Romantik İlişkiler

Nasıl sağlıklı bir ilişkim olur

Gizli Kullanıcı27 Temmuz 2025 12:03

Babamın annemi ben daha çok küçükken aldattığını öğrenmem bunun yüzünden evde oluşan çok büyük kavgalar evde sürekli içki kaynaklı kavgalar ama düşünsenize siz daha çocukken her şeyi biliyorsunuz ve hep öyle devam ediyor babam çok bencil bitir adam hayatı boyunca bizi hep ikinci plana attı arkadaşları çevresi daha önemliydi bizimle vakit geçirmeyi hiç sevmiyor bu yüzden de asla geçirmedi zaten bende bunları görerek büyüdüğüm ve baba kız ilişkimizin sıfır olmasından dolayı mı bilmiyorum 21 yaşındayım şimdi evlilik düşünmüyorum zaten ama konuştuğum biri bile olamıyor ileride biriyle evleneceğimi düşünemiyorum hayal bile kuramıyorum birinin beni seveceğini de düşünmüyorum asla belki seviyor ama inanmıyorum sanki her an bana yalan söylüyor beni bırakıp gidecek gibi ilişki yapamıyorum bu beni hayatım anlamında çok zorluyor ne yapmam lazım nasıl düzeltebilirim

Bu soru 28 Temmuz 2025 08:20 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.

  • Cevaplandı

  • Paylaş:

Merhaba Sevgili Danışan,


Bu kadar yoğun, derin ve aslında çok erken yaşta içine çekildiğin bir acıdan açık yüreklilikle bahsetmiş olman büyük bir güç göstergesidir. Her ne kadar kendini kırılgan ve güvenmekten uzak hissetsen de, içinde “ben böyle yaşamak istemiyorum” diyen güçlü bir tarafın hâlâ var. İşte bu tarafın sayesinde bugün bu soruyu sorabiliyorsun: “Nasıl sağlıklı bir ilişkim olur?” Bu soru, sadece bir ilişki arayışı değil, aynı zamanda “ben sevilebilir miyim?”, “güven kurabilir miyim?”, “ben de mutlu olmayı hak ediyor muyum?” gibi çok daha derin anlamlar barındırıyor. Ve bu sorulara cevap bulmak için çocukluk yaralarının izini sürmek, onları tanımak, anlamak ve dönüştürmek gerekir. Şimdi adım adım senin iç dünyandaki bu düğümlere birlikte bakalım ve çözüm yollarını konuşalım.


Senin yaşadığın şey yalnızca bir ebeveyn çatışması değil, çocuk kalbinin en güvenmesi gereken insan tarafından defalarca hayal kırıklığına uğramış olmasıdır. Bir çocuk için babanın başka bir kadına ilgi göstermesi, annesine saygısızlık etmesi, evde şiddetli kavgaların olması, alkolün sürekli kriz yaratması çok daha büyük anlamlar taşır: “Ben yeterince sevilmiyorum”, “güvenilecek kimse yok”, “her şey bir gün bozulur”, “ben ne yaparsam yapayım insanlar beni önemsemez.” İşte bu erken yaşta içselleştirdiğin inançlar, bugünkü ilişkilerinde karşına tekrar tekrar çıkıyor. Sen farkında olmadan, o geçmişte babanla kuramadığın bağın etkisiyle, şimdi potansiyel bir ilişkinin bile başlamasına izin veremiyorsun. Çünkü senin zihninde bir ilişki demek; aldatılmak, terk edilmek, ikinci planda kalmak, görülmemek, değersiz hissetmek demek. Oysa ilişki dediğimiz şey, iki insanın birbirini büyütmesi, desteklemesi, güvende hissettirmesi olmalı. Ama sen çocukken bunun tam tersini gördün. Şimdi bu durumu değiştirmek istiyorsan önce inandığın kalıpları fark etmen gerekiyor.


Kurduğun cümle çok güçlü: “Birinin beni seveceğini düşünemiyorum, belki seviyordur ama inanmıyorum.” Bu, sevgiye dair travmatik bir bağlanma örüntüsünü gösterir. Yani biri seni sevse bile, senin zihnin “bana oyun oynuyordur”, “nasıl olsa terk eder”, “şimdi iyi ama sonra aynı olur” gibi savunmalarla seni korumaya çalışır. Çünkü geçmişte seni koruyacak bir sistemin olmadı; şimdi bu görevi zihnin devraldı ama bu koruma, aslında seni yalnızlığa da mahkûm ediyor. Bu yüzden bu inançları dönüştürmek çok önemli. Bu dönüşüm, hemen olacak bir şey değildir. Ancak zamanla, adım adım, hem içindeki küçük kız çocuğuna şefkat göstererek hem de dış dünyada güvenli bağlar kurarak inşa edilir.


Peki bunu nasıl yapabilirsin?


Öncelikle kendine şu soruyu sorarak başlayabilirsin: “Ben sevgiyi ne zannediyorum? Sevgi benim için ne anlama geliyor?” Eğer içinde cevaplar şunlara benziyorsa - “yaralanmak”, “bağımlı olmak”, “karşılıksız kalmak”, “tutunamamak” -bu senin sevgi tanımının çocukluk acılarına dayandığını gösterir. Ama sevgi aslında şefkattir, sabırdır, birlikte var olabilmektir. O yüzden önce bu tanımı değiştirmeye ihtiyacın var. Kendine şu tür cümlelerle yeni bir iç konuşma başlatabilirsin: “Geçmişte yaralandım ama her ilişki aynı olmak zorunda değil.” “Beni birinin sevmesi için mükemmel olmam gerekmiyor.” “Ben yalnızca annemle babamın ilişkisinden ibaret değilim.” Bu cümleleri her gün tekrar etmek basit görünse de zihninde yavaş yavaş yeni bir yol açar.


