• Anasayfa
  • Sorular
  • Sevgilimi çok seviyorum fakat duygusuzmuşum gibi hissediyorum
Romantik İlişkiler

Sevgilimi çok seviyorum fakat duygusuzmuşum gibi hissediyorum

Gizli Kullanıcı17 Ekim 2025 11:56

Yaklaşık 3 senedir bir ilişkim var ve resmi ciddiyet düşünüyoruz. Son 1 aydır çeşitli anksiyete ve kaygı bozukluğu yaşıyorum, ve psikologa gidiyorum. En son yaşadığım kaygı sevgilimi bırakmak, ayrılmak ve ona karşı hissizmişim duygusu. Oysa yanında sarılıp öpüyorum fotoğrafına bile bakıp ağlıyorum. Sanki sevgilimden ayrılmışım gibi ağlıyorum dertten hasta oldum . Duygum bitti mi anlamıyorum. Sanki sevmiyormuşum gibi geliyor ama böyle bi şey yok. Onun yanında çok iyiyim. Uzaklaşınca aklıma bu tür şeyler geliyor. Az daha bitiriyordum ilişkimi. Heyecanım mı bitti sevmiyor muyum sürekli bunları düşünüyorum ama bunları onunla aşmak da istiyorum. Telefonla konuştuğumda bile sesi bana iyi geliyor: ya sıkılırsam ya bıktıysam bu sorulardan kaçmak için ne yapmalıyım ne olursunuz bir öneri verin

Bu soru 17 Ekim 2025 15:04 tarihinde Uzman Klinik Psikolog Gül buket Mınak tarafından cevaplandı.

  • Cevaplandı

  • Paylaş:

Merhaba,

Yaklaşık üç yıldır devam eden bir ilişkinin içinde olmak ve artık resmi bir ciddiyet düşünmek, bir insanın yaşamında önemli bir dönüm noktasıdır. Bu süreçte yaşadığın anksiyete ve kaygı bozukluğu, yalnızca zihnini değil, duygularını da etkileyebilir. Son zamanlarda hissettiğin karışıklık, sevgilini bırakmak isteme düşünceleri, hissizleşme korkusu, duygularının bitip bitmediğini sorgulama hâli aslında sevginin yok olmasından değil, zihninin seni korumaya çalışırken aşırı uyarılmış olmasından kaynaklanıyor olabilir. Kaygı, sevgi gibi güçlü duyguların etrafına sis perdesi çeker; o duygular hâlâ oradadır ama sen o anlarda onlara ulaşmakta zorlanırsın. Kaygı bozukluğu yaşayan birinin zihni genellikle kontrol arayışındadır. “Bir şeyleri netleştirirsem, bu rahatsızlık geçer” diye düşünür. Bu yüzden “Acaba sevmiyor muyum?”, “Heyecanım mı bitti?”, “Ya sıkılırsam?” gibi sorular sürekli akla gelir. Ancak duygular düşünülerek değil, hissedilerek yaşanır. Ne kadar çok düşünürsen, duygular o kadar bulanıklaşır. Bu nedenle, hislerini test etmeye, analiz etmeye çalıştıkça aslında onlardan uzaklaşmış gibi hissedersin. Bu da “hissizleştim” veya “sevgim azaldı” algısını yaratır. Oysa bu bir kaygı tepkisidir, sevginin kendisiyle ilgili bir gerçeklik değildir.

Anlattıklarında, duygunun aslında hâlâ orada olduğunu gösteren pek çok işaret var: Sevgilinin yanındayken huzur buluyorsun, sesini duyunca iyi hissediyorsun, uzaklaşınca özlüyorsun, hatta fotoğrafına bakıp ağlıyorsun. Bunlar bir kopuşun değil, tam tersine derin bir bağın göstergeleri. Kaygı, ilişkini ve sevgini kaybetme korkusunu öylesine büyütmüş ki, zihnin kendini korumak için o sevgiyi sorgulamaya başlamış. Bu çok sık rastlanan bir durumdur ve psikolojide “ilişki odaklı obsesif düşünceler” (relationship OCD – ROCD) ya da anksiyeteye bağlı duygusal uyuşma olarak tanımlanır. Kısacası, duyguların azaldığı için bu kaygıyı yaşamıyorsun; tam tersine, kaygı duygularının doğal akışını bastırdığı için bu kadar karışık hissediyorsun.

Böyle dönemlerde en önemli adım, düşüncelerini “gerçek” gibi almamaktır. Zihninden geçen “Acaba sevmiyor muyum?” cümlesi yalnızca bir kaygı belirtisidir. Onu doğru kabul edip üzerinde durdukça kaygı büyür. Bunun yerine, “Şu anda kaygılı hissediyorum ve zihnim bana böyle söylüyor” diyebilirsin. Düşünceyi tanımlamak, onun etkisini azaltır. Ayrıca duygularını test etmeye çalışmak da seni yorar. Sevgilinin yanındayken “Acaba bir şey hissediyor muyum?” diye kendini izlemek yerine, sadece o anın içinde kalmaya çalış. Sarıl, konuş, gül, nefes al. Duygular analiz edilmekten çok yaşandıklarında kendini yeniden gösterir.

Unutma, her ilişkide duygular zamanla şekil değiştirir. İlk baştaki yoğun heyecan yerini daha sakin, daha derin bir sevgiye bırakır. Bu, sevginin azaldığı değil, olgunlaştığı anlamına gelir. Bazen de uzun süren stres, kaygı ve zihinsel yorgunluk, kişinin duygusal enerjisini geçici olarak azaltabilir. Bu yüzden “eskisi kadar heyecanlanmıyorum” diye düşündüğünde, kendine şunu hatırlat: “Bu bir geçiş dönemi, sevgim değil, sadece duygusal enerjim yorgun.”

Terapide bu duyguları açıkça paylaşman, iyileşmenin en önemli adımı olacaktır. Çünkü bu tür düşüncelerle tek başına savaşmak zorlayıcı olabilir. Terapistinle birlikte, bu kaygı döngüsünü tanımlamak ve onun üzerindeki etkisini azaltmak zamanla duygularının yeniden canlanmasını sağlayacaktır.

Senin yaşadığın şey sevgisizlik değil, kaygının sevgine gölge düşürmesidir. Sevgilinin sesi sana iyi geliyorsa, yanında huzur buluyorsan, bu zaten duygunun hâlâ orada olduğunun kanıtıdır. Şu anda yaşadığın karışıklık geçicidir; yeter ki kendini yargılamak yerine anlamaya çalış. Duygularının üstündeki sis zamanla dağılacak ve içindeki sevgi yeniden görünür olacaktır. Kaygı, sevgiyi yok edemez; sadece bir süreliğine perdeleyebilir.

💪 Psikoloğun Önerdiği Egzersizler

1
Gerginlik – Rahatlama Tekniği
Kas gruplarını bilinçli olarak sırayla kas–tut–bırak döngüsünde çalıştırarak bedendeki gerginliği çö...
Gevşeme Teknikleri⏱️ 6 dakika
Psikoloğun Notu: Bu egzersiniz öneriyorum.
Egzersizi açmak için tıklayın →

Cevaplanmış benzer sorular