Psk. Ayşe Tuba Aksakallı
Türkiye, Erzurum
Genç-Yetişkin | Bireysel & Çift Danışmanlığı, Yüz Yüze ve Online Psikolojik Danışmanlık
Uzman Hakkında
Merhaba Sevgili Danışanım,
Psikolog olarak , bireylerin psikolojik sağlığını iyileştirmelerine, kendilerini keşfetmelerine ve yaşam kalitelerini artırmalarına yardımcı oluyorum. Siz de bu yolculuğa adım atmak ve kendinizi daha iyi tanımak isterseniz , benimle iletişime geçebilirsiniz.
Eğitim
- Atatürk Üniversitesi - Lisans
Seminerler / Konferanslar (Sertifikalar)
- Yaşam Koçluğu Eğitimi
- Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi
- BDT( Bilişsel Davranışçı Terapi)
- Masal Terapisi Eğitimi
- Oyun Terapisi Eğitimi
- Öğrenci Koçluğu Eğitimi
- Cinsel Terapi Eğitimi
- Özel Eğitim Uzmanlığı
- EMDR Eğitimi
- CV Hazırlama Ve İş Görüşmesi Eğitimi
- NLP ve EFT Eğitimi
- Hipnotik Dilin Sırları Eğitimi
- Diksiyon Eğitimi
- MOXO Dikkat Testi Uygulayıcı Eğitimi
Uzmanlık Alanları
Çalışma Ekolleri
- BDT, Şema Terapi, Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi,
Cevaplar (70)
Merhaba Sevgili Danışan,Omuzlarınızdaki görünmeyen yükün ağırlığını, hele ki kontrol ve başarıya bu kadar önem veren biri için, ne denli yıpratıcı olabileceğini çok iyi anlıyorum. Zihninizde yankılanan o "Neden ilerleyemiyorum?" ya da "Acaba yeterli miyim?" gibi soruların yarattığı içsel huzursuzluk, adeta ruhunuzu kemiren bir sessizliğe dönüşebilir. İş ve kariyerin hayatınızda bu kadar merkezi bir yer tutması ve buna karşılık çevrenizdeki insanların, özellikle de kız arkadaşınızın beklentileriyle kendi hedefleriniz arasında sıkışıp kalmanız, gerçekten zorlayıcı bir durum. Anlattıklarınızdan, meselenin sadece yetişmeyen işler olmadığını, sanki tüm yaşam dengenizin başkalarını mutsuz etmemek üzerine kurulu olduğunu hissediyorum. Kariyerinize öncelik vermek sizi bugüne getirmiş olabilir, ancak ilişkinizdeki huzursuzluğu da bir yük gibi taşıyor olmanız, tahmin edebileceğinizden çok daha fazla enerji tüketiyor olmalı. Belki de dışarıdan gelen kaygılar, kendi içsel baskılarınızla birleşince, bu durumla başa çıkmak katlanarak zorlaşıyor. O sürekli zihninizde dönüp duran "acaba"lar. .. "İşimde yeterince iyi miyim, sevgilime yeterince zaman ayırabiliyor muyum, neleri eksik yapıyorum?" gibi sorular zamanla tüm alanlarda bir yetersizlik hissine yol açabilir. Buna bir nevi içsel boşluk da diyebiliriz. Bu noktada, hem kendinizden hem de ilişkinizden olan beklentilerinizi şöyle küçük bir not alarak gözden geçirmeniz faydalı olabilir. Belki de iş ve özel hayat arasındaki dengeyi kurarken kendinize biraz daha şefkat göstermeniz, kendinize bu kadar yüklenmemeyi denemeniz size iyi gelecektir. Küçük bir mola verip, "Bugün küçük de olsa neleri tamamladım ve kendime neyi borç bildim?" diye düşünmek, yoğun temponuzda fark etmediğiniz küçük ilerlemeleri görmenizi sağlayabilir ve bu bile üzerinizde ciddi bir rahatlama yaratabilir. Türkiye'de özellikle erkeklerin omuzlarına yüklenen "her şeyi yetiştirmek" gibi bir toplumsal beklentinin de farkındayım. Kariyerde başarılı olma, ilişkide anlayışlı olma, kendi ayaklarının üzerinde durma. .. Tüm bu kalıpların arasında kendinize sormadan edemediğiniz pek çok soru olduğunu tahmin edebiliyorum. Belki de güne küçük bir nefes egzersiziyle başlayabilirsiniz. Günde birkaç dakikalığına gözlerinizi kapatıp sadece nefesinize odaklanmak, zihninizdeki o karmaşayı