Sevgilim ilişkisini tanımadığı bir kıza anlatıyor

Merhaba sevgili danışan,

Yazdıklarınızdan, yaşadığınız olayın sizde bıraktığı etkiyi anlamaya çalışıyorum. Yaşadığınız olayın sizi ne kadar düşündürdüğünü, kafanızda çeşitli soru işaretleri oluşturduğunu ve ilişkinizdeki güven duygusunu size tekrar sorgulattığını anlayabiliyorum. Bir yandan sevgilinizin dürüstlüğüne güvenmek isterken, diğer yandan gizli kalan bir şeylerin ortaya çıkışı insanın aklına sıkıntı veren düşünceleri de sokabiliyor.

Bir ilişki içinde en temel bağlardan biri güven duygusudur. Partnerinizin, sizden gizli olarak oynamasını istemediğiniz bir oyunu oynamaya devam etmesi, ardından da biriyle kısa süreli de olsa bir iletişim kurması, sevgilisi olduğunu gizlememesi ancak samimi denebilecek bir konuşmada olması, iki tarafın da yanlış anlaşılacak bir durum olmadığını anlatmasına rağmen içinizdeki kıpırtılı duygunun bir türlü dinememesi...

Yaşadığınız olaya mantıkla bakıldığında tehdit edici soruların cevaplarını bulabilmişsiniz. Yine de huzursuzluk hissini içinizden atabilmenize yardımcı olamamış. Ama duygular her zaman mantıksal açıklamalara kolayca teslim olmaz. Olay bazen ne olduğu değil, nasıl hissedildiğidir.

İnsan içine döndüğünde huzurlu, dışarıda ne olursa olsun içinde güvenli bir alan bulmak ister. Bu yüzden, onun davranışında kötü bir niyet olmadığını bilmek yetmeyebilir. Çünkü sizin ihtiyacınız belki de önceden haberdar edilmek, önemli ve öncelikli hissetmekti.

Birine karşı sorgusuz bir güven duymaya başladığınızda, onu zihninizde belirli bir yere, belirli bir figüre yerleştirirsiniz. O kişi artık sadece bir insan değil, aynı zamanda sizin güven duygunuzun temsilcilerinden biri haline gelir. Fakat tam da bu yüzden, ondan beklemediğiniz bir davranışla karşılaştığınızda yalnızca bir olayla değil, onun iç dünyanızda kurduğu yerle de sarsılırsınız. Hayalinizde kurduğunuz o tanıdıklık, o “ben onu bilirim” hissi, bir anda yerini “ya artık bilemezsem” endişesine bırakabilir. Ve güvenin yerini alan bu belirsizlik, ilişkinin sadece bugünüyle değil, geleceğiyle de ilgili bir kırılganlık yaratabilir

Bu noktada ikna olan mantığınızı değil, ikna edilmek istenen duygularınıza yoğunlaşabilirsiniz. “Bu olay beni neden bu kadar etkiledi?”, “Bu olay bana nasıl hissettirdi?”, “Ne gibi duygular uyandırdı?”, “Bu olayda neyin hayal kırıklığını yaşadım?”, “Tüm bunların içinde en çok hangi duygum duyulmak istiyor?” gibi sorular üzerine düşünmek; yaşadığınız duyguların yalnızca şu anki ilişkinizle değil, geçmişte yaşadığınız ama adını koyamadığınız benzer duygularla da bağlantılı olabileceğini fark etmenizi sağlayabilir. Bazen bugünkü bir kırgınlık, geçmişte yeterince anlaşılmamış, görünmemiş ya da önemsenmemiş hislerin sessizce yeniden yüzeye çıkmasıyla daha da derinleşebilir.

Hislerinizi daha iyi fark edebilmek için, belki de bir duygu günlüğü tutmak ya da bu olayın sizde yarattığı duygular üzerine yazmak, duygularınıza ayna tutabilir. Bu içsel farkındalık, duygularınızı anlamlandırmanızı kolaylaştırabilir.

Devamında ise “Bundan sonra aklımda soru işareti kalmayacak şekilde nasıl bir iletişim kurabiliriz?” sorusu üzerine düşünmek, ilişkinizin güven zeminini güçlendirebilir. Bu tür bir çözüm arayışı, hem kendinizi daha huzurlu hissetmenize hem de ilişkinizin bağlarını sağlamlaştırmanıza yardımcı olabilir.

İçinizde bu konu dinmediği sürece tekrar tekrar gelip sizi yoklayabilir. Dilerseniz, aklınıza takılan başka soruları da rahatça sorabilirsiniz. Böyle karmaşık olaylar, belki ilişkinizin yeniden şekillenmesine, sınırlarınız ve güvende hissetmeye dair konuşmalar yapmanıza vesile olabilir.

Sevgilerle...