Çocuk ve Ergen

Kimseyi sevemiyorum

Gizli Kullanıcı22 Ağustos 2025 08:04

17 yaşındayım ve eskiden tanıştığım herkesi çok sever kötü davranılırsa uzaklaştırdım. Herkese önce çok güvenir bana yalan söylerse güvenmeyi bırakırdım. Şimdi kimseyi çok sevemiyorum kimseye başta güvenmiyorum. Daha içim sevgi doluydu. Şimdi herkes gitse çok da umrumda olmaz gibi. Kimseyi arkadaş olarak çok sevemiyorum ve gıcık oluyorum. Kimse de beni çok sevmiyor gibi geliyor eskisi kadar hissetmiyorum ve bu durumdan rahatsızım

Bu soru 22 Ağustos 2025 21:18 tarihinde Uzman Klinik Psikolog Aslı Soylu tarafından cevaplandı.

  • Cevaplandı

  • Paylaş:

Öncelikle Merhabalar,


Yazdıklarınızı okuduğumda, bir zamanlar içinizde kendiliğinden yükselen o sıcaklığın ve güvenin bugünlerde geride kalmış gibi hissedildiğini görüyorum. İnsan kendini böyle bir değişimin içinde bulduğunda şaşkınlık, hüzün ve hafif bir yabancılaşma aynı anda kapıyı çalabilir. Sanki kalbinizde yer etmiş canlı renkler solmuş, yerini korumaya çalışan ama biraz da uzaklaştıran bir ton almış gibi hissettiriyor. Bu durum, “Ben ne zaman böyle oldum?” diye sormaya itiyor; oysa çoğu zaman yanıt, yaşanan kırılmaların ve hayal kırıklıklarının görünmez ipleriyle örülen bir koruma düzeninde saklıdır. İlk temaslarınızda cömertçe verdiğiniz sevgi ve güven karşılık bulmadığında, zihin ister istemez “yaklaştırma ki incinmeyesin” diyen bir refleks geliştirir. Bu refleks incinmiş yerlerinize kalkan olur; aynı anda yakınlık ihtiyacınızın sesini de kısar. Bu çelişkinin sizde bıraktığı boşluk hissi çok anlaşılır.

Duyguların tonu değiştiğinde, dünya da bir süre gri görünür. “Kimse gitse umurumda olmaz” cümlesinin içinde bile, aslında bir zamanlar hissettiğiniz o canlılığa dair bir yas vardır. Kızgınlık, ya da mesafe… Bunlar çoğu zaman kaybettiğimiz güvene ve eksilen heyecana tutulmanın yollarıdır.

Kendinizi suçlamadan, bu hallerin sizin kötü olduğunuzu değil; bir şeylerin sizi yorduğunu ve zihninizin sizi korumaya çalıştığını söyleyen işaretler olduğunu hatırlamak kıymetli. Sevgi ve güven duygusu sizden tamamen bırakmış değil; daha çok, “şimdilik güvenli duralım” diyen bir kabuğun ardında bekliyor olabilir. O kabuğun anlamını görmek, onu hemen kırmaktan daha iyileştirici bir ilk adımdır.

Yaşınız gereği içinde bulunduğunuz dönem de duyguların keskinleşip sonra çekilebildiği, aidiyet ve samimiyetin ayrı ayrı yaşandığı bir zaman dilimi. Böyle dönemlerde insanlar çoğu kez başkalarının gölgesine, niyetine, sözlerinin alt anlamına daha duyarlı olur. Birkaç kötü deneyim, zihni genellemeye meylettirir; tek tek kişilerin hikâyesi, “insanlar böyledir” cümlesine dönüşebilir. Bu dönüşümü fark ediyor olmanız, iç canlılığınızın hâlâ sizinle olduğunu gösterir; çünkü rahatsızlığınızı dile getirmek, değişime en açık yerinizin hâlâ hareket ettiğinin kanıtıdır. “Eski halimi özlüyorum” diyebilmek, aslında o eski halin tamamen kaybolmadığını fısıldar.


