Psikoloji

Psikolojik durumum nasıl bir aşamada

Gizli Kullanıcı12 Temmuz 2025 03:51

Merhaba sevgili psikologlar 29 yaşında erkeğim 9 yaşında aile durumundan dolayı zorla işe gönderilmeyle başlayan serüvenim orta okul sona kadar hem çalıştığım fırında yapamadığım yada yanlış yaptığımdan dolayı baya bi dayak yedim iş koşulları da zor ve ağırdı kaçıp ve çalışmak istemediğim içinde ailemden dayak yedim o zamana kadar ne yapalım doğduğun ev kaderindir deyip bu şekilde orta okulu bitirdim.

Sonrasında okumayı çok istediğim için çalışmayı bıraktım ve okumak istediğimi söyledim kararımda kesindim çünkü bu hayat böyle geçmezdi, ama ailem hiç destek vermediği gibi üstüne küsüp hiç yokmuşum gibi davranarak bi nevi mobing uyguladılar :) neyse baktım olmayacak bende zaten yaptığım işte kalfalığa ulaşmışım bari gidip tamamen kendimi işe verip usta olayım onca seni okuyup çok sonra meslek sahibi olana kadar o zamana kadar çalışır para kazanır ve kendime bi hayat kurarım deyip işe döndüm ve dediğim gibi de usta olup daha çok küçük yaşta çokta güzel para kazanıyordum ama işin kötü yanı hep ailem iyi olsun iyi yerlere gelsin diyerek bütün kazancımı onlara hibe edip kendime hiçbirşekilde bişey yapmadım o kadar çok yapmamışım ki şuan da bile kendime bişey alırken ya çok tereddüt ediyorum yada hep erteliyorum neyse abimle birlikte evin geçimini sağladığımızdan evin reisi anne baba değil bizlerdik babam çok pasif birisi olduğundan sesi çıkmaz çıksada söylediği hiçbişeyi hiçbirimiz kaale almazdık annem baskın karakterli ama huyumuza gittiğinden ve bizi sürekli yücelttiğinden genelde onunla istişare ederdik velhasıl kelam annemin isteğiyle hiç gitmediğimiz götmediğimiz bir köye ev yapma isteğiyle başladı benim en büyük icraatim ne kadar orda yaşamayacağız orayla bi işimiz yok dememe rağmen annem beni hiç dinlemedi abimde annem isterse yaparız diyip yaptılar ve dediğim gibi ne oraya gittik nede gördük

