Psikoloji

Kendimi neden sürekli yetersiz ve değersiz hissediyorum ?

Gizli Kullanıcı20 Ekim 2025 10:20

Ben çok sessiz ve ailemin tabiri ile mazlum bir çocukmuşum. Hatta annem zaman zaman üzüldüğünde ya da stresli olduğunuda “anne ben emziğimi alıp ayağının altından çekileyim değil mi” gibi cümlelere söylermişim. Ailem çok disiplinli sert mizaçlı bir aile değildir hatta öyle ki ders çalışma, uyku saatleri vb gibi konularda çokta serbest bırakıldığımı düşünüyorum, bunu pekte iyi görmüyorum, bilakis sorumluluk duygumu kendim oluşturdum ve zaman aldı diyebilirim. Babam ise benim görüşümce bir şeyleri paylaşmak konusunda güçlük çektiğim ve iletişimimin oldukça az olduğu bir adam. Şuan evliyim evlilik sürecinde babama sevdiğim ve evlenmek istediğim kişiyi bile annem aracılığıyla söylemiştik ( bir ablam var ve ondada süreç böyle ilerledi ve onun için bu normaldi.) bu bana oldukça manasız ve anlamsız geliyor başından beri. Evlenecek kadar bir olgunluğa ulaştıysam neden babama söyleyemeyecek kadar korkağım diyerek babamı karşıma alıp konuştuğumda herkes beni manasız bir şekilde büyük bir başarı sağlamışım gibi tebrik etmişti. Babam evleneceğim insan hakkında hiçbir kötü özelliği olmamasına rağmen ailesini pasif ve eli kolu uzun insanlar olmadığını düşünerek bana çok kötülemişti sonrasında ise ama senin kararın saygı duyarım demişti. Hiç anlamadığım bir şekilde babamın fikirleri beni derinden yaralıyor o gece çok ağladım ama yinede vazgeçmedim babamın hiçbir şekilde memnun olmadığını bilerek hep içten içe bunu kafaya takıp bir süreç geçirdim. Ve şuan evliyim eşim ve ailesi çok çok iyi insanlar babam bana seni çok iyi tanıyorum sen böyle şöyle sebeplerden mutlu olamazsın demişti evlendikten sonra bir gün bile eşi ve ailesi yüzünden mutsuz olduğumu hatırlamıyorum, 6 aylık evliyim. Şuan anlıyorum ki kendi düşüncelerimin peşinden çoğu zaman zaten gidiyorum ama hep pişman olarak mutsuz olarak sonucu benim dediğim gibi olsada. Hatta bana ailede hep çok kararlı ve net derler. Sebebini söyleyeyim mi? Babam üniversite seçimimde seçeceğim bölümü istemedi yine mutsuz olacağımı düşündü ben seçtim. Keman öğrenmek istediğimi ilk söylediğimde annem sen ondan 1 haftaya sıkılırsın dedi gittim kendime kimseye söylemeden keman aldım ve başladım. Hatta pandemi dönemindeydik yüz yüze bir eğitime gidemiyordum hocam ilk başta online öğrenemezssin zor olur dedi sonrasında çabamı görüp yetenekli olduğumu düşündü ve ücretsiz bir şekilde ders vermek istedi. Öylece ben kemanı öğrendiğimde herkes yine dinlemeyi çok sever oldu tebrikte ettiler. Ya da herhangi bir alış veriş yapacağım zaman tek başıma seçer kimseye sormam gibi gibi durumlar yüzünden bir yerden sonra böyle anılmaya başladım. Ama çocukluğumda hiç öyle değildim bir kere ablam ne yaparsa onu yapar hep birilerinin adım atmasını beklerdim. Genelde görünmez bir kişiliktim hatta hala tortuları üzerimde vardır