bir nebze olsun dindirebilir. İçinizden geçen düşünceleri bastırmak yerine, onları bir bulut gibi gözlemlemeyi deneyebilirsiniz: "Şu an aklımda bu var ve geçebilir. "İçinizdeki o "boşluk" duygusunu biraz keşfetmek de size yardımcı olabilir. Bu boşluğun nereden kaynaklandığına sessizce bir göz atmak, belki ona bir renk, bir şekil vermeye çalışmak. .. Bir dahaki sefere bu hisler yoğunlaştığında kendinize şu soruyu sorun: "Şu anda asıl ihtiyacım olan şey ne?" Cevap hemen gelmeyebilir, ancak bu küçük molalar zamanla içinizde bir pencere aralayabilir. Eğer tekrar yazmak isterseniz, ilişkinizle ilgili kaygılarınızı veya iş hayatınızdaki beklentilerinizi biraz daha detaylı konuşabiliriz. Tüm bu karmaşanın içinde sadece "çözüm bulmak" için değil, öncelikle kendi duygularınızı anlamak için kendinize zaman ve izin vermeyi unutmayın. Her şey bir anda düzelmeyebilir; küçük adımlara ve küçük ilerlemelere de değer vermek çok önemli. Dilerseniz, bu süreçte size destek olabilecek farklı pratikleri de birlikte deneyebiliriz. Unutmayın, bu yolda yalnız değilsiniz ve kendinize şefkat göstermek, iyileşmenin ilk adımıdır. 🌿Sorunuz sizin için bir cevap olabildiyse, puanlayabilir ve görüşünüzü bizimle paylaşabilirsiniz. Bizlere sorularını yöneltmek isteyen başka arkadaşlarınız varsa onların da yararlanmasını sağlayabilirsiniz. Sağlıklı günler dilerim. Sevgiyle kalın. PsikologAyşe Tuba Aksakallı
Merhaba Sevgili Danışan,Satırlarınızdaki o derin yorgunluğu ben de yüreğimde hissettim. Aile içi ilişkilerin karmaşası ve özellikle eşle yaşanan anlaşmazlıkların yarattığı o tarifsiz yalnızlık duygusu ne yazık ki birçok insanın deneyimlediği zorlu bir süreç. Sizin yaşadıklarınız da, anlattıklarınızdan anladığım kadarıyla, sadece iki kişi arasında değil, adeta kökleri derinlere inen bir aile dinamiği içinde şekillenmiş. O umutla yeniden deneme çabalarınız, o "belki düzelir" diye içinizden geçen fısıltılar. .. Bunların her seferinde aynı döngüye çarpıp geri dönmesi, insanı derinden yaralayan bir durum. Özellikle sevdiğiniz insanın yanınızdayken bile duyulmamak, anlaşılmamak, sesinizin boşlukta yankılanması hissi, bambaşka bir yalnızlık türü yaratır ki, bu yalnızlık insanın ruhunu adeta kemirir. Omuzlarınızdaki "çocuğumuz için" sorumluluğuyla hissettiğiniz sıkışmışlık da, eminim ki bu yükü daha da ağırlaştırıyordur. Eşinizle yeniden o eski yakınlığı arzulamanız, o güzel günleri özlemeniz çok insancıl. O ilk heyecanla "hadi yeniden deneyelim" dediğimiz anlar olur ya. .. Ama sonra o eski kırgınlıklar, o görmezden gelinen duygular birden bire su yüzüne çıkar ve o taze başlangıç umudu yerini yeniden hayal kırıklığına bırakır. İnsanın geçmişe dönüp aynı aşkı, aynı sevgiyi hissetme isteği karşısında eşinizin çabasızlığı, içinizde derin bir yara açabilir. Yıllardır içinizde biriktirdikleriniz öyle bir doluluğa ulaşmış olabilir ki, sadece umudunuz değil, kendinize olan inancınız bile zedelenmiş gibi hissedebilirsiniz. O "ben ne yaparsam yapayım yine aynı şeyler yaşanacak" düşüncesi, bir umutsuzluk sisi gibi hayatınızı sarmış olabilir. Ve bu noktada, biliyorum, sadece mantıkla değil, kalbinizin en derininden gelen sesle kararlar almak çok zorlaşır. Peki, bu döngüyü kırmak mümkün mü, diye soruyorsunuz. Bu çok önemli bir soru ve cevabı da sizin ve eşinizin elinde aslında. Diyelim ki, o sakin ortamı yaratabildiniz ve geçmişin