Korkularımı yaşıyorum
Sürekli bir yalnızlık içindeyim annem babam hep bizi yanında istiyordu. Çalışın okuyun derler ama hep bir kaygı taşır annem içinde üniversiteye giderken bile ağlamıştı. Babam çalışmıyordu annem mutsuzdu hep işe gidiyordu annem çalışıyordu. Biz hiç yönlendirilerek büyümedik kendi kendime öğrendim her şeyi annem babam çok ilgisizdi sorsanız beni hep dershaneye göndermişlerdir ama oturup konuşamazdık hep bir negatiflik olumsuzluk annem hiç sosyal değildi babam gezmeye giderdi annem evi temizlerdi hep evdeydi gülmezdi eğlenmezdi. Robot gibiydik o robotluk bana da geçti. Biriyle tanıştım o çok sosyaldi ben onların arasında çok pasif kalmıştım. Çok kaygısızlardı hayatlarını işlerini kurmuşlar geziyorlar eğleniyorlardı. Ben kaygılarımdan dolayı çalışmıyordum. Kusuyordum her şey mideme vuruyordu. Onların o hayatı beni çekmişti belki de. O arkadaş grubundan sosyal olanla sevgili oldum o da farkındaydı aramızda mizaç farkı vardı. O kaygısız sürekli gülelim eğlenelim kafasındaydı eski ilişkini unutamamıştı bana unuttum diyordu ama her yerden bir anısı çıkıyordu ben bunları gördükçe kahroluyordum onunsa hiç umrunda değildi geçirdiği iyi vakte bakıyordu arkadaşlar arasında benim üzüldüğüm biliniyordu. Çok fedakar olmjştum bu ilişkide. O ise kendi sınırlarını çok net çizip sözde fedakar olup aslında gizliden gizliye bir şeyler saklayıp masımlaştırıyordu bunları ortaya çıkınca. En yakın arkadaşı da onunla bir olup sürekli beni ya bizi sevmiyor vs diyip duruyordu sürekli bizimle takılıyorlardı biz daha 3 4 aylık sevgiliydik. Benim mizacım onlara onların ki bana çok zıttı. Yanlarında rahat değildim çünkü hep bir duvar örüyorlardı laf sokma espri adı altında saçma sapan daha beni rahatsız edeceğini bildiği espriler yapıp sonra bana şakadan anlamıyorsun etiketi giydiriliyordu. Kendilerini çok normal beni anormal nitelendiriyorlardı bunları direkt söylemiyorlardı ama tavırları hep bir benim üzerimden sorgulama içindeydi ilişkimiz o kadar göz önündeydi ki bundan aşırı rahatsızdım. Sürekli bir kendimi açıklama ihtiyacı duyuyordum. Biz hiç bir şeye karışmayız diyip içten içe her şeyin içindeydiler. Bazen ben mi kendimi böyle içine kapanık soğuk durarak bu imajı çiziyorum diyordum. Olabilir. Ama kendi ilişkileri hakkında tek kelime etmezlerdi konu biz olunca dalga geçer gibi her lafın her tartışmanın ortasındalardı. O kadar sıkıldım ki bu durumdan birisi erkek olmasına rağmen dedikodu diye ölüyor. Ayrıldık hala benden haber götürüyor o tarafa ben hiçbiriyle görüşmüyorum. Güya onlar benimle görüşmüyor tavırlarına giriyorlar. O tarafa haber gönderiyorlar ben de o kişiye yönelik her şeyini kapattım o da bunun farkına varınca olayın ortak arkadaşlardan kaynaklandığını anladı. Oysa çok fazla olay vardı. Şimdi o kişilerle buluşmam gereken bir ortam oldu ve ben onlarsız gittim. Kendilerince iyice bana kuruldular. Ya ben anlamıyorum insanlar neden sürekli kendilerini her olayın içine atıp bir şey yapmıyoruz diye geri çekilirler ki ben yalnızım ama böyle insanların içinde daha yalnız hissettiğim için girmiyorum aralarına sürekli bir çekiştirme içindeler bana ara bozma bile dediler insan bence kendinden bilirmiş çünkü benim asla öyle niyetlerim yoktu. Kendileri bu uzaklığı yaratıp sonra sorunlu benmişim gibi davrandilar. Çok yoruldum artık yalnız kalmak istendikçe yalnızlığa sürükleniyorum
Bu soru 24 Temmuz 2025 12:00 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba Sevgili Danışan,
Yazdıklarınızı dikkatle okudum. Anlattığınız süreci okurken bir yandan yaşadığınız dışlanmalar, anlaşılmama hali ve görünmeyen duvarların sizde nasıl bir iz bıraktığını anlıyorum. Belli ki sadece bir ilişki değil, onun çevresindeki sosyal yapı da sizi fazlasıyla yıpratmış. Aynı zamanda çocukluktan bugüne taşıdığınız bazı öğrenmelerin de, yaşadığınız bu ilişkisel deneyimlerde yeniden canlandığını görebiliyoruz.
