Kendimi kıyaslamaktan nasıl vazgeçerim?
Merhaba Ben 27 yaşındayım ve çalışmıyorum. Bir sürü olumsuzluklar beni buluyor ya servis olmuyor ya alım yok işlerde. E sevgilim de yok. Bari birinden biri olsaydı diyorum. Bı arkadaşım var hem arabası var hem güzel bı işi ve sevgilisi. Bütün güzellikler onu bulmuş. Ama bende bı tanesi bile yok. Bu düşünceler aklıma geldikçe çok stres yapıyorum anın tadını kaçırıyorum. Bı umutsuzluk oluyo an yaşama sevincim bitiyor adetaa. Ne yapmam lazım. Kendimi kiyaslamiyorum öyle ama ister istemez bu düşünceler geliyo aklıma
Bu soru 27 Ağustos 2025 04:44 tarihinde Psikolog Serra Menevşe tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba sevgili danışan. Yazdıklarından çok insani bir duyguyu paylaştığını görüyorum. Zaman zaman birçoğumuz kendimizi çevremizle kıyaslar ve bu noktada eksikliklerimize vurgu yaparız. Herkes sanki her şeyi başarmıştır; işi vardır, evleniyordur, yurt dışına çıkıyordur, istediği her şeyi yapıyordur. Biz ise olduğumuz yerde kalıyor gibi , elde ettiklerimizi sayarken elimizde avucumuzda bir şey yokmuş gibi hissederiz. Bu noktada bir sorgulamaya girer ve “Neden ben?” deriz kendimize. Özellikle çevremiz tarafından sürekli olumsuz eleştirilere ve baskıya maruz kalıyorsak bu sorgulama daha fazla artar. Kendimizi çok başarısız ve amaçsız hissedebiliriz. Sanki hayat çok hızlı akıyor ve biz peşinde ona yetişmeye çalışıyoruzdur.
“Bir sürü olumsuzluklar beni buluyor” sözün dikkatimi çekti açıkçası. Gözümde elinde olumsuzluk mıknatısı olan ve çevresindeki tüm olumsuzlukları kendisine çeken ve hayatında olumlu bir şey olmayan biri canlanıyor. Bu durum seni yansıtıyor mu yoksa hayatında odaklanabileceğin olumlu taraflar var mı?
Bütün güzellikler onu bulmuş, bende bir tanesi yok hissi stres yaşamana ve bu da sonuç olarak anı yaşamamana sebebiyet verdiğini anlıyorum. Bu durum genel olarak umutsuzluğa neden olmuş. Buradaki en zor şeylerden biri “Benim neden olmuyor?” hissiye yüzleşebilmek gibi geliyor. Sanki hayat diğer insanlara birçok güzelliğinden ikram ederken seni es geçmiş gibi hissediyorsun. Burada ise çok temel bir duygu sana eşlik edecektir: “ Artık benim de hayatımda olumlu bir gelişme olsun da mutlu olayım.”
Tüm bunlar karşısında hissettiklerin çok anlaşılır sevgili danışan. Çünkü o iç sesin konuşması, her daim kıyas yapması, sürekli “Hani bana?” demesi, olumsuzlukları abartıp olumlu gelişmeleri hiçe sayması sıklıkla karşılaştığımız bir durum. Aslında sen kendini kıyaslamadığını söylüyorsun ama hislerin, ister istemez bir kıyasın içinde buluyor seni. Hayatında yolunda giden bir şeye ihtiyacın var çünkü bu ihtiyacın karşılanırsa mutlu ve huzurlu olabilirsin gibi.
Şöyle bir düşünmeni isterim. Sence bu dünyada en çok kim mutludur? Çok parası olan? Mutlu bir ilişkisi olan? Evi arabası olan?
Hepsi yada hiçbiri olabilir çünkü mutluluk anlayışı kişiden kişiye değişebilen bir olgu fakat en şöyle söyleyebilirim ki
Belki de evi, işi, eşi olan insanlar aslında çok da mutlu hissetmiyordur ve yaşamını tamamen istediği gibi yaşayamıyordur. İstediği başka bir yaşam tarzı olabilir, fakat elindeki imkanlar sadece belirli bir noktaya yetiyordur. Yani dışarıdan gerçekten mutlu gibi gözüküyor olabilir, ama içinde farklı duygular barındırıyordur. Mutluluğun tek düze olmadığını, kişisel farklılıklarla şekillendiğini unutmamak gerekir.
En mutlu insanın anı yaşayabilen kişi olduğunu söylerler. Bir podcastte dinlediğim bir cümlede de aynen şöyle deniyordu: Anda kalanlar, o anın bir daha gelmeyeceğini bilerek içinde bulunur, yaşadıklarını kucaklayabilme cesaretine sahiptir ve hissettiklerinin tamamına sahip çıkabilir. Bu gerçekten zor ve çok değerli bir şeydir; yapıldığında kişinin içsel gücünü artırır.
