Nasıl kolay unutabilirim?
İki senelik ilişkim, bir sene önce tam bugün sona erdi. İlişkinin başlarında, o çok çocukça ve olgunluktan uzak bir kişiliğe sahipti. Sürekli sosyal medyada kadınların fotoğraflarını beğeniyordu. Defalarca yapma dediğim halde bunu sürdürdü. Arkadaşlarıyla yaptığı iğrenç konuşmaları bile okumuştum. Zamanla bu durum beni çok soğuttu ve sonunda içimde biriktirdiklerimi patlattım. Sürekli dile getiriyor, tartışıyorduk.
Benim de hatalarım oldu ama bir hata yaptığımda, “Hata bir kere yapılır,” deyip tekrar etmedim. O ise hatalarını düzelteceğini, eskisinden daha iyi biri olacağını söyledi. Gerçekten de bir süreliğine düzeldi ama ben geçmişi bir türlü geride bırakamadım. İçimde sürekli bir öfke ve kırgınlık vardı. Kelimelerimle onu kırarak sanki intikam almaya çalıştım.
Sonunda dayanamadım ve ayrılmak istedim. Bu yaklaşık iki ay önceydi. Ama ayrılıktan bir hafta geçmeden ona tekrar yazdım, çünkü bu ilişkiyi severek bitirmiştim. Bir şans daha vermek, düzeltmek istedim.
Bu süreçte ailesi, onun ağladığını görmüş ve “Bu ilişki bir daha olmaz, istemiyoruz” diyerek onay vermemiş. O da bana ailesini bahane ederek geri adım attı. Yine de bir şekilde barıştık. Ama kısa sürede yine bana nankörlük etmeye başladı. “Ben senin için nelere katlandım, ne kadar emek verdim, sen nankörsün” dedim.
Ailesi, onun ders çalışmadığını ve benimle konuştuğunu fark edince baskı yapmaya başlamış. Yapraklar dökülmeye başlayınca sonbaharı bahane etti yani… Ve sonuçta benden ayrıldı. “Aileme laf eden biriyle olamam,” dedi. Ama ben sadece rahatsız olduğumu söylemiştim.
Ayrılırken, “Doğum gününü kutlayacağım, hatta sana hediye bile yollarım,” demişti. Şu an saat 15:07… Hâlâ hiçbir şey yok.
Ben onun yanına annemden, babamdan habersiz giderdim. Okulda yemek yemez, ona küçük hediyeler alarak mutlu etmeye çalışırdım. Evet, o da çabaladı zaman zaman, ama hiçbir zaman benim sevgim hafife alınacak kadar az değildi.
Ayrılırken yüzüme her şeyi vurdu: “Hataların oldu, hiç özür dilemedin,” dedi. Ama bir özür her şeyi düzeltir miydi? Ben özür dilemek yerine emek vermeyi tercih ettim. Yine de yaranamadım.
Onun ailesi bana kötü davranırken ben anneme bile bir şey anlatmadım. Çünkü anlatırsam işler daha kötü olacaktı. Arkadaşlarımı ektim, onunla buluşmaya gittim. Ağzından bir iltifat almak için çok uğraştım dedi bana. Belki romantik biri değildim ama sevgiyi çok güzel hissettirdiğime inanıyorum.
Ve evet, benim de hatalarım oldu. Ama bu şekilde terk edilmeyi, bu kadar yok sayılmayı hak etmedim. Şu an psikolojik olarak gerçekten çok yıpranmış durumdayım.
Onu düzeltmeye çalıştım… Ve gerçekten düzelttim. Adam etmeye uğraştım. Şimdi bakınca, onu ben toparladım ama bir başkası gelip hiçbir emek vermeden bu “hazır yemeği” yiyecek gibi hissediyorum. Bana ailesiyle yaşadığı kavgaları anlatırken bile onu rahatlatmaya çalışıyordum. “O senin ailen, böyle şeyleri kafana takmamaya çalış,” diyordum. Ağzımdan tek bir kötü kelime bile çıkmazdı. Hep yanında olan, destek veren bendim.
Bana ise, “Sen beni hiç önemsemiyordun” diyordu. Kıyafetlerime karışıyordu. Ben de, onun başka kadınları beğenip benim giydiklerime karışmasını adil bulmuyordum ve karışmamasını söylüyordum. Arkadaşlarına yazdığı o iğrenç mesajları yüzüne vurduğumda ise, “Ne demişim ki?” deyip inkar ediyordu. “Kanıtla” diyordu. Ama ben, o çirkin sözleri yazmaya utanıyordum. Bu yüzden konuşamıyor, sessiz kalıyordum ve beni yalancı çıkarıyordu.
Ve hâlâ aklım almıyor… Halı saha maçı yapacaklardı arkadaşlarıyla, o dönem maddi durumu iyi değildi. Ailesi beni istemediği hâlde, “Ona nasıl para göndersem de mahcup olmadan kabul etse?” diye düşündüğüm oldu. İşte bu kadar ince düşündüm, bu kadar çok sevdim… Ama sonunda kırılan, tükenen, sorgulayan hep ben oldum.
Bir insan hem sevdiğini söyleyip hem de nasıl bu kadar psikolojik şiddet uygulayabilir… Gerçekten aklım almıyor.
