Kafama takmamak istiyorum
herşeyi kafamda büyük bir konu gibi büyütüyorum duygusal olarak cok etkileniyorum ve tartısmalar oluyor bu aile yapımı bozuyor çocuk yok eşim ve ben varız sadece fakat srekli tartısma içerisindeyiz birbirimizi yormaktan baska bir sey yaptıgımız yok maddi olarak orta durumdayız maddi olarak da calısıp destek içerisindeyim fakat yaptıklarım görülmediği için karsılık göremiyorum elimden gelen ne varsa herseyi yapıyorum görmüyor kesinlikle
Bu soru 20 Mayıs 2025 19:18 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba Sevgili Danışan,
Kelimelerin arasına gizlenmiş duygularını okurken; bir yandan içindeki çabanın, yorulmuşluğun ve anlaşılmamanın ağırlığını hissettim, diğer yandan da hâlâ çözüm arıyor olmandan dolayı içsel bir gücün varlığını da fark ettim. Kafanın içinde büyüyen düşüncelerle, duygularla baş etmeye çalışırken, bir de eşinin seni anlamadığını, verdiğin emeğin görünmediğini hissetmek seni çok daha fazla yoruyor. Bu yorgunluk, artık sadece zihninde değil; ilişkinizdeki dengeyi, evin içindeki huzuru, hayatına dair inancını da etkiliyor olabilir.
Her şeyi kafanda büyütüyor olman, çoğu zaman seni hassas bir yapıda gösterse de, altında aslında çok daha derin bir şey yatıyor: Anlaşılamama korkusu, sevilmeme kaygısı ya da değersiz hissetme yarası. İnsan, anlaşılmadığını hissettiğinde daha çok düşünür, daha çok tartar, daha çok yorulur. Çünkü bir tarafıyla kendini anlatmaya, duyurmaya çalışırken; diğer tarafıyla da sürekli karşıdan bir onay, bir takdir, bir “seni görüyorum” cümlesi bekler. Bu olmayınca da tartışmalar başlar, sözlerin yerini sitemler alır ve sonunda sadece kırgınlık kalır.
Eşinle yaşadığınız sık tartışmaların, sadece gündelik sorunlarla değil, duygusal ihtiyaçların görülmemesiyle ilgili olduğunu anlıyorum. “Yaptıklarım görülmüyor” demen aslında bir nevi ben varım, fark edilmek istiyorum demek. Bu çok haklı, çok insani bir ihtiyaç. Çünkü evde maddi-manevi katkı sağlayan, elinden gelen her şeyi yapmaya çalışan birinin duygusal karşılık alamaması, uzun vadede hem özgüvenini hem de ilişkinin bağını zayıflatabilir.
Peki, “kafama takmamak” dediğin şey aslında ne anlama geliyor? Bu soruyu kendine sormak önemli. Gerçekten hiçbir şeyi umursamamak mı istiyorsun, yoksa seni yoran, değersiz hissettiren şeylere bu kadar takılmadan hayatına devam edebilmek mi? Çünkü ikisi aynı şey değil. Duygusal olarak etkilenmemek, duvar örmek değil; sınır çizmekle ilgilidir. Sınır demek, karşındaki kişiye “beni üzen davranış budur” demek, “benim bu konuda desteğe ihtiyacım var” demektir. Ama duvar örmek; konuşmamak, içine kapanmak, yokmuş gibi davranmaktır. Bu da uzun vadede seni daha fazla yalnızlaştırır.
Senin yaşadığın, muhtemelen duygularınla baş edemediğinde onları bastırmak ya da öfke patlamalarıyla dışa vurmak. Bu döngüden çıkmak istiyorsan öncelikle kendinle olan iç diyaloğunu değiştirmelisin. Yani kendine şu soruyu sor: “Ben bu kadar emek verirken neden hâlâ değersiz hissediyorum?” Cevap çoğu zaman çocukluk döneminden, aileden, ilk ilişkilerden gelir. Belki de sen hep birileri için bir şeyler yaparak sevilmeye çalıştın. Şimdi de bu bilinçdışı modelin içinde, eşine karşı da “ne kadar çok verirsem, o kadar çok sevilirim” inancıyla davranıyorsun. Ama unuttuğun bir şey var: Sevgiyi hak etmek için yorulman gerekmez. Ve bazen sevilmek, çabaladıklarının değil, sadece var olduğunun görülmesiyle başlar.
Bu noktada şu adımları atmayı deneyebilirsin:
Tartışma başladığında “kafamda ne dönüyor?” sorusunu kendine sor. Örneğin: “Yine anlaşılmadım”, “Yine yalnız kaldım”, “Yine kendimi değersiz hissediyorum.” Bu düşünceleri fark etmek, onların seni yönetmesini engeller.
Bir tartışmanın ortasındayken, sadece bir an durup dışarıdan kendine bakmayı dene. O anda ne söylediğini, beden dilini, ses tonunu fark et. Bu farkındalık bile seni daha bilinçli tepkiler vermeye yönlendirebilir.
Tartışma anı değil, sakin bir zamanda eşinle şu şekilde bir iletişim kurabilirsin: “Benimle konuşurken karşılık alamadığımda ya da yaptıklarımın görülmediğini hissettiğimde çok üzülüyorum. Belki sana küçük gelen şeyler benim için çok büyük. Bu konuda seni suçlamıyorum ama bana daha çok destek olabilir misin?”
Her gün gün sonunda “bugün kendim için ne yaptım?” sorusunun yanıtını defterine yaz. Bu küçük uygulama, görünmeyen çabalarının önce senin gözünde görünür olmasını sağlar.
Tartışmalardan sonra kendi duygunu yazıya dök. “Bu tartışmada ne hissettim?”, “Ne söylenmesini isterdim?” gibi cümlelerle duygunu ifade etmen, zamanla zihnini sakinleştirir ve “kafaya takma” halini azaltır.
Bu yazdıklarını buraya yazman bile bir adım. Ama duygusal yorgunluğun, tartışmaların dozu ve sürekli anlaşılmama hali seni artık fazlasıyla etkiliyorsa, bir psikolojik danışmandan destek almak sana iyi gelecektir. Dilersen, “İlişkimde duygusal görünmezlik yaşıyorum” ya da “Benim değerim sadece emeklerimle mi ölçülüyor?” gibi bir başlıkla yeni bir soru oluşturup birlikte bu süreci daha da derinleştirebiliriz.
Sevgili danışan, sen bu ilişkide sadece bir eş değil, aynı zamanda bir bireysin. Duyguların, ihtiyaçların, sınırların var. Sen görülmeyi, takdir edilmeyi, anlaşılmayı hak ediyorsun. Unutma, bazen “kafaya takmamak” için değil, “kendini daha iyi duyabilmek” için durmak gerekir. Sen bunu yapacak güce sahipsin. Şimdi sıra, kendi iç sesine biraz daha kulak vermekte. Dilersen bu süreci yeni bir soruyla detaylandırıp paylaşabilirsin.
Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğin farklı bir soru veya aklına takılanları sorabilirsin.
Sevgiler,
Psikolog Betül Canbel