Karşı cinsle küçüklüğümden beri iletişimde iyi değilim sebebi ne olabilir
Merhaba ben 22 yaşında bir erkeğim dediğim gibi daha öncesinde de kızlar ile iletişimim hep zayıftı bir türlü onlarla doğru bir seviyede konuşmadım lisede veya sonrasında hep bir kız arkadaşım olsun diye uğraştım ama hiç bir zaman olması gereken ortamı yıkalıyamadım bir kızla iletişime geçmek ve sevgili olmak benim için hep çok uç bir seviye olarak gelmiştir bir kaç defa bunun için denedim ama işte sosyal medya ile ama yine gerçekte yapamadığım sanalda yapmak aptalca geldi zaten burada da çok ileriye gidemedim.Liseye kadar Van’da eğitim gördüm diğer arkadaşlarım tarafından da küçüken hep dışlandım olaya maddi durumlarda girince hep bu durumlarda uzak kalmış oldum dediğim gibi maddi yetersizlikler iyi olmadığı için okulu bırakmak zorunda kaldım yaklaşık 4 senedir İstanbul da yaşıyoruz aile ile birlikte aileye çok bağlı birisiyim belkide dışardan aldığım umursamaz tavırlardan dolayıdır herhangi bir arkadaşımda yok çünkü çalışıyorum ve kendime ayıracak zamanım kalmıyor sosyal anksiyetede var o yüzden çalışıyorum bir yerlere gidince hiç bir şey yapmıyorum bir ruh gibi kalıyorum ama aileye hiç öyle değilim kızlarla konuşunca ellim ayağım titriyor yüzlerine bakamıyorum korku basıyor ama aileye hiç öyle değil vandayken 3 tane erkek dostum vardı İstanbul’a gelince onlardanda uzak kaldım tek başıma gidip bir cafe de oturup çay bile içemem tutuluyorum nasıl olacak nasıl yaparım diye spora gitmek istiyorum korkudan onuda yapamıyorum kendi vücudumdanda nefret ediyorum hep çok çirkinmişim çok kötüymüş gibi geliyor insanları giyimine bakıyorum kendiki mi karşılaştırıyorum lütfen biri yardım edebilirim çünkü bu durum hayatımı çok etkiliyor bende mutlu olmak kız arkadaşımla gezmek bir yerlere gitmek arkadaşlar edinmek sosyleleşmek istiyorum
Bu soru 27 Mayıs 2025 14:52 tarihinde Psikolog Aysel Kacak tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Sevgili danışanım,
Merhabalar.Paylaştıklarınızdan derin bir içsel sıkışmışlık hissi geçti bana diyebilirim ayrıca yazınızı paylaşırken ne kadar zorlandığınızı hayal edebiliyorum. Uzun zamandır içinizde büyüyen ama dışarıya dökemediğiniz birçok şeyin biriktiğini hissediyorum. Bir yandan “neden böyleyim?” sorusu zihninizin bir köşesinde dönerken, bir yandan da “bu durumdan çıkmak istiyorum” diyen güçlü bir tarafınızın var olduğunu görüyorum. Ve bu yazıyı paylaşmanız bile, aslında uzun süredir içinizde tuttuğunuz duygulara ilk kez alan açmanız anlamına geliyor.(Bu çok kıymetli)
Küçük yaşlardan bu yana dışlanmak, maddi imkânsızlıklar nedeniyle sosyal çevrelerden uzak kalmak, ailenin yanında farklı ama dış dünyada sanki görünmezmişsiniz gibi hissetmek... Bunların her biri, insanın kendilik algısını derinden etkileyen yaşantılardır. Özellikle çocuklukta ihtiyaç duyulan güven, kabul ve ait olma hisleri yeterince sağlanmadığında, yetişkinlikte insanlarla ilişki kurmak, özellikle de romantik bir bağ kurmak çok zorlayıcı bir hale gelebilir. Siz de bunu oldukça yoğun yaşıyorsunuz gibi görünüyor.