Birçoğumuz çok planlı yaşarız, hep geleceğe odaklanırız ama oysa bizi şuanda bekleyen birçok güzellikler vardır. Bazen güneşin doğuşu mutlu eder insanı bazen yağmurdan sonra toprak kokusu. Önemli olan burada senin neyi tatmin edeceğini ve nelerden zevk alabileceğini bilmek: Kendini tanımak..
Sevgili danışan biz tüm bu yaşadığın sürece sosyal karşılaştırma deriz. Sosyal karşılaştırma kendine benzer bireylerle kendini kıyaslamaktır adından da anlaşılabileceği üzere. Buna çoğumuz çocukluk yaşımızda ebeveynlerimiz tarafından maruz bırakılırız. Hani komşunun kızı vardır ya, sürekli yüksek alan sınavlarda , sanki bir yarıştayız ve o kızla ailemiz bizi sürekli yarıştırıyor gibi hissederiz. İçimizde bir yer incinir ve kendimizi çok suçlu ve umutsuz hissedebiliriz. Bu kıyaslamayı yaşamış bir çocuk ,bu modeli içselleştirdiyse yetişkinliğinde de kendini kıyaslayabilir. Kendine şu soruyu sorabilirsin: Bu içses kime ait? Bana bir yerden tanıdık geliyor mu?
Zaman kavramı sana ne ifade ediyor? Hani derler ya her şeyin bir zamanı var diye bu benim klinikte de çok sık gözlemlediğim bir olgu. Yani bu sözü yanlışlayamam ama bunun hakkında konuşabiliriz.
herkes 25 yaşında saydıklarının hepsine birden sahip olabiliyor mu? 40ında olan ama hiçbirine sahip olmayan biri hayata geç mi kalmıştır?
Herkesin hayat ritmi farklıdır sevgili danışan, kimi üniversiteden 25 yaşında mezun olur, kimi ancak 35 yaşında üniversiteye başlamıştır, kimi 40ında birisine güvenmeye karar vermiştir, kimi ise 20sinde arabasını alır. Bu durumda kendini çok şanssız hisseden ve kıyaslamaya yapan bir birey aslında kendisini bu hislerle sabote etmiş olabilir. 40ında bu dediklerimizin hepsini yapmış biri hayal edin.
Onun da o zamana kadar çevresinde daha erken yaşta bunlara sahip olmuş kişi vardır belki ve o da kendini yetersiz ve umutsuz hissetmiştir.
Peki bu duyguların yanında hangi duygular vardır ki bugünlere istediklerine sahip olarak gelmiştir? O duyguları sende hissediyor musun? Biraz buralarda düşünebiliriz.
Aşağıya bir egzersiz ekliyorum: Bunun adı Küçük Şükür Molası. Küçük şükür molası, gün içinde minnettar olduğunuz anlara bilinçli şekilde odaklanarak pozitif duyguları güçlendirir. Bu kısa farkındalık egzersizi, zihinsel esnekliği artırır, mutluluk hissini besler ve günün geri kalanında pozitif bir bakış açısı kazandırır. Bu egzersizin sürekliliği süreç için çok değerlidir.
Bu yetersizlik ve umutsuzluk hali senin için çok katlanılmaz bir noktada ise bir kağıda şu cümleleri yazmanı ve böyle anlarda okumanı öneririm:
Herkesin hayat ritmi farklıdır ve yolum bana özeldir. Bugün sahip olmadıklarım yarın olmayacağım anlamına gelmez. Bunların hiçbirisi olmadan da ben değerliyim çünkü bu zamana kadar yaşadıklarım karşısında bu günlere geldim ve kendimi geliştirdim. Değerim yalnızca iş, araba ya da ilişkiyle ölçülmez; ben,ben olduğum için değerliyim. Şuan içinde olduğum bir süreç var ve biraz daha dayanırsam bu süreç sonunu dilediğim güzelliklere bırakacak. Bu süreçte benim yakıtım kendime olan inancım ve güvenim olacak.Yapabilirim.
Unutma sevgili danışan, şu an içinde bulunduğun süreç geçici ve sen bu yolda yalnız değilsin. Bazen kıyaslamalar ve olumsuz düşünceler zihnini zorlayabilir ama bunlar senin yolculuğunu tanımlamaz. Her adımında güçleniyor, öğreniyor ve gelişiyorsun. Yaşamın kendi ritmine güven; çünkü senin için de güzellikler, doğru zamanda ve doğru şekilde karşısına çıkacak.Dilersen bu süreçte profesyonel destek alabilirsin bu süreci bir uzmanla geçirmek kıymetli olabilir 😊
Umarım yazılarım zihninde ışık, yüreğinde bir sıcaklık yaratmıştır. Dilersen, duygularını dair biraz daha konuşmak veya paylaşmak istediğin başka detaylar varsa anlatabilirsin. Burada seni anlamak ve birlikte neler yapılabileceğine bakmak için yanındayım.✨
İyi günler diliyorum
Psikolog Serra MENEVŞE
Hocammm çok çok teşekkürler cevabınız bana ilaç oldu supersinizz 🌸🌸
Yorumlar
Psk. Serra Menevşe
Rica ederim iyi günler dilerim 🌸
28 Ağustos 2025 02:58