Ozguven sorunu mu yasıyorum
Merhabalar. Bazen kendimi asiri kotu hissediyorum ve sorguluyorum. Bazi insanlar var asiri guzeller veya sosyal medyadan gordugum kizlar. Kiz olmama ragmen o kadar etkileniyorum ki anlatamam. Fakat ben oyle degilim.bu sorunu astim saniyodum fakat hala o kizlara hayranlikla bakiyorum asla kendimi kabul edemiyorum. Bu gecici mi yoksa bunu asmam icin napmam gerekli napmam lazim acaba. Bilgi verir misiniz? Tesekkur ederim. D.
Bu soru 5 Mayıs 2025 18:59 tarihinde Psikolog Ayşe Tuba Aksakallı tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba Sevgili Danışan,
Yazdıklarınızı okurken ben de bir an durup düşündüm; gerçekten de benzer duygularla boğuşan o kadar çok genç kadın tanıyorum ki... Ama elbette, her birinizin içinde bu duygu kendine özgü bir yere dokunuyor ve sizde yarattığı etkiyi hissetmek hiç de kolay olmamış olmalı. Sosyal medyanın o parıltılı, kusursuz yüzlerinin, insanı tuhaf bir şekilde içten içe kemiren bir kıyaslama duygusuna sürüklediğini burada çok net bir şekilde görebiliyorum. O "Niye ben öyle değilim?", "Neden o kadar güzel görünemiyorum?" gibi sorular, insanın içini sessizce karartan, o derinlerde bir huzursuzluk yaratan türden.
Bazen o aştığınızı sandığınız bir duygunun beklenmedik bir anda geri gelmesi, sizi derinden hayal kırıklığına uğratabilir. Sanki "artık bunu takmıyorum" deyip önünüze bakmayı başarmışken, bir gün yine o ekran başında kayıtsızca bir fotoğrafa dalıp "yine mi..." dediğiniz o anlar oluyor, değil mi? İşte tam orası, aslında o en hassas noktanız. Çünkü bu tür sorularla yüzleşmek, insanın kendisiyle o uzun ve bazen zorlu barış yolculuğunun ta kendisi. Gerçekten de öyle; zaman zaman geriye doğru bir adım atmak, aslında ilerlemediğiniz anlamına gelmez. Hatta bazen o hislerin tekrar gelmesi, onları daha farklı bir gözle, daha anlayışlı bir şekilde fark edebileceğinizi düşündürüyor bana.
Sanki biraz da toplumsal olarak o "güzel" kavramının üzerinize sürekli dayatıldığı bir ortamda yaşamanın o yorucu yükünü taşıyorsunuz gibi... Hep daha ince, daha uzun, daha bakımlı, daha "şu" ya da daha "bu" olmalısınız gibi o bitmek bilmeyen mesajlar ister istemez iç dünyanıza sızıyor, içselleştiriliyor. O yüzden bu yüzleşmeyi sadece şahsi bir eksiklikmiş gibi değil de, omuzlarınıza sistematik bir şekilde konan bir yük olarak da değerlendirebilirsiniz. Belki biraz üzerine düşünmek size iyi gelebilir: Gerçekten hayran olduğunuz insanlarda sizi bu kadar etkileyen ne? Sadece o dış görünüşleri mi, yoksa bambaşka bir ışıltıları mı var? Bazen bu ayrımı yapabilmek, kendinizle barışma yolculuğunuzda yepyeni bir kapı aralayabilir.
Size ufak bir egzersiz önerebilirim: Her sabah uyandığınızda ya da gece yatmadan önce, aynanın karşısında durun ve bedeninizde ya da karakterinizde sizi gerçekten mutlu eden, sevdiğiniz bir şeyi yüksek sesle kendinize söyleyin. Belki ilk başta kulağa basit ya da biraz tuhaf gelebilir ama insanın kendi sesiyle kendine bir iltifatta bulunması, zihninize ve duygu dünyanıza küçücük ama çok etkili bir tohum bırakabilir. Bence denemeye değer. 😊
Dilerseniz, o kıyaslama duygusunun sizi etkisi altına aldığı anlarda nefesinizi fark etmeye çalışmak da size iyi gelebilir. Gözlerinizi nazikçe kapatın, derin bir nefes alın ve olabildiğince yavaş bir şekilde verin. O an içten bir merakla kendinize sorun: "Şu an bu his neden burada?" O "Bu hissim geçtiği için üzülmek yerine" yaklaşımı, bazen işin rengini tamamen değiştirebilir.
Şunu da eklemeden geçemeyeceğim: Kimi zaman kendimize gösterdiğimiz o içten şefkat, dışarıdan beklediğimiz o hayranlık dolu bakışlardan çok daha güçlü olabilir. Kendinizle olan ilişkinizi tıpkı en yakın bir dostunuzla konuşur gibi şefkatli, anlayışlı ve sabırlı bir şekilde yeniden kurmaya çalışabilirsiniz. Elbette inişler ve çıkışlar olacaktır, belki zaman zaman bu yolculuk ağırlaşacaktır ama tam da o anlarda kendinize o dost sıcaklığını sunmak, o büyük ve güzel değişimin ilk adımı olabilir. 🌿 Kendinize nazik davranın.
Sormak istediğiniz farklı sorularınız varsa yeni bir soru oluşturarak bize iletebilirsiniz. Dilerim cevabım faydalı olmuştur,
Çok sevgiler,
Psikolog
Ayşe Tuba Aksakallı...
🫀