Bahsettiğiniz gibi, ebeveynlerinizin sizi çok yanında tutmak isteyen ama aynı zamanda duygusal bağ kurmakta zorlanan bir yapıda olması, çocukluğunuzda sevgiyle mesafesizlik ve ilgiyle kaygı arasında karmaşık bir bağlanma deneyimi yaşamanıza neden olmuş olabilir. Bu tarz aile ortamlarında büyüyen çocuklar, genellikle kendi duygularını düzenlemeyi öğrenmekte zorlanabilirler. Çünkü ne hissettiğini anlamak ya da ifade etmek için ebeveynlerinden bir model göremezler. Bu da ilerleyen yaşantılarda ilişkilerde daha çok kendinden şüphe etmeye, duygularını bastırmaya, kendini açıklamaya ve karşıdakini memnun etmeye çalışan bir yapıya dönüşebilir. Sizin de partnerinize karşı fedakarlıklarınızla, kendinizi sürekli açıklama ihtiyacınızla, dışlanmaktan veya "yanlış" görünmekten duyduğunuz endişeyle bu kalıpları yaşadığınızı görüyoruz.
İlişkide yaşadığınız “görülmeme”, “şaka altında eleştirilme”, “diğerlerinin karşısında yalnız kalma” gibi deneyimler aslında sadece bir ilişkisel problem değil; aynı zamanda geçmişte içselleştirdiğiniz yetersizlik ve dışlanma korkularını da yeniden harekete geçirmiş olabilir. Çünkü bir insanın duygusal güvenliği gelişmediğinde, her yeni ilişkide bu güvenliğin tehdit edildiği hissi çok kolay tetiklenir. Bu noktada kendi duygularınıza yabancılaşabilir, sürekli "Ben mi yanlışım?" diye sorgulamaya başlayabilirsiniz. Sizin yaşadığınız durumda da karşınızdaki grubun eğlenceli, dışa dönük ve özgüvenli tavırları; size “ben yetersizim” gibi hisler yaşatmış olabilir. Oysa ki mizacınız ve duygularınızı yaşama biçiminiz sadece size özgüdür. Bu farklılık sizi eksik yapmaz, yalnızca onların tutumlarıyla çatışabilir.
İlişkinizin çevre tarafından sürekli gözlemlenmesi, tartışmalarınızın alay konusu olması ve bu konulara müdahale edilmesi, sizin özel alanınızı işgal etmiş gibi görünüyor. Bireyin en savunmasız olduğu ilişki alanında bir de arkadaş çevresinin yorumlarına maruz kalması, çok ciddi bir duygusal gerilime yol açabilir. Özellikle siz kaygılı bir yapıya sahipseniz ve geçmişte yeterince anlaşılmamışsanız, bu tarz deneyimler adeta travmatik olabilir. Karşınızdaki kişi bu ortamı savunuyor, sizi yalnız bırakıyor ve kendi sınırlarını çizerek sizi duygusal olarak dışarda tutuyorsa; siz de giderek daha yalnız, anlaşılmamış ve değersiz hissedebilirsiniz. Ve bu noktada haklı olarak kendinizi sorgulamaya başlarsınız.
