Kaygı

Panik atak geçirme korkusu ve annemi kaybetme kaygısı?

Gizli Kullanıcı26 Aralık 2025 22:11

Öncelikle merhaba . 18-20 yaşlarım arasında bir dönem panik atak hastalığı geçirdim psikiyatri ve sosyalleşme sayesinde atlattım. Şimdi 33 yaşındayım ve bundan 1 ay önce bir gece başımı yastığa koyduğumda gene atak geçirdim ve 1 aydır herhangi bir atak geçirmedim ama sürekli atak gene atak geçireceğim korkusu var içimde şimdi birde ekstradan annemi kaybetme korkusu oluştu içimde sürekli onu kaybedersem ne olacak acaba ne zaman ölecek diye düşünüyorum benim bu dünyada hiçbir akrabam yok sadece annem var kafamdan bu iki şeyi atamıyorum bana ne oluyor yardımcı olun lütfen. Yaklaşık olarak 3 aydır işsizim ve evden çıkmıyorum belki yardımcı olur diye söyledim.

Bu soru 27 Aralık 2025 18:18 tarihinde Psikolog Emine Sena Uzun tarafından cevaplandı.

  • Cevaplandı

  • Paylaş:

Merhaba sevgili danışan,

Geçmişte yaşadığın panik atak deneyimi, zihninde “tehlike” kaydı bırakmış gibi görünüyor. Yıllar sonra bir gece benzer bir bedensel his yaşadığında, aslında olan şey şu: Beden kısa bir alarm verdi ama asıl alarmı büyüten, o andan sonra zihnin oldu. Atak gelmediği hâlde, “ya tekrar gelirse” düşüncesi günün içine yayıldı. Böylece panik artık anlık bir durum olmaktan çıkıp, sürekli tetikte olma hâline dönüştü.


Şu an yaşadığın şey panik atak geçirmekten çok, panik yaşamaktan korkmak gibi duruyor. Zihin, “tehlike bir yerlerde olabilir” moduna geçtiğinde, en kıymetli bağa yönelir. Senin için bu bağ annen. Çünkü yalnızlık duygusu, işsiz kalman ve uzun süredir evden çıkmıyor olman, dünyayı daha dar ve daha kırılgan hissettirmiş. Zihin de bu dar alanda en büyük kayıp ihtimaline odaklanmış. Bu yüzden annenle ilgili düşünceler durmadan gelip seni sarsıyor. Bu düşünceler sevginin fazlalığından değil, güven ihtiyacının artmasından besleniyor.


Burada önemli bir nokta var: Bu düşünceler gerçeği haber vermiyor, sadece seni korumaya çalışan ama işi biraz abartan bir zihnin sesi. Yani “annemi kaybedersem ne olur” diye düşünmen, bunun olacağı anlamına gelmiyor. Zihin, belirsizliği sevmez; kontrol edemediği şeyleri düşünerek kontrol etmeye çalışır. Ama bu kontrol etme çabası seni rahatlatmak yerine daha çok sıkıştırıyor.


Uzun süredir evden çıkmamak ve işsiz olmak, günlerini daha sessiz ve yalnız hâle getirmiş. Böyle zamanlarda zihin kendi içine daha çok döner, bedeni daha çok dinler, düşünceleri daha ciddiye alır. En ufak bir kalp çarpıntısı, bir iç daralması bile “bir şey oluyor” diye yorumlanır. Oysa beden, senin sandığın kadar kırılgan değil; daha önce bunu yaşadın ve atlattın.


Sen yeniden hasta olmuyorsun, eski korkun tetiklenmiş durumda. Bu korku zamanla büyümüş ama hâlâ korku. Gerçek değil, kehanet değil. Daha önce nasıl ki destekle ve sosyalleşmeyle toparlandıysan, şimdi de aynı yol işe yarayacaktır. Özellikle evden çıkmaya küçük küçük adımlarla geri dönmek, gün içinde bedeni hareketlendirmek ve zihni tek başına bırakmamak bu döngüyü yavaşlatır.


Son olarak şunu söylemek istiyorum,  şu an yaşadıkların seni “zayıf” yapmıyor, aksine uzun süredir yük taşıyan birinin artık dinlenmeye ihtiyaç duyduğunu gösteriyor. Bu hal geçici bir durak gibi düşünülebilir. Doğru destekle, tekrar genişleyen bir hayata doğru açılabilir. Zihin sakinleştiğinde, korkular da yerini gerçekliğe bırakır; sen de nefes aldığını yeniden daha net hissedersin.

Yasal Bilgilendirme: Bu içerik tanı ve tedavi niteliği taşımayan, genel psikolojik bilgilendirme amaçlıdır.

Cevaplanmış benzer sorular