babamın saçmalığı yüzünden ordaki baba tarafı akrabaların silahla kovalayıp arsaya ve ordaki eve çöktüklerini çok sonra öğreniyoruz ama dediğim gibi bizim orayla bi işimiz yok ve çokta umrumuzda olmadı nasılsa tapu annemin adına deyip yıllar sonra belki işimize yararsa diye uğraşmadık sonrasında yaşadığımız şehirde ev alma kararı aldık ama abim tutturdu müstakil ev alacağız annemi dairede oturtmam diye yahu kardeşim önce bi daireyle başlayalım gerekirse ilerde satar kredi çeker müstakile döneriz şimdi ki gücümüz buna yetmez dediysem de yine kendimi dinletemedim ve müstakil evi aldık hemde o zamanın prasıyla iki tane çok güzel daire parasına üstüne eve sürekli sıfır eşyalar alarak yağdırıyordukta yağdırıyorduk yaşım bu arada 20 olsun be bütün herşeyleri olduğu zaman bende artık kendime yapardım diye teselli ediyordum kendimi bu yaşa kadar bunları yaptıysam 30uma gelmeden kendime de yaparım ama öyle olmadı belli bi miktar çektiğimiz krediyi abim fazla faizli olmasın diye 5 senelik çekti bu bizi zorlat 10 senelik olsun gerekirse sonradan para biriktirir yine kapatırız dediysem de dinletemedim çektik 5 senelik maaş kartım abimin elinde ben haftalık aldığım 70 lira tiple bi tek sigaraya para harcadım bikaç sene boyunca sonrasında abim parayı kendi hesabından çevirdiği için banka puanları yükselmiş bankalar kefilsiz şartsız kredi verince tutturdu çekecem evin borcunu kapatıp bankalara ödemiycem diye onda da karşı çıktım yapma etme ne kalmış öderiz kendini patlatacağın para çok az ilerde daha çok çeker öyle patlatırsın madem öyle bi bok yicen dinlemedi patlattı neyse benim için iyi oldu artık özgürdüm artım kendi hayatım için çalışacaktım ama abim sürekli beni zorbalıyordu yürüyüşümden tutun sigara içmeme zayıf olmama efendime söyliyeyim salak embesil zayıf biri olarak görüp sürekli beni değiştirmeye çalışıyordu ilk başta normal sohbet esnasında söyleyip sonrasında ya ben buyum beni değiştirmeye çalışma deyince de küfürler hakaretler edip dururdu sonra birgün beraber çalışırken sırf bi sene çalıştığım için maaşıma zam almam için patronla konuşmamı istedi iyide aylığım iyiydi kalacak yerim var sigortam var borcum yok hemde işim mükemmel ötesiydi zaten adam da yapmayacak biliyorum ne diye suyu bulandırayım pes etmedi sürekli sürekli zam iste zam iste diye beynimi yedi istedim vermedi adam :) o zaman işi bırakacağız bize iş mi yok diye başladı ben istemedim hakaret edip koca restaurantın ortasında küfürler hakaretler edip gitti ben de çalışmaya devam ettim sonra arkamdan aileme arkadaş çevremize önüne gelene beni kötüleyip durdu aradan geçti 6 ay annem aradı tabi benim bi dükkan açma hayalim vardı ama öylesine bi hayal abin sana dükkan açacakmış istemiyorum dediysem de dinletemedim et tırnak dediler cart dediler curt dediler yahu düşman değilim ki istemiyorum kardeşim ben kendi yoluma gitmek istiyorum neyse baskılara dayanamayıp onu da kabul ettim tabi onun bankalara borcundan dolayı herşey benim adıma açtık ettik tabi herşey onun yaptığı gibi hiç karışmıyorum ama o kadar üst perdeden uçuyor ki sadece içten içe üzülüyordum çünkü ne söylersem söyliyim dinlemiyordu ama etrafındaki diğer herkes ne söylüyorsa harfiyen yapıyordu herzaman ki gibi haklı çıkacağımın keyfiyle içten tebessüm etmekten başka bişey yapmıyordum dükkan açıldı işler iyi iki ay geçti geçmedi ailemi özledim bikaç gün gideyim mi dedi kestim biletini verdim eline bi kredi kartı git dedim bikaç gün sonra idare edebiliyor musun ben biraz daha kalayım mı dedi kafana göre sormana gerek yok hiçbirşey demek istemiyorum ki konuşmak görmek yada bişey yapmak benden uzak olsun istiyordum neyse pandemi patladı yollar kapandı tek başıma bikaç ay idare ettim hep uzaktan müdahale edip durdu yollar açıldı geldi evde bikaç iş arkadaşlarımızla oturdular pandemide iş olmaz batarsınız falan filan baya bi kendi aralarında konuştular tabi ben köşede sessizce oturmuşum ağaların benim hiç istememe rağmen zorla adıma açılmış dükkanım adına kararlar almaya çalıştıklarını izliyorum yine o içimdeki haklı ama canımı acıtan hüzünlü tebessümümle lafın bana dönmesini bekliyorum döndüler bana sordular bende ne devredecem ne kapatacam deyip devam edeceğimi söyledim abim bana dedi ki batarsın dedim olsun batarsam ben batarım arkanda durmam dedi zaten arkamda hiç durmadın ki iyi ne bok yiyosan ye deyip hakaretler ve küfürlerle çıktı gitti bikaç ay cırmalamamın sonunda başaramayıp battım :) hiç pişman değildim yine olsun gözümü kırpmam yine aynı kararı alırım neyse kaldı bana dükkandan 150 bin lira borç ödeyemedim hacizlik oldum zaten o da bankaları ödememiş ona bişey olmadı bana da bişey olmazdı bi 6 ay kuryelik yapıp normal yaşadıktan sonra başka bi şehirde yine aynı yerde kendimi onunla çalışırken buldum bu sefer yanındaki bi abi çağırmıştı beni benimde borçtan kurtulmam lazım bu sefer ben gittim kendi ayaklarımla ona gerçi ona değildi ama yanınaydı işte başladım aldığım parayı götürüp bankalara vermeye bi 6 ay geçti çocukluk arkadaşımın telefonuyla iyi para kazanıyoruz gel sende kazan demesiyle bıraktık sigortalı normal işi geldim arkadaşımın yanına meğersem illegal iş yapıyorlarmış nerden bileyim o kadar da konuştum şöyle para kazanacam böyle para kazanacam borcumu bitirecem diye geri de dönemiyorum takıldım bu arkadaşın peşine bu yaşıma kadar doğru yolda yürüdüm ne yarar gördüm diyerek bu seferde yanlış yoldan yürüdüm onlar tonlarca haram yese dokunmaz sen niyet etsen boğazında kalır sözünün ete kemiğe bürünmüş haliyle karşılaştım :) 6 ay dolandım ama kumaşımda yok ki ordan da boşa kürek çekip yarıladığım borcu ödemeyip tekrar yükselttim üstüne abimin eve gelip benim hala bişeyler yapamadığımı görmesiyle bütün aile fertleri önünde yaptığım işi bağırıp çağırarak beni evden kovmasıyla çıkıp gittim ne yapacağımı bilmiyorum nereye gidecem bilmiyorum bi iki aylık karanlıktan sonra bi taksicilik işi bulup çalışmaya başladım çok geçmeden gay bi abinin bana evini açmasıyla ve bana sürekli bişeyler yapmasıyla ne ölü ne diri kimseyle bi işi olmayan uyuşturucu içip taksicilik yaparak günlerini geçiren biri olarak devam ettim bi süre ama iş bu ya çalıştığım her arabada hiç suçum olmamasına rağmen ya araba bozuldu işten çıkardılar ya satıldı ya bişey oldu hep bi sıkıntı tekerim hiç düz basmadı tabi bu esnada abimin samsunda başına bi iş gelmiş ev hapsi almış babamın adına kredi çekip annemin adına aldığı arabanın taksidi gelmeden gidip arabayı alıp mersine getirip satmam lazımmış mesajıyla hiç gözümü kırpmadan uçağa atlayıp oraya varır varmaz hiç yanında durmadan alıp arabayı mersine getirip bi hafta içinde satıp onu bu dertten kurtarmışım bana bunca yıl hakaret edip sürekli kovup bağıran beni ne olursa olsun sevmeyen birine niye gidip yardım ediyorum diye hiç sormadım çünkü ben o değilim bana yaptıkları onun karakteri benim ona yaptığım benim. Aradan biraz geçtikten sonra arayıp konuşmak istedi konuştum nasılsın dedi iyi değilim dedim gerçekten de iyi değildim çünkü benim bunca yıl emeğimin karşılığı bu değildi ya ben hiç böyle biri olacağımı düşünmemiştim çocuk yaşta ev bakıp ev alıp ailesini yücelten birinin 7/24 uyuşturucu içip pisliğin içinde yüzeceğimi