suçlamalarından sıyrıldınız. O zaman, ilişkinizde neleri farklı istediğinizi düşündünüz mü hiç? Sizin için "değer görmek" tam olarak ne anlama geliyor? Eşiniz size nasıl yaklaştığında "evet, işte şimdi anlaşıldım" dersiniz? Bu tür içsel sorgulamalar, kendi ihtiyaçlarınızı netleştirmenize yardımcı olabilir. O küçük egzersiz önerim size de iyi gelebilir diye düşünüyorum. Kendinize o 5-10 dakikayı ayırıp, ilişkinizde özlediğiniz, sizi mutlu eden bir anıyı bir kağıda yazmak. .. Sonra da eşinizden ilişkinizde hayal ettiğiniz, size iyi gelecek üç davranışı yazmasını istemek. .. Bunları kendinize okuduğunuzda, aslında nelere ihtiyacınız olduğunu daha net görebilirsiniz. Belki bir gün bu yazdıklarınızı eşinizle paylaşmak, aranızdaki o buzları eritecek ilk kıvılcım olur, kim bilir?Sizin bu ilişkiyi devam ettirme çabanız gerçekten çok değerli. Ancak unutmamak gerekir ki, bir ilişki iki kişiyle kurulur ve ancak iki kişinin ortak çabasıyla sürdürülebilir. Bu gerçeği eşinizle açık ve dürüst bir şekilde paylaşmak, "Ben bu yükü tek başıma taşıyamıyorum, lütfen birlikte bir çözüm bulalım" demek, belki de atılacak en önemli adımlardan biridir. Bazen insan, o karmaşık duygusal labirentlerin içinde kaybolmuş gibi hisseder. İşte tam da o anlarda, kendinize sadece "ne yapmalıyım?" sorusunu değil, "ne kadar daha bu şekilde devam etmek istiyorum?" sorusunu sormak da size yol gösterebilir. Bu sürecin sizi ne kadar yorduğunu anlıyorum. Eğer isterseniz ve bana güvenirseniz, bir sonraki adım olarak bir evlilik ve aile danışmanıyla görüşmek, hem size hem de eşinize yeni bir bakış açısı sunabilir, belki de o çıkmaz sokaktan birlikte çıkmanıza yardımcı olabilir. Ya da, içinizden gelirse, her zaman tekrar yazabilirsiniz. Bazen tek bir mesaj bile insanın üzerindeki o ağır yükü hafifletebilir. Unutmayın, yalnız değilsiniz ve her zaman bir umut vardır. 🍃Sorunuz sizin için bir cevap olabildiyse, puanlayabilir ve görüşünüzü bizimle paylaşabilirsiniz. Bizlere sorularını yöneltmek isteyen başka arkadaşlarınız varsa onların da yararlanmasını sağlayabilirsiniz. Sağlıklı günler dilerim. Sevgiyle kalın. PsikologAyşe Tuba Aksakallı
Merhaba Sevgili Danışan,Benimle paylaştıklarınızı okurken o "sanaldaki çocuk bile gerçek hayattan bana daha güzel ve motive edici geliyor" cümleniz gerçekten kalbime dokundu. İnsan bazen, özellikle de yeni ve biraz da ürkütücü bir başlangıcın eşiğindeyken, özlediği, sığınacak bir liman gibi gördüğü birine ya da bir bağlanma hissine sıkı sıkıya tutunabiliyor. İzmir'e gitme hazırlığı, kardeşinizin oradaki sosyal çevresi. .. Bütün bu değişimler sizde bir boşluk ve sanki ayaklarınızın altından kayan bir zemin hissi yaratmış, öyle değil mi? Belki de şu anda eski, alıştığınız bir desteğe, o tanıdık güven duygusuna daha çok ihtiyaç duyuyorsunuz bu yüzden. Birlikte konuştuğunuz, içinizi döktüğünüz kişinin sizi anladığını, sevdiğini ve desteklediğini hissetmek gerçekten çok değerli ve bu konudaki hislerinizi asla küçümsemek gibi bir niyetim yok. 