Romantik İlişkiler

Kimlik bunalımı yaşıyorum

Gizli Kullanıcı11 Temmuz 2025 22:12

Merhabalar yaşım 30 hissettiğim yaş ise bunun çok altında nedeni ise sürekli kendini izole etmiş bir gençlik utangaç çekingen bir kişilik yapısı üniversiteyi hep gözümde büyütürdüm liseyi de öyle ama bir uzun ilişki yaptım bu ilişkide olduğum insanla kendimi o kadar izole ettim ki hayatı kaçırdım onunla yaşadım her şeyi tüm anılarım onunla üniversite bitince yapayalnız kaldım bu süreçte benim kaygı bozukluğum oluştu lisede sınıfta kalınca o saatten sonra ne zaman bir şeye başlayacak olsam ya da ayrılık işi bırakma tartışma zor durumlar hep kusma öğürme kaygılı panik hal oluyor kendimi kapana kısılmış hissediyorum.

Sanki bundan sonra o kişi gibi birini bulamamam yetersizim yaşım 30 a geldim etrafımda arkadaş grubum bile yok işim yok kaygılarım yüzünden eve kapandım. Eğlenmeyi gülmeyi severim ama öyle şeyler yaşadım ki eski ilişkisini unutamamış biriydi 2. İlişkim kıyafetlerimden ödün vermiştim onu affetmiştim ama eski ilişkisine dair hep bir şeyler çıkıyordu silmiyordu ondan sonra toparlayamadım. Ayrıldık 1 sene oldu Daha çok içime kapandım herkese güvenimi kaybettim.

Ne istiyorum kimim ilişki için fedakarlık yapan o insan nereye gitti çünkü çok fazla psikolojik okuma yaptım farkındalık çok arttı ama hayat bu doğrularla mı ilerliyor bilmiyorum teorik olarak kendimi seçtim kıyafetlerime döndüm ama hayatı yaşarken bunun sorgulaması beni mahvediyor.. Ben neleri seviyorum kıyafetlerim ilişki için önemli mi o insanı bu kadar seviyor muyum yoksa benim yolum o insan değil mi yanılgı mı. Onu özlüyorum geçirdiğim güzel zamanlar da var ama ikimizin beklentileri farklı o kendine o kadar odaklanmış ki eski ilişkisinden öğrendiği şeyleri devam ettiriyor sınırlarımı çizeceğim diye öyle bencil oluyor ki o terapi aldığı için bunu acımasızca yapıyor. Ama konu benim sınırlarım olunca yalan söylüyor gizliyor saklıyor. Eski ilişkisindeki kişi sınırlarını çizip ayrılmış ondan o da bu algıyla devam ediyor. Kendi sınırlarını bana manipüle ederek baştan çizmeye çalışıyor manipüle diyorum çünkü bana yapma dediği şeyleri kendisi yapıyor yalanlar gizli saklı durumlar.

Oysa ben fedakarlıkla anlayışlı emek ve çabayla süren bir ilişki hayal ediyorum. Bana yine sınırlarını çizerek ayrıldı ama öyle bir yerden yaptı ki bunu kendi hatalarına verdiğim tepki ona fazla geldi konuyu beklentilere getirdi ben de bunlar için ses çıkarmıyorum demeye başladı oysa ben hala düzeltme yolundaydım. Ben artık insanların bu durumları yaratmasından çok yoruldum. Güven konusunda çok zorluklar yaşıyorum. Hayatı tanımıyorum insanların bambaşka yüzleri var anlamıyorum. Kendimi bulamadım

Bu soru 13 Temmuz 2025 12:51 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.

  • Cevaplandı

  • Paylaş:

Merhaba Sevgili Danışan,


Paylaştıklarınızı dikkatle okudum. Yazdıklarınızda geçmişin ağırlığını, kaygının boğuculuğunu, ilişkilerdeki kırılmaları ve en önemlisi “Ben kimim, ne istiyorum?” sorusunun içinde kaybolmuş bir ruh halini görüyorum. Birçok farklı konunun iç içe geçtiği bu noktada yaşadığınız şey, sadece bir “kimlik bunalımı” değil; aynı zamanda geçmiş travmalarla, hayal kırıklıklarıyla, değersizlik hisleriyle ve bir türlü kapanmayan duygusal boşluklarla başa çıkmaya çalışan bir ruhun yardım arayışı gibi görünüyor.


Hayatın birçok evresi sizin için “büyütülmüş ve gerçekleşememiş beklentiler”le geçmiş gibi görünüyor. Lise, üniversite, iş yaşamı… Hepsi gözünüzde büyümüş, ardından ya bir engelle ya da hayal kırıklığıyla kesintiye uğramış. Bu durum, size “ya başaramazsam” düşüncesini yerleştirmiş olabilir. Özellikle sınıfta kaldığınız dönemde başlayan ve zorlandığınız her durumda fiziksel tepkiyle (kusma, öğürme gibi) ortaya çıkan kaygı, zamanla bedeninizle ruhunuzun bağlantısını da zedelemiş olabilir. Bu fizyolojik tepkiler sadece stres belirtisi değil; aynı zamanda zihninizin “ben bu durumu kaldıramam” diye verdiği bir alarm sinyali olabilir. Bu sinyaller ise zamanla sosyal hayattan uzaklaşmanıza, evinize kapanmanıza ve yalnızlık hissinizin daha da derinleşmesine neden olmuş olabilir.


