Romantik İlişkiler

Kaygıyla yaşamak nasıl olmalı

Gizli Kullanıcı2 Temmuz 2025 07:50

Ben uzun süredir kaygı bozukluğu yaşıyorum. En ufak streste heyecanlı durumda panik haline bürünüyorum tüm gece uyumuyorum midem ağrıyor yanıyor kusuyorum öğürüyorum. Bunun yüzünden işimden bile oldum. Çok stresli günlerden sonra işe girmiştim ama çok fazla efor istiyordu o iş vücudum zihnim daha fazla dayanamadı aslında ortada bir şey de yoktu durup dururken yine bunları yaşadım bir sabah yine kustum öğürdüm belki de içimde birikenlerdi bilmiyorum. Hayatımın her döneminde yalnızdım. Son 3 senedir hayatımda 5 6 kişi vardı o insanlarla stabil bir arkadaşlığım vardı sonra bir ilişkim oldu bu gruplardan birinin arkadaşıyla o bana öyle şeyler yaşattı ki ben bu ilişkide kendimden ödünler vermiştim fedakarlıklar yapmıştım. Sonra benden ayrıldı son 1 senede arkadaşlıklarım bozuldu herkes beni yargılamaya başladı kırık cam teorisi gibi sen zaten hiçbir ilişkini yürütemiyorsun demeye başlandı alttan alttan oysa benim içimde hiçbirine karşı kötülük yoktu yaşadıklarım ağır geliyordu. Benim sakinliğe ihtiyacım vardı bu kişi çok sosyal pervasız biriydi. Hani bazen canınızın yanacağını bilerek çekilirsiniz ya ikimiz için de öyle bir aşktı. O muhafazakar biriydi ben açık biriydim uyum sağladım ödün verdim kendimden aslında ben onun için zıt karakterdim zıt yaşamlarımız vardı ama ikimizin de anlayamadığı şekilde hayat bizi hep bir noktada aşk acısı çektirdi son 1 senedir o benim dönmemi bekledi ben onun kim fedakarlık yapacak diye düşünmeye başlandı her iki tarafında beklentileri karşılanmıyordu. Onun bazı ortamları benim hoşuma gitmiyordu. İkimiz de birbirimizle olursak vazgeçmemiz gereken şeyler var. Ama birlikte olamazsak kalbimiz birbirimizde kalıyor. Mantıkla kalbin savaşı gibi. Sorun sevgi değildi başlangıçta eski sevgilisini unutamamıştı yani ben bazı şeyler gördüm bana bir anlamı yok çabalayacağım dedi ve devam ettim. Zaten ayrılmamızda ben en son bunlara o kadar üzüldüm ki içime kapandım o gün arkadaşlarımız vardı gülemedim eğlenemedim o da ayrıldı benden. Kız arkadaşlarıyla konuştuğu mesajları silmişti ben rahatsız oluyorum diye gizlemiş benden bunlar üst üste gelince ben tükendim en sonunda ve son 2 senedir durum bu şekilde ben eski kıyafetlerime geri döndüm ama ona dönebilecek cesaretim gücüm kalmadı. Yeniden başlamak için de kaygılarım çok yoğun her şeyin ortasında kalakaldım çıkış yolu nedir bilmiyorum

Bu soru 2 Temmuz 2025 11:16 tarihinde Klinik Psikolog İrem Aşıkkutlu tarafından cevaplandı.

  • Cevaplandı

  • Paylaş:

Merhabalar,

Yazdıkların öyle derin, öyle katmanlı ki… sadece bir kaygıdan değil; yılların birikmiş duygularından, bastırılmış acılardan, yalnızlıktan, yargılanmaktan, incinmekten ve en çok da anlaşılmamaktan söz ediyorsun. Ve bunu bu kadar açık yüreklilikle paylaşman, gerçekten anlaşılma isteğinin bir parçası.

Bu cevabı size bir “etiket” koymadan, yargılamadan, sadece sizi duyarak yazmak istiyorum. Çünkü zaten en çok ihtiyacınız olan şey bu: “Duyulmak.”

