Psikoloji

Ruhsal değişiklik ve insan ilişkileri

Gizli Kullanıcı17 Temmuz 2025 21:07

Çok düşünüyorum. En ufak olayı kendi kafamda birçok kez kurguluyorum. Yoğunlukta yaşadığım sıkıntı insan ilişkileri. Bazen arkadaş olmaya başladığımız insanlarla otururken birdenbire aklıma acaba beni seviyor mu veyahut benden sıkılıyor mu gibi düşünceler geliyor. Hep kendi kafamın içinde sorguluyorum. Her yaptığı hareketi izliyorum. Kendi kafamdan yorumlar yapıp duruyorum. Zaten tanıdığım kişilerin %98’i aynı iş yerinde çalıştığım insanlar.Ve orada bazı personellerden sorumlu kişiyim.Çok yorucu olmaya başladı artık. Onun dışında iş yerinde artık zevk alamıyorum. Oradaki insanlar ve olaylar bana çok sıkıcı ve bunaltıcı geliyor. Tahammülüm artık kalmamış gibi. Her şeyi planlamaya çalışıyorum. İnsan sevgim de kalmadı sanki. Kimseye bir şey hissetmiyor gibiyim. Kendimi de anlamlandıramıyorum zaten. Onun dışında bir ilişkim var.Kendisiyle aynı yerde çalışıyorum.İlişkim üç yıldan fazlasıyla devam ediyor. Onunla da birçok sıkıntı yaşadım. Beni seviyor da neden sevdiğini anlamlandıramıyorum. Net bir şekilde açıklayamıyor kendisi de zaten.

Onu seviyorum ama içimde öfkem ve hırslarım da var. Ondan başkasıyla keyif almamaya da başladım hayatta. Şu iki yıldır sosyal olarak hayatım bir tuhaf, çok kötü. Çalıştığım yerde birçok insan tanıdım. Ama gerçekten derin bir ilişki kimseyle kuramadım. Öyle hissediyorum. Amacım ne onu sorguluyorum bu hayatta. Böyle hiçbir insanı düşünmeden kafamı yastığa koyup yatmayı da özledim. Ne yapmam gerekiyor bilmiyorum. Sıkıntı ne anlayamıyorum. Duygu durumlarımda o kadar çok değişiyor ki.Bazen iyi oluyorum 2 gün sürüyor böyle sonra yine aynı.Eski beni düşününce yine çok düşünürdüm ama yanımda insanlar olurdu sevdiğim.Daha az kafaya takardım.Yine sorgulardım insanaları ama bu ratte de değil. Güldüğüm şeyler daha çok olurdu. 4 yıldır devamlı çalışıyorum. Eleştiriye çok kaldım.ve bence insanların ne dediğini ya da beni sevip sevmemelerini çok umursar hale geldim.

Bu soru 19 Temmuz 2025 12:52 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.

  • Cevaplandı

  • Paylaş:

Merhaba Sevgili Danışan,


Yazdıklarınızı dikkatle okudum ve iç dünyanızda yaşadığınız karmaşanın, yalnızlığın ve yorgunluğun ne kadar derin olduğunu anlayabiliyorum. Duygularınızın bir girdap gibi sizi içine çektiği, insan ilişkilerinde yoğun zihinsel sorgulamalar yaptığınız ve duygusal olarak tükenmiş hissettiğiniz çok açık. Bu tür bir ruhsal süreç, sadece geçici bir sıkıntının değil, zamanla birikmiş ve çözümlenmemiş pek çok duygunun yansıması olabilir. Kendi içinize döndüğünüzde, sizi anlamayan bir çevre, iş ortamındaki baskı, tat vermeyen ilişkiler ve kontrol edilemeyen düşüncelerle baş başa kaldığınız bir dönemden geçiyorsunuz. Tüm bu faktörlerin bir araya gelişi, sizin için hem psikolojik hem de bedensel düzeyde yorucu olabilir.


İlk olarak, insan ilişkilerinde yaşadığınız yoğun düşünme, kurgu yapma ve sürekli kendinizi sorgulama hali, duygusal güven ihtiyacınızla yakından ilişkili olabilir. Başkalarının sizi sevip sevmediğini, size karşı ne hissettiğini sık sık analiz ediyor oluşunuz, içinizdeki “sevilmeye değer miyim, yeterli miyim, kabul görüyor muyum” gibi temel duygusal soruların yanıtını dış dünyadan almaya çalıştığınızın bir göstergesi olabilir. Bu, çoğu zaman bireyin geçmiş yaşantılarında yaşadığı bazı duygusal boşlukların sonucu olarak ortaya çıkar. Örneğin, çocuklukta yeterince koşulsuz kabul görmemiş, sık sık eleştirilmiş ya da onaylanma ihtiyacı karşılanmamış bireyler, yetişkinlikte çevrelerinden onay alabilmek için çok daha hassas hale gelebilirler.


Bahsettiğiniz iş ortamında hem insanların bir parçası olup hem de onlara karşı yabancılaşmanız, ilişkilerdeki bu zihinsel yorgunluğu ve duygusal tükenmişliği daha da artırıyor olabilir. Özellikle insanların hareketlerini dikkatle gözlemlemek, içten içe niyetlerini çözmeye çalışmak ve kendinizle ilgili anlamlar çıkarmak, zihinsel enerjinizi büyük ölçüde tüketir. Bu da zamanla insanlarla bağ kurmayı zorlaştırır, çünkü kişi sadece iletişim kurmakla kalmaz; aynı zamanda her an tetikte olmak zorundaymış gibi hisseder. Bu duyguların sık yaşanması, sizi yalnızlaştırabilir, güvensizlik yaratabilir ve sosyal dünyadan uzaklaştırabilir.


Bununla birlikte, iş ortamınızda yaşadığınız tükenmişlik hissi, belki de sadece işinizle değil, hayatınızın genelinde hissettiğiniz anlam eksikliğiyle de bağlantılı olabilir. Zira yazınızda “amacım ne” gibi çok derin bir sorgulama dikkat çekiyor. Bu tür sorular genellikle sadece çevresel şartların zorluğuyla değil, kişinin kendi benliğini, değerlerini ve yaşam amacını yitirmeye başladığı bir ruhsal sürecin yansımasıdır. Kendinize “neden bunları yaşıyorum” sorusunu sormaktan ziyade, “bu yaşadıklarım bana ne anlatmak istiyor” diye sorabilirsiniz. Çünkü bazı ruhsal sıkıntılar, aslında içsel ihtiyaçlarımızı ifade eden sinyaller gibidir. Sizde de belki bir süredir ihmal ettiğiniz, susturduğunuz ya da bastırdığınız yönleriniz artık sesini duyurmak istiyor olabilir.


İlişkiniz konusuna geldiğimizde, partnerinizin sizi sevdiğine inansanız bile onun bunu nasıl ifade ettiğini anlamlandıramadığınızı söylüyorsunuz. Sevginin varlığı kadar, nasıl ifade edildiği ve sizin bunu nasıl hissettiğiniz de çok önemlidir. Sevgi sadece sözle değil; eylemlerle, ilgilenmeyle, anlamaya çalışmayla ve duygusal olarak desteklemeyle kendini gösterir. Onunla yaşadığınız sıkıntıların temelinde belki de bu sevginin yeterince görünür olmaması ya da sizin ihtiyaçlarınıza göre karşılık bulmaması yatıyor olabilir. İçinizde taşıdığınız öfke ve hırs da bu karşılanmayan ihtiyaçların bir dışavurumu olabilir. Sevgiyle öfke bir arada bulunabilir. Çünkü sevilmeye ihtiyaç duyan bir taraf, aynı zamanda ihmal edildiğini düşündüğünde öfke duyar. Bu gayet insani bir tepkidir.


Sosyal olarak içine düştüğünüz boşluk hissi ise, duygusal bağ kurma ihtiyacınızın uzun süredir karşılanmıyor oluşuyla ilgili olabilir. İnsanlarla yüzeysel ilişkiler kurmak, görünürde sosyal bir çevreye sahip olmak ama içsel olarak hâlâ yalnız hissetmek, duygusal olarak doyurulmadığınız anlamına gelir. Bu durum da zamanla güven sorunlarına, insan sevgisinde azalmaya, tahammülsüzlüğe ve duygu durum değişikliklerine yol açabilir. Bahsettiğiniz iki gün iyi hissetme, sonra tekrar kötüleşme döngüsü, ruhsal yorgunluğun ve biriken duyguların giderek kontrol edilemez hale geldiğini gösterebilir.


Bu noktada önereceğim ilk adım, tüm bu hislerinizi bir psikolog ile imkanınız varsa bireysel destek alarak konuşmanız olacaktır. Sizi yargılamadan dinleyen, iç dünyanızı anlamaya çalışan ve yaşadığınız duyguların kökenini birlikte keşfedeceğiniz bir terapist, zihinsel ve duygusal yükünüzü taşımada size çok yardımcı olabilir. Ayrıca, düşünce kalıplarınızı fark etmeye ve bu döngüleri kırmaya yönelik bilişsel davranışçı terapi (BDT) gibi teknikler, sizin için oldukça etkili olabilir. BDT, düşünce-duygu-davranış üçlüsünü fark etmenizi sağlar ve bu sayede “beni seviyor mu, bana kızdı mı” gibi sorgulayıcı düşüncelerin otomatik olarak nasıl ortaya çıktığını anlamanıza yardımcı olur.


Bununla birlikte, kendinize küçük de olsa günlük mutluluk alanları yaratmaya çalışın. Bir yürüyüş, bir kitap, bir kahve molası, sadece sizin için ayrılmış 15 dakikalık sessizlik bile zihninizi tazelemenize yardımcı olabilir. İnsanlarla daha derin bağlar kurmak istiyorsanız, güvenli alanlarda kendinizi ifade etmeye küçük adımlarla başlayabilirsiniz. Tüm bunların zaman alacağını ve hemen çözülmesini beklemenin kendinize haksızlık olacağını unutmayın. Yavaş, nazik ve anlayışlı bir yaklaşımla ilerlemek iyileşmenin en temel adımıdır.


Son olarak, bu kadar yoğun düşüncelerle başa çıkmaya çalışırken kendinizi yalnız hissetmeniz çok anlaşılır. Ama bilin ki bu süreçte sizi anlayabilecek, destek olabilecek profesyonel kaynaklara ulaşmanız mümkün. Kendinize karşı biraz daha şefkatli olmayı, yorulmuş yanınıza sarılmayı ve bu duyguların altında aslında sevgiye, anlayışa, kabul görmeye ihtiyaç duyan bir benlik olduğunu fark etmeyi deneyin. Bu yolculukta adım attığınız her gün, kendinize bir iyilik yapmış olursunuz.


Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğiniz farklı bir soru veya aklınıza takılanları yeni bir soru oluşturarak bizlere iletebilirsiniz.


Sevgiler,

Psikolog Betül Canbel