Bahsettiğiniz sosyal anksiyete belirtileri –yabancı bir ortamda bulunamama, insanlarla göz teması kuramama, korku hissiyle donakalma gibi– aslında çok tanıdık tepkilerdir. Çünkü zihin, geçmişte yaşanmış olumsuz sosyal deneyimlere dayanarak sizi “yeni bir reddedilmeden” korumaya çalışıyor olabilir. Ama bu koruma şekli, sizi dış dünyadan uzaklaştırdığı gibi, bir süre sonra kendi benliğinize de yabancılaştırabilir. Yani sadece sosyal ortamlarda değil, aynaya bakarken bile kendinizi acımasızca yargılamaya başlarsınız. Bahsettiğiniz gibi vücudunuzla barışık hissetmemeniz, giyiminizle başkalarını kıyaslamanız da bu içsel öz-değer kırılmasının yansımaları olabilir.
Ailenizle aranızdaki yakınlık, sevgi ve bağlılık ise aslında içinde bulunduğunuz dünyada bir güven alanı yaratıyor gibi. Bu çok kıymetli bir kaynak. Ancak dış dünyaya adım attığınızda o güvenin dağılması gibi bir his yaşıyorsunuz anlaşılan. Sizi en çok düşündüren, belki de “başkalarının beni nasıl gördüğü” değil de, “ben kendimi neden böyle görüyorum?” sorusu olabilir mi?
Bazen insanlar bu tür duygular içinde kaldıklarında şöyle düşünebiliyor: “Bu saatten sonra değişmez”, “Ben böyleyim işte”, “Zaten artık çok geç”. Oysa bu düşünceler, çoğu zaman zihin tarafından geçmişin izleriyle beslenen otomatik düşünceler olabilir. Ve bu düşünceler sorgulanmadıkça da, insan kendini yeni bir deneyime açmakta zorlanır. Burada önemli olan şey, küçük ve yönetilebilir adımlarla ilerlemeye çalışmak. Mesela “bir kafede yalnız oturmak” bile şu an için çok büyük bir adım gibi görünüyorsa, önce sadece dışarı çıkıp kalabalığı izlemek, ya da bir parka gidip kısa süreli oturmak, adım atmanın ilk basamakları olabilir. Her deneyim, bir öncekinden daha güçlü hissetmenize yardımcı olabilir.
Yalnız olmadığınızı bilmek de önemli. Pek çok insan benzer duygularla mücadele ediyor ancak bunu ifade etme cesaretini gösteremiyor. Siz bu adımı atmışsınız. Bu içten paylaşım, aslında dönüşüm yolculuğunuzun ilk taşı olabilir.
Bu soruları kendinize sormanızda yarar olduğunu düşünüyorum sevgili danışanım:
- Kendinizi en çok ne zaman “değerli” ya da “yeterli” hissettiniz?
- Van’daki arkadaşlıklarınızda sizi iyi hissettiren neydi?
- İstanbul’a taşındıktan sonra kaybettiğinizi düşündüğünüz duygular neler?
- İçinizden bir ses “artık değişmek istiyorum” dediğinde, nasıl bir hayat hayal ediyorsunuz?
- Bir kız arkadaşınız olsaydı, onunla nasıl bir ilişki yaşamak isterdiniz?
Bu soruların her biri, kendinizi daha yakından tanımanız ve duygularınızı şekillendirmeniz açısından bir yön bulmanıza yardımcı olabilir.
İçinizde taşıdığınız bu yükleri biraz daha açmak, sizi anlayan bir gözle daha derin konuşmak isterseniz, bunu bir uzmana açmak kendinize vereceğiniz kıymetli bir armağan olabilir.Doğrudan bir psikologla süreci konuşmak da, bir yol haritası çizmek açısından işe yarar olabilir.
Bu noktada değerlendirilmesini istediğiniz herhangi bir soru olursa veyahut yukarıda bahsettiğim sorular hakkında paylaşmak istedikleriniz varsa yeni bir soru başlığı açarak sorabilirsiniz(Başında ismimi belirtebilirsiniz)
Cevabımın faydalı olmasını umuyor, sağlıklı günler diliyorum.
Sevgilerimle,Psikolog Aysel Kacak
Çok samimiydi