• Anasayfa
  • Sorular
  • Kendime inancımı kaybetmek üzereyim, inancımı geri kazanmama yardım eder misiniz?
Psikoloji

Kendime inancımı kaybetmek üzereyim, inancımı geri kazanmama yardım eder misiniz?

Gizli Kullanıcı25 Haziran 2025 18:20

Merhaba 27 yaşındayım ve üniversiteden daha yeni mezun oldum. İş arayışına giremiyorum çünkü korkuyorum. Galiba iş görüşmeleri ve reddedilme korkusu var yani başarısız olma korkusu. Sevdiğim kişi ile 5 aydır konuşmuyoruz ve onu çok özledim. İlişkide, işte, ailede her şeyde kendimi yetersiz ve geç kalmış hissetmeye başladım. Artık başlamam lazım ama yapamıyorum. Odamı bile toplamıyorum. Şu an lisansüstü için çalışıyor olmalıydım.

Bu soru 27 Haziran 2025 12:38 tarihinde Psikolog Aysel Kacak tarafından cevaplandı.

  • Cevaplandı

  • Paylaş:

Sevgili danışanım,

Merhabalar.Yazdıklarınızı okurken, satır aralarına sinmiş o yoğun duygu durumunu, içsel çatışmalarınızı ve tükenmişlik hissinizi oldukça derinden hissettim diyebilirim. Sanki bir taraftan “artık bir şeyler yapmalıyım” diyen bir yanınız var, diğer taraftan ise adım atma gücünü kendinizde bulamadığınız o durağan, yorgun bir tarafınız... Bu iki yanınız arasında sıkışıp kalmak, zihinsel ve duygusal olarak fazlasıyla yorucu olmalı.

İçinizde büyüyen bu "geç kaldım" duygusu, çoğu zaman kişinin kendi değerini sorgulamasına neden olur. Oysa ne zaman başladığınızdan çok, başladığınız yerde nasıl hissettiğiniz önemlidir. Siz de bunu hissediyor gibisiniz: “Her şeye geç kaldım” düşüncesi, belki de geçmişin değil, şu an içinde bulunduğunuz baskıların sesi… İş görüşmeleri, red alma ihtimali, ilişki kayıpları derken, her şey birikir ve sonunda insan "odamı bile toplayamıyorum" dediği noktaya gelebilir. Bu, tembellik ya da iradesizlik değil; zihninizin ve kalbinizin yorgunluğu.

Bahsettiğiniz gibi, uzun süredir konuşmadığınız ama özlemini derinlemesine hissettiğiniz biri var hayatınızda. Bu his, kaybettiğiniz bir şeyin hâlâ sizin için ne kadar değerli olduğunu gösteriyor. Aynı zamanda, sevgiye ve bağ kurmaya ne kadar açık olduğunuzun da bir yansıması. Kimi zaman bu tür ilişkisel eksiklikler, kişinin kendine dair inancını da sarsabilir. “Sevemedim, sevilemedim, beceremedim…” gibi iç sesi yükselir. Oysa yaşanan kopuşlar, eksiklik değil; hayatın içinde karşılaştığımız öğrenme süreçleridir. Hissettiğiniz özlem ise bir yönüyle sizin hâlâ bağ kurma kapasitenizin canlı olduğunu gösteriyor.

Bu noktada kendinize yüklenmek yerine, “Ben şu an böyle hissediyorum ve bu hislerin geçmesi zaman alabilir” demeyi deneyebilirsiniz. Zihniniz size sürekli “başarısızsın” gibi cümleler fısıldıyor olabilir ama bu cümlelerin ne kadarı gerçeği, ne kadarı kaygılarınızı temsil ediyor, bir düşünün. Mesela sizi asıl hareketsiz kılan düşünce ne? “Red alırsam bir daha toparlanamam mı?” yoksa “Benden daha ileride olanlar varken ben ne yapıyorum?” gibi kıyaslardan mı geliyor bu duygu?

Bazen hayat, büyük adımlar atacak enerjiyi vermediğinde minik ama anlamlı başlangıçlar çok kıymetli olabilir. Odanızda sadece bir eşyayı yerinden oynatmak bile, o durağanlığın içine bir hareket katabilir. CV'nizi baştan sona yazmak yerine, sadece isminizin yazdığı satıra bakmak da bir başlangıç olabilir. Lütfen unutmayın, hiçbir adım “küçük” değildir; hele de duygusal olarak bu kadar zorlanırken...

Bu hislerin sizi sarmalaması çok insani. İçinizdeki bu yoğunluk, aslında hayatınızın bir yönünü değiştirmek için duyulan isteğin bir işareti. Yani bu, umutsuzluk değil; yalnızca geçici bir tıkanma olabilir. Kendinize “şu an ancak bu kadar yapabiliyorum” diyebilmek, size yük olan içsel baskıyı hafifletebilir.

İsterseniz birlikte şuna biraz daha yakından bakabiliriz: Sizi şu anda en çok zorlayan, en sık aklınıza gelen, zihninizin içinde tekrar tekrar dönen düşünce ne? Bu düşünce geldiğinde bedeninizde ya da davranışlarınızda neler değişiyor?

Siz bu soruları düşünürken, ne zaman isterseniz duygularınızı paylaşmaya devam edebilirsiniz.(Yeni bir soru başlığı açabilir,sorunuzun başında ismimi belirtebilirsiniz)

bu süreçte yakınlarınızdan veya bir uzmandan destek almaktan lütfen çekinmeyin.


Cevabımın faydalı olmasını umuyor, sağlıklı günler diliyorum.

Sevgilerimle,Psikolog Aysel Kacak