Kendimi duymak istiyorum
Merhaba, Ben bir süredir sınav sürecindeyim. Aslında konuşmak istememin sebebi sınav değil — çünkü mesele sadece o değil. Bu süreçte kendimle ilgili çok şey fark ettim ve belki de ilk defa gerçekten birine anlatmak istiyorum. Kendimi tanımaya başladığımda gördüm ki, geçmişte kendime çok acımasız davranmışım. Bir dönem vardı, aynaya bakamıyor, iç sesimi susturamıyordum. Başarısız, yetersiz, sevilmeye değmez biri gibi hissediyordum. Şimdi bu duyguların çoğundan uzaklaştım. Ama yok olmadılar. Sadece konuşmayı bıraktılar. Derinde, sessizce duruyor gibiler. Son zamanlarda özgüvenli biri olduğumu söylüyorlar. Belki dışarıdan öyleyimdir de…
Ama bu hâle gelmek kolay olmadı. İçimde hâlâ kendini küçümseyen, geçmişte yaşadıklarından utanmış bir yan var. Ve en kötüsü… Bazen Allah’tan bile yardım istemeye utanıyorum. Çünkü “hak ettim mi?” sorusu geliyor içimden. Sınav kaygısından çok daha fazlası var içimde. Erteleme alışkanlığımla savaşıyorum. Bir gün çok iyiyim, ertesi gün yatağımdan kalkamıyorum. Sonra kendime yükleniyorum, “Yine beceremedin” diye.
Bu döngü beni yoruyor. Ve sanırım sadece hedefime değil… kendime ulaşmakta da zorlanıyorum. Ben artık geçmişteki o “kendini sevmeyen” hâlimi geride bırakmak istiyorum. Ama tam anlamıyla nasıl bırakılır, nasıl unutulmaz ya da nasıl dönüştürülür bilmiyorum. Bazen yolun yarısındayım gibi hissediyorum, bazen de başında saplanıp kalmış gibi…
İşte bu yüzden biriyle konuşmak istiyorum. Sadece yol göstermek için değil — belki ilk defa biriyle birlikte sessiz taraflarımı da duymak için. Teşekkür ederim. — Sümeyye
Bu soru 9 Haziran 2025 11:07 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba Sevgili Sümeyye,
Sorunu büyük bir dikkatle okudum. Yazdıkların sadece bir sınav sürecinden değil, bir iç yolculuktan, ruhunun en derin yerlerinde tuttuğun duygulardan, kendine doğru attığın adımlardan bahsediyor. En önemlisi, artık duymak istiyorsun: sadece dışarıdaki sesi değil, içindeki sesi. Belki de uzun zaman sonra ilk kez kendine “ben buradayım” deme cesaretini gösteriyorsun. Bu başlı başına çok kıymetli bir adım.
Geçmişte yaşadığın acımasız iç konuşmaların, kendine yüklenmelerin ve belki de kendini yalnız bırakmaların şimdi senin iç dünyanda yankı buluyor olabilir. Ama fark ettin mi, artık o seslerin farkındasın. Bir zamanlar seni susturan, seni küçülten o cümleleri şimdi tanıyabiliyorsun. Bu, iyileşmenin başladığı nokta.
Bazı duyguların yok olmamış, sadece sessizleşmiş demişsin. Evet, bazı yaralar sesini keser ama varlığını hep sürdürür. Bazen kendimizi güçlü sandığımızda bile içimizde bir yer hâlâ “Ben yeterli miyim?” diye fısıldar. Senin de bu fısıltıları fark edip onlara kulak vermen, aslında kendine gösterdiğin yeni bir şefkatin habercisi.
Biri sana “özgüvenli görünüyorsun” dediğinde, bunun senin için tam olarak ne anlama geldiğini de sorgulamışsın. Dışarıdan güçlü görünmek bazen içimizdeki savaşı görünmez kılar. Ama sen o savaşı anlatacak kadar güçlüsün. Çünkü kendini sadece güçlü göstermekle kalmayıp, kırgın yerlerine de ışık tutuyorsun. Bu çok değerli bir içtenlik.