İçinizdeki bu mesafeye bakarken, içinizde bir yerde hâlâ yakınlık arayan, görülmek isteyen genç bir yanın da bulunduğunu sezmek mümkün bir durum. O yanınız, incinmekten korktuğu için bazen kapıyı aralık bırakmayı bile risk sayabilir. Yakınlığın her zaman büyük ve dramatik adımlarla gelmediğini, çoğu zaman küçük ve güvenli anların yan yana eklenmesiyle oluştuğunu hatırlamak iyi gelir. Kendinize bu anları fark edebilmek için biraz alan tanıdığınızda bir bakışın sizde uyandırdığı samimiyet, küçük bir jestin sizde bıraktığı iz, içten bir selamın yumuşattığı yer, o kabuğun da yer yer inceldiğini görürsünüz. Bu bir “hemen düzelme” hikâyesi değil; daha çok, içinizdeki canlılığın kendine yeniden yer açmasıdır.


“Kimse beni çok sevmiyor gibi” düşüncesi geldiğinde, bunun bir gerçeklikten çok, yorgun zihinlerin kendini koruma dili olabileceğini de akılda tutmak önemlidir. İnsan, incindiğinde önce kanıt toplar; iyi anları görmesi zorlaşır, iyi anları görmek istemez. Bu farkındalık, hislerinizin değerini azaltmaz; tersine, onlara daha yumuşak ve meraklı bir yerden yaklaşmanıza yardımcı olur. Bazen bir günün içinde tek bir güven verir anı hatırlamak bile, genellemenin keskinliğini bir parça yumuşatır. İlişkisel dünyanızdaki küçük ışıltıları fark etmek, sizdeki sevgi kapasitesinin hâlâ yerinde durduğunu hissettirir; yalnızca temkinli bir bekleyiştedir.

Kendinizi eleştirmek yerini, kendinizi anlamaya bıraktığında, içinizdeki sıcaklık da yavaş yavaş kıpırdar. Yakınlık ihtiyacınızı küçümsemeden; mesafeyle nefes almaya çalışan tarafınızı da suçlamadan yan yana tutabildiğiniz her an, içinizdeki dengeye bir adım daha yaklaşırsınız. Bu yolun hızı size ait; kiminle ne kadar ve ne zaman temas edeceğinize siz karar verirsiniz. Hazır hissettiğinizde, içinizdeki kabuğun sizi neye karşı koruduğunu fark etmek, ona teşekkür edip biraz esnetebilmenin kapısını aralar.

Buradayım; dilerseniz bu hislerin en çok ne zaman yoğunlaştığını, neyin biraz olsun ferahlattığını birlikte konuşabiliriz. Bazen yalnızca duyguların adını koymak bile içteki düğümü rahatlatır. Unutmayın: İçinizde sevgiye ve güvene yer açan o taraf, kaybolmadı, şimdilik sakince, doğru zamanı bekliyor.


Sevgiyle Kalın,

Uzman Klinik Psikolog Aslı Soylu

alinti

Beni rahatlattı çok teşekkür ederim

Yorumlar

Gizli Kullanıcı

Bu durum beni biraz fazla panikletiyor. Çünkü sevmeyi ve dostluğu derinden hissetmeyi çok seviyorum hatta yaşamın büyük oranda bu anlamlardan oluştuğu düşünüyorum.

23 Ağustos 2025 09:04
Uzm. Kl. Psk. Aslı Soylu

Bunu paylaştığınızda, sevmek ve dostluğu derinden hissetmenin sizin için ne kadar kıymetli olduğunu daha da net anlıyorum. Aslında bu, sizin özünüzde hâlâ o sıcak duyguların var olduğunun göstergesi gibi duruyor. Şu an onları yaşamakta zorlanıyor olsanız da, değerini bilmeniz bile çok önemli bir işaret. Bu duygular kaybolmuş değil, yalnızca biraz gölgelenmiş olabilir. Kendinize zaman tanıdığınızda ve küçük küçük güvenli deneyimlerle adım attığınızda, içinizdeki o anlamı yeniden hissetmeniz mümkün. Sevgilerimle Uzman Klinik Psikolog Aslı Soylu

24 Ağustos 2025 10:33

Cevaplanmış benzer sorular