Romantik İlişkiler

Ne yapmalıyım ?

Gizli Kullanıcı19 Eylül 2025 13:15

Merhaba yönetici olduğum iş yerinde bir kişi bana aşık oldu .O kadar güzel ve alımlıydı ki birinin ona aşık olmama şansı yoktu ve aramızda 6 yaş vardı .Yönetici olduğum için bir çok kişinin bana ilgi duyduğunu biliyordum ve ciddi bakmamıştım.

Bir sene boyunca bana ilgi duyan bakışlar yaşanmaya başladı ve biranda kendimi onunla ilişkinin içinde bulmuştum. Ona o kadar çok aşık oldum ki beni eline geçirmişti ve bırakamıyordum. Hipnoz olmuştum. Kendimi bu ilişkide eksik hisseden taraf olarak görüyor ne isterse yapıyordum .Çok güzeldi ve bu kadar güzel biri benimle olmamalıydı.

Boyum kısaydı ve özgüvenim yoktu .

Ama o bunlara önem vermiyordu. Kendimi ne istediğini bilen biri olarak biliyordum ancak taşıdığım şartlar buna el vermiyordu. Sonunda beni seven birini buldum ve benim istediğim gibi biriydi bu durum beni öylesine heyecanlandırıyor ve mutlu ediyordu ki onun için yapamayacağım hiçbir şey yoktu.

Günler haftalar aylar geçiyor kelebekler uçuşuyor ve ilişkimiz ortaya çıkmaya başlıyordu ve aslında fiziki görünümün ilişki için önemli olmadığını sohbetin muhabbetin fikirlerin enerjinin kültürün geleneğin önemli olduğu ortaya çıkmaya başlıyordu

Onun ve benim ilk ilişkimiz olması bir çok heyecanlı unutulmaz anıların kalıcı olarak hafızalarda kazınmasına neden oluyor bir türlü birbirimizden kopamıyorduk.

Ama eğitim durumlarımız kültürlerimiz yörelerimiz farklıydı.

Bir süre sonra aslında onu kazanmaya çalışan bir erkek modeli olduğumu görmeye başladım.

Sürekli onu kazanmak için bir mücadele veriyor onu şımartmak onu şaşırtmak için çaba sarf ediyordum.

Onunla güzel sohbetler ediyor. Daha önce hiç yaşamadığı şeyler yapıyordum. Bu durum beni o kadar çok mutlu ediyordu ki... Artık daha ne yapabilirim durumuna girmeye başlamıştım.

İlişkinin ilerlemesi için hiçbir şey yapmayan biri için o kadar çok çaba sarf ediyordum ki ..

Sürekli kıskançlık tartışmaları yapıyorduk ama bu durum bana önem verdiği hissine kaptırıyor onu mutlu etmek için daha çok çaba sarf ediyordum.

Beni o kadar avucunun içine almıştı ki hayatım artık onun olmuştu.

Arkadaş çevrem dahil herkesi kaybetmeye başlamıştım,

Ben artık yönetilmekten bıkmıştım. Ve artık ilişkimizi sorgulamaya başlamıştım. Çevremdeki hiç bir arkadaşımla beraber bir ortama girmemiştik ve bizi gören kimse yoktu .Sadece o ve ben vardık bu ilişkide.... Kimseden gizlemiyor sürekli sosyal medyada paylaşıyorduk. Birbirimize çok yakıştığımızı düşündüğümüz için bu durum çok mutlu ediyordu...Ta ki;

Karşılıksız birşey yapmaktan bıkmıştım.

Artık sadece gönül eğlendirmekten sıkılmıştım.