Bu soru 21 Haziran 2025 10:32 tarihinde Psikolog İrem Gülsün Zengin tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Sevgili Danışanım,
Öncelikle duygularını bu kadar açık bir şekilde paylaşman çok kıymetli. Yaşadıkların ve şu anda hissettiğin karmaşa, üzüntü ve öfke son derece anlaşılır. Bir ilişkide en yıpratıcı şeylerden biri, sevmek ve çabalamak için elinden geleni yaparken karşılığında sevgiyi değil, suçlamayı ve değersizlik duygusunu hissetmektir. Yazdıklarından anladığım kadarıyla uzun süre bu ilişkide yalnız kalmışsın; yani onunla beraberdin ama aslında onunla birlikteyken bile kendi duygularını hep tek başına taşımışsın.
İlişkinin başlarında yaşanan saygı sınırlarını aşan davranışlar, sosyal medya üzerinden başka kadınlara yönelmesi ve arkadaş ortamında yaptığı konuşmalar, senin kırılmana neden olmuş. Ne yazık ki, kırılan bir güveni tekrar onarmak çok zordur. Sen çabalamışsın, affetmeyi denemişsin ama affetmek, olanları unutmak ya da hissetmemek demek değil. Sen yaşadığın hayal kırıklığını ve öfkeni hep içinde biriktirmişsin. Bunu ona anlatmışsın belki ama sana kendini gerçekten güvenli, anlaşılmış ve değerli hissettiren bir ilişki ortamı oluşmamış.
Senin sorumluluğunu aldığın kısımda kendini sorgulaman çok kıymetli. Evet, bir ilişkide herkesin zaman zaman hataları olur ama sen hatalarını fark ettiğinde sorumluluğunu alıp davranışını değiştirmişsin. O ise aynı davranışları tekrar etmiş ve üstelik hatalarını inkâr etmiş. Özellikle arkadaşlarına yazdığı mesajlarda seni yalancı çıkarması, sana saygı göstermediğini ve aslında güven ilişkisini ciddi şekilde zedelediğini gösteriyor.
Bir insanın hem seviyorum deyip hem de seni psikolojik şiddete maruz bırakması kulağa çok karışık gelebilir. Ama bazen insanlar kendi sevme biçimlerini bile sağlıklı geliştirememiş olurlar. Sevdiğini zannetmek, karşısındaki kişiyi kontrol etmek ya da manipüle etmek hakkını vermez kimseye. Kıyafetlerine karışması, arkadaşlarından uzaklaştırması, seni sürekli suçlaması, sana psikolojik şiddet uygulaması kabul edilebilir değil. Ne yazık ki bu, sevgi değil. Bu, kontrol ve güvensizlik döngüsünün bir yansıması.
Sen bu ilişkide çok fazla emek vermişsin, hatta onu değiştirmeye çalışmışsın. Ama birini değiştirmek ya da düzeltmek bizim görevimiz değil. Bir ilişki iki kişi arasında olur ve iki taraf da sorumluluk almalıdır. Sen tek başına onun duygusal yükünü taşımışsın, ailesine destek olmuşsun, fedakarlık yapmışsın ama karşılığında hep eksik, hep suçlanan, hep yalnız kalan kişi olmuşsun. Şimdi aklında şöyle bir düşünce var: "Ben bu kadar çabaladım, onu ben toparladım, şimdi başka biri gelip bu emeğin karşılığını mı görecek?" Bu duygu çok tanıdık ve çok insani. Gerçekten çok çaba verdiğimiz birini kaybettiğimizde, onun değişmiş halini başkasına vermesi çok acı verebilir. Ama şunu da bilmelisin: Bu emeğin değer görmediği bir ilişkide kalmak, uzun vadede seni daha da yıpratır.
Sana zarar veren bir ilişkide kalmanın temelinde çoğu zaman "yalnız kalma korkusu" ya da "yetersizlik hissi" yatar. Sen bir yandan çok güçlü bir şekilde sevmişsin ama bir yandan da kendi ihtiyaçlarını hep geri plana atmışsın. Belki de bu noktada kendine sorman gereken soru şu olabilir: "Ben bu ilişkide kendimi nasıl hissediyorum? Değerli mi, yoksa sürekli eksik ve suçlu mu hissediyorum?"
Çünkü bir ilişki, öncelikle bize kendimizi değerli ve güvende hissettirmelidir.
Senin yaşadıkların kolay şeyler değil, uzun süreli bir psikolojik yıpranma yaşamışsın. Bu nedenle bu süreci bir uzmandan yüz yüze destek alarak çalışman sana çok iyi gelecektir. Böyle ilişkiler sonrası insanlar genellikle "Ben bir daha kimseyi bu kadar sevemem", "Yalnız kalırım" gibi kaygılara kapılır. Ama sen kendine dönüp, bu ilişkide yalnızken de ne kadar güçlü olduğunu ve kendini ayağa kaldırabileceğini hatırlayabilirsin.
Bundan sonrası için en önemli adım, bir ilişkiye değil, öncelikle kendine emek vermek. Belki de şu anda kendini iyileştirmek, sınır koymayı öğrenmek ve öz değerini yeniden inşa etmek için yeni bir döneme giriyorsun. Bu süreçte kendine nazik olmanı, içindeki kırılmış çocuğu duyup onunla ilgilenmeni çok önemsiyorum. Unutma ki, bazen bir ilişkiyi bitirmek en büyük kendini sevme eylemi olabilir.
Sevgilerimle🧡
Psikolog İrem Gülsün Zengin
Kendimi çok degerli hissettim çok teşekkür ederim
Yorumlar
Psk. İrem Gülsün Zengin
Rica ederim 💙
24 Haziran 2025 12:40