Sevgilime inanmalı mıyım?

Merhaba Sevgili Danışan,

Sana söylemek isterim ki yaşadığın bu ikilem, uzak mesafe ilişkisi yaşayan ve geçmişte güven kırıklığı yaşamış birçok insanın kalbinde yankı bulan çok tanıdık bir durum. Bir yandan yıllardır süren bir birlikteliğin güveni, paylaşılan anılar ve bir evlilik teklifiyle gelen “artık daha ciddi bir bağ kurma” arzusu… Diğer yanda ise geçmişte sana yalan söylenmiş olmanın getirdiği o derin güvensizlik hissi. Aslında bu iki uç arasında yaşadığın gelgit, çok doğal ve insani bir tepki. Çünkü kalbin bir yandan sevdiği kişiye inanmak isterken, zihnin seni daha önce canını yakan ihtimallere karşı korumaya çalışıyor. Bu çatışmayı çözümlemek için birlikte daha yakından bakalım.

İlk olarak, senin için önemli olan şu soruya cevap aramalıyız: Gerçekten neye ihtiyacın var? Partnerinin değiştiğine, artık sana dürüst davrandığına dair ikna edici ve içini rahatlatan bir davranış modeli mi görmek istiyorsun? Yoksa geçmişteki kırılmaları anlamlandırmak ve orada takılı kalmadan yola devam edebilmek mi? Çünkü güven, sadece “doğruyu söylemek” meselesi değildir. Güven, zamanla inşa edilen ve ancak tekrar tekrar tutarlı davranışlarla sağlamlaşan bir köprüdür. Bu yüzden geçmişte yaşanan 5-6 olayda şüphe hissetmiş olman, içsel bir uyarı sisteminin çalıştığını gösteriyor. Bir insan bir kere bile gözünün içine bakarak yalan söylediyse, zihnin bir daha aynı şeye maruz kalmamak için tetikte olur. Bu bir kuruntu değil, bir savunma refleksidir.

Bununla birlikte, kendine şunu da sorman önemli: Partnerin şu anda bu güven sorununu aşmak için bir çaba gösteriyor mu? Sadece “geçmişi bırak” demekle yetiniyor mu, yoksa gerçekten senin kaygılarını anlayan, seni rahatlatmaya çalışan bir yaklaşım içinde mi? Çünkü güven ancak iki tarafın ortak emeğiyle onarılır. Evlilik teklif etmiş olması, ilişkinizde ileri bir adım atma niyeti olduğunu gösterse de bu teklifin ardındaki sorumluluğu ve geçmişi telafi etme iradesini de taşıyor mu, bunu görmek gerekiyor.

Geçmişteki bariz olaylarda “yalan söylemiştir ama kesin delilim yok” demen, aslında sezgilerinle gerçeği algıladığını ancak zihninle kendini susturmaya çalıştığını gösteriyor. Bu durumda ne yazık ki çoğu kişi “kanıt yoksa devam etmeliyim” yanılgısına düşüyor. Ama ilişkilerde kanıttan çok, iç sesin ve hissettiğin güven belirleyici olmalı. Biri sana ne kadar “seni seviyorum” dese de, sen kendini sürekli tetikte hissediyorsan, bu ilişkinin içinde bir tür güvensizlik tortusu kaldığını gösterir. Ve bu tortu zamanla sevginin de önüne geçer.

Böyle durumlarda kendine şu 3 temel soruyu sorabilirsin:

Onun yanında kendimi yeterince güvende hissediyor muyum?

Onun bana karşı tümüyle dürüst olduğuna dair içsel bir huzurum var mı?

Geçmişteki kırılmalara rağmen, bugün onunla birlikteyken içimde güven temelli bir bağ mı, yoksa geçmişi bastırma çabası mı baskın?

Eğer bu sorulara dürüstçe verdiğin cevaplar seni rahatlatmıyor, kafanda sürekli geçmiş olaylar dönüyorsa, bu senin iyileşmediğin bir yaraya işaret eder. Ve hiçbir yara, görmezden gelinerek iyileşmez. Belki de partnerinle bu konuları bir “güven konuşması” yaparak yeniden masaya yatırmalısın. Ama bu sefer “yargılamak” değil, “anlamak” amacıyla. Ona, hangi olayların sende hangi duyguları uyandırdığını açıkça anlatman ve onun da bu olayları senin gözünden anlamaya çalışması önemli. Bu konuşma, geçmişi ya tamamen kapatmak ya da yeniden yapılandırmak için bir fırsat olabilir.

Ayrıca, kendine kızma. “Neden hâlâ geçmişe takılıyorum?” deme. Bu, sadece senin duygusal zekânın ve kalbinin ne kadar hassas olduğunu gösterir. Geçmişte inandığın şeylerin zamanla doğru çıkmaması, seni kandırılmaktan değil, sevdiğin insana güvenmeyi istemekten dolayı incitti. Çünkü sen sevmek için önce inanmak istedin. Bu yüzden de yalanla yüzleşmek, sadece bir olay değil, hayal kırıklığıyla gelen bir duygusal çöküştür. Şimdi bu çöküntüden çıkmanın yolu ise, ya yeniden güven inşa etmek ya da bu güveni artık kuramayacağın bir kişiye bağlanmayı bırakmak.

Son olarak, bir ilişkiye dair karar alırken, sadece duygulara değil, davranışlara da bak. Güven, hislerle başlar ama davranışlarla büyür. O yüzden sevgilin “bundan sonra yalan söylemeyeceğim” dese bile, onun davranışlarının senin zihninde geçmişteki izleri silmeye yardımcı olup olmadığını gözlemle. Evlilik gibi ciddi bir karar öncesinde bu güven köprüsünü kuramıyorsan, köprünün üzerine bir ev inşa etmek risklidir.

Sana önerim, bu süreçte duygularını netleştirmek ve iç dünyandaki bu karmaşayı anlamlandırmak için yazı yazmayı denemen. Yaşadığın olayları, hislerini ve şüphelerini yazıya döktüğünde hem duygusal bir boşalma yaşar hem de zihninde tekrar eden döngüleri daha iyi fark edersin. Ayrıca bir uzmandan bireysel destek alman da, karar alma sürecinde daha sağlıklı ilerlemene yardımcı olabilir.

Umarım cevabım faydalı olmuştur. Dilersen bu süreçte yaşadığın ikilemlerle ilgili , kendinle güven temelli sorgulama soruları ya da partnerinle yapabileceğin güven odaklı konuları yeni bir soru ile bizlere yazabilirsin.

Sevgiler,

Psikolog Betül Canbel