Senin yaşadığın şey, sadece bir kaygı bozukluğu değil. Bu, hayat boyu taşımak zorunda bırakıldığın yüklerin, ilişkilerde kendinden ödün vererek ayakta kalmaya çalışmanın, yalnızlığınla baş etmeye çalışırken içinin sessiz çığlıklarının bir dışa vurumu.

Kaygı, bir şeylerin fazlalığı değil bazen bir şeylerin eksikliğiyle ilgilidir.

Eksik güven, eksik destek, eksik aidiyet…

Ve sen bu eksiklerle savaşırken fazlasıyla güçlü olmak zorunda kalmışsın.

Mide ağrısı, kusma, öğürme… Bunlar aslında bedeninin sana “dayanamıyorum” deme şekli.

Çünkü bazen ruh konuşamadığında beden bağırır.

Sen ne zaman biraz nefes almaya çalışsan, sanki geçmişte bastırdığın her şey “beni unutma” diye yüzeye çıkıyor.

İlişki için ise bu hikâyenin içinde sadece aşk yok. Bir tarafıyla kabul görme arzusu var. Bir tarafıyla “ben de birilerine ait olabilirim” inancı var.

Ve bir tarafta da seni hep kendin olmaktan uzaklaştıran bir uyum çabası.

Yani kendini sevdirmek için kendinden ödün verdiğin bir aşk.

Zıtlıklar sadece karakterle değil, yaşama biçimiyle de çatışmış.

Ve sen artık sadece sevgiyi değil, kendi sınırlarını da korumak zorunda kalmışsın.

Şimdi geldiğin noktada;

– Geri dönmek istemiyorsun çünkü o yolda kendini kaybettin.

– İleri gitmekten korkuyorsun çünkü “ya yine yaralanırsam?” endişesi var.

Yani tam da dediğin gibi: Ortada kalmışlık hissi…

Ama şunu bilmeni istiyorum:

Bu “ortada kalmışlık” aslında bir başlangıç noktası.

Yeniden doğacağın, yeniden “kendin için” seçeceğin bir yerdesin.

Şu an ne yaşadığın kadar, bu yaşadıklarının seni neye çağırdığı önemli.

– Artık sınır çizmeye,

– Kaygıyla savaşmayı değil, onunla konuşmayı öğrenmeye,

– İlişkilerde sadece “veren” değil, “görülen ve anlaşılan” biri olmaya,

– Ve belki de ilk kez kendi sesine kulak vermeye çağırıyor bu süreç seni.

Peki çıkış yolu nedir?

Kendini suçlamaktan vazgeçmek. Kaygılı olmak bir kusur değil, bir işaret. Ruhunun ilgiye ihtiyacı olduğunu söylüyor.


Küçük adımlarla yeniden başlamak. Büyük kararlar vermek zorunda değilsin. Sadece her gün kendine biraz daha yaklaşman yeterli.


Profesyonel destek almak. Çünkü bu duygular tek başına taşınamayacak kadar yoğun. Bir uzmanın eşliğinde geçmişi anlamlandırmak, kaygının köklerine inmek seni özgürleştirebilir.


İyileşmenin bir süreç olduğunu kabul etmek. Bir sabah uyanıp her şeyin geçmesini bekleme. Ama her gün biraz hafifleyeceğini bil.


Unutma…

Yorulman, tükenmen, bazen “dayanamam” demen seni zayıf yapmaz.

Aksine bu, yıllardır taşıdığın yüklerin ağırlığını gösterir.

Ve bu yükleri bırakmanın vakti gelmiş olabilir.

Yavaş yavaş. Korkmadan. Kendini unutmadan.


Umarım bu cevabım size yardımcı olmuştur. Aklınıza takılan başka sorular olursa bizimle her zaman iletişime geçebilirsiniz.


Sağlıcakla kalınız.

Klinik Psikolog İrem Aşıkkutlu

alinti

Cevabınızla içime ferahlık verdiniz teşekkür ederim ♥️

Cevaplanmış benzer sorular