bu çok uzun sürdü çünkü. Ben başardıkça insanlar hatta ailem beni fark etmeye başladı. Örneğin ben mesleğimde çok tercih edilen bir kişi olduğumda babam mesleğimi kabul etmeye başladı. Yüksek lisans yaptım insanlar tebrik etmeye başladı ama şimdiyse üzerime başka bir kılıf taktı babam üniversite hocası ol gibi bir fikir ortaya attı. Buna karşı değilim yanlış anlamayın lakin yinede düşünme sürecinde olduğumu tam olarak neyi istediğimi düşündüğümü söylediğimde bana bunun en iyisi olacağını söylemesinden bile tepkisel olarak nedense rahatsız ve üzüntü duydum çünkü yine üzerimde “başarı” baskısı hissediyorum, ama destekli değil. Sadece “ol” deniyor manevi olarak desteğim bir tek annemdir. Babam maddi olarak güçlü bir adam ve her işimizi halletmiş her şeyimize koşmuştur manevi olarak onunda eksik olduğu noktaların kendi yetiştirilme tarzından olduğunu düşünüyorum. Kendimi müzik aleti çalarak ve resim sanatıyla ilgilenerek bir dönem çok farklı huzurlu bir ruh haline çevirdiğim dönem olmuştu. Keman özellikle bana ayrı bir sakinlik verir çünkü keman ve resimde kendi duygularımın nedense anlaşıldığını hissettiğim bir an buluyorum. Yani aslında kendime dönüyorum kendimi en çok sadece kendim anlıyor ve huzur buluyorum. Eskilerde çok sakin olan sabırlı ve saf olan o çocuk şimdilerse ise öfkeli tepkisel ve sinirlendiğinde lafı ağzında tutamayan bir kişiye dönüştü. Ve söyle bir ayrıntı eklemek istiyorum benim küçüklükten beri dudaklarımı soyma alışkanlığım mevcut bir gün kendimi ölçüp biçtiğimde en çok stresli düşüncelerle boğuşurken bunu yaptığımı fark ettim ve fark ettiğim bir şey daha varki evlendikten sonra bu alışkanlıklarımın çoğunda azalma bitme oldu. Fakat eşim çok iyi bir insan olmasına rağmen ve hiçbir olay yaşamamıza rağmen ona hem güven konusunda zaman zaman şüpheci olmam( küçükken saf olduğum ve her şeye inandığım için beni kandırıp sonra bunu tatlı bulup gülerlerdi) ve aynı zamanda çabuk öfkelenip öfkelendiğimde de fazlaca tepki vermem oluyor. Eşim sakinlikle karşılamasa inanın bu evde çok büyük kavgalar yaşardık aramızda büyük meseleler yokken bile.. Bunların haricinde ise eşime sürekli kendim hakkımda zaman zaman espiriyle karışık sorular sorar ve onay bağımlılığımı aslında devam ettiririm. Artık kimsenin düşüncesine bu kadar bağımlı olmak istemiyorum, kendime özgüvenim çok düşük eşim bile dün söyledi bir iş aldım ve bu iş konusunda strese girdiğimde senin bilgin birikimin var tek eksiğin kendine güvenin dedi. Ki öyle hiçbir zaman kendimden emin veya kendine güvenen biri olamadım ve artık onay bağımlılığı beni çok yordu yeterliliklerimi sürekli sorgulama ve sürekli en iyisini yapma. Biliyorum uzaktan bu şekilde bir teröpatik süreç ilerletilmez ama bilmiyorum böyle yazmak istedim. Bazen içimi günlüklere döker yazarken farkındalığımı arttırıp kendimle gurur duymayı öğrenirim bu seferde alanında uzman biri varken yazmak istedim.