İlişki yaşarken bir yandan da gerçek bir hayatta akıp gidiyor ve hayatınızda bazı yolunda gitmeyen durumlarda yaşanabiliyordu. Bu durumlar yaşandığı zaman derdinizi dinleyen birine ve fikir alacak birine ihtiyaç duyuyorsunuz ama ben derdimi ona anlatmayı hiç istemiyordum çünkü o benim yanımda olduğunu gösterirken ben daha çok yoruluyordum hatta kendimi eksik hissediyor gibiydim

Yengeç burcu bir erkeği olarak aslan burcu bir kadını yönetip hem de sorunu çözerken daha çok efor sarf ediyordum derdim birken iki oluyordu :)

Bu durum beni bir süre sonra yormaya başladı .Çünkü ben onun ruhunu sürekli okşuyor onu mutlu etmek için çaba sarf ediyordum. Karşılığında hiçbir şey olmadığını düşünmeye başlamıştım.

Sadece ten uyumunun vermiş olduğu bir heyecan olarak değerlendirmeye başlamıştım.

ve artık ayrılık vakti gelmişti. Ayrılmıştık....

Ben bütün gerçeklerin farkında olmama rağmen nedense bir türlü kopamıyordum. Hafızamdan silemiyor dayanamıyordum.

Her sabah saat 5 te uyanıyor aklıma takılıyor erkenden kalkıp deniz kenarına kaçıyordum

Sonra o olmadan yapamam diyerek koşarak onun yanına gittim.

Bir şekilde barıştık ama eğer ben gitmeseydim o aşk orada bitecekti.

Artık uykularım kaçmıyor bir sorun yaşamıyordum. Mutluydum eski günlerim gibiydi.

Ona ait hissediyordum.

İlişkimizi yaşarken eğer biz bir bütünsek başka kimseye ihtiyacımız yok düşüncesi geliyor çevremizle tamamen ilişkimizi kesiyorduk.

Ne zaman boş vakit bulsak buluşuyor planlar yapıyorduk.

Ben eski Umut olmaya başlamış ve yüzüm gülmeye devam etmişti....

Bize göre ilişkide altın kural sevdiğiniz için kendimizden ödün verip bir şeylerden vazgeçebiliyor muyuz geçemiyor muyuz ?

Onun çevresinde kötü özelliklere sahip arkadaşları vardı.

Kötü diyorum çünkü bunu o bana anlatıyordu.

Onlarla görüşmesini istemiyordum ama o bunu yapmıyordu.

Benimde görüşmemi istemediği arkadaşları vardı ben sadece küs bir şekilde ayrılmak istemiyor ama kesinlikle görüşmüyordum eğer bana bir şey soruyorlarsa konuşuyor onun haricinde hiç iletişime girmiyordum

Bu durum bizim ilişkimizde güven sorununa yol açıyordu.

Onun istediklerini ben yapmıyorum gibi hissettirmeye çalışıyordu güveninin zedelemiş gibi oluyordum.

Bu yüzden o da benim istediğimi yapmıyordu .Böyle düşünmüyorum sadece kendine gard yapmak için aslında o arkadaşlarımı istemiyor gibi geliyordu .Benim kendimce haklı sebeplerim vardı.

Arkamı dönsem bir tanışmaya yeltenme hikayeleri ile karşı karşıya kalıyordum.

Bu durum beni hep üzüyordu

Bu yüzden o arkadaşını istemiyordum.

Tabi ki bunlar ilişkide bir şekilde çözülebilecek sorunlar;

Alttan aldığımız konulara birde bunları ekliyorduk.

Gel zaman git zaman biz daha çok birbirimize alıştık ailelerimize anlatır duruma gelmiştik.

Ama ikimizde de soru işaretleri vardı birbirimizden emin olamıyorduk

Bende hep onu kaybetme korkusu vardı; ve bazı konuları kafamda oturtamıyordum ne yapıcağımı da bilemiyordum;

--- kıyafet seçimleri çok çocuksu ve dekolteli edepsizce iç gösteren kıyafetler;

--- ortam içinde dikkat çekici makyaj ve saç rengi;

--- estetik isteği

---sürekli bir sosyal medyada kendini paylaşma isteği bunlar benim onda beğenmediğim özelliklerdi ve o bunları yapmaktan hoşlanıyordu.

Bu durum bende biz ikimiz doğru kişiler değil miyiz diye düşündürüyordu.