söyleseler gülerdim ama insan yaşayınca ben buraya nasıl geldim ya diye soramadan da edemiyo neyse iyi değilimden sonra bana herşeyi sen kendine yaptın kendini bu hale sen soktun deyince bende bu zamana kadar hiç tartışmadığım yada yanlışını yüzüne vurmadığım abime hayır beni bu hale sen soktun deyince başladı yine bizim mesai ben seni sevdim de iyi olmanı istedim de güçlü olmanı istedim de istedim de istedim.. ya arkadaş sen niye benden bu kadar çok şey istiyorsun ? Çok sevmek bu değil ya çok sevmek müdahale etmek değil çok sevmek değiştirmye çalışmakta değil yada değiştiremeyince hakaretler etmekte çok sevmek değil neyse bunu o kalın kafasına sokana kadar biraz da huyundan giderek anlatıp ikna edip tekrardan barış imzaladık bu arada barış anlaşmasına şöyle bi madde ekledim her ne olursa olsun bağırıp çağırıp küfür edip kavga etmek yok yanlışta yapsam kötü de olsam eğer beni seviyorsan gel yanımda dur tamam mı tamam bende bıraktım herşeyi döndüm gittim istanbula girdim lüks bi restauranta başladım yine borcumu öedemeye bıraktım kötü pis her ne varsa geçmişe de çektim bi sünger başladım çalışmaya tabi yine tek başımayım borcumu yalnız ödüyorum hatta kız arkadaşıyla araba kiralamış başka şehire gezmeye gitmiş açığı varmış biraz destek çıkar mısın sorusuna bile 5 bin lira atıp al elimde bu kadar var deyip göndermişim ama hiçbişekilde benim borcuma destek çıkar mısın diye sormuyorum bile gerek yok kendi versede istemem de neyse bunun kız arkadaşı türkmen memlekte gidiyo deport yiyo tabi kızla ciddi düşünüyo arıyo beni bende motor var işte gelip istanbula kuryelik yapacam motoru verir misin veririm işte vergi levhası açar mısın adına açarım motor ehliyeti yok ehliyetini verir misin veririm ki daha öncede aynısını yapmıştım ben olarak çalışmıştı yine bakmayın hani ansiklopedi olmasın diye detaylara ve daha yaşanmış birçok şeyi es geçerek anlatıyorum gelip kuryelik yapıp 2-3 bin dolar biriktirip kız arkadaşını kurtaracakmış falan yine bana ne ne bok yersen ye gel sendeli kahbelik bitmez bendeki vicdan tabi annem olsun çevremdekiler olsun söylüyorum bak yine gelecek benim yaptığım iyiliğe karşı yine bana kötülük yapacak annemin yok artık akıllandı yapmaz demesine bile kurbağa ve akrep hikayesini anlatıyorum ama tabi bi yandan da umudum var ya bence artık o kadar şeyden sonra yapmaz diyorum ve çok uzatmadan gelip çok saçma bi sebepten çalıştığım restaurantın önünde bana o kadar insanın içinde hakaretler ve küfürler ederken buluyorum kendimi işten çıkartılıyorum sinir krizleri annemi arayıp ağlayarak küfürler ve doğurduğu çocuğuna da sana da bunca yıl bana yaşattıklarınıza da diyip ailemi siliyorum ama bu sefer kararım net önceden abimi silerdim şimdi komple bütün ailemi o esnada da bi kızla görüşmeye başlamıştım bu arada ne evlenmek istiyordum nede herhangi bişey hergün allah canımı alsın diye dua değil küfür ediyordum sonra yine kör karanlık kuyularda bu sefer o kadar yılın birkmiş hüznüyle bu kızın yanında ağlarken elimden tutup beraber iyileşebiliriz desteğiyle kalkıp izmire gidip yeniden hayata tutunmaya başlamamla borçlarımı bitirip kızla da nikah kıyıp evlenmemle biraz toparlıyorum tabi o esnada yine ailemle görüşmüyorum sağolsun eşimde ben düğün istemiyorum herhangi bi tören falan istemiyorumu o da istemiyorum diyerek ailesini ikna etmişti tabi ben annemle ufak ufak konuşuyorum ama hakaret edip onun yüzünü görmek istemediğimi bidaha asla görüşmeyeceğimi söyleyerek canını acıtıyordum ama sonra babamın adına ufak bi mebla kredi çekip ev tutmamı sağlayınca onu affettim hatta annem babam ve kızlardeşimi aslında getimeyecektim ama nikahıma getirdim ufakta olsa altın falan taktılar hiç olmasa bari bi nebzede olsa bi katkıları olsun benim onlara yaptıklarımın yanında koca bi okyanusun yanında ki bi su bardağı su bile etmezdi yaptıkları düzeleceğiz dedik ya bu seferde nikah bitti herkes gitti elimizde azıcık takı devletten ufak meblağ kredi dedik yolumuzu çizeriz kiraladığımız evin yanında logar kapağı varmış ordada kedi ölünce kediyi ordan alıp çöpe atmamla evi pireler küçük haşerelerin basmasıyla bi sarsıldık ilaçlamalar temizlemeler ne yaptıysak olmadı neyimiz var neyimiz yok çöpe atıp zaten olmayan hiçbişeyimiz olan bikaç parça kılık kıyafet bize ait ne varsa çöpe atıp Mersine çocukluğumu gençliğimi verip aldığım ama içinde birtürlü oturmak nasip olmayan evime geldim altınları o evi kurtaracağız diye harcamışız geri kalanıyla da amannn zaten hiç yaşamadık bari kafa dağıtalım diyerek eşimle 10 günlük harika bi balayı yaptık araba kiralayı şehir şehir gezip hiçbişey düşünmeyip eğlendik sonra eşimin istanbuldaki aile evi boş annesi babası ordu da bi evleri var bi dönem orda bi dönem istanbulda kalıyorlar dedik gidip onlar gelene kadar en azından kendimizi toparlarız ona göre bi yol çizeriz deyip gittik gittikte ordaki evde gecekondun ormanın ortasında çok kullanılmadığından orası da börtü böcek küfle dolu :) neyse döndük tekrar geldik annemin evine şimdi burda eşimle beraber çalışıp evin üstüne ev yapacağız bu sefer inanıyorum yine aksilikler çıkıyo ama çok büyük değil şimdi bu kadar hikayenin sonunda ben kendimi çok güçlü akıllı geleceği çok iyi tahmin edebilen hertürlü zorluk ve güçlüğün içinden çokta bi çaba sarf etmeden kimseye minnet etmeyen ama kaybettiği her şeyin karşılığında mutlaka bir iyilikle yada çok güzel bişeyle karşılaşmış biri olarak şunu çok merak ediyorum ya nasıl? Nasıl bu kadar çok şey yaşayabiliyorum peki bu kadar şey yaşayıp nasıl akıl sağlığımı kaybetmiyorum yada neden tekrar tekrar herşeyin güzel olacağına inanıp sıfırdan başlayabiliyorum çok mu güçlüyüm çok mu aptalım çok mu umursamazım yada size göre sizce ben neyim yada nasıl biriyim bana bu anlattıklarımın çok daha fazlasını yaşamış biri olarak beni bana anlatırsanız çok sevinirim ben bu kadar insanları anlayabilen bu kadar onların eğrisiyle doğrusuyla yanlarında olabiliyorken neden en yakınımın yada ne bileyim çevremdekilerin beni hiç anlamaması benim onların çuvalla yanlışlarını örtüp görmezden gelmeme rağmen en ufacık yanlışımın duvarlara asmasını bi türlü anlayamadım bu arada çevrem tarafından sevilen sayılan ve sohbet olarakta büyüğümle de küçüğümlede gerek seviyeli gerek saygılı ama bi o kadar da yaptığı şeyleri saklamayıp doğrusunu da yanlışını da evet yaptım diyecek kadar doğru yaptığım hiçbişeyden utanmak yada sıkılmak gibi bi derdim olmadı neşeli ve esprili bi insanım da gülmeyi de güldürmeyi de kendimle dalga geçip hiç hak etmeme rağmen hakkımda söylenen şeyleri bile eksik anlatmışlar fazlası var bende deyip kabul etmişliğim de var ben kendimi biliyorum dört dörtlük bi insanım yada harikayım demiyorum tabiki yanlışlarım olmuştur eksiğim olmuştur mükemmel biri değilim hiçbirzaman böyle bi iddiam yada bi isteğim olmadı kimseyi kendimden üstünde görmedim alçakta samimi olmayı severim şeffafta bi insanım bilsem ki kimse yüzüme bakmayacak ne isem onu söylerim beni ben olduğum için seven yada yanımda olan biriyle ölüme giderim hiç umrumda olmaz ama biri yanımda olsun diye ne kişiliğimi farklı gösteririm nede yaptığım bişeyi örterim neyse benimle ilgili yorumlarınızı bekliyor olacağım kolay gelsin :)

Bu soru 12 Temmuz 2025 21:31 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.

  • Cevaplandı

  • Paylaş:

Merhaba Sevgili Danışan,


Öncelikle size böyle içten ve ayrıntılı bir biçimde kendinizi açtığınız için teşekkür ederim. Bu kadar çok şey yaşamış, bu kadar fazla yük taşımış ve yine de dimdik ayakta durmaya çalışan birinin sesini duyabilmek çok kıymetli. Anlattıklarınız içinde hayal kırıklığı, ihanet, umut, çaba, sevgi, kırgınlık, yeniden başlama ve yeniden kırılma var. Bu kadar katmanlı bir hayat deneyimini aklı ve duyguları hâlâ yerinde bir şekilde taşıyor olmak, her şeyden önce büyük bir iç kaynak zenginliğine işaret eder.


Siz dayanıklılığı yeniden tanımlayan bir insansınız. Yaşamda başınıza gelenleri sadece “kötü olaylar” olarak değil, sınavlar, dönüşüm anları ve öğrenme alanları olarak görebilen bir zihne sahipsiniz. Abinizle olan ilişkiniz, çocuk yaşta üstlenmek zorunda kaldığınız maddi ve manevi sorumluluklar, “sen küçüksün” diye bastırıldığınız anlar ve hayatınızın kontrolünün başkaları tarafından elinizden alınması, sizin benliğinizi büyük ölçüde şekillendirmiş. Fakat tüm bu baskılara rağmen kendi sesinizi duymaktan hiç vazgeçmemişsiniz. “Ben kendi yolumu çizmek istiyorum” cümleniz bunun en büyük göstergesi. Evet, bazen başka insanların kararlarının içinde boğuldunuz, bazen adınıza alınmış sorumlulukların altında ezildiniz ama hep bir şekilde kendi niyetinizi diri tutmayı başarmışsınız. İşte bu, sizi güçlü kılan en önemli özelliklerden biri.


Ancak burada şunu da vurgulamak gerekiyor sevgili danışan: Güçlü olmak, her şeyi sineye çekmek, her yapılanı hak etmek, kimseye karşı çıkmamak anlamına gelmez. Sizin yaşadıklarınızda güç; dayak yemesine rağmen ayağa kalkmak, bağırılmasına rağmen susmamak, terk edilmesine rağmen yeniden güvenebilmek gibi duygusal olarak oldukça yıpratıcı sınavların içinden geçmenizi sağlamış. Fakat bu gücün yanında ihmal edilen bir yönünüz var: Kırılganlığınız. İnsan olmak sadece güçlü olmakla tanımlanmaz. Kırılabilmek, üzülmek, yorulmak, küsebilmek, uzaklaşmak, dinlenmek ve kendine şefkat gösterebilmek de insan olmanın doğal bir parçasıdır. Siz yıllarca kırılgan yanınızı görmezden gelerek sadece güçlü olmanız beklenen biri gibi davranmışsınız. Oysa ki en büyük cesaret, zayıflığını fark edip ona rağmen yürüyebilmekte gizlidir.


Sizi çok etkileyen bir diğer konu da “değersiz hissettirilmek.” Gerek abinizin size karşı kullandığı sert dil, gerek sizi maddi ve manevi olarak köşeye sıkıştıran kararları, gerekse sizi yalnızca ihtiyaç olduğunda hatırlaması… Bütün bunlar sizin benlik değerinizi sürekli tehdit etmiş. Bu değersizlik duygusu, hayatınızın farklı dönemlerinde - örneğin iş yerindeki başarınızın hiçe sayılması, ilişkilerinizde duyulmadığınızı hissetmeniz veya duygularınızın ciddiye alınmaması - tekrar tekrar tetiklenmiş. İnsan, en yakını tarafından görmezden gelinmeye başladığında, kendi iç sesini de susturmaya başlayabilir. “Acaba ben mi abartıyorum?” diye düşünebilir. Oysa ki sizin hissettikleriniz çok gerçek. “Ben kendimi anlatamıyorum” demeniz de aslında kimsenin sizi gerçekten duymamış olmasından kaynaklanıyor.


Tüm bu süreçte sizi ayakta tutan bazı duygular var. Bunlardan biri umut. En karanlık dönemlerinizde bile hep bir çıkış aramışsınız. Hatalarınız olmuş, pişmanlıklarınız olmuş ama asla “artık hiçbir şey değişmez” dememişsiniz. Tam tersine, “bu defa olacak” diyerek sıfırdan başlamışsınız. İşte bu umut duygusu, sizin yaşama karşı hâlâ bağ kurabildiğinizi, hâlâ kendinizi ve hayatı dönüştürme arzunuzun sürdüğünü gösteriyor. Diğer önemli duygu ise sevgi. Evet, sizi çok inciten insanlar olmuş ama siz yine de sevginizi kaybetmemişsiniz. Abiniz size ne kadar kötü davransa da ona tekrar tekrar yardım etmişsiniz. Bu, hem vicdanlı hem de empati düzeyi yüksek bir insan olduğunuzu gösterir. Ancak bu noktada küçük bir uyarıda bulunmak isterim: Herkesi anlamaya çalışmak, bazen kendinizi anlamayı geciktirebilir. Herkesin yükünü omuzlamaya çalışırken kendi ihtiyaçlarınızı ihmal etme eğiliminiz olabilir.


Şimdi gelelim bu kadar şey yaşadıktan sonra nasıl hâlâ ayakta kalabildiğinize… Bunun cevabı sizin karakterinizde ve içsel kaynaklarınızda saklı. Siz farkında olarak ya da olmayarak kendinize tutunacak bazı kökler yaratmışsınız. Mizahınız, kendinizle dalga geçebilmeniz, doğruları konuşma cesaretiniz, vicdanınız ve dürüstlüğünüz… Bunlar sizin en güçlü kaynaklarınız. Birçok insan yaşadıklarınızın çok daha azını yaşasa bile kalıcı ruhsal çöküşler yaşayabilirken, siz bu kaynaklar sayesinde defalarca toparlanabilmişsiniz.


Ama şu soruyu da kendinize sormanız önemli: Herkesin yükünü taşımaya çalışırken kendinize ne kadar yer bırakıyorsunuz? Sürekli yardım eden, çözüm bulan, başkalarının derdine derman olan siz; kendi yorgunluğunuzla ne kadar ilgileniyorsunuz? Bazen insan “iyi olmak” uğruna kendini sessizliğe mahkum eder. Bazen herkesin takdir ettiği “güçlü çocuk” olma rolü, kişinin iç dünyasında büyük bir yalnızlık yaratır. Bu yüzden artık sadece güçlü değil, kendinize karşı daha anlayışlı, daha sevecen ve daha merhametli bir rolü benimsemeniz gerek.


Son olarak, siz ne aptalsınız ne de umursamaz. Siz, hayatı olduğu gibi görmeye çalışan ve bütün kırılganlığına rağmen yeniden denemekten korkmayan bir insansınız. Bu sizi hem güçlü hem de derinlikli yapar. Artık dışarıdaki herkesin sizi anlamasını beklemeyin. Herkesin sizi anlaması gerekmez. Ama sizin kendinizi anlamanız, kendinize sahip çıkmanız gerekir. Size artık dış onaydan ziyade iç huzur gerek. Hayatınızı daha sağlıklı sınırlar kurarak, başkalarının değil kendi ihtiyaçlarınızı gözeterek ve bazen de “hayır” diyebilmeyi öğrenerek sürdürebilirsiniz.


Dilerseniz bu noktada duygularınızı daha sağlıklı biçimde düzenleyebilmek için bireysel danışmanlığa başvurmanız da size çok iyi gelebilir. Sadece geçmişi değil, bugünü nasıl şekillendirebileceğinizi birlikte çalışmak adına bu adım sizi daha da güçlendirebilir. Anlatacaklarınızla, yeniden kurmak istediğiniz hayatla ilgilenecek ve sizi yargılamadan dinleyecek biri olsun istiyorsanız bu destek çok kıymetli olabilir.


Kendinizi açtığınız ve bu kadar samimi olduğunuz için tekrar teşekkür ederim. Anlatmak bile bazen bir adım atmaktır. Size bir soru sorarak bitirmek isterim: “Siz bugüne kadar herkesin hayatına iyi gelen biri oldunuz, şimdi sıra sizin hayatınıza neyin iyi geleceğini bulmakta değil mi?”


Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğiniz farklı bir soru veya aklınıza takılanları yeni bir soru oluşturarak bizlere iletebilirsiniz.


Sevgiler,

Psikolog Betül Canbel


alinti

Yazdıklarınız gerçekten beni ne kadar iyi anladığınızı ve söylediklerinizin benim için ne kadar değerli olduklarını anlatamam ağzınıza sağlık

Yorumlar

Gizli Kullanıcı

Sorunuza şu şekilde bi cevap vermek istiyorum aslında kendi farkıma varmam çok daha küçük yaşlarıma dayanıyor şuan ki büründüğüm ‘güçlü çocuk’ karakteri gerçekten çok güzel bi analiz olmuş evet açıkçası işe başladığım andan itibaren çevremizde genelde ne güzel çocuklar efendi çalışıp annesini kimseye muhtaç etmiyor sözleriyle gurur duyup ne kadar güzel bişey yaptığımızın farkındalılığını arttırıyor. Ama şunu da belirtmek isterim ki abim benden önce çalışmaya başladığından eve gelip anneme para verdiğini görünce o kadar heves edip bende çalışacam bende anneme para getirecem heyecanı daha o damga vurulmadan benim içimde var olan bir kimlikti tabi etrafın övgüleriyle aldı başını gitti ve açıkçası bu durumdan hiçte şikayetçi değildim sadece bildiğim tek bişey varsa bu hayata geldim bu ailede doğdum bu evde büyüdüm ama gerek kendi düşüncem gerekse çalışırken öğrendiğim tecrübelerimle olabilir ailem zengin yada bilgili yada anlayışlı olmayabilir ama ben öyle değilim belli bi zaman onları rahata erdirecek duruma getirir kendi hayatıma devam ederim diye düşünüyordum ne kadar süreceğinin hiçbir önemi yoktu elbet birgün bitecekti çünkü çıraklık ve kalfalık döneminde kazandığımız parayla kirası faturası ve ihtiyaçları görülen bi ailenin usta olduktan sonra kazanacağı parayla evini de alacağımı o evin bütün eksiklerini gidereceğimin farkındaydım yani çokta bi matematik gerektiren bi durum yok her insan gibi annesine babasına rahat edebilecekleri bi ev alıp kirasını faturasını boğazını ödemek bana zaten çocuk yaşta basit geliyordu evet kime neyin iyi geleceğini bilmem birini konuşurken pür dikkat dinleyip söylediği şey harici söylemeye çalıştığı şeyinde söylemediklerini de o kadar çok anlıyordum ki her yaştan her türden insanla çok kolay bi şekilde iletişim kurabiliyordum ben hiç bana bu iyi gelir yada bu bana kötü gelir diye yaşamadım her harukalde gülebilen iyi olan biriyim ne ortaokulda fakir bi ailenin çocuğuyum diye yapamadığım bişey için üzüldüm nede çok küçük yaşta para kazanmaya başlayıp saygı ve itibar kazanıp üstüne kişisel gelişimimin çok büyük insanlara göre gerek davranış gerek düşünce tarzı olsun çok ileri seviyede olmasıyla övündüm bu sadece kendi içimde öğüterek yok ettiğim şeylerdi.. sadece yaşadığım duygular çok yapaydı yani hani o an nasıl bi duygu yaşamam gerekirse kendimi anında o duyguya adapte edebiliyordum o yüzden de acı üzüntü gibi duyguları görmezden gelip hiçbirşeyim olmadan yapmadan kimseye gerek duymadan en kötü anlarda bile çok çok iyi hissedebiliyorum birçok aktiviteyi hep tek başıma yapardım sinema lunapark ne biliyim bi sahil kenarında oturmak hiçbirzaman birine yada bişeye ihtiyaç duymadım gözüm hiçbişeyde olmadı yada ne bileyim kendime şunu yapayım diye bişey geçirmedim tek hedefim ailemin rahat edenileceği bi hayata hazır edip kendi yuvamı kurmamdı olmadı sonra ondan da soğudum hiç evlenmek yuva kurmak istemedim ta ki şimdi ki eşimle abimin en son bana yaptığı saldırıdan sonra hıçkır hıçkır ağlayıp sinir krizi geçirirken yanımda olup beraber iyileşebiliriz lafıyla gözyaşlarımı silip kimseyi dinlemeden ama aynı zamanda yine de kırmadan dünya evine girmemle buldum çok anlayışlı sabırlı ve beni anlayan dinleyen ve en kötü anımda yanımda olan eşim bana çok iyi geldi ve halende iyi gelmeye devam ederek beni eski halime döndürdü hatta şuan herşeyi unuttum bile annemin evine geldim çalışıp evin üstüne ev yapacam sonra da çocukken çok istediğim yuvamla ilgilenecem galiba sorunuzun cevabı da bu olabilir bana iyi gelecek olan şey galiba budur.(Not: Şuan gayet iyi mutlu bir durumdayım sadece çok sevdiğim bi söz var insanı yıpratan tek şey yaşanması mümkünken yaşayamadığı mutluluğudur saygılar)

13 Temmuz 2025 01:29
Psk. Betül Canbel

Merhaba Sevgili Danışan, Paylaştığınız içtenlik ve açıklık için size teşekkür ederim. Yaşadığınız sürecin ne kadar zorlu ve karmaşık olduğunu hissedebilmek mümkün. Küçük yaşlardan itibaren üstlendiğiniz sorumluluklar, ailenizi koruma ve yüklerini hafifletme çabanız sizi çok erken olgunlaştırmış. Bu olgunluk, çevreniz tarafından takdir edilse de, sizin bireysel ihtiyaçlarınızın ve duygularınızın bir süreliğine arka plana itilmesine sebep olmuş gibi görünüyor. Anlattıklarınızdan, başkalarının neye ihtiyacı olduğunu çok iyi anlayabilen, empatisi yüksek, olgun ve çözüm odaklı biri olduğunuz anlaşılıyor. Ancak tüm bu yetkinliğin içinde sizin neye ihtiyaç duyduğunuzu fark etmek, onu dile getirmek ve karşılık bulmak da çok kıymetli. Bu anlamda eşinizle yaşadığınız ilişkinin size şefkat, anlayış ve güven duygusunu geri kazandırması çok değerli. Bu duygular, geçmişte kendi ihtiyaçlarınızı yok saymanıza rağmen bugün sizi iyileştiren bir kaynak olmuş. Bugün geldiğiniz noktada kendinizi daha iyi hissetmeniz çok sevindirici. Ancak geçmişte bastırdığınız duyguların, yaşanması mümkünken yaşanamayan mutlulukların sizde ne gibi izler bıraktığını biraz daha yakından incelemek, uzun vadede ruhsal sağlığınız için faydalı olabilir. Kendinize "Ben şu an gerçekten ne hissediyorum?", "Hayatımın bu noktasında sadece başkaları için değil, kendi iç dünyam için ne yapmak istiyorum?" gibi sorular sormanız, bu yeni dönemde kendi benliğinize alan açmanızı sağlayabilir. Dilerseniz bir sonraki sorunuzda çocukluktan bugüne taşıdığınız yüklerle başa çıkmakta hâlâ zorlandığınız bir anınızı veya şu anda sizi düşündüren, ilerlemekte zorlandığınız bir konuyu paylaşabilirsiniz. Kendinize iyi bakmanız dileğiyle. Sevgiler, Psikolog Betül Canbel

13 Temmuz 2025 11:12
Gizli Kullanıcı

Çocukluğumdan bu zamana taşıdığım hiç bi yüküm olduğunu düşünmüyorum açıkçası çünkü şahsen kendi düşünceme göre ruhsal ve fiziksel olarak çok ama çok ama çok acı çekmişliğim vardır acıdan kastım hani ya mecazi anlamda ya biz ne acılar çektik gibi değil bildiğiniz elim kesilirdi mesela elim yara ama fırından çıkan sıcak börekleri falan toplardım yada me bileyim soğan doğrardım yada dışarda yağmur çamurlu odunları toplar içeri taşırdım düşünsenize elinizde yara var ve o yaranın üstüne yapmadığınız kalmıyor bide çocuk yaşta tırnak yeme var ama öyle böyle değil baya baya aşağılara kadar inerdi tırnak yeme bütün parmaklarım sızım sızım sızlardı akşam uyuyamazdım sızısından ama ertesi gün kalkar yaralı parmaklarla sıcaktan çamura tuzdan pul bibere bi nevi sağlamlık testinden geçiyomuş gibi bi hissiyat olurdu bende çok şükür şimdi tırnak yeme o kadar etlere kadar değil ama yine devam ediyor. E şimdi siz düşünün ki 20 yıllık bi iş tecrübem var ve bu 20 yılda kesikleri yanıkları dayakları şuan biri çıkıp kurşun sıksa yara bandı takar kalkar yoluma devam ederim şaka değil bide diş sıkma var bende çocukluktan bu yana uyurken falan baya bi sıkardım uyumak için çocukken hep dolgu yaptırdım zamanla da dolgular düşüp dişlerim kırıldı hiç fırsatım olmadı dişçiye gitmeye zamanım olduğu zamanda sigortam yada param olmazdı dişlerimi de çok kaybettim zayıfımda hiç kilo almazdım hani herşeyi yememe rağmen bünye bu ya gram kilo almazdım sonradan da sinir stresten hiç yemezdim bunları niye anlatıyorum kendime hiç bi faydam olmamış şuan neyi düzeltmek istediğimi bilmiyorum çünkü nerden başlayacaksın nereyi düzelteceksin neyle düzelteceksin ruhuma gelecek olursakta çocukluğunu yaşamamış gençliğini yaşamamış hiç hak etmediğim hakaretler yada birimi bin yapıp aileme arkadaşlarıma yada önüne her gelene yaptığım herşeyi anlatıp beni sürekli kötü biriymiş gibi gösteren abim gerçi ailem yada arkadaşlarım kalkıp beni aşağılamazdı yada niye böyle yapıyon diye hesap soramazdı sorsalarda size ne deme potansiyeline sahiptim ama onlarla genelde dalga geçerdik yaptıklarımla ya ben neymişim falan diye konuşun da az namımız yürüsün deyip güler geçerdim çok umursamazdım sadece anlam veremezdim yani çocukluğundan beri uyuşturucu kullanmış daha 15li yaşlarındayken eve kız arkadaşını getirip onunla yaşayan kavga eden motor kazası geçirip bacağını paramparça eden yüzünü duvara çarpıp parçalayan hırsızlık yapan babamı bile yakasından tutup sokağa fırlatan adam ben bara gidip bişey içmişim diye 7 düvele götü başı ayrı oynuyor yada bi kız arkadaşım olsa orusbuların peşinde koşturup kendini kaptıran bi gerizekalı olarak lanse etmesine anlam veremiyordum genelde herkes şunu söylerdi seni kıskanıyor hayır en çokta buna anlam veremiyorum ya neyim var ki neyimi kıskanıyorsun senin çocuk yaşta yaptıklarının çeyreğini ben 21 yaşından sonra bile yapmamışım yıllarca maaş kartımı eline teslim etmişim seni desteklemişim sayemde estin gürledin sahnede seyircilerin önünde sen vardın yapılan herşeyi herkes senin yaptığını görüyordu ben ise sahne arkasında kimsenin görmediği karanlıkta ne fark eder ha o ha ben düze çıkalım da evimiz olsun da ailemiz kimseye muhtaç olmasında cartta curtta şimdi diyeceksiniz ki senin yaşadığın herşeyin arkasında abin var evet orası öyle ama yaşanılan ve konuşulan herşeyden sonra annemle ve kız kardeşimle çok yakın derecede sohbetler ederdik hep hakkımda söyledikleri konuları bide ben kendi açımdan anlatırdım ve biz seni biliyoruz oğlum yada abi yada eş dost ne canını sıkıyorsun öyle olsan ne olacak sözleriyle karşılaşırdım hiç üzülmezdim bozulmazdım yada zoruma gitmezdi çünkü yeri geldi birçok insanın önünde ağza alınmayacak hakaretlere maruz kaldım itildim zaten elimde neyim var neyim yok vermişim tam çıktı hayatımdan artık kendi istediğim gibi yaşıycam diyorum kıyıdan köşeden bi bakıyorum yine girmiş hayatıma yine dünyamı başıma yıkmış yine hakaretlerle gitmiş istiklal marşı ve kapanış.. ya sende sende kusura bakma ali sonunu bildiğin hikayeye niye dahil oluyorsun niye tekrar hayatına girmesine müsade ediyorsun sorusunu soracaksınız hemen anlatıyorum abime küsmelerim çocuk yaşta başladı o zamanlar çocukça sinir ediyordu beni sebebini hiç hatırlamıyorum ben buna bi ara bi küstüm 6 ay falan hiç konuşmadım aynı evdeyiz aynı işteyiz aynı sofradayız yemek yiyoruz konuşmazdım annem sürekli affet diye başımın etini yedi ama affetmedim sütümü helal etmem o senin abin olmaz böyle deyince o zamanlar annem benim en kutsalım ne yapıyosam zamanında babamdan görmemiş evlere temizliğe gitmiş kendini feda etmiş bize ana seni saraylrda yaşatacam triplerindeyim o lafa hemen barıştım hiç detaylara girmiycem yine beni kendinden nefret ettirecek bişey yapardı yine konuşmazdım bu seferde istanbuldayız ev almışız bırakamam bıraksam onun maaşı evin kredisine gidiyo komple benimki hem annemlerin ihtiyaçlarına hemde bilmiyorum bana gitmediği kesin haftalık tiple geçimimi sağlıyorum bi karton sigara adam olana çok bile.. neyse istanbuldayız aynı işyerinde çalışıyoruz aynı yerde kalıyoruz tabi diğer personellerle biri hakkımda en ufacık şikayette bulunsa allah allah bi bakıyorum karşıma dikilmiş ne şerefim kalıyodu ne namusum ya noldu sen böyle böyle yapıyomuşsun ya gelip bana olayı sormadan niye gelip azarlıyorsun bi bana da sor bakayım ne olmuş adam öldüren suçlu bile hakimin karşısına çıkıp neden yaptığını anlatıyor sen başkasının lafıyla sehpama tekmeyi atıyorsun durup ne oldığunu sorunca da aslında anlatılanın tam tersinin olduğunu görünce tebessüm edip giderdi hayır hangi deliyle uğraşayım dışardaki bin kat yabancı ayrı şerefsiz içerdeki ayrı bende salak gibi gerçekten suçum olmadığını kendimi savurken buluyordum neyse annemi arayıp ya anne bak ben dayanamıyorum çok üstüme geliyo ya anne bak ben bırakmak istemiyorum bırakırsam krediyi ödeyemez evide kaybederiz desemde bana söylediği şey sen büyüksün oğlum sen akıllsın o vahşi vs vs yıllar yılları kovalarken hayatımın sürekli tekrar eden olaylardan olduğunu fark etmem herkesi kişisel yapılarına göre kabullenmem işta babam vasıfsız ama garip bizden başka kimsesi yok görmemiş kimse öğretmemiş bişey olmaz sonuçta babadır sorsanız bu yaşıma kadar ne bi lira parasını almışımdır nede bişey yaparkem biyere giderken baba ben gidiyorum demişimdir abi desen hiçbirzaman ona yaptıklarımın farkına varamayacak onu hayatımdan da kafamdan da çoktan silmişim sadece evi kurtarmanın derdindeyim gelelim anneme onunda kutsallığı gitti benden birçok şey yapılırken beni dinlemeyip abimle ortak kararlar alarak bide her seferinde büyüklük sende kalsın diye hep bir barıştırma çabası ne zaman ki abim beni evden kovdu bütün aile fertlerinin önünde odaya gidip iki parça kıyafetimi alırken kimse arkamdan gelip elimden tutmadı aslında zoruma giden elimden tutmaları değil o kovuş anında sen hayırdır kimi kimin evin kovuyorsun diye çıkış yapan bi babayiğidin olmamasıydı o gün dedim ali tamam bu son bu saatten sonra artık ailemle de görüşmiycem o gece aramalar mesajlar üst panelde sayfa sayfa yazılar hakaretler bi ara annemin fenalaşıp hastaneye kaldırıldığı mesajını görüyorum hani yalan biliyorum ama gerçek olsa bile ölse bile zerre umrumda değildi bu saatten sonra kim ölmüş kim kalmış zerre umrumda değil bi bacım kalmış iletişimde kaldığım iki bebişi var dünya onun hatırına dönüyo o an kendime neler neler yapasım var da ona kıyamıyorum tabi en son oda en ihtiyacım olduğu anda eşi yurt dışından gelmişti işte duymasınlar aile içinde ne oluyor diye bilmesinler diye benimle görüşmeyince onu da sildim ne demek duymasınlar ya ben ölüyorum ya orda nefes alamıyorum cenazem gelse kapının önüne abi duymasınlar mı dicen bu ne saçma bi düşünce şimdi siz söyleyin ruhumun çektiği eziyeti yada aldığı zararı neyse son olaydayız sinir krizi geçiriyorum ağlıyorum anneme allah kitap çoluk çocuk düz gidiyorum yukarı küfürler savuruyorum falan güzel bi duygu boşalması sonra en karanlık en kimsesiz an çaresiz anımda yanımda sabırla elimden tutup iyileşiriz sözleriyle beni ayakta tutmaya çalışan eşime bakıp ben izmire gidip beyaz bi sayfa açacaktım benimle gelirmisin dememle yeniden sanki hiçbişey olmamış gibi hiç bilmediğim bi şehire hiç bilmediğim bi belirsizliğe doğru yola çıkıp yine sanki hiçbişey kaybetmemişim yada yaşamamışım gibi yine omuzumdaki birçok yükten kurtuluyorum ve şuan başaracağımdan emin olduğum herhangi bir plan projesi olmayan geleceğime doğrı yürüyorum geçmişten gelen bi yüküm yok yada beni zorlayacak herhangi bi düşünce yada kendime ne yapabilirm yada bana ne iyi gelir diye bişey yok ben iyiyim tek istediğim bir an önce evimi yaptırıp eşimle kendimize ait evimize geçip hayatımıza devam etmek artık bi sorunla karşılaşmak istemiyorum diye de bi temennim yok ben hazırım elimden geldiğince yaşadıklarımı hissettiklerimi anlatmaya çalıştım tabi ki anlatmadığım eksik olan kendimin de hataları olan bir sürü şey var ama benim yanlışlarım bana verilen her zararın karşılığında öyle olmaz böyle olur deyip yaptığım hatalardır yine sormanız gereken yada anlatmamı istediğiniz biyer olursa ona göre bütün detayları anlatırım umarım keyifle okursunuz çünkü ben çok severek yazdım şimdiden teşekkürler :)

15 Temmuz 2025 07:09
Psk. Betül Canbel

Merhaba Sevgili Danışan, Yazdıklarınızı okudum ancak yorum kısmından uzun cevap vermek sağlıklı olmuyor. Yazdığınız kısmı kopyalayıp yeni bir soru oluşturur musunuz? Eğer benim cevaplamamı istiyorsanız bunu soruda belirtebilirsiniz. Anlayışınız için teşekkür ederim. Kendinize iyi bakmanız dileğiyle. Sevgiler, Psikolog Betül Canbel

15 Temmuz 2025 17:04
Gizli Kullanıcı

Merhabalar dediğiniz gibi yazdığım metni soru olarak gönderdim açıkçası cevabınızı sabırsızlıkla bekliyordum sonrasında istediğiniz kopyalayıp soru bölümüne yapıştırma işini ilk başta yapamamıştım baştan en azından bu yazdığıma cevap verir misiniz diye sormak istediğimde de baya bişeyler yazmam gerekiyordu neyse ki şimdi hallettim ve yine sabırsızlıkla söyleyeceklerinizi bekliyorum şimdiden teşekkür ederim.

17 Temmuz 2025 04:20
Psk. Betül Canbel

Merhaba Sevgili Danışan, Söylediklerimi dikkate aldığınız için teşekkür ederim. Ancak site kuralları gereği soru maalesef reddedildi. Kurallara uyarak tekrar iletirseniz ben veya ekip arkadaşlarım yanıtlayabiliriz. Özellikle benim yanıtlamamı isterseniz soruda bunu belirtebilir veya bana özel soru olarak da sorabilirsiniz. Anlayışınız için teşekkür ederim. Kendinize iyi bakmanız dileğiyle. Sevgiler, Psikolog Betül Canbel

17 Temmuz 2025 18:11