Aile

Kronik depresyontan nasıl çıkılır?

Gizli Kullanıcı24 Haziran 2025 23:02

Kendimi tamamen boşlukta hissediyorum. Normalde beni mutlu edecek sevindirecek olan hiçbir şey artık bana zevk vermiyor. Zamanla git gide bu hisler arttı ve beni daha da içine çekmeye devam etti. İç sesim hiç susmuyor, olabilecek bütün felaket senaryolarını, geçmişte yaşadıklarımı, gelecekte yaşayabileceğim tüm aksilikleri her gün her dakika bana hatırlatıyor. Ani gelişen öfke patlamaları yaşıyorum, içimde sürekli patlamaya hazır bir bomba var ve tek gereken de küçücük bir tetikleyici olay.. Sanırım artık yükler omzuma ağır gelmeye başladı ve taşıyamadıkça yere yığıldım kaldım. Annem ben 8 yaşındayken bir akraba tarafından kadın cinayetine kurban gitti, babam deseniz zaten sevgi görmediğimiz yetmemiş gibi bir de üstüne şiddet gördük. O dönemlerde bile birşeyler o kadar ağır gelmiş ki 16 yaşında genetik yatkınlığım olmayan bir kansere yakalandım. Kanser yüzünden feda ettiklerim,yaşadıklarım ağır geldi bu sefer de. Tam artık babamla yaşamıyorum hayatım yoluna girdi girecek derken bu sefer babamı 3 ay önce kanserden kaybettik. Nefretimde, sevgimde içimde öylece kalakaldı. 23 yaşında hem annesiz hem babasız kaldım..Sonrası aylarca geçmeyen baş ağrıları.. Ne yapacağımı bilmiyorum ama hiçbir şey yapmaya ne hevesim ne de halim yok. Nasıl çıkılır bu durumdan? Ben kendimi mutlu hissedemiyorum ve hissedebileceğime dair inancım da kalmadı artık. Baş ağrılarım nasıl geçecek, iç sesimi nasıl sustururum, mutluluğu tekrardan nasıl öğrenebilirim?

Bu soru 25 Haziran 2025 10:04 tarihinde Uzman Klinik Psikolog Elif Kızılkaya tarafından cevaplandı.

  • Cevaplandı

  • Paylaş:

Merhaba Sevgili Danışan,


Yazdıklarınızı dikkatle okudum. Her satırınızda biriken yükü, görünmeyen yaraları ve bugüne dek taşıdığınız ağır duygusal mirası hissetmemek mümkün değil. Yaşadığınız travmalar, kayıplar ve hayatınız boyunca üst üste gelen krizler, ruhsal ve bedensel sınırlarınızı fazlasıyla zorlamış. Tüm bunların ardından hala yaşamla bir şekilde bağ kurmaya çalışmanız, aslında ne kadar güçlü bir hayatta kalma içgüdünüz olduğunu da gösteriyor.


Senin hikayende beni en çok etkileyen şeylerden biri, hayatın seni çok erken yaşta çok fazla şeyle baş başa bırakmış olması. Annenin kaybı, yaşadığın travma, çocuklukta sevgi yoksunluğu ve şiddet... Sonrasında gelen ciddi bir hastalık süreci, gençliğin daha başında babanı da kaybetmen... Bütün bunlar, senin ruhunun ağır taşlar altında ezilmesine sebep olmuş olabilir. Ve tüm bu yaşananlardan sonra “mutlu olamıyorum” demen kesinlikle bir eksiklik değil; bu, yıpranmışlığının doğal bir sonucu.


Bazen hayatta yaşadığımız şeyler o kadar büyük olur ki, bedenimiz ve zihnimiz bununla baş etmek için alarm verir: geçmeyen baş ağrıları, iç sesi susturamamak, öfke patlamaları, keyif alamama, tükenmişlik... Bunlar senin zayıf olduğunu değil, fazlasıyla yorulmuş olduğunu gösterir. İçindeki ses susmuyor çünkü o da aslında bir “yardım çığlığı” atıyor; “beni fark et, ben bu kadar yükü kaldıramıyorum” diyor olabilir.


İç sesinizin susmaması, geçmiş ve gelecek arasında sıkışmış hissetmeniz; travmalarla birlikte gelen “içsel tetikte olma” halinin çok doğal bir sonucu. Bu sesi tamamen susturmak belki kısa vadede mümkün olmayabilir, ama zamanla bu sesle aranıza biraz mesafe koymak mümkün. Belki de bu sesi bastırmak yerine, ona şöyle söylemeyi deneyebilirsiniz: “Şu an seni dinlemem gerekmeyebilir. Ben nefes alıyorum ve buradayım.” Bu çok küçük ama etkili bir içsel duruş olabilir.


Mutluluk hissine yabancılaşmak, bir şeylerden keyif alamamak; yaşadığınız travmaların ruhsal izlerini taşıyan bir başka doğal tepki. Bu hissizlik hali, sizin duygusuz olduğunuzu değil; bir savunma mekanizması olarak kendinizi korumaya çalıştığınızı gösteriyor. Belki şu an yapmanız gereken tek şey, kendinize bu hissizlik için bile anlayış göstermek olabilir.


Zorlayıcı duygularla başa çıkabilmek için bazen küçük egzersizler, bedeni ve zihni sakinleştiren rutinler iyi gelebilir. Örneğin:

Günde birkaç dakika ayırarak gözlerinizi kapatıp, burnunuzdan derin nefes alıp 4 saniye tutup, 6 saniyede ağızdan vermeyi deneyebilirsiniz. Bu sırada kendinize “Bu an geçici. Şu anda güvendeyim.” gibi cümleleri hatırlatabilirsiniz.

Tüm bu yaşadıklarınızın ardından yalnız hissetmeniz çok doğal. Yine de şunu paylaşmak isterim: Böyle dönemlerde duygularınızı güvenli bir ortamda ifade edebilmek, yaşadıklarınızı anlamlandırmak için bir uzmana başvurmak oldukça destekleyici olabilir. Acılarınızı tamamen unutturmaz ama onlarla daha sağlıklı bir ilişki kurmanıza, içinizde taşıdığınız yükü yavaş yavaş hafifletmenize yardımcı olabilir. Belki bugün değil, belki hazır hissettiğinizde bir gün. Bu da bir seçenek olarak aklınızda kalabilir.


Bunlar tek başına büyük değişimler yaratmayabilir elbette. Ancak bir adım, diğerinin kapısını açar.

Hayat bazen insana tüm seçeneklerin tükendiği hissini verir. Ama bazen sadece biri bile yeterlidir. Ve siz o seçeneği sormuşsunuz: “Nasıl çıkılır bu durumdan?” Bu sorunun içinde hâlâ bir umut izi var. İçtenliğiniz ve duygularınızı böylesine dürüst bir şekilde paylaşmanız, belki de iyileşmenin ilk sessiz adımıdır.


Umarım cevabım yeterli olmuştur, sormak istediğin şeyler olursa sorabilirsin.


Sağlıklı Günler Dilerim


Klinik Psikolog Elif Kızılkaya



Cevaplanmış benzer sorular