🌱 Özellikle uzun süreli yalnızlık ya da gerçek hayatta derin bağlar kuramamış olmak, bağlanma ihtiyacını çok daha hassas ve yoğun bir şekilde hissetmenize neden olabilir. Bu sadece romantik bir bağ arayışı değil, birinin "varlığına" tutunmak bile insana umut ve motivasyon verebilir. Belki de geçmişte kendinizi zaman zaman eksik ya da yetersiz hissettiniz. .. Belki bu duyguları kimseye belli etmediniz, çevrenizdekilerle paylaşmadınız. Ama yazdıklarınıza baktığımda, şu an yaşadığınız o "yabancılık" hissinin sizi oldukça kırılganlaştırdığını seziyorum. İzmir'e gittiğinizde karşılaşacağınız o yeni ortam, kardeşinizle aranızdaki farklılıklar, onun sahip olduğu sosyal çevre. .. Bunlar, istemeden de olsa içinizde bir kıyaslama sürecini başlatmış olabilir. Sanki kalbinizin bir köşesinde o "ait olma" hissine siz de ulaşmak istiyorsunuz gibi geldi bana. Şu anda hissettiğiniz o eksiklik duygusuyla, belki de sanaldaki o kişiye daha fazla sığınıyorsunuz. Çünkü orada -her ne kadar henüz gerçek hayata tam olarak taşınmamış olsa da- bir "kendiniz olabildiğiniz", yargılanmadan anlaşıldığınızı hissettiğiniz bir alan var. Dışarıdan bakıldığında sanal ilişkiler bazen küçümsenebiliyor ama işin duygusal boyutu hiç de öyle yüzeysel değil. İnsan, kendi hayatında o boşluğu nerede doldurabiliyorsa, orada daha anlamlı bir bağ hissedebilir. Belki de şöyle düşünebilirsiniz: Orada size sunulan o "kendilik alanı", gerçek hayatta da yaratılabilir mi? Yani, İzmir'e gittiğinizde, yavaş yavaş kendi küçük sosyal çevrenizi oluşturmak, ilgi duyduğunuz bir kursa yazılmak, kardeşinizin arkadaşlarıyla zorlamadan, küçük küçük etkileşimlerde bulunmak. .. Bu tür adımlar, başlangıçta size biraz zor gelse de o "yabancı" hissettiğiniz boşluktan sizi uzaklaştırmaya başlayabilir. Küçük bir öneri olarak, kendinizi içsel olarak güvende hissettiğiniz anları yazmak size iyi gelebilir. Mesela "En son ne zaman kendimi gerçekten ait hissetmiştim?" diye sorun kendinize ve aklınıza ilk gelen anıyı yazın. Sonra o anda ortamda neler vardı, kimler vardı, neler hissettiniz. .. Birkaç gün boyunca bu egzersizi tekrarlayabilirsiniz. Bu sayede hangi koşullarda kendinizi daha güçlü ve iyi hissettiğinizi keşfedebilirsiniz. İnsanın "gerçek hayata sığamadığında" kendisine bir alan yaratabildiği, kendini önemli ve değerli bulabildiği ilişkiler mutlaka olur; bazen bunlar fizikseldir, bazen dijital. .. Bu his asla küçümsenecek bir şey değil. Ama belki de bu hissin bir kısmını kendi içinizde de keşfetmeye başladıkça, diğer ilişkileriniz de zamanla güçlenecektir. Lütfen kendinize küçük adımlar atma izni verin, olur mu? Bir gün belki kendinizle ilgili daha başka şeyler de paylaşırsınız burada; devam etmek, anlatmak isterseniz ben her zaman buradayım. 😊Sorunuz sizin için bir cevap olabildiyse, puanlayabilir ve görüşünüzü bizimle paylaşabilirsiniz. Bizlere sorularını yöneltmek isteyen başka arkadaşlarınız varsa onların da yararlanmasını sağlayabilirsiniz. Sağlıklı günler dilerim. Sevgiyle kalın. PsikologAyşe Tuba Aksakallı
Merhaba Sevgili Danışan,Satır aralarınızı okuduğumda içinizde biriken o yoğun duyguları daha da net hissettim. Gün boyu iş yerinde biriken yorgunluğun üzerine evdeki o gergin atmosferin eklenmesi, gerçekten de nefes alacak bir alan bırakmıyor gibi olmalı sizin için. Özellikle bir ilişkide sürekli kendinizi savunmak zorunda hissetmek ve hep "yanlış yapan" kişi olarak algılanmak, ruhunuzu derinden yoruyor olmalı. Eşinizin o süreğen negatifliği, kontrolcü ve eleştirel tavırlarıyla baş etmek zorunda kalmanız. .. Burada kesinlikle bir suçlu arayışında değilim, ancak bazı ilişkilerde dengenin tamamen kaybolduğu ve bir tarafın diğerini sürekli aşağıya çektiği durumlar maalesef yaşanabiliyor. Siz bunları anlatırken