İkinci olarak, geçmişte yaşadığın travmatik anılara şefkatle yaklaşmak ve onları yeniden duygusal olarak işlemek gerekir. Çocukken evde olup bitenleri ‘görmüş’ olman aslında seni duygusal olarak çok erken büyümeye zorlamış. Bu yüzden o zamanlarda bastırdığın korku, öfke, üzüntü duyguları şimdi gün yüzüne çıkıyor. Belki de hiç ağlayamadığın, hiç konuşamadığın, hiç kimseye anlatamadığın şeyler birikmiş durumda. Bunları bir yetişkin olarak yeniden hatırlayıp yazıya dökmen, duygularına bir çıkış yolu vermen çok iyileştirici olabilir. Bir günlük al ve sadece çocukluğuna mektup yaz. “O gün evde babam annemi kırdığında ben ne hissettim?”, “Beni ikinci plana atmasına nasıl tepki verdim?”, “Kendimi nasıl korudum?” gibi sorularla o çocuk halinle temasa geç. Ona sahip çık. Onu dinle. Böylece bugünkü ilişkilerine yön veren o çocuk tarafın yalnız olmadığını hissetmeye başlayacak.


Üçüncü olarak, güvenli bir ilişki kurabilmek için önce güvenin ne olduğunu, nasıl hissettirdiğini, nasıl geliştiğini öğrenmen gerekir. Güven, bir anda doğmaz. Kimi zaman günler, aylar, yıllar alır. Ama güvenin temel göstergeleri vardır: Karşındaki insan seni tutarlı bir şekilde dinliyor mu? Söyledikleriyle yaptıkları tutarlı mı? Yanındayken kendin olabiliyor musun, yoksa hep tetikte misin? Sana alan açıyor mu yoksa seni bastırıyor mu? Bu tür sorularla tanıdığın kişilere dikkatli ama açık bir şekilde yaklaşabilirsin. Unutma, hiç kimse ilk andan itibaren yüzde yüz güven veremez ama adım adım bu güven oluşur. Bu yüzden biriyle tanışmak seni ürkütse bile, kalbini biraz aralık bırak. Gözlem yap. Bekle. Korkularını dile getir. Ve en önemlisi, sınırlarını belirle. Çünkü sağlıklı bir ilişkinin temelinde en çok da “sınır bilinci” vardır.


Sana şunu da hatırlatmak isterim: Güvenmekle kontrolsüzce bağlanmak aynı şey değildir. Güven, temkinli bir yakınlıkla gelişir. Bağlanmak ise çoğu zaman bağımlılıkla karışır. Biri seni sevdiğinde onun her an yanında olmasını, her duygunu anlamasını, hiç gitmemesini istemen doğaldır — ama bu, geçmişte seni terk eden baba figürüne karşı içindeki korkudan gelir. O yüzden şimdi kuracağın ilişkilerde önce kendine şunu hatırlat: “Ben kendi başıma da ayakta durabilirim. Birini sevsem de kaybetmekten korkmadan yaşamalıyım.” Bu iç konuşma, seni hem kendi merkezinde tutar hem de karşındakiyle daha eşit bir bağ kurmanı sağlar.


Bir diğer önemli adım da, kendini sevilmeye layık görmeyi öğrenmendir. Biri seni sevmek istediğinde “neden?” diye sormak yerine, “benim sevilecek yanlarım neler?” diye düşünmeye başlamalısın. Şefkatli misin, merhametli misin, düşünen bir yapın mı var, sadık biri misin? Bunları yaz bir yere. Aynaya bak ve bu özelliklerini sesli oku. Kendini ne kadar tanır, ne kadar kabul edersen; biri seni sevdiğinde o sevgiye o kadar kolay inanırsın. Aksi hâlde hep bir şüphe olur: “Kesin bir oyun var.” Ama aslında oyunu oynayan kişi değil, sadece geçmişin seni gölgede bırakıyor olabilir.


Son olarak, bir uzmanla görüşemiyorsan bile kaynak kitaplardan, videolardan, güvenilir içeriklerden faydalanabilirsin. Özellikle “bağlanma stilleri”, “duygusal ihmal”, “çocukluk travmaları” gibi konular seni kendinle yüzleşmeye bir adım daha yaklaştırır. Kendine bu anlamda yatırım yapmak, sadece gelecekteki ilişkilerin değil, şu andaki benliğin için de çok kıymetlidir.


Sevgili danışan, senin birinin sana sevgisini ispatlamasına ihtiyacın yok. Sen zaten sevilebilir birisin. Geçmişte eksik aldığın ilginin bugünkü seni tanımlamasına izin verme. Şu an karşında duran bu satırlar bile, yalnız olmadığını, anlaşılabileceğini ve iyileşmenin mümkün olduğunu gösteriyor. Küçük küçük adımlar attıkça, hem kalbin yumuşayacak hem de gözlerin hayal kurmayı yeniden hatırlayacak.


“Bugün, geçmişten taşıdığım hangi inancı bırakabilirim?”


Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğin farklı bir soru veya aklına takılanları yeni bir soru oluşturarak bizlere iletebilirsin.


Sevgiler,

Psikolog Betül Canbel

Cevaplanmış benzer sorular