Sevgili danışan, burada önemli olan sizin duygularınızı geçersiz kılan değil, onları anlamaya çalışan bir ilişkide olmanızdır. Bir ilişkinin temelinde şeffaflık, açıklık ve duygusal güven olmalıdır. Siz duygularınızı ifade ettikçe karşı tarafın sizi duymaması, sınırlarınızı ihlal eden arkadaşlarla ilişkinin devam etmesi ve sizi sürekli rahatsız eden durumların göz ardı edilmesi; aslında sizin ilişkinizdeki öz saygınızı ve sınırlarınızı zedeliyor. Bu yalnızca sevgililik değil, aynı zamanda bireysel sınırlarla da ilgili bir mesele hâline geliyor. Kendinize şu soruyu sormanızı isterim: “Ben bu ilişkide kimim, nasıl görülüyorum ve ben kendimi bu ilişkide nasıl hissediyorum?”
Ayrıca anlattığınız gibi sosyal ortamlarda size yöneltilen dolaylı şakalar, pasif-agresif tavırlar, “biz şakayla konuşuruz, sen anlamıyorsun” tarzı yaklaşımlar da hem toksik iletişim örnekleridir hem de sizin özgüveninizi sarsabilecek söylemlerdir. Bu durum, özellikle çocuklukta bastırılan duyguların yetişkinlikte dışarıdan gelen yorumlara aşırı duyarlılık şeklinde ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu yüzden yalnızca bu ilişkide değil, genel olarak benliğinizin sınırlarını yeniden tanımlamanız çok önemli.
Tüm bu yaşananlar karşısında yalnızlığı tercih etmeniz ise anlaşılır ve çok doğal bir savunma mekanizması. Çünkü zamanla insanlar, güvenli olmayan ilişkilerde kendilerini korumak adına yalnız kalmayı daha konforlu bir alan olarak seçerler. Fakat yalnızlık, bir tercih olmaktan çok bir korunma biçimine dönüştüğünde duygusal izolasyonu da beraberinde getirir. Bu noktada yalnızlığı bir “korunma alanı” olarak değil, kendinizle yeniden bağ kurma ve güçlenme fırsatı olarak kullanabilirsiniz.
Yaşadığınız bu duygusal yükleri ve ilişki kalıplarınızı daha yakından fark edebilmek adına bir psikolojik destek sürecine adım atabilirsiniz. Çünkü bu yalnızlık, kendini anlatamama ve duygusal olarak bastırılma deneyimleri profesyonel bir alanda anlamlandırıldıkça hafifler. Bu süreçte hem geçmiş yaşantılarınızın üzerinizdeki etkilerini fark edebilir hem de kendi sınırlarınızı yeniden oluşturabilirsiniz. Özellikle bireysel danışmanlık ile birlikte içsel sesinizi, ihtiyaçlarınızı, duygusal tetikleyicilerinizi ve kendinize dair bakış açınızı güçlendirmek mümkün olabilir.
Kendinizi suçlamadan, duygularınızı bastırmadan, sırf başkaları sizi dışlamasın diye kendi iç sesinizi susturmadan ilerlemenizi dilerim. Sizin duygu ve düşünceleriniz en az diğer insanlarınki kadar kıymetli ve anlamlı. Lütfen bu süreçte kendinizi ikinci plana atmayın. Bugün yalnızlığın içinde hissettiğiniz kırılganlık ve yorgunluk, ileride çok daha güçlü sınırlarla var olmanıza zemin hazırlayabilir. Siz yalnız değilsiniz; bu duyguları fark etmeniz bile değişimin ilk adımıdır.
Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğiniz farklı bir soru veya aklınıza takılanları yeni bir soru oluşturarak bizlere iletebilirsiniz.
Sevgiler,
Psikolog Betül Canbel
Teşekkür ederiim♥️
Yorumlar
Psk. Betül Canbel
Merhaba Sevgili Danışan, Güzel geri dönüşleriniz için ben de teşekkür ederim. Tekrar bir sorunuz olduğunda buradayız. Kendinize iyi bakmanız dileğiyle. Sevgiler, Psikolog Betül Canbel
27 Temmuz 2025 17:09