Konuşmak ağır geliyor, susmaksa içini acıtıyor... Ne yapmalı?
Bir söz var - bazen yorgunluk fiziksel değil, duygusal olur. Yorgunluk yıllarca içimizde birikmiş sessizlikten gelir. Dile getirilmeyen her duygu içimizde büyür ve sessizce ağırlaşır derler. Bu söze biraz hak veriyorum.
Peki ya kimseye anlatamıyorsak söylemek istediklerimizi, bu zaman ne yapmalı?
Konuşmak istediğin çok şey var ama söylediklerinin bir başkasına zarar vereceğinden korkuyorsan.
Ama susmak da içini kemiriyor. Bu zaman ne yapmalıyız?
Bu soru 17 Mayıs 2025 19:19 tarihinde Psikolog Ayşe Tuba Aksakallı tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba Sevgili Danışan,
Satırlarınız arasında o anlatmak isteyip de susmak zorunda hissetmenin yarattığı o içsel savaşı o kadar derinden hissettim ki... Sanki içinizde birbiriyle çatışan iki güçlü ses var; biri "Haykır, anlat kendini!" derken diğeri "Sessiz kal, kimseyi incitme!" diye fısıldıyor. Uzun süredir bastırılmış, içinizde adeta mayalanmış duyguların insanı ne denli yorduğunu, ruhunuzda nasıl bir ağırlık yarattığını çok iyi biliyorum.
"Açıkça konuşmak iyi gelir" sözü kulağa ne kadar hoş gelse de, özellikle hassas ilişkiler söz konusu olduğunda bunun pratikte ne kadar zor olduğunu sizler de çok iyi biliyorsunuz. O ikilemi derinden yaşadığınızı anlıyorum. Dışarıya vuramadığınız her duygu zamanla içinizde bir baskıya dönüşüyor ve omuzlarınızda değil, ruhunuzun en derininde bir taş gibi yerleşebiliyor. O yüzden yazdıklarınızı okurken, "Burada sadece bir paylaşım değil, aynı zamanda anlaşılmaya da ihtiyaç var" diye düşündüm.
Belki de ilk adım, her şeyi bir anda bir başkasına anlatmak zorunda olmadığınızı kendinize hatırlatmak olabilir. Bazen insanın kendi içinde bir şeyleri çözümlemeye, anlamlandırmaya ihtiyacı vardır. Söylemek istediklerinizi sadece kendinize yazmak, mesela bir deftere ya da telefonunuzdaki bir not uygulamasına dökmek bile omuzlarınızdaki yükü bir nebze olsun hafifletebilir. Yazarken sınırları sadece siz koyarsınız; kimse alınmayacak, kimse kırılmayacak... Sadece siz ve düşünceleriniz varsınız. Bu, iç dünyanızla güvenli bir alanda buluşmak gibidir.
Ayrıca, hissettiklerinizi paylaşabileceğiniz güvenli alanlar oluşturmak da çok önemli. Herkesle her şeyi konuşamayız, bu çok insani bir durum. Ama bazen o yargılamayacak, sizi gerçekten dinleyecek, güvenebileceğiniz doğru kişiyi bulmak biraz zaman alabilir. Bu kişi bazen bir terapist olabilir, bazen de size kalbiyle yakın olan bir dost. Danışanlarımla çalışırken de en çok dikkat ettiğim şeylerden biri bu güven ilişkisinin kurulması; o güven duygusu olmadan insanın içindekileri dışarıya akıtması gerçekten çok zorlaşıyor.
Samimi olmak gerekirse, insan bazen kendine de zarar vermeyecek yollar arıyor. Eğer duygularınızı paylaştığınızda birinin gerçekten zarar göreceğinden endişe ediyorsanız, bazen "nasıl söylerim, neyi gizlerim, neyi olduğu gibi bırakırım" diye zihninizde taslaklar çizebilirsiniz. Örneğin, "Şu an sizinle paylaşmak istediğim bir şey var ama bunun size nasıl geleceğinden endişe ediyorum" gibi bir başlangıç cümlesi, hem niyetinizi hem de karşı tarafa duyduğunuz hassasiyeti aktarabilir. Her şeyi tam anlamıyla söylemek zorunda olmasanız bile, istemediğiniz yükleri üstlenmeden küçük kapılar aralayabilirsiniz.
Bazen de konuşmak yerine, o yoğun duyguyu başka yollarla dışarıya vurmak işe yarayabilir. Ülkemizde de çok yaygın olan yazmak, müzik dinlemek, enstrüman çalmak, resim yapmak ya da sadece doğada bir yürüyüşe çıkmak bile içinizdeki o baskıyı bir nebze olsun hafifletebilir. Yalnızca o duygu patikasında yürümek, ona eşlik etmek bile bazen çok değerli olabilir.
Size şöyle bir egzersiz daha önerebilirim: Akşamları kendinize on dakika ayırın ve içinizdeki o konuşmak isteyen seslere bir mektup yazın. O sesi dinleyen, sizi anlayan bir dostunuz varmış gibi yazmaya çalışın. Sonra o yazdıklarınızı isterseniz saklayın, isterseniz yakın—kontrol tamamen sizin elinizde. Kimseye zarar vermeden, içinizde birikenleri biraz olsun dışarıda görmek, onlara bir şekil vermek bazen şaşırtıcı bir rahatlama getirebilir.
Zihninizi ve duygularınızı fazla yormadan ama onları da tamamen bastırmadan bir denge bulmak... Belki de tüm bunları üçüncü bir gözle, yani benimle tekrar konuşmak size farklı bir bakış açısı sunabilir. Yine de içinizde hala konuşamadığınız, size ağır gelen şeyler olursa, buraya yazmaktan çekinmeyin. Belki birlikte biraz daha derinlere inebilir, o düğümleri çözmek için yeni yollar bulabiliriz. Unutmayın, bu süreçte yalnız değilsiniz ve ben size destek olmak için buradayım. ✨
Sorunuz sizin için bir cevap olabildiyse, puanlayabilir ve görüşünüzü bizimle paylaşabilirsiniz. Bizlere sorularını yöneltmek isteyen başka arkadaşlarınız varsa onların da yararlanmasını sağlayabilirsiniz.
Sağlıklı günler dilerim.
Sevgiyle kalın.
Psikolog
Ayşe Tuba Aksakallı
Teşekkür ederim