Bu konuları onunla konuşuyordum.

İlişki içinde bunlardan vazgeçiyor araya küslük girince hemen ben sinir olayım diye bunları yapıyordu.

Bu durum öyle bir şey ki onu daha çok saplantı haline getiriyordu...

Bir gün abim rahatsızlandı onunla buluşmaya gidemedim ve yine öfke patlaması yaşadı;

Senin istediğin zaman buluşuyoruz gibi gereksiz bir şekilde öfkelenmişti o zaman dedim ki artık benimle alakalı bir durum değil olmuyorsa yapabileceğim bir şey yok. Öfkesini yenebilmek için arkadaşları ile dışarıya çıkmış hikaye atmıştı o gün anladım ki evet biz doğru kişiler değiliz.

Çünkü ben o üzülmesin diye onu gizlerdim ama o tam tersi hareketlerde bulunuyordu.

ve 2. ayrılığımızı yaşadık.

Artık kafamda en ufak bir şüphe yoktu ayrılmıştım.

Ta ki bir gün o mesaj attı ve özlediğini söylemişti.. İlk barışma atağımızda o barıştığı için ben hayır deme lüksüne sahip olmadığımı düşündüm ve sırf o benle barıştığı için bende barıştım.

Ama artık çok rahattım ve eğer o değişirse bizim evlenebileceğimizi söyledim.

Hareketlerine çeki düzen veriyor ilişki için elinden geleni yapıyordu bende tekrar aşık oluyordum.

Bu süre zarfında yaş olarak büyüyor daha olgun oluyor daha da aşık oluyordum.

Ama kavgalarımız hiç eksilmiyordu :)Muhabbet açmak sohbet etmek benim işim gibiydi.

O sadece muhabbete katılabilirdi ben muhabbet açarken de farklı bir kelime söylesem kavgaya sebep verebiliyordum. Çok muhabbet yalansız olmaz ama o detaylara o kadar önem veriyor ve kıskançlık konusu olan bir konuyu hemen içinden yakalıyor kavga ediyor tartışıyorduk sonra ben kendimi affettirmek için saatlerce dil döküyor hayatım hep bunun üzerine geçiyordu.

Kavga yapmasak bile bir karşılaştırma durumu oluyor bu onun için bunu yaptı bunu söylemek istemiyordum ama bana karşı çok ilgisizsin diyerek bile haftada net bir kavga yapıyorduk.

Bunlar benim iş tempom içinde yorucu olmaya başlıyordu .O işe gitmiyor arkadaşlarıyla zaman geçirmiyor sürekli bana sarıyordu.

Ben artık yorulmuştum .Dışarı çıkamıyor etrafımda hiç bir arkadaşımla vakit geçiremiyordum.

Bir gün kardeşinin üniversite sınavı hakkında muhabbet ediyorduk. Onu övdüğüm için bir tartışma söz konusu oldu sanki benle kavga etmek için kavga ediyor gibiydi.

Normalde kavgalarımızda sanki o haklıymış gibi yapıp alttan alıp özür dileyip barışıyorduk ama nedense bu ben değilim aslında gerçekte konu böyle ama söz konusu sen olduğun için ben hep alttan alıyorum umut gitti gerçekten ben olan UMUT geldi ve ben gerçek düşüncelerimi söyledim..

Kardeşi eğitim olarak başarılıydı ve bu onun hoşuna gitmeyen bir durumdu. Sebebini bilmiyorum ama onun için sadece o vardı başka kimse yoktu.

Kardeşinin mezuniyetine bile gitmemişti çünkü saçlarını boyuyordu...

Bunlar benim kafamda hep soru işaretleri olarak kenarda kalıyor hep ondan korkuyordum...