“Allah’tan yardım istemeye bile utanıyorum” demen ise bu satırında büyük bir iç hesaplaşma var. Kendini affetmekle ilgili, değerli olup olmadığını sorgulamakla ilgili derin bir insanlık hali. Ama bil ki yardım istemek, hak edilmişlik üzerinden değil, insan oluşumuz üzerinden gelir. Hepimiz zaman zaman kendi vicdanımızın içinde kayboluruz. Ama Tanrı'nın merhameti bizim kendimize tanıdığımız kadar sınırlı değildir. Onun gözünde değerli olmak, mükemmel olmakla değil, samimi olmakla ilgilidir. Senin bu içtenliğin, en saf duaların kadar kıymetli.
Sınav sürecinden bahsetmişsin ama aslında bu süreç, yaşamınla ilgili daha büyük bir sınavı işaret ediyor gibi: Kendini kabullenme, geçmişini taşıma şeklin ve geleceğe olan inancınla ilgili bir sınav. Erteleme alışkanlığın, bir tembellik değil; çoğu zaman kendine olan inançsızlığın sessiz bir yansıması olabilir. Çünkü “yaparsam ne olur?” sorusundan çok, “ya yapamazsam?” korkusu bizi durdurur. Ve sen de bu döngüde bir ileri bir geri gidiyor gibisin. Bu çok doğal.
Bir gün çok iyi hissedip, ertesi gün yataktan kalkamamak, “yine başaramadım” deyip kendine yüklenmek… Bunlar sadece senin değil, birçok insanın yaşadığı içsel çatışmalardır. Ama seni farklı kılan şey, bu döngüye yabancılaşmadan, kendinle yüzleşerek devam etmeye çalışman. Bu seni güçlü değil -gerçek kılar. Ve gerçek olan her şey zamanla dönüşür.
“Kendimi geride bırakmak istiyorum” demişsin. Belki de burada mesele onu “bırakmak” değil, onu “anlamak”tır. Çünkü geçmişteki o seni de biri yarattı: Belki travmalar, belki yalnızlıklar, belki küçük Sümeyye’nin sesi duyulmadığında içine attıkları… Onu yok saymak yerine, “Ben artık seni anlıyorum” demek, asıl dönüşümün başıdır. İçindeki o küçük, korkmuş, utanmış sesi susturmak değil; ona şefkatle yaklaşmak iyileştirir bizi.
Sana küçük bir egzersiz önerebilirim: Her gün sadece birkaç dakikanı ayırarak içindeki farklı seslere mektup yaz. Bir gün kendini küçümseyen sese, bir gün seni seven, cesaretlendiren sese. Bunu yazarken özgür ol. Ne doğru ne yanlış düşün. Sadece içinden geldiği gibi yaz. Zamanla hangi sesin ağır bastığını fark edeceksin. Belki de böylece sessiz taraflarını da konuşmaya davet etmiş olursun.
Bir başka önerim de şu olabilir: Bu süreci tek başına taşımak zorunda değilsin. Duygularını yazman, paylaşman, biriyle konuşmak istemen zaten içten içe desteğe ne kadar açık olduğunu gösteriyor. Belki bir uzmanla yapacağın birkaç görüşme, kendini daha yakından tanımana, bu döngüleri anlamana ve iç sesini yönlendirmene yardımcı olabilir. Danışmanlık, yalnızca sorunları “çözmek” için değil; insanın kendini duymayı yeniden öğrenmesi için de vardır.
Sevgili Sümeyye, geçmişin ne söylüyor olursa olsun, sen artık farklı bir yolculuktasın. Kendini arayan, duygularını tanımaya çalışan, samimi, kırılgan ama aynı zamanda güçlü bir genç kadınsın. İçinde hâlâ birçok sorunun cevabı yok olabilir ama şunu bil: Bu soruları kendine sormak bile başlı başına bir cesaret. Sen bu cesareti gösterdiğin için, emin ol ki artık geçmişinden değil, geleceğinden bahsetmeye başladın.
Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğin farklı bir soru veya aklına takılanları yeni bir soru oluşturarak bizlere iletebilirsin.
Sevgiler,
Psikolog Betül Canbel