Psikoloji

Kaygımı nasıl yenebilirim?

Gizli Kullanıcı2 Temmuz 2025 20:24

yaşamak denen şeyden nasıl zevk alabilirim mutlu olabilirim ve yaşamak için bir amaç hissedebilirim her günüm boş amaçsız hissetmeden geçirebilirim kaygıdan uykuşarımı yeme düzenimi beden sağlığımı kaybetmeden yaşayabilirim??? kendimi bedenimi sevebilir miyim ailem ile aramdaki bu iğrenç ilişki sevgisizlik değersizlik bunun altından nasıl kalkabilirim ya da kalkabilir miyim ben olabileceğini sanmıyorum her günüm depresif geçiyoe geceleri kaygıdan fazla düşünmekten uyuyamıyorum nasıl geçecek geçecek mi bilmiyorum kendimi de bilmiyorum

Bu soru 5 Temmuz 2025 12:09 tarihinde Uzman Klinik Psikolog Elif Kızılkaya tarafından cevaplandı.

  • Cevaplandı

  • Paylaş:

Merhaba Sevgili Danışan,

Bazen yaşamak gerçekten de çok zor gelebilir. Her gün anlamsız, boş ve tek düze hissettirebilir. İnsan, sabahları uyanmak için bir neden bulamadığında; içsel bir boşluk, tükenmişlik ve kaygıyla baş başa kaldığında, “Bu hep böyle mi sürecek?” diye düşünmeye başlar. Bu düşüncelerle baş etmek kolay değil. Ama bu duyguların seni tanımlamadığını ve geçici olduğunu bilmeni isterim. Çünkü şu anda hissettiklerin, bir içsel sıkışmışlığın ve görünme ihtiyacının ifadesi. Seninle ilgilenilmesini, duygularının ciddiye alınmasını, anlaşılmayı ve görülmeyi hak ediyorsun.

Yaşamdan zevk alamamak, bir amaç duygusu geliştirememek; çoğu zaman geçmişte yeterince kabul ve sevgi görememiş olmaktan, duygu ve ihtiyaçlarının yok sayılmış olmasından kaynaklanır. Belki de yıllarca kendi değerini başkalarının sevgisiyle ölçmeye çalıştın. Ama artık dışarıdan değil, içeriden beslenmeye ihtiyacın var. Kendini tanımaya, neye değer verdiğini fark etmeye, senin için neyin anlamlı olduğunu araştırmaya. Bu arayış bir boşluk değil; aksine, yeni bir yaşamın habercisi olabilir.

Kaygı, uykusuzluk, yeme düzeninde bozulmalar, beden sağlığının yavaş yavaş seni terk ediyormuş gibi hissettirmesi aslında bir alarmdır. Bedenin ve zihnin sana bir şey anlatmaya çalışıyor: “Yalnızım, korkuyorum, yoruldum, beni fark et.” Kaygıyı bastırmaya çalışmak yerine, onunla kalmayı ve onu anlamayı denemek; değişimin en derin adımlarından biridir.

Bedeninle ilişkin, duygularınla kurduğun ilişki gibidir. Eğer yıllarca sana “yetmezsin” mesajı verildiyse, bedeninle bağ kurman da zorlaşır. Ama beden, düşmanın değil. O seni yıllarca taşıyan, seni burada tutan, her sabah seni yeniden uyandıran bir dost. Belki sevgiyle değil ama önce nötr bir bakışla başlamak yeter: “Bu beden bana ait. Bu bedende yaşam var.” Zamanla bu cümleye şefkat de eşlik edebilir.

Aileyle olan zorlu ilişkiler, duygusal ihmal ya da sevgisizlik; insanın kendi varoluşunu sorgulamasına neden olabilir. “Ben değerli miyim? Sevilmeye layık mıyım?” gibi sorular zihni sürekli meşgul eder. Ama bil ki, çocukken aldığın ya da alamadığın sevgiler, senin bugün kim olduğunu tam olarak belirleyemez. O ilişkilerin seni şekillendirdiği doğru olabilir ama seni sınırlamak zorunda değiller. Şimdi senin kendi içinden yeni bir ilişki dili kurma zamanın gelmiş olabilir.

Ve en önemlisi: Evet, bu geçebilir. Ama geçmesi, zaman, sabır ve destekle olur. Kendini suçlamadan, yargılamadan, bu duygularla birlikte yürümeye izin vererek… Kendini tanımak; birden bire olan değil, adım adım açılan bir yolculuktur. Şu anda bu yazıyı okuyorsan, zaten o yola çıkmışsın demektir.

Küçük ama yardımcı olabilecek tavsiyeler verebilirim;

Kendinle küçük bir günlük ritüel başlat: Her gün aynı saatte 5 dakikalığına kendine şu soruyu sor: “Bugün bana ne iyi geldi?” Cevap küçük bile olsa, kayda değer.

Bedenini suçlamak yerine onunla konuşmayı dene: Yorgun hissettiğinde, “Bugün sana ne iyi gelir?” diye sor. Dinlenmeye izin vermek de öz-sevginin bir parçasıdır.

Kaygını gözlemleyen bir yerden bakmaya çalış: “Şu anda zihnim ne söylüyor ama bedenim ne hissediyor?” Bu ayrımı yapmak, seni kaygının boğuculuğundan bir adım uzağa taşır.

Sınır koymayı öğrenmeye başla: Ailene, çevrene ya da zihnindeki eleştirel sese… “Ben böyle hissettiğimde, bu bana zarar veriyor” demek bir sınırdır. Bu senin hakkın.

Profesyonel destek almaktan çekinme: Bu duygularla tek başına baş etmeye çalışmak seni daha çok yalnızlaştırabilir. Bir terapist eşliğinde ilerlemek, yalnızca iyileştirici değil; aynı zamanda güçlendiricidir.

Cevabımın iyi geldiğini umuyor, sorularınız varsa bekliyorum


Uzm. Klinik Psikolog Elif Kızılkaya