Psikolojik bir rahatsızlığım var mı?
Merhabalar, kendimi anonim tutuyorum çünkü karanlıkta kalmak daha rahat olmamı sağlıyor. Ben duyguları hissedemiyorum. Daha doğrusu hissedebiliyorum ama çok az. İnsanlardan hoşlanmıyorum ve empati yapamıyorum. Bazen kendimi içi boş bir kutu gibi hissediyorum. Duygulardan arınmış ve boş. Sevmek, başkası adına üzülmek, diğer insanları umursamak... Bunların bazılarını neredeyse hiç hissedemiyorum. Çocukluğumdan beri rol yaparak ve içimdeki boşluğu saklayarak yaşadım. Bunların dışında tehlike anında korkuyu ve adrenalini hissedebiliyorum. İnsanların yanında kalmayı sevmiyorum. Sanki duygularım var da onlar gibi hissedebiliyormuşum gibi yapmak sıkıcı. Fakat bazen zorunda olmasam bile yapmazsam çok garip görünür dediğim oluyor. Bir de insanlar benim bazen çok soğukkanlı hatta psikopat olduğumu söylüyor. Lisedeyken yakaladığım sinekleri öldürmeyecek şekilde acı çekmelerini sağlıyordum. Bazen sadece kanatlarını kesip uçmaya çalışmalarını izliyordum. İnsanların duyguları gibi yaşamları da umurumda olmuyor. İnsanları manipüle etmek istediğimde başarılı oluyorum fakat genel olarak asosyal takılmayı seviyorum. Okul yıllarımda (şu an üniversitedeyim) hep yanıma takılan insanlar olurdu. Yalnız kalmayı seviyordum ama peşimi bırakmıyorlardı. Arkadaş gibi davranıyorlardı fakat ben çıkarım olmadığı sürece insanlarla konuşmayı istemiyorum. Yaptıkları şakalar ve gülüşmelerin yanında sadece gülümsüyordum ve eğer yapmacık olduğumu söylerlerse ön dişimdeki 2 çürük yüzünden normal gülmediğimi söylerdim. Gülme konusunda cidden berbatım. Bunu yazmadan önce çok araştırma yaptım. Sosyopat ve psikopat gibi terimlerin bana hiç de uzak olmadığını fark ettim. Anneme ve babama baktığımda bile kendimi onlara yakın görmüyorum.
Bu soru 12 Eylül 2025 13:09 tarihinde Psikolog Muharrem Çalışkan tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba,
Öncelikle bu kadar kişisel ve derin bir konuyu benimle paylaştığın için içtenlikle teşekkür ederim. Kendini anonim tutma ihtiyacı hissetmen ve "karanlıkta kalmak" istemen son derece anlaşılır - bu tür içsel deneyimleri paylaşmak gerçekten zor olabilir. Çocukluktan beri "rol yaparak" ve "içindeki boşluğu saklayarak" yaşadığını söylemen, ne kadar uzun süredir bu duygusal yalıtımın içinde olduğunu gösteriyor.
Duyguları sınırlı hissediyor olman, empati kurmakta zorlanman ve kendini "içi boş bir kutu" gibi hissetmen, gerçekten zorlayıcı bir deneyim olmalı. İnsanlardan hoşlanmama hissin ve onların yanında kalmaktan rahatsız olman, sosyal ilişkileri yönetmekte ne kadar çaba harcadığını gösteriyor. Özellikle "duygularım varmış gibi yapmak sıkıcı" ifaden, bu maskeyi sürdürmenin ne kadar yorucu olduğunu anlatıyor.
Lisede sineklere yönelik davranışların ve insanların duygularını umursamadığını ifade etmen, aslında bir içsel çatışmaya işaret ediyor olabilir. "Tehlike anında korku ve adrenalin hissedebiliyorum" demen, duygusal deneyim kapasitenin tamamen kaybolmadığını gösteriyor. Bu önemli bir ayrıntı çünkü bize duygusal tepki verme potansiyelinin hala var olduğunu düşündürüyor.
Araştırma yapıp kendini "sosyopat" veya "psikopat" terimlerine yakın hissetmen anlaşılır, ancak şunu belirtmeliyim ki bu terimler artık klinik literatürde "Antisosyal Kişilik Bozukluğu" olarak tanımlanıyor. Ancak bu tanıyı koymak için çok daha kapsamlı bir değerlendirme gerekir.
Çocukluktan beri süregelen bu durumun, erken dönemde oluşmuş bir bağlanma sorunu veya nörogelişimsel bir farklılıkla ilişkili olabileceğini düşünüyorum.
Annene ve babana kendini yakın hissetmemen, erken dönem ilişkisel deneyimlerinle bağlantılı olabilir. Duygusal bağ kurmaktaki zorlukların, çocuklukta öğrenilen hayatta kalma stratejilerinin bir sonucu olması muhtemel.
Bu konuda seni rahatlatacak en önemli şey şu: Hislerin ve deneyimlerin seni "kötü" veya "bozuk" biri yapmaz. Nörolojik ve psikolojik birçok faktör, duygusal deneyimlerimizi şekillendirebiliyor. Terapi sürecinde, bu durumu anlamak ve yönetmek için çeşitli teknikler kullanılabilir.
Önerim, bu konuyu bir psikiyatri uzmanıyla ve bir psikolog ile terapi sürecinde derinlemesine çalışman. Duygusal farkındalık üzerine odaklanan terapötik yaklaşımlar, zamanla bu "boşluk" hissini anlamana ve yönetmene yardımcı olabilir. Unutma ki, hissetme biçimin senin karakterin veya değerin hakkında bir yargı taşımıyor. Bu sadece nörolojik ve psikolojik bir durum. Önemli olan, kendini yargılamadan bu deneyimi anlamaya çalışman.