Bu soru 21 Ekim 2025 17:43 tarihinde Uzman Klinik Psikolog Merve Akdikmen tarafından cevaplandı.

  • Cevaplandı

  • Paylaş:

Merhaba öncelikle paylaştıklarınızı okurken ne kadar derin bir iç gözlem yaptığınızı, geçmişten bugüne kendinisi anlamaya ne kadar açık olduğunuzu görmek gerçekten çok değerli. Kendi hikâyenizi ne kadar derinlemesine gözlemleyebildiğinizi gösteriyor tüm yazdıklarınız. Aslında duygusal dünyanızda çok güçlü bir farkındalık var neyi neden hissettiğinizi, hangi çocukluk dinamiklerinden geldiğini oldukça berrak görüyorsunuz. Bu, değişim sürecinin en zor kısmını çoktan başarmış olduğunuz anlamına geliyor.


Dışarıdan bakınca güçlü, kendi ayakları üzerinde duran bir yetişkin göze çarpıyor olabilir; fakat satır aralarına sinmiş kırılganlık, çocuklukta gölgede kalmış o utangaç, mazlum yan, sanki hâlâ içinizde bir ses gibi konuşmaya devam ediyor …

Belki de bazen büyüdükçe o sessiz çocuğun yerini öfkeli, sorgulayan bir yetişkinin alması, hayatın tuhaf bir ironisi. Birçok kişi benzer bir yolculuktan geçiyor; görülme, anlaşılma ihtiyacı çocukken karşılanmadıysa, büyüdükçe bu eksikliğin başka formlarda karşımıza çıkması adeta hayatın kendi matematiği.


Babanızla kurduğunuz ilişkideki mesafe, duygusal olarak sizi hem güçlendirmiş hem de yormuş gibi. Şu anki evliliğinizde, özellikle eşinizin sakinliği ve kabul ediciliğiyle, o güven duygusunun “karşılık bulduğu” bir ilişki yaşıyorsunuz. Bu yüzden de bazı eski savunmalar (öfke, şüphe, onay arayışı) artık işlevini yitirdiği halde ara ara kendini hatırlatıyor olabilir.


Kendinizi suçlamadan, “bu tepkiler beni bir zamanlar koruyordu ama artık başka bir şeye ihtiyacım var” diyebilmek bu süreçte çok kıymetli bir adım.

Belki de artık odak noktası şu olabilir:


“Ben başardığım şeylerle değil, var olduğum hâlimle de değerliyim.”


Bunu içselleştirebildiğinizde özgüveniniz sadece dış onaydan değil, içsel bir temelden beslenecek.


Dudağınızı soyma alışkanlığınız gibi, bedeniniz size bazen fısıldıyor olabilir: “Şu an diken üstündeyim…” Özellikle stresli anlarda bunu fark etmek, aslında kendinizle ilişkinizin ne kadar derinleştiğinin güzel bir işareti. Belki de ciddi bir yol kat etmek için bu farkındalık çok de önemli bir adım.

 


Yazdıklarınızda özellikle “görülme” ve “onaylanma” teması çok net hissediliyor. Çocuklukta sakin ve uyumlu olmak çoğu zaman sevilme biçimiyle karışabiliyor. O yüzden bugün bile kendi kararlarınızı verirken, içten içe bazen “ya yanlışsa” düşüncesiyle kendini sorgulamanız anlaşılır bir tepki. Bu, yetersizlik değil, geçmişte fark edilmeden büyümüş bir çocuğun kendini güvene alma çabası.


Evliliğinizin huzurlu yanına, öğretici ve sakinleştirici o küçük limana ayrıca kıymet vermeniz gerektiğini söylemek isterim. Hele ki birinin şefkatli, sabırlı davranışlarıyla, sizin de içinizde zamanında yanıt bulmamış güven duygusunun yeniden toparlanabilmesi için çok değerli bir fırsat yarattığı aşikar. 😊



Tüm bu farkındalıkları terapi sürecinde işlemek, geçmişin yükünü anlamlandırarak bugünün duygularını daha dengeli yaşamanıza ciddi katkı sağlar.


Hazırsanız ve birlikte ilerlemek isterseniz, bu güçlü farkındalıklarınızı kalıcı bir iç huzura dönüştürmek mümkün. 💫