annenin şu anki düşüncesi zamanla değişebilir. İnsanlar, hele de çocuklarını seven ebeveynler, zamanla gördükleri iyi niyetli çabalara karşı yumuşayabilir. Sen yeter ki hem içten hem de kararlı ol. Annenin fikri değişir mi bunu şu an bilemeyiz ama sen kendini sevmekten ve duygularının peşinden gitmekten vazgeçersen, ileride en çok kendine kırgın olabilirsin. Bu kırgınlık, hiçbir zaman tamamen unutulmaz.

Ayrıca duygularını Metin’e açmadan önce, kendine şu soruları da sorman önemli: Bu kişinin sana verebileceği hayat, senin hayalini kurduğun hayatla uyumlu mu? Onun karakteri, hedefleri, yaşam tarzı, seni ruhen ve zihnen besliyor mu? Sadece duygusal bağ yeterli mi, yoksa aynı zamanda hayat yolculuğunda yan yana yürüyebileceğin biri mi? Bu sorulara dürüst cevaplar vermek, sadece aşkın değil, ilişkinin de sağlıklı olması açısından büyük önem taşır.

Son olarak, kendine şunu hatırlatmanı isterim: Sevmek, güçlü insanların işidir. Çünkü sevmek risk almak, duygularını açık etmek ve bazen karşılık alamama ihtimaliyle yüzleşmektir. Ama sen bu adımı atmak istiyorsun çünkü içten gelen bir bağ hissediyorsun. Bu bağ varsa, onu takip et. Ama her ne olursa olsun, bu süreçte kendi özsaygını, özdeğerini kaybetme. Çünkü aşk, sadece karşındakini değil, önce kendini sevmenle başlar.

Kendine dürüst ol, duygularını inkâr etme ama aynı zamanda aklını ve kalbini birlikte çalıştır. Bu yolda yürürken, attığın her adım sana bir şey öğretecek. Ve ne yaşarsan yaşa, bu duyguyu bu kadar temiz yaşaman bile sana çok şey katacak.

Senin hissettiğin gibi hisseden, senin kadar derin seven biri, bu dünyada az bulunur. Bu kadar içten, bu kadar dolu dolu sevebilmek senin kalbinin ne kadar büyük olduğunu gösterir. O yüzden kendini küçümseme, duygularını yok sayma. Kendi içindeki bu gücü fark et ve ona sahip çık. Bu süreç seni büyütecek, geliştirecek. Unutma, hak ettiğin sevgi; seni eksiltmeyen, aksine çoğaltan bir sevgidir. Ne yaşarsan yaşa, kendi değerini unutma. Çünkü sen bu yolculukta yalnız değilsin.

Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğiniz farklı bir soru veya aklınıza takılanları sorabilirsiniz.

Sevgiler,

Psikolog Betül Canbel