bile, aranızdaki o güç dengesizliğini ve ilişkinin yükünü neredeyse tamamen sizin omuzlarınızda taşıdığınızı sezebiliyorum. O "her konuda izin istemek zorunda kalmak" ya da "neden bu kadar zaman TikTok'ta harcıyorsun?" gibi ifadeler. .. Bunlar, insanın kendini sürekli gözetim altında, sorgulanan bir pozisyonda hissetmesine neden oluyor. Haliyle bir yerden sonra, en temel ihtiyaçlarınız bile - dinlenmek, biraz kafa dağıtmak ya da o gün yemek yapacak enerjiniz olmaması - yadırganır hale geliyor. İlişkideki bu kontrol ve kıskançlık meselesi, aranızdaki güvenin sürekli zedelendiği izlenimini bende uyandırdı. Bazen insan, sırf karşısındakini mutlu etmek adına kendi gereksinimlerini tamamen göz ardı edebiliyor. Hem kariyerinizde hem de ev hayatınızda sürekli sorumluluk almak, kendi ihtiyaçlarınızı sanki arka plana atmışsınız gibi bir his yaratmış olabilir içinizde. Hele ki tüm bunların altında "yeterince iyi değil miyim acaba?" gibi bir soru işareti varsa, bu duygusal yük zamanla dayanılmaz bir hale gelebilir. Oysa maruz kaldığınız bu eleştirilerin sizin kişiliğinizle doğrudan bir ilgisi olmayabilir. Bazen insanlar kendi iç dünyalarındaki karmaşık duygularla baş etmekte zorlandıklarında, bu olumsuz duyguları dışarıya yansıtabilirler. Bir de şu önemli nokta var: Bu mevcut ortamda çocuk sahibi olma düşüncesini gündeme getirmek. .. Burada derin bir çelişki yaşadığınızı tahmin edebiliyorum. İlişkide sağlıklı bir iletişim ve karşılıklı anlayış olmadan, yeni ve büyük bir sorumluluk almak elbette korkutucu gelebilir. "Ben zaten tükeniyorum, bir de çocuk bakımını üstlenmek acaba beni nerelere götürür?" diye düşünmeniz böyle bir ortamda çok doğal ve anlaşılır. Siz şu soruyu kendinize dürüstçe sorabilirsiniz: Bu ilişkide kendi ihtiyaçlarımı ne kadar önemseyebiliyorum? Kendime ne kadar alan tanıyabiliyorum? Sürekli anlayış gösteren ve destek olan taraf olmanın biriktirdiği yorgunluk zamanla ilişkiden uzaklaşmanıza, hatta kendi değerinizden şüphe etmenize yol açabilir. Bu çok insani bir tepki. Kafanızın bu kadar karışık ve üzgün hissettiğiniz bu dönemde, en azından ara sıra hislerinizi kağıda dökmek ya da kendinize kısa molalar vermek size biraz olsun nefes aldırabilir. İsterseniz şimdi birlikte, sizi biraz daha sakinleştirecek basit bir nefes egzersizi deneyebiliriz. Ya da bu yoğun duyguları başka kelimelerle nasıl tarif edersiniz, sizi en çok neler korkutuyor, isterseniz bu konular üzerinde de konuşabiliriz. Kendi ihtiyaçlarınızı dile getirmek, sağlıklı sınırlar belirlemek ve hayatınızda biraz daha denge hissetmek sizin en doğal hakkınız. Dilerseniz birlikte bu sınırları nasıl çizebileceğinizi, duygularınızı eşinizle daha yapıcı bir şekilde nasıl paylaşabileceğinizi konuşabiliriz. Ya da bu sürecin farklı boyutlarını merak ediyorsanız, bana istediğiniz kadar detaylı yazabilirsiniz. Belki de kendinizi çok yalnız hissediyorsunuzdur, belki de daha önce kimseyle paylaşamadığınız derin yaralarınız vardır. .. Kendi dünyanızda yeniden bir düzen kurmak hiç kolay değil; ben buradayım ve siz hazır hissettiğinizde bu yolculuğa birlikte devam edebiliriz. 🌿Sorunuz sizin için bir cevap olabildiyse, puanlayabilir ve görüşünüzü bizimle paylaşabilirsiniz. Bizlere sorularını yöneltmek isteyen başka arkadaşlarınız varsa onların da yararlanmasını sağlayabilirsiniz. Sağlıklı günler dilerim. Sevgiyle kalın. PsikologAyşe Tuba Aksakallı