okulda kendimi boğluyomul gibi hissediyorum nası düzelirim
sınıfta oturduğumda boğulucak gibi oluyorum sanki kafese sıkışmış gibi kalbim hızlanıyor karnıma ağrı giriyo beş dakikda bir tuvalete gitme ihtiyacım oluyo herkes bana bakıyormuş gibi hissediyorum bu durum geçen sene sınav senemde başladı artık okula gitmek istemiyorum yedi yirmi dört bunu düşüniyorum okula gidersem yeniden yaşanmasından korkuyorum zihnimde olduğunu biliyorum ama engel olamıyorum yakında sınavların başlıyor artık sorunsuzca okula gitmek istiyorum
Bu soru 17 Kasım 2025 21:00 tarihinde Uzman Psikolog Gönül Tanır Durmaz tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhabalar,
Yazdıklarınızı okurken, hissettiğiniz o yoğun kaygıyı fark edebiliyorum. Özellikle sınıfta otururken yaşadığınız nefessiz kalma, kalp çarpıntısı, karın ağrısı, sürekli tuvalete gitme isteği; bunların hepsi vücudunuzun stres ve kaygı karşısında gösterdiği çok canlı tepkiler. Anlaşılan bu, sadece düşüncelerinizde kalan bir endişe değil; hem bedeninizde, hem de hayatınızda epey zorlayıcı etkiler bırakmaya başlamış. Bu da düşünce ve duygularınızın bedensel tepki olarak yansımasını bize daha net bir şekilde gösteriyor. Bununla birlikte davranışlarınızda şekillenerek oradan kaçmak istemeniz, tuvalete gitme isteğiniz geliyor.
Geçen seneki sınav dönemiyle başlamış demeniz de önemli bir ayrıntı. Yaşadığımız olaylarda ilk ne saman bunu yaşadığınızı farketmeniz o dönemin sizin zihninizdeki yansımasını bize daha net gösterecektir. Daha öncede sınav dönemleriniz oldu, peki sizce bu sınav senesinin diğer senelerden farkı neydi ? Neden bunu geçen sene bu kadar daha şiddetli yaşamış olabilirsiniz ?
Birçok insan için yakın zamandaki stresli olaylar, bedenin bu tür tepkiler vermesine zemin hazırlayabiliyor. Sınav gibi yoğun baskı yaratan dönemlerde, bazen vücut anti-alarm moduna geçmek yerine, tam tersine, en küçük bir tehdidi bile büyük bir tehlike gibi algılamaya başlıyor. Sanki vücudunuz, ‘burada iyi hissetmiyorum, bir şey yanlış!’ diye güçlü sinyaller gönderiyor. Bu da bizlerin en ilkel tepkilerinden geliyor kaç ya da savaş tepkisi. Var olan bir tehlikede kaçmamız ya da savaşmamız gibi burada tek fark ise şu an yaşadığınız durumda kaçacağınız ya da savaşacağınız bir durum olmadı için beyin buradaki tehlikeyi anlamlandıramıyor ve alarm durumunda kalmaya devam ediyor. Sizde bu noktada çözümü kaçmakta buluyorsunuz. Fakat burada gerçekten kaçmak bir çözüm mü burayı kendinize sorabilirsiniz. Belki de yaşadığınız durumu anlamak duygunuzu düşüncenizi davranışınızı fark ederek, düşünceleriniz sizi alarm halinde tuttuğunu düşünürsek buradaki düşüncelerinizi destekleyen ve desteklemeyen kanıtları bulmak ve hissettiklerinizin düşündüklerinizin ne kadar objektif ve gerçekçi olduğunu değerlendirip yeni bir alternatif düşünce üretmeniz süreci yeniden anlamlandırma noktasında size yardımcı olabilir.
Bahsettiğiniz sürekli ‘herkes bana bakıyor’ düşüncesi de, çok tanıdık bir kaygı türü. Özellikle ergenlik ve genç yetişkinlikte, sosyal ortamda başkalarının gözü üzerinizdeymiş gibi hissetmek çok yorucu olabiliyor. O yoğun dikkat duygusu neredeyse tüm gününüzü işgal eder hale gelmiş… Belki de bir anlığına bile olsa, sadece nefes alıp iç sesinizi dinlemek istiyorsunuz ama zihin susmuyor gibi.
Bir taraftan tüm bunların zihninizde olduğunu biliyor olmanız, bir taraftan ise kendinizi bu girdaptan çıkaramamak; herhalde insanı en çok yoran kısım bu ikilem. Bunu kendinize şu şekilde sorabilirsiniz; bu düşüncelerimizi başka bir arkadaşım bana söyleseydi ve yaşadıklarımı o yaşasaydı düşüncelerinin ne kadar doğru olduğuyla ilgili ona ne söylerdim ? Gerçekten insanların sadece birini izleyebilmesi ne kadar mümkün ? Kendinizden yola çıkın. Okulda hep baktığınız biri olabilir mi ? Eğer hep ona bakıyorsak o zaman diğerlerine bakamayız demektir. Bu da otomatikmen şu düşünceye neden olabilir. Sadece ben yokum, benim dışımda insanların bir hayatı var. İlgileri, hobileri, sorunları, dikkatlerini yönlerdirdikleri başka şeyler gibi. O zaman gerçekten herkesin bana bakabilmesi ne kadar gerçekçi ve objektif bir düşünce ?
Belki şöyle bakmak faydalı olabilir: Duygularınızı bastırmak ters tepebiliyor; bazen tam tersini yapmak, yani hissettiklerinize dikkatlice kulak vermek ve kabul etmek, bir nebze de olsa rahatlatabilir. Dilerseniz minik bir egzersiz deneyebilirsiniz: Okula gideceğiniz bir sabah, daha evden çıkmadan sessiz bir köşede gözlerinizi kapatıp, burnunuzdan derin bir nefes alın ve içinizden ona kadar sayarak nefesi tutun. Sonra yavaşça verin. Bunu birkaç kez tekrarlamak, bedeninizdeki alarm sisteminin bir nebze sakinleşmesine yardımcı olabilir. Nefes teknikleri vücudunuzu ve zihninizi sakinleştirmekte yardımcı olacaktır. Kulağa basit geliyor, evet, ancak her gün düzenli olarak denenince bazı kişiler için küçük değişikliklerin önünü açabiliyor. 🌱
Tüm bu yaşadıklarınızı yazıya dökmeniz, çözüm arayışında olduğunuzun bir göstergesi. Okula tekrar rahatça dönebilmek, sınavlarda eski huzurunuzu yakalayabilmek — bu istekleriniz bütünüyle anlaşılır. Belki size iyi gelebilecek başka bir yol da, bu duygularınızla ilgili yakın hissettiğiniz bir yetişkinle, bir uzmandan destekle bu konuyu açıkça konuşmak olabilir. Tek seferlik bir konuşma bile, bazen dengeyi tazelemeye yardımcı olabiliyor.
Bunu okuduktan sonra ister tekrar yazabilir, ister aklınızda oluşacak başka soruları
paylaşabilirsiniz. İçinizde birikenleri sık sık yazmak, düşüncelerle aranıza biraz mesafe koymanıza da yardımcı olabilir.
Sorunuz sizin için bir cevap olabildiyse, puanlayabilir ve görüşünüzü bizimle paylaşabilirsiniz. Bizlere sorularını yöneltmek isteyen başka arkadaşlarınız varsa onların da yararlanmasını sağlayabilirsiniz.
Sağlıklı günler dilerim.
Sevgiyle kalın.
Uzman Psikolog Gönül Tanır Durmaz