Neden takdir edilmiyorum?
Merhaba, Ben 9. sınıf öğrencisiyim. Size kendimle ve yaşadıklarımla ilgili bazı şeyleri açıkça anlatmak istiyorum çünkü son zamanlarda içimde taşıdığım duygular giderek ağırlaşıyor. Akademik olarak oldukça başarılıyım. Bu yıl üst üste ikinci kez takdir belgesi aldım. Sınıfımda çoğu öğrenci boş zamanlarında oyalanırken ben test çözüyor, geleceğim için çalışıyorum. Hocalarım farkında, bazen izliyorlar ama nadiren bir takdir ya da teşvik alıyorum. Ailem de bu başarıma karşı aynı şekilde sessiz. Dün onlara ikinci kez takdir aldığımı söylediğimde, hiçbir şekilde tepki vermediler. Daha birkaç yıl önce beni başkalarının çocuklarıyla kıyaslayan annem, şimdi kendi başarımı abimle kıyaslamamı bile yanlış buldu. Ne bir "aferin", ne de bir destek sözü duydum. Bu duygusal boşluk beni çok etkiliyor. Sürekli kendimi yalnız, değersiz ve görünmez hissediyorum. Bugün yemekte benle ilgilenilmedi, aç kalmam kimsenin umurunda olmadı. Odamda oturuyorum, kimse "aç mısın, iyi misin" bile demedi. Bazen düşünüyorum: Sadece fiziksel ihtiyaçlarım karşılandığı için bana “ilgilenildi” sanılıyor. Oysa ben bir bireyim. Hislerim var. Takdir edilmeye, anlaşılmaya, desteklenmeye ihtiyacım var. Şu an bile akademik konuları bir kenara bıraktım, finansal okuryazarlık çalışıyorum.
Çünkü gelecekte daha bağımsız, üretken ve yaratıcı bir alanda kendi yolumu çizebilmek istiyorum. İçimde uzun zamandır büyüttüğüm, bana ait bir vizyon var. Hayallerim büyük; ama bu hayallerin yanında ben hâlâ bir çocuğum. Ve içimde büyüyen yalnızlık duygusu beni psikolojik olarak çok yıpratıyor. Ailemle bu konuları açıkça konuşamıyorum. Çünkü ne söylesem ya susturuluyorum ya da alayla karşılaşıyorum. Hak ettiğim değer bir türlü verilmediğinde, bu bana “yetmiyorsun” gibi hissettiriyor. Bu da öz değerimi zedeliyor. Sizinle bu duyguları paylaşmak istememdeki sebep; hem içimi rahatlatmak hem de artık kendimi anlamaya ve bu süreci sağlıklı bir şekilde yönetmeye başlamak. Gerçekten içten bir destek, profesyonel bir yaklaşım ve yol gösterici bir rehberliğe çok ihtiyacım var. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.
Bu soru 13 Haziran 2025 19:35 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba Sevgili Danışan,
Yazdıklarını okurken, yaşın genç ama duygularının, farkındalığının ve kelimelerinin ne kadar olgun olduğunu gördüm. İçinde bir yandan geleceğe umutla bakan güçlü bir yön, diğer yandan ise hâlâ hak ettiği sevgiyi, ilgiyi ve takdiri alamamış küçük bir çocuk var. Bu iki tarafın birbirine nasıl sarılmaya çalıştığını çok net hissettim. Senin anlattıkların kesinlikle görülmeye, anlaşılmaya ve ciddiye alınmaya değer. Başarılı bir öğrenci olmanın yanı sıra duygusal dünyan da derin, sorgulayan ve incinebilir bir yerden konuşuyor.
Öncelikle şunu bilmeni isterim: Ailenin sessiz kalması, seni değersiz buldukları ya da seni önemsiz gördükleri anlamına gelmez. Ancak bu durumun seni nasıl etkilediği çok önemli. Bir çocuk ya da genç için en temel psikolojik ihtiyaçlardan biri, görülmek ve duyulmak ihtiyacıdır. Bir ebeveyn çocuğunu sadece besleyip giydirmekle değil; onun duygularını fark ederek, başarılarını kutlayarak, başarısızlıklarında yanında durarak da ilgisini gösterir. Sen ise bu duygusal ilginin eksikliğini çok derin bir biçimde yaşıyorsun.
Senin durumunda, dışarıdan bakıldığında her şey yolunda gibi görünebilir: Takdir belgeleri alıyorsun, geleceğe dair planların var, disiplinlisin. Ancak içeride kırılan bir şey var ve bu kırıklık, “Ben bu kadar çabalıyorum ama neden kimse takdir etmiyor?” sorusuyla büyüyor. Çünkü sen sadece bir başarı değil, o başarının ardındaki emek, yalnızlık, çaba ve umutla da görülmek istiyorsun.
Ailenin tepkisizliğinin sana verdiği mesaj, çoğu zaman “Yaptıkların değersiz” değil, “Ne yaparsan yap yeterli olmayacaksın” gibi hissedilir. Bu, zamanla içselleştirdiğin bir inanca dönüşebilir. Bu inanç, sen fark etmeden hayatına yön vermeye başlar. “Daha fazla çalışmalıyım, daha başarılı olmalıyım, daha mükemmel olmalıyım ki bir gün takdir edilirim” gibi cümleler zihninde yer etmeye başlar. Oysa sorun senin yetersizliğin değil; çevrendeki bazı insanların duygusal ifade becerilerinin sınırlı olması. Her ebeveyn, çocuğuna duygusal olarak nasıl destek olacağını bilemeyebilir. Bu onların eksikliği olabilir, senin değil.
Yemekte seninle ilgilenilmemesi, aç kalman kimsenin umurunda olmaması gibi örnekler, fiziksel olarak yan yana olunan ama duygusal olarak bağlantı kurulamayan bir aile ortamını yansıtıyor olabilir. Bu, bir genç için derin bir yalnızlık duygusuna neden olur. Kendini yalnız, değersiz ve görünmez hissetmen çok anlaşılır. Çünkü sen sadece var olmakla kalmıyor, emek veriyorsun, gayret gösteriyorsun, gelişiyorsun. Ama bunların bir yankısı olmayınca iç dünyanda şöyle bir soru büyümeye başlıyor: “Ben değerli miyim gerçekten?”
Takdir edilmeme, sadece bir ödülün eksikliği değil; duygusal bağın kurulmadığını hissetmenin bir yansıması. O yüzden belki de içinden şu cümleler geçiyor: “Ben bu evde sadece ders çalışan biri miyim? Hislerim, düşüncelerim, kırgınlıklarım neden önemsenmiyor?”
Bu sorular çok kıymetli. Çünkü seni kendi içine yönlendiren, duyarlılığını artıran, seni insan olarak derinleştiren sorular. O yüzden bu yalnızlık duygusunu bastırmak ya da yok saymak yerine, onun sana ne anlatmaya çalıştığını duymaya çalışmak çok kıymetli.
Finansal okuryazarlık çalıştığını belirtmişsin. Bu, senin yaşında biri için inanılmaz bir farkındalık. Hayal kuruyorsun, vizyon geliştiriyorsun. Bu, içinde bir umut olduğunu gösteriyor. Ancak bu çabanın içinde tek başına kalmış olmanın yorgunluğu da hissediliyor. Sanki çevrendeki insanlar senin bu yönünü göremiyor, hatta anlamıyor bile. Oysa senin yaşında biri için bu çaba çok kıymetli.
Ancak şunu da unutma: Her güçlü yön, içinde bir kırılganlık da taşır. Her lider ruhlu genç, bir yerlerde duyulmamış çocukluk duygularıyla baş etmeye çalışır. Bu yüzden senin yaşadığın yalnızlık ve takdir görme arzusu, sadece “başarı”yla değil, duygusal destekle de beslenmelidir.
Duygularını yazmaya devam edebilirsin. Mektup gibi yazmak, duygularının boğulmasını değil, görünmesini sağlar. Günlük tutmak, mektuplar yazmak (göndermesen bile) seni duygusal olarak rahatlatır.
Dışarıdan gelen alkışlar önemli ama asıl kıymetli olan senin kendini onaylaman. Aynada kendine bakıp “Ben bu emeği verdim. Bu çok değerli.” demeyi alışkanlık hâline getir.
Bazen çevremizdeki insanlar bizi duygusal olarak destekleyemez. Bu noktada arkadaşlar, öğretmenler ya da danışmanlar gibi duygusal alan açabilecek insanlarla minik bağlar kurmak seni rahatlatabilir.
Gerekirse psikolojik destek al. Bu yaşlarda duygusal yalnızlık çok derin etkiler bırakabilir. Bunu seninle birlikte anlayabilecek ve güçlendirebilecek bir uzmanla çalışmak seni çok rahatlatır. Rehberlik servisleri ile ilk adımı atabilirsin.
Senin gibi düşünen, hisseden, hayal kuran ve bunun için çabalayan biri bu dünyada çok kıymetli. Belki çevrendeki bazı insanlar bunu görmüyor olabilir. Ama bu, senin daha az değerli olduğunu göstermez. Bazen en parlak ışıklar, sessiz ortamlarda yanar. Senin ışığın da sessizce büyüyor. Zamanla seni gören, duyan, takdir eden insanlar da karşına çıkacak.
Ama o zamana kadar kendi sesini kısmadan, duygularını bastırmadan, başarılarını küçümsemeden yoluna devam et. Senin yolculuğun çok değerli. Unutma: Sen zaten başlı başına bir takdire değersin.
Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğin farklı bir soru veya aklına takılanları yeni bir soru oluşturarak bizlere iletebilirsin.
Sevgiler,
Psikolog Betül Canbel