Arkadaşlarımla yemeğe giderken çağırıyorum katılmıyor bahaneler üretiyordu, bunlar gibi hep soru işareti olarak kalıyordu.

ilk ilişkiye başlarken babasının üvey olduğunu kardeşinin vefat ettiğini söylemişti daha sonra aslında dövmeli bir abisinin olduğunu ve babasının gerçek olduğu ortaya çıkmıştı. Bunu benim ona duygusal olarak acıyıp onunla sevgili olmam için yaptığını abisini ise korkmayayım ve dövmeli biri olduğu için söylemeyi korktuğunu söylemişti kafamda bu ilişkide hep soru işaretleri artarak devam ediyordu.

Sürekli kavgalar ediyor ama ben bir türlü kopamıyordum.

Sonunda onun NARSİST olduğuna karar vermiş bunu ona söylemiştim niyetim şuydu; senin böyle bir durumun var benimle kavga ederken lütfen hep bu aklına gelsin ve ben seni kaybetmek istemeyen biri olduğumu ona söylemeye çalışıyordum. Bu konuyu yüz yüze konuşurken hiç bir sorun yoktu. Ancak eve gittiği zaman bir telefon bombardımanı ve ağlamalar sen kendini ne zannediyorsun beni bu duruma nasıl sokarsın kavgaları artık kafamda tam oturtmuştum o benim için doğru kişi değildi.

Narsist konusu bir kenara ben bu işte uzman biri değilim ve bir önemi de yoktu benim için.

Çünkü benim ilişkide önem verdiğim noktalar ; karşımdaki kişi ilk heyecanını benle yaşıyor bunun benim için önemi büyük sebebini bilmiyorum ama bir kaç kişiyle ilişki yaşayan birini nedense kabul edemiyorum sebebi diğerleri ile karşılaştırılmak ve yarış içinde olmak istemiyorum.

Konu ne olursa olsun bana değer veriyor ve ilişkisine sahip çıkan biri olarak görüyordum ailesinin bizim ailemize yakın bir aile olması, ayrılıyoruz ama devam ediyor olmamız, bunlar bizim hiç kopamayacakmışız gibi geliyordu.

Zaman geçtikçe ona daha da çok alışıyor negatif durumları kafamdan hemen silebiliyordum.

Çünkü o kadar güzel bir yüze sahip ve tatlılığa sahipti ki her şeyi her zaman unutuyordum.

Konuşmadığım bir arkadaşım bir gün bana mesaj attı ve gerçekten konuşmuyordum.

Ama o onu kıskanıyordu...Onunla kesinlikle konuşmamamı istiyordu bende gerçekten konuşmuyordum ve kendisi evliydi. Hatta ben onu kardeşim olarak görüyordum.

Normalde insanlara değer vermem ama o herkese önem veriyordu ve ben bana değer veren birini görmemezlikten gelemiyordum.

Onunla yaşadığım ilişkiyi paylaşıyordum: Çoğu zaman bana fikirler veriyordu kadın gözüyle ama sırf benim sevdiceğim istemediği için araya mesafe koymuştum. Bir gün bir mesaj geldi kardeşim dediğim kişiden , kız arkadaşım ile tatil yapıyorduk yakınımızdan geçiyorlardı bize katılmak istediler bu konu üzerine büyük bir kavga yaptım hani konuşmuyordunuz bana yalan söyledin gibisinden. Kavganın ana konusu güvendi; benimle hiç ilgisi yoktu o gece küs ayrıldık ve ertesi gün durumu anlattım ve barıştık sonra kardeşini överken bir anda tartışmaya başladı ve tekrar o konuyuda öne sürerek kavga ettik ben artık yorulmuş ve maçı kurtarmaktan bıkmıştım.Maçı kaybetmek istedim ve kaybettim.Aradan 89 gün geçti ve hala onu özlüyorum

NEDEN?NEDEN?NEDEN?

Ve gel barışalım dese hemen barışabilecek moddayım. Ama hata bende olduğunu düşündüğü için tabi ki o gelmeyecek ben gitsem seni sevmiyorum artık diyecek diğerlerinde olduğu gibi ? ne yapacağım bilmiyorum ne yapmalıyım? Yine her gece kaçan uykularım ve sürekli donuk bir yüze sahibim.

Gülemiyor sohbet edemiyor bulunduğum ortamdan zevk alamıyorum ,film izlesem bile günün sonunda eksik olduğum aklıma geliyor filmden zevk alamıyorum. En sevdiğim yemek bile bir önemi yok arkadaşlarımla vakit geçirsem bile o olmadığı için artık onların sohbetini de istemiyorum koşarak eve gelmek istiyorum.

En çok zevk aldığım kamp bile yorucu geliyor sadece yatakta haftalarca uyumak istiyorum.

Onu unutabilmek için başka insanlarla tanıştım.

İlk hafta hepsiyle bir heyecan duyarak sohbet ediyorum sonra hepsinden soğuyorum. Hiç biri onun gibi gelmiyor hatta bir çoğu ile kendimi sevdirme çabası içinde olmaktan bile yoruluyorum. Sohbeti yarıda kesip kaçıyorum.

Göğsümde çok ağır birşey var kussam çok rahatlayacak gibiyim kafamı neredeyse kaldıramıyorum .

Biriyle söz kavgası yapacak gücüm dahi olmadığını hissediyorum.

Hayata boş bakıyor ve çok yorgun hissediyorum.

Ne yapmalıyım bilmiyorum?

Bu soru 25 Eylül 2025 15:43 tarihinde Psikolog Semiha Melisa Üzmez tarafından cevaplandı.

  • Cevaplandı

  • Paylaş:

Merhaba Sevgili Danışan,

Okurken kafamda bir sahne canlanıyor: Koca bir şehirde insanlar koşuşturuyor, kalabalık ama içlerinden birkaçı sadece bir kişiye bakıyor; siz de o birkaç kişiden birisiniz. Sanki bütün dünya akar, fakat siz bir yere demir atmışsınız. Yaşadığınız bu ilişki, ardında ağır bir iz bırakmış gibi görünüyor… Hani bazı şarkılar vardır, tekrar tekrar dinlersiniz ama her seferinde bir dizesi daha çok canınızı yakar. Sizinki de tam öyle bir tecrübe olmuş sanki.

Uzun bir satır arasında ‘neden, neden, neden?’ diye sormuşsunuz. Bazen kafamızda o kadar fazla cümle döner ki, çözüm ararken aslında cevabın bulunmasını da istemeyiz, çünkü nihayetinde ayrılıkla yüzleşmek, gerçeklerle göz göze gelmek gerçekten güçtür. İçinizdeki boşluk ve yorgunluk bir kayıp yaşadıktan sonra gayet tanıdık bir tepki. Sanki hayat doyumsuzlaşmış, en sevdiğiniz şekilde çayınızı bile yudumlasanız rengi eksik kalıyor gibi... O yorgunluk, göğsünüzdeki ağırlık, isteklerin silikleşmesi… Bunların hiçbiri kendi başına “abartı” değil. Her biri yaşadığınız derin bağın ardından gelen duygusal bir tepki.

Kendi hikayenizde yolculuk etmek kolay değil. Bir tarafınız o yoğun duygulardan çıkamıyor, diğer yanınız ise “normalime döneyim, eski ben olayım” diye çırpınıyor gibi… Bir ilişkide kendinizden bu kadar ödün verirken, kendinizi bulmak için bir o kadar daha yol yürümek gerekebiliyor. O denge, huzurla mücadele arasında ince bir çizgi çiziyor. Şöyle bir soru geliyor aklıma: Hayatınızda, sizi sadece sevilmeye layık gören, beklentisiz, koşulsuz kabul eden ve değer veren başka kim(ler) var? Ya da hayatınızın başka renkleri neler? Belki bir dönem gözünüz onları görmüyor ama, hep biraz köşede bekleyen şeylerdir bunlar... 🌿

Bazen bir aşkın yasını tutmak, sandığımızdan daha fazla zaman ve özen gerektiriyor. Hele ki, içinde bir türlü içine sinmeyen noktalar, güven sarsıntıları, küsüp barışmalar ve kendinizden parça parça ödün verme deneyimleri varsa... Ayrılıklar acıtır, tek başına kalma hissine sürükler, ama çoğu insan başta, eski bir alışkanlık gibi o kişiye geri dönmek ister. Çünkü boşluk, bir süreliğine tanıdık olanla dolsun, acı azalsın isteriz. Her sabah deniz kenarına kaçmanız, içinizdeki ağırlığı bir nebze hafifletmek için bir tür kaçış olmuş olabilir.

Şimdiki halinizde pek bir şey yapmak istemiyor ve etraftaki hiçbir şey cazip gelmiyorsa, bu tükenmişlik ve yasın birleşimi olabilir. Şiddetli bir ayrılıktan sonra, eski zevkleri tekrar sevebilmek; biraz sabır, biraz sıcak, sizi yargılamayan insanlarla küçük temaslar gerektirir. Yalnız, insan bazen kendiyle baş başa kalmaktan da korkar; çünkü o zaman kendi acısını duymak zorunda kalır. Ama belki şu dönemde, bir şeyleri “ben hissetmeliyim, mutlu olmalıyım” diye zorlamadan, sadece kendinize kısa molalar verebilirsiniz... Sohbet etmek istememek, film izlemekten keyif almamak; bunlar, zihninizin ve bedeninizin gerçekten bir süreliğine “dinlenmeye” ihtiyacı olduğunu gösteriyor.

Yeni insanlarla tanışıp heyecanınızı hızla kaybediyorsanız, burada belki de içinizin hâlâ ilgi ve sevgiye aç bir yanı var ama karşısındakinin adı, yüzü, sesi değişse de esas eksik hissi kapanmıyor. Belki bu arayış kendinize “ben sevilmeye, ilgiyi hak ediyorum” diye ispatlamak için bir yol olabilir. Fakat en çok yorucu olan da, sürekli başlamak ve olmadan bırakmak…

Şöyle kısa bir egzersiz önerebilirim: Her sabah, bir deftere ya da telefona üç satır yazın. “Şu an ne hissediyorum?”, “Bugün hangi küçük şeyi kendim için yapabilirim?”, “Bugünün en az bir anı için kendime ne söylemek isterim?” Belki başta saçma ya da anlamsız görünebilir. Ama duyguları dışarı dökmek bazen biraz nefes aldırır.

Bir başka düşünce, birkaç hafta boyunca sadece zamanın akışına izin vermek; ne hissettiğinizi zorlamadan, kendinizi değiştirmeye çalışmadan gözlemlemek olabilir. Dost sohbetleri, doğa yürüyüşleri – belki ilk başta isteksizce de olsa – insanın omuzlarındaki yükü hafifletebiliyor. Arada sırada “ben niye bu kadar yoruldum?” diye kendinize dönüp sormanıza izin verin.

Kendinize şefkat göstermeye çalışın. Kolay değil, hele ki sürekli “keşke o da değişseydi, başka türlü olsaydı” türünden düşünceler gelip giderken. Ama iniş ve çıkışlar, duygusal gelgitler bu süreçte epey doğal… Bazen her şeyin sonuna geldiğinizi düşündüğünüz anda, içinizde bir yerlerde bir şey yeniden yeşerebilir. Bugünleri bir “boşluk” dönemi değil, iyileşmeye dair bir ara sahne olarak da görebilirsiniz.

Eğer tekrar yönsüz, çaresiz hissettiğinizde yazmak, paylaşmak isterseniz buradayım. Dilerseniz, sizi çok zorlayan özel bir anı ya da duygu varsa, sadece onu yazarak ya da düşünerek başlamak bile biraz hafifletebilir. Zamanla, göğsünüzdeki o ağırlığın azalmaya başladığını fark edebilirsiniz. Şimdilik sadece, canınız ne kadar isterse o kadar dinlenin. Sizi hiçbir şey için acele ettirmeyeceğim, çünkü iyileşmek bazen biraz da kendi hızımızda yürümek demek…


Cevaplanmış benzer sorular