Sosyal Hayat

Özgürlüğe aşırı önem vermek?

Gizli Kullanıcı11 Haziran 2025 21:14

Merhaba ben özgürlüğüme aşırı önem veren, kendim ayaklarımın üzerinde durmaya çalışan birisiyim. İnsanlara karşı mesafeliyim, 2 elin parmağını geçmeyen arkadaş sayım var. Bazen iş yerinde vr özel hayatta sorun lar yaşıyorum. Acaba sorun bende midir? Bir psikolog olarak durumu nasıl değerlendirirsiniz? Yalnız hissetmiyorum fakat bu özgürlük takıntısı gerçekten fazla olmaya başladı. Düşüncenizi çok merak ediyorum. En kısa zamamda cevaplarsanız sevinirim Teşekkürler.

Bu soru 12 Haziran 2025 13:00 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.

  • Cevaplandı

  • Paylaş:

Merhaba Sevgili Danışan,


Yazdıklarını okuduğumda kendini tanımaya ve anlamaya çalışan güçlü bir zihin görüyorum. “Özgürlüğe aşırı önem vermek” ifadesini kullanman ve bu durumu sorgulaman, aslında içsel bir farkındalık geliştirdiğinin önemli bir göstergesi. Çünkü çoğu insan, davranışlarını "ben buyum" diyerek geçiştirirken, sen içindeki bu yönün sana iyi gelen ve zorlayan taraflarını ayırmaya çalışıyorsun.


Öncelikle özgürlük ihtiyacı, insan doğasının en temel psikolojik ihtiyaçlarından biridir. Psikologlar bu ihtiyacı “özerklik” olarak tanımlar. Özellikle bağlanma kuramlarına göre bireylerin erken dönem yaşantıları, kendi bireyselliğini kurma ve koruma becerisi üzerinde çok belirleyicidir. Eğer çocuklukta fazla kontrol altında büyümüşsen, fazla eleştirilmiş ya da bastırılmışsan, yetişkinlikte özgürlüğe aşırı önem vermek bir savunma mekanizması haline gelebilir. Yani aslında "özgür olayım" demek, "yeniden kısıtlanmayayım" anlamına gelir. Bu durum da bilinç dışında bağ kurma ihtiyacı ile kontrol edilme korkusu arasında bir çatışma yaratabilir.


Yazdığın gibi insanlara mesafeli olmak, sınırlı sosyal çevreye sahip olmak ve hem özel hem iş hayatında bazı sorunlarla karşılaşmak, bu çatışmanın yaşamına yansıyan şekli olabilir. Özellikle fazla bireysellik, bir noktada ilişkilerde “duygusal mesafe” yaratabilir. İnsanlar seni güçlü, kendine yeten biri olarak görebilir, ama bu da bazen “yaklaşmayalım, onun alanına girmeyelim” algısını yaratır. Bu durumda da insanlar seninle bağ kurmakta çekingen davranabilir ya da sen onların bir adım yaklaşmasına izin vermemiş gibi hissedebilirsin. Bu da zamanla yalnızlıktan değil ama ilişkilerdeki yüzeysellikten bir doyumsuzluk yaratabilir.


Burada “sorun bende mi” soruna özellikle değinmek isterim. Bu tür sorular çoğu zaman, bireyin kendine yönelik eleştirisini gösterir. Oysa mesele “sorunlu” olmak değil; hayatında işleyen bazı kalıpların bugün senin gelişiminin önünde engel olup olmadığını fark edebilmektir. Özgürlüğe çok önem vermek, ne tek başına bir kusurdur ne de bir erdemdir. Ancak bu ihtiyacın senin duygusal bağlarını kurmana engel olacak kadar baskın hale gelmesi, psikolojik bir işaret olarak ele alınabilir. Bu noktada kendine şunları sorabilirsin:


İnsanlara karşı mesafeli davranmamın altında yatan korkum ne?


Yakınlaşınca ne olmasından endişe ediyorum?


Güçlü kalma isteğim, bana duygusal olarak neye mal oluyor?


Destek istemek ya da paylaşmak benim için ne kadar güvenli?