İlişkiler konusuna gelince… Belli ki uzun süreli, çok derin bağlılıklarla yürüttüğünüz ilişkiler yaşamışsınız. Ama bu ilişkilerin neredeyse tamamında “kendinizden vazgeçen”, “karşı tarafı merkeze koyan”, “karşılıklı değil tek taraflı fedakârlıkla” ilerleyen bir rolde olmuşsunuz. Kıyafet seçimlerinizden tutun, affettikleriniz, sustuğunuz şeyler, görmezden geldikleriniz... Hep karşınızdaki kişiye alan açmak adına kendinizi küçültme pahasına verilen tavizler gibi görünüyor. Fakat karşılık göremediğinizde, bu ilişki biçimi sizi iki farklı duyguyla baş başa bırakmış: Hem “neden yetemedim” diye kendinizi suçlamak hem de “ben kendim olmama rağmen neden sevilmiyorum” diye içsel bir çatışmaya girmek. Bu durum, bir süre sonra kim olduğunuz, neyi sevdiğiniz, nasıl biri olmak istediğinizle ilgili kafanızı karıştırmaya başlamış olabilir.


Burada önemli bir kavşaktasınız: Farkındalığınız çok yüksek. Psikolojik kitaplar okumanız, sınırların, kişilik yapılarının, güven bağlarının farkında olmanız çok kıymetli. Ama bilgiyle gerçek hayat arasında bir geçiş köprüsü kurmak zor olabilir. Yani teoride doğru olduğunu bildiğiniz şeyleri, pratikte uygulamak sizi yorabilir çünkü duygusal bağınız sizi bilgiye rağmen eski davranış biçimlerine sürükleyebilir. Bu yüzden kendinizi “yanlış ilişkiye tekrar tekrar dönmüş” gibi hissetmeniz, geçmişi özlemeniz ama aynı zamanda o ilişkideki manipülasyonu da fark etmeniz çok doğal. Bu bir çelişki değil, aslında içsel çatışmanızın göstergesi.


Şimdi buradan çıkış için bazı önerilerim olacak. Öncelikle yaşadığınız yalnızlık, izolasyon, işsizlik gibi dış faktörleri bir “başarısızlık göstergesi” değil; birer “geçici kırılma noktası” olarak kabul etmeye çalışın. Kaygı düzeyiniz bu kırılmaları kalıcı gibi gösteriyor olabilir. Ama sizin potansiyeliniz ve gözlem gücünüz bu süreci tersine çevirebilecek düzeyde.


Önce duygularınızı ayrıştırmanız gerekiyor. Özlem duyduğunuz şey gerçekten o kişi mi? Yoksa onunla geçirdiğiniz zamana ait bir idealize edilmiş geçmiş mi? “Onu özlüyorum” dediğinizde, özlediğiniz şey belki de o anlarda hissettiğiniz aidiyet olabilir. Gerçekten onu yeniden hayatınıza almak istiyor musunuz, yoksa duygusal boşluğu onun varlığıyla doldurmak mı istiyorsunuz?


İlişkilerde sınır koyma konusunu sadece teorik okumalarla değil, somut örneklerle çalışmanız önemli. Örneğin, “Ben bir ilişkide kıyafetimden ödün vermem.”, “Ben biri bana yalan söylediğinde güven ilişkimi tekrar kurmadan devam etmem.” gibi kendinize ait kurallar belirleyin. Bunları küçük kartlara yazıp her sabah okuyun. Çünkü uzun süre sınır ihlalleri yaşamış biri için içselleştirilmiş değerleri yeniden kurmak zaman alır.


Fiziksel olarak yaşadığınız belirtiler (kusma, öğürme vs.) zihninizin alarm verdiği anlarda sizi durdurur. Bu belirtileri azaltmak için her sabah ve akşam 5-10 dakikalık nefes egzersizleri yapmanızı öneririm. Nefesinizi 4 saniyede alıp, 6 saniyede vermeye çalışın. Bu basit ama etkili bir parasempatik sinir sistemini aktive etme yoludur. Kaygı geldiğinde ilk yapacağınız şey fiziksel tepkiyi düzenlemek olmalı.


Evet, şu an geniş bir çevreniz olmayabilir ama bu sizi tanımlamaz. Online atölyelere, kısa süreli hobi gruplarına, gönüllü etkinliklere dahil olabilirsiniz. İlk adımı atmak zor olabilir ama bu küçük hareketler, hayatı yeniden tanımanızı sağlar. Unutmayın, sizin gibi hisseden çok fazla insan var. Bir kişiyle başlayabilir.


Bu yaşadığınız süreç, yalnız başa çıkmakta zorlanabileceğiniz kadar yoğun ve çok katmanlı. Kimlik bunalımı, duygusal bağımlılık, geçmiş travmalar, kaygı bozukluğu gibi alanlarda bir psikologla sürece başlamak sizi çok rahatlatacaktır. Bilgiyle güçlendirdiğiniz zihninizi, şimdi şefkatle desteklemenin zamanı gelmiş olabilir.


Son olarak, “ben kimim” sorusu, cevabı tek bir kelimede olmayan, hayat boyunca şekillenen bir sorudur. Şu anda bulunduğunuz yer, o cevabı yazmaya başladığınız çok kıymetli bir başlangıç noktası. Geçmişte ödün verdiğiniz her kimlik parçasını bir bir fark ettiğinizi görmek, sizin büyüdüğünüzün, değiştiğinizin ve artık kendinize alan açmaya başladığınızın göstergesidir. Kaybolmuş değil, dönüşümün içindesiniz. Bu dönüşüm sizi daha güçlü, daha farkında ve daha bütün bir yere taşıyabilir.


Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğiniz farklı bir soru veya aklınıza takılanları yeni bir soru oluşturarak bizlere iletebilirsiniz.


Sevgiler,

Psikolog Betül Canbel

Cevaplanmış benzer sorular