Samimiyetine güvenemediğim arkadaşım
Bir arkadaşım var samimiyetine güvenemiyorum. Ortak arkadaşlarımız var ben o ortak arkadaşımızın tanıştırdığı kişiyle sevgili oldum. Sürekli beni kendisiyle mi kıyaslıyor anlamıyorum ama herkesi birbirine kötülüyor bir açık arama peşinde. Benimle alakalı bir sorun oldu bunu gidip ortak arkadaşımızla çözmeye çalıştı. Beni onlara onlara bana anlatıyor onun tüm arkadaş çevresinde olanı biteni biliyorum. Güya herkesin hayatına saygısı var. Herkesle iyi ama onda da sıkıntılar var bence bir olay olunca hemen haklı çıkmaya çalışıyor. Kıyafetlerimi beğeniyor hemen aynısından sipariş veriyor bir şey beğeniyorum dakikasında sipariş veriyor anlamsız bu tavırları. Herkesten bir kopya. Onun arkaşının evini kopyaladı resmen. Benim bazen beğendiğim şeyler oluyor bak hemen aklında tutmuşsun benimkilerini diyor. Asla onun zevkiyle aynı değilim. Kendisi böyle diye herkesi böyle mi görüyor anlamıyorum. Arkadaşının kıyafetlerini benim kıyafetlerimi kopyalıyor kendine ait bir tarzı yok kim ne derse oraya gidiyor gibi. Herkesin ortasında durup herkese iyi gibi yapıyor o ortak arkadaşlarımızı bile bana çekiştiriyor. Çok yorucu ya cidden bunları düşünmekten ona bir şey anlatasım gelmiyor sürekli bir açık arama peşinde kendi hayatı mükemmel gibi eşi mükemmel gibi sürekli bir herkesi eleştiriyor. Bana takmış durumda ben eski ilişkimi özlüyorum çok hatalar yaptı bana ama insanım. Kendisi o kadar yanlış şeyler yaptı ki günün sonunda evlendi ve aklandı durumuna düştü. Şimdi benim o kişiyi özlüyor olmam da bile bence sen hatalısın demeye getiriyor o zaman onun hatalarını örtüyordun zamanında diyor. Kimsenin hatalarını örtmediğimi aksine o kişi bana hep kendini savunuyordu. Sonra yalanları ortaya çıktı. Bıktım artık bu ikililikten
Bu soru 28 Temmuz 2025 11:58 tarihinde Uzman Psikolog Gönül Tanır Durmaz tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhabalar,
Anlattıklarınızı okurken açıkça hissediliyor ki bu arkadaşlık dinamiği sizi hem zihinsel hem de duygusal olarak bir hayli yoruyor. Bir yanda işlerinizin, zevklerinizin, tercihlerinizin sürekli izleniyor ve taklit ediliyor gibi olması, diğer yanda da sanki ne yapsanız bir şekilde eleştirilmeye açık bırakılıyormuşsunuz hissi… Bunların üst üste geldiği bir ilişkide güven ve rahatlık hissetmek gerçekten zorlayıcı bir deneyim olabilir.
Samimiyet meselesi çok hassas, insan bazen bir kelimeyle, bazen ufak bir davranışla bile gardını indirip teslim olmak ister; ama sizde tam tersi bir tetikte olma hali var gibi... Her buluşmada, konuşmada acaba bu kez ne konuşulacak, arkamdan ne anlatıldı, yine ben mi mevzu oldum, gibi sorular dönüp duruyor olabilir. Bu kadar uyanık kalmaya çalışmak bile başlı başına enerji tüketici… Hele de bir arkadaşlık ilişkisinde güvenin olamayışı son derece yıpratıcı.
Dikkatimi özellikle çeken nokta, sürekli bir kıyas ve kopyalama davranışı. Türkiye’de, özellikle yakın kadın arkadaş gruplarında bu tür “benim sevdiklerimi hemen almak”, “giyim-kuşamdan dekorasyona kadar örnek alma” bazen hoş bir paylaşıma, bazen de bir kıskançlık hissine neden olabiliyor. Ama sizinki örneğinde, sanki sizin üzerinizden kendi kimliğini inşa etmeye çalışıyor gibi bir tablo var. Bunu görmek ve buna maruz kalmak, anlaşılmak yerine “incelenmek”, “izlenmek” ve hatta “kopyalanmak” gibi hislerle sizi yalnız bırakmış olabilir. Bu durumdan rahatsızsanız konuşmaya çalışabilirsiniz. İlişkilerinizde hep 3.kişilerden konuşmak yerine okları ikinize çevirmeye çalışabilirsiniz. Bu durumun sizi nasıl etkilediğini ne hissettiğinizi ve aranızdaki ilişkiye nasıl zarar verdiğini aktarabilirsiniz.
Başka bir şey de var ki, sürekli insanları birbirine çekiştirmek, ikilikler ve taraflar yaratmak, genellikle kişinin kendi içsel çatışmalarının dışa vurumu. Kendinizle ilgili bir meselede, sizinle değil de ortak arkadaşınızla çözüm araması, sanki bir “gizli rekabet” ve “güç savaşı” varmış gibi düşündürüyor. Belki kendi özgüveniyle ilgili bir boşluğu başkalarının hayatına fazlaca müdahil olarak doldurduğunu da hayal ediyorum.
Bazen insanın etrafındaki kişilerle arasına sınır koyma ihtiyacı doğuyor. Sınır koymak, dışlamak ya da sevgisizlik değil; aksine, kendi ruhunuzu korumanın bir yolu. Siz de şu an tam olarak o noktaya gelmiş gibisiniz. Ciddi soru: Bu arkadaşa sadece selam sabah ile devam etmek, biraz samimiyetinizi azaltmak sizin için daha huzurlu olur mu? Bazen duygusal mesafelenmek, kendimizi tekrar toparlamamız için önemli bir adım olabilir.
İçinizden geçen, “Ben neden hep açıklama yapmak zorunda kalıyorum? Her zaman onun bakış açısından doğruluğumu kanıtlamalı mıyım?” gibi düşünceler olabilir, çok insanca… Bu döngüden çıkmak için, her şeyden önce kendi sessizliğinizi, kendi iç huzurunuzu beslemek belki de en iyisi. Yeri geldikçe ona “Bu konuyu konuşmak istemiyorum” ya da “Bu konuda seninle paylaşmak istemiyorum” diyebilmek, başta garip hissettirse de gitgide doğal gelecek.
Bir de böyle durumlarda, o anki hızlı duyguları biraz durdurup, bir adım geriden bakmak faydalı olabiliyor. Kendinize “Gerçekten neye ihtiyacım var? Bu kişiyle olan ilişkim beni tüketiyorsa, buna hakikaten devam etmek istiyor muyum?” diye sormak… Belki de sessizce bir düşünmenizi sağlayacak minik bir nefes egzersizi iyi gelebilir: Şimdi burnunuzdan derin bir nefes alın, tutun ve yavaş yavaş verin. Aklınıza takılan kişiler, olaylar olduğunda bu nefes arasında kendinize 'Şu anda en çok kendime şefkat göstermeye ihtiyacım var' deyin. 🌿
Sorunuz sizin için bir cevap olabildiyse, puanlayabilir ve görüşünüzü bizimle paylaşabilirsiniz. Bizlere sorularını yöneltmek isteyen başka arkadaşlarınız varsa onların da yararlanmasını sağlayabilirsiniz.
Sağlıklı günler dilerim.
Sevgiyle kalın.
Uzman Psikolog Gönül Tanır Durmaz