okb tedavi edilmeze ne gibi kompülsiyonlar olur?
obsesif kompülsif bozuklu tedavi edilmezse ve ilerlerse ne gibi kompülsiyonlar görülür? örneğin korkmaya başladığımız şeyi artık hissediyormuşuz gibi olabilir mi? sanki o şeyi artık istiyormuşuz gibi ve bu hareketlerimizi etkileyebilir mi? örneğin birine bir şey hissetmekten korkuyoruz (sevgilimiz var) ve bundan kaçmaya çalışıyoruz daha sonra o kişiyle aynı ortamda bulununca sanki gerçekten bir şey hissediyormuşuz gibi hissetmeye başlar mıyız? bunu kaygı mı yaratır yoksa gerçek hislerimiz mi? o an değil ama daha sonra bu bize kaygı yaratıyor. davranışlarımızı bile etkiliyor örneğin bir hareket yapıyoruz ve o sıra yine beynimiz konuşuyor ve o hareketi yapmaya devam ediyoruz. (bu hareketten kimse etkilenmiyor sadece biz biliyoruz) yinede bir aldatma mıdır? saatler sonra o hareketten kötü niyetler arıyoruz. ama o sırada beynimiz yine bak işte hoşlandığın için bu şarkıyı açtın falan diyor. örneğin birden beynimiz hesaplamalar yapıyor erkek arkadaşımdan ayrılırsam ve bu kişi yazarsa ne olur? konuşur muyum? yoksa yazar mı? birden düşüncelerle konuşuyorum ve o an rahatsız olmuyorum ama daha sonra hareketlerime ve düşüncelerime anlam veremiyorum. karşımdaki insanın haberi bile yok bunlardan. kaygı temelli bunlar olabilir mi? yoksa biz isteyerek mi yapıyoruz?
Bu soru 5 Mayıs 2025 13:36 tarihinde Psikolog Aysel Kacak tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Sevgili danışanım,
Öncelikle Merhabalar.Yazdıklarınızdan, zihninizde olup bitenleri anlamlandırmaya çalışırken yaşadığınız içsel karmaşanın ne kadar yorucu olduğunu hissedebiliyorum. Kendi düşüncelerinizle ve hislerinizle sürekli bir mücadele halindesiniz sanki. “Bu düşünce bana mı ait?”, “Bu hissi gerçekten yaşadım mı, yoksa kaygım mı bana bunu hissettiriyor?” gibi sorular zihninizin içinde dönüp duruyor. Bu da doğal olarak hem davranışlarınıza hem de kendinize olan bakışınıza yansıyor gibi görünüyor.
Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB), tam da sizin tarif ettiğiniz gibi, zihinsel sorgulamalarla ve o sorgulamaların doğurduğu içsel huzursuzlukla beslenir. Kimi zaman bu, dışarıdan fark edilmeyen ama sizin için saatlerce süren düşünsel bir döngü halini alabilir. Bu döngü içerisinde kişi kendi davranışlarını sürekli analiz eder, yorumlar ve ardından tekrar sorgular. “Bunu istemiş olabilir miyim?”, “Gerçekten hoşlandım mı?”, “Yoksa sadece beynim bana oyun mu oynuyor?” gibi düşüncelerle baş başa kalmak, çok ciddi bir zihinsel yorgunluk yaratır.
Siz de örneğin bir ortamda biriyle karşılaştığınızda, orada beliren duyguyu hemen anlamlandırmak ve kaynağını sorgulamak zorunda hissediyorsunuz. Bu da sizi, sadece düşünceleriniz değil, davranışlarınız üzerinden de yargılamaya itiyor. O an bir şarkı açıyorsunuz, bir hareket yapıyorsunuz ve saatler sonra zihniniz size “Bak, bunu yaptın çünkü o kişiyi istiyorsun” gibi bir mesaj gönderiyor. Bu mesajı almak, zihninizde yeni bir döngüyü başlatıyor. Oysa çoğu zaman bu tür davranışlar otomatikleşmiş, bilinç dışı ve herhangi bir niyet barındırmayan tepkiler olabilir.
OKB'nin zorlayıcı tarafı da tam burada ortaya çıkıyor: Düşünceler ve davranışlar üzerinde tam bir kontrol isteği. Oysa zihin, her zaman bize "gerçek" olanı değil; çoğu zaman kaygının sesiyle süslenmiş senaryoları sunar. Örneğin, “Sevgilimi aldatıyor muyum?” diye bir düşünce gelmişse, bu gerçekten bir isteğin değil, tam tersine o isteğin var olup olmadığını kontrol etme ihtiyacının bir sonucu olabilir. Kişi istemediği bir şeye karşı bu kadar çok sorgulama yapmazdı zaten.(Sevgilisini aldatmaya istekli biri zaten böyle bir sorgulama yapmaz sevgili danışanım)
Bir başka önemli nokta da şu: Gerçek duygular genellikle içsel bir netlik ve huzurla gelir. OKB kaynaklı düşünceler ise huzursuzluk, belirsizlik ve tekrarlayan sorgulamalarla kendini belli eder. Siz de diyorsunuz ki “O an rahatsız olmuyorum ama sonra düşündükçe anlam veremiyorum.” Bu çok kıymetli bir gözlem. Çünkü bu da gösteriyor ki o an yaşadığınız şey aslında içsel bir yönelimden çok, zihinsel bir otomatik tepki olabilir. Ve sonrasında zihniniz bu tepkilere anlam yüklemeye çalışıyor; sanki her davranışın altında bir niyet aranmalıymış gibi.
Kendi iç dünyanızda gizli kalan, kimsenin bilmediği ama sizin saatlerce üzerinde düşündüğünüz bu küçük hareketler ya da senaryolar — dışarıdan bakıldığında önemsiz gibi görünse de — sizin için büyük anlamlar taşıyor olabilir. Ancak bu anlamların çoğu, o anki niyetinizden değil, zihninizin onları sürekli analiz etme çabasından doğar. Bu da genellikle bir kompülsiyondur: içsel rahatlama elde edene kadar tekrar tekrar düşünmek, ölçmek, biçmek.
Yazdıklarınızda suçluluk duygusu da hissediliyor. Bu da OKB’nin sık görülen eşlikçilerindendir. Çünkü kişi bazen istemediği bir düşünceyle karşılaşınca, hemen kendini yargılamaya başlar. Oysa burada önemli olan, düşüncenin kendisi değil, ona nasıl tepki verdiğinizdir.
Tüm bu yaşadıklarınızın “isteyerek yapılan” şeyler olmadığını, aksine zihninizin sizi bir tür kontrol döngüsünde tuttuğunu fark etmek, bu süreçte önemli bir adımdır. Elbette bu karmaşadan çıkmak kolay değil. Ama bu karmaşayı anlamaya çalışmak, kendinize biraz daha şefkatli yaklaşmak, belki ilk başta atılabilecek en önemli adımlardan biri.
Diğer atacağınız önemli bir adım , uzman desteği almak olur sevgili danışanım.Bu süreçte yakınlarınızdan veya bir uzmandan destek almaktan lütfen çekinmeyin.
Cevabımın faydalı olmasını umuyor, sağlıklı günler diliyorum.
Değerlendirilmesini istediklerinizi yeni bir soru ile sorabilirsiniz.
Psikolog Aysel Kacak