Özellikle yakın ilişkilerde bireyin özgürlük ihtiyacı ile bağ kurma ihtiyacı arasında denge kurması çok kıymetlidir. Bu denge kurulamamışsa, bir tarafı doyururken diğer tarafı ihmal etmek söz konusu olur. Senin durumunda özgürlük alanın çok iyi gelişmiş gibi görünüyor; ancak insanlarla duygusal bağ kurma, destek alma, paylaşımda bulunma gibi yönlerin biraz geri planda kalmış olabilir. Bu da uzun vadede ilişkisel anlamda yalnızlaşmayı ya da duygusal bağları zayıf ilişkiler yaşamayı beraberinde getirebilir. Bu tür yapılar dışarıdan güçlü görünse de, içsel olarak yorgunluk yaratabilir.


İş yerinde yaşadığın sorunlar da muhtemelen bu bireysel sınırların netliğiyle ilgili olabilir. Mesafeli, duygularını çok paylaşmayan, her şeyi kendi halleden biri olarak görünmek, bazen ekip çalışmasında ya da sosyal ilişkilerde iletişim kopukluğuna yol açabilir. Bir noktada insanlar seninle yakınlaşmak yerine, kendi yollarına gidebilir ve bu da zamanla yalnızlaşma riskini artırır. Oysa sağlıklı bağlar kurmak, bireyin hem psikolojik sağlığını destekler hem de kendini daha bütünleşmiş hissetmesini sağlar.


Burada önemli olan, özgürlük alanını daraltmak değil; onu başka psikolojik ihtiyaçlarınla dengeleyebilmektir. Örneğin “bağ kurmak”, “güvende hissetmek”, “anlaşılmak” gibi duygusal ihtiyaçların da en az özgürlük kadar değerli olduğunu kabul etmek gerekir. Çünkü psikolojik sağlamlık sadece bireysel ayakta durma değil; gerektiğinde destek alma, paylaşma ve bağ kurma becerilerini de içerir.


Özgürlük, sana hayatı kolaylaştırıyor mu yoksa duygusal yakınlıklardan kaçmanın aracı mı olmuş? Bu sorunun cevabını içtenlikle bulmaya çalış. Özgürlük bazen hayatı yaşanabilir kılar, bazen de duvar haline gelebilir. Bunu fark etmek, özgürlüğün senin için ne anlam taşıdığını çözümler.


İnsanlara karşı mesafeli olmanın arkasında güven kırıklıkları ya da “yaklaşırsam zarar görürüm” inancı olabilir. Bu inancı yeniden değerlendirmek ve zaman içinde bazı insanlara güvenli mesafeden adım atabilmek, ilişkilerinin kalitesini artırabilir. Ufak adımlarla başlamak bile büyük değişim yaratabilir.


Özgürlük ihtiyacın, aslında duygusal bir bastırmanın ya da eski yaşantıların etkisiyle oluşmuş olabilir. Kendine “neden yalnız hissetmiyorum?” ya da “neden insanlar bana ulaşmakta zorlanıyor?” gibi sorular sormak, içsel keşfine katkı sağlar.


Güvenli arkadaşlıklar kurmak, bir şeyleri birlikte yapmak ya da duygularını açıkça ifade etmek, özgürlük alanını tehdit etmez. Aksine, bu alan içinde daha çok destekle ilerlemene yardımcı olur. Duygusal olarak yalnız kalmamak için insanlarla kurduğun ilişkilerde biraz daha açık olmak, sana iyi gelecektir.


Bu farkındalık düzeyinle birlikte bir uzman eşliğinde ilerlemek, sana çok daha sağlıklı yollar sunabilir. Özellikle bağlanma stillerin, özgürlük ile yakınlık arasındaki çatışmalar, geçmiş deneyimlerin ve güven duygun gibi konular detaylıca çalışılabilir.


Sevgili danışan, özgürlüğe değer vermek seni güçlü, bağımsız ve öz yeterliliği gelişmiş biri yapabilir. Ancak bu özelliğin seni insanlardan uzaklaştırmasına izin vermemelisin. Çünkü hayat sadece kendi ayakların üzerinde durmak değil; bazen birlikte yürümek, bazen de yorgun düştüğünde birine yaslanmakla anlamlı hale gelir. Unutma, özgürlük sınırlarla değil, güvenle dengelendiğinde gerçek anlamına ulaşır. Kendine bu içsel yolculukta şefkatle yaklaş ve dilediğinde destek almaktan çekinme.


Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğin farklı bir soru veya aklına takılanları yeni bir soru oluşturarak bizlere iletebilirsin.


Sevgiler,

Psikolog Betül Canbel